Birileri Türkiye'de yıllardır ağır bedeller ödediğimiz bir savaşı nihayetlendirip, tüm Türkiye halklarını barışa kavuşturmaya çabalarken bu çabayı baltalamaya çalışanlar da boş durmayacak ki durmuyor da zaten.
En son Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'ndan üç temsilcinin İmralı'da doğrudan Öcalan'la görüşmesi tarihi bir adım olarak kayıtlara geçerken, diğer taraftan sürecin olumlu gelişmelerine karşı provakatif hamleler de gelmeye devam ediyor.
Son olarak Gazeteci Şamil Tayyar'ın Öcalan'a atfedilen kimi ifadeler üzerinden Bahçeli'ye darbe yapılacağına dair ortaya attığı iddialar, insana şunu sorgulatıyor. Şamil Tayyar nerede duruyor ve maksadı nedir?
Savaş yanlıları ve barış yanlıları diye temel iki cephe arasında mücadele sürerken, elbette herkes elindeki tüm kozları oynayacak, tüm hamlelerini yapacaktır ve fakat taraflar bunu yaparken kimileri de yanar döner yaklaşımlar ve çıkışlarla henüz sürecin sonunu ön göremedikleri için iki cepheye de mermi taşıma cihetine düşecektir buna şaşırmıyorum.
Elbette ki Öcalan'ın iddia edilen ifadeleri üzerinden Bahçeli'ye dönük kışkırtıcı yorumlar bu milletin, bu ülkenin hayrına olmayacağı da bilinmelidir.
Komisyonun İmralıya gönderdiği heyetten DEM Partili Gülistan Koçyiğit Mezopotamya ajansına verdiği röportajda konuya açıklık getirerek barış karşıtlarının hamlesini boşa çıkarması elbette önemlidir.
Koçyiğit darbe iddialarıyla ilgili Öcalan'ın özetle "Bu sürecin başarılı olması gerektiğini, başarılı olmasını istemeyen yapılar olduğunu, en azından bir darbe mekaniği vurgusunu dile getirdi. Yani bu süreç başarılı olmazsa en nihayetinde yine bir darbe mekaniğinin devreye girebileceğine dair bir tehlikeye dikkat çekti."
Elbette bu şaşırtıcı bir yaklaşım değil olası bir ihtimaldir. Şimdi tutup da bu ifadeler üzerinden, Öcalan Bahçeliye darbe yapılacağını iddia etti demek, hiç de halisane bir yaklaşım olamaz.
Darbe mekaniği üzerinden yapılan tartışmalar bir yana, İmralı'ya giden heyetin AK Partili temsilcisi Hüseyin Yayman'ın İmralı'ya gitmekle ilgili, bir gitmedim bir gittim açıklamaları neden niçin yapılmış açıklamalar kimse anlamış değil.
Adına korku paradoksu diyebileceğiniz bu durum korkunun yansıması mı? Elbette olabilir. Bu noktada geçmişimizde çokça benzer öyküde kahramanken günah keçisi ilan edilip kurban edilen oldu. Haliyle Yayman'ın durup, gittim mi? Gitmedim. Yoksa gitmiş miydim? Gittim sanki diye duracağı yeri arayan ve hala bulamayan tutu mu anca skeçlere konu olabilecek bir durumdur.









