Bir zamanların meşhur Anchormen'i şımartılmış egosuyla, o dönem hiç hak etmediği aynı ilgi ve alakadan mahrum kalınca büründüğü trajik halin görüntüleri ibretlik desem yeridir.
Evet zor zamanlar geçiriyor evet boşandığı eşiyle velayet davasında mahkeme aleyhine karar verip çocukları annesine verdi ama hiçbir şey onun havalimanında görevini yapmaya çalışan bir güvenlik görevlisine böyle üstenci bir dille bağırmasının mazereti olamaz.
Hele ki 28 Şubat sürecinde darbecilere yandaşlık ettiği zamanlardaki dil ve üslubuyla karşısındaki güvenlik görevlisi kadına "Bu nasıl bir zulüm? Siz hayatta zulmetmeyi nereden öğrendiniz? Annenizden mi öğrendiniz, babanızdan mı öğrendiniz?" şeklindeki hitabı hiç mi hiç olmamış.
Evet Reha Muhtar'dan bahsediyorum bir zamanların en çok izlenen televizyonlarından birinde,haber spikerliği yaparken 'Cezaevinden tünel kazarak kaçanlar için; kaçmak için mi tünel kazmışlar' diye soru sorduğunu hatırlarsınız,
Ya da trafik kazasına giden muhabirine bağlanıp ölülerin durumu nasıl diye soran ve aslında bununla milleti haberdar etmekten ziyade kısmen de güldüren biriydi.
Tarzı ve üslubu ile iyi de izlenen biriydi. Ama ne doğru habercilik adına ne kadar başarılıydı o tartışılır.
Son olarak oyuncu Deniz Uğur Gülener ile arasındaki ikiz çocukların velayeti davasında Mahkeme velayeti anneye vermiş ona da sınırlı görüşme hakkı tanımıştı. Bu iki gün önce olmuş ve muhtemelen bu kaybın gerginlik ve üzüntüsüyle ayarı bozdu.
Ama o ayarı kaçırmak işini yapmaya çalışan birine patlamasını haklı gösteremez.
Yaşını almış, insanların hala gördüğünde tebessüm ettiği belki fotoğraf çektirip selamlaştığı bir zamanların meşhur televizyon figürü, kendine biçilen kıymet ve gösterilen saygıyı nasıl tüketebilir derseniz bunu örnek gösterebiliriz.
Onun üslubuyla sormak lazım şimdi: Bu nasıl bir kibir nasıl bir ego, bunu size kim öğretti Reha Bey, anneniz öğretmemiştir ama babanız da değil, sanmıyorum siz bunu kameralardan ve ekranlardan sağalttınız sanırım.
Acıtıyor artık ama ne dersiniz. Acı var mı acı.
