Her yerde sapkınlık almış başını kol geziyor. Yeni mi değil elbette ama sanki kantarın topuzunu kaçırdık.
Malumunuz İstanbul Erkek lisesindeki taciz ve şiddet hadisesini duymuşsunuzdur. Sözüm ona en başarılı liselerden biri ki girebilmek için beyniniz sulanana kadar çalışmanız gerekir.
Sadece o mu değil elbette Şarkıcı Güllü'nün kızı tarafından katledilmesi ve diğerleri..
Son olarak özellikle basın camiasında yürütülen uyuşturucu operasyonunda, başta Mehmet Akif Ersoy, Elif Kılınç, Ufuk Tetik, Mahmut Göde, Mustafa Manaz, Gizem Aybaktı, Ebru Gülan, Buse Öztay gibi ekranlardan aşina olduğumuz ya da olmadığımız isimlerle ve yaşayıp, yaşattıklarıyla ilgili dolaşan artı on sekiz dozundaki iddialar insanın midesini bulandırır cinsten.
Neyse mevzunun başka bir boyutuna nasıl oldu da ne yaptık da gençleri bu kıvama getirdiğimize dair iğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batırmak niyetindeyim.
Gençlerin şiddete ve suça meyliyle ilgili, basın mensuplarının başka hiçbir kaygı ve endişe duymadan, sadece ziyaretçi ve okunma sayısını artırmaya dönük yaptıkları haberlerin diline dair örnekleriyle beraber birkaç eleştiri de bulunmak istiyorum.
Güncel mevzularımızdan ve neredeyse her haber kurumunun, onlarca haberle gündemin ilk sırasına çıkardığı Güllü cinayetiyle ilgili yazılan haberlerin en küçük detayına kadar verilmesi nasıl sonuçlar doğurur diye kimse tarafından düşünülmemesi beni şaşırtıyor.
Ne olacaktı ya? Detaylar verilmese miydi? Diyenleriniz elbette çıkacaktır.
Evet verilmeseydi keşke. En azından ebeveyniyle sorunlu ilişkisi olan her bir gencin önüne, anne babasını acımadan öldürüp onlardan kurtulmak seçeneğini akıllarına kazımamış olurduk.
İkinci olaya gelince daha da vahim ki basın mensuplarına yönelik yapılan uyuşturucu operasyonunda, başta Mehmet Akif Ersoy olmak üzere kimi spikerlerin, uyuşturucu ve cinsel ilişki hikâyeleriyle verilen ayrıntılar, erotizmi aşmış neredeyse pornografik bir seviyeye çıkmış.
Biliyorsunuz cep telefonu kullanımı artık ilkokul çağına kadar inmiş. Çocuklarımız ve gençlerimizin her birinin cebinde bulunan bu medya iletişim aracı, bazen sosyal medya bazen de haber uygulamaları dahil başkaca uygulamalar üzerinden her habere ulaşılabildiği belli.
Peki her bir anne baba bunu kendine sorsun isterim. Çocuklarının o haberlerin detayındaki sapkınlığı kılcal damarlarına kadar okuyup bilmek nasıl bir nesil çıkarır ortaya.
Haberciler de doğru haber dili için biraz düşünmesin mi? En azından kendi çocukları sağlıklı bir toplum ve nesil içinde büyüsün diye.
İşte İstanbul Erkek Lisesinde yaşanan sapkınlık ve benzerlerinin kaynağı da bu haber dili değil mi?









