Fatma Ece Gödeoğlu

Gerçek ile kurgunun iç içe geçtiği bir düşüşün anatomisi

29.09.2025 11:22
Haber Detay Image

Hakikat, kayıtlarda kaybolan iki dakika ile mahkeme salonları arasında sıkışıp kaldı.

Bir adam, izole bir dağ evinin penceresinden düşerek hayatını kaybeder. Geride, cevaplanmamış bir tek soru bırakır: "Kazara mı, intihar mı, cinayet mi?" Justine Triet'nin, "En İyi Özgün Senaryo" Oscar'ını kazanan Bir Düşüşün Anatomisi filmi, işte bu tek sorunun etrafında örülür.

26 Eylül 2025'te, tam da bu filmin dizisel gerçekliği yansıttığını düşündüren bir trajedi yaşandı. Türk arabesk müziğinin sevilen ismi Güllü (Gül Tut), Yalova'daki evinin 6. katından düşerek hayatını kaybetti. Ölümünün hemen ardından, tıpkı filmde olduğu gibi, aynı karanlık soru gündeme düştü: "Kazara mı, intihar mı, cinayet mi?"

Görünmeyen Anın Anatomisi

Filmde Samuel'in düşüş anını asla görmeyiz. Yalnızca bir topun merdivenlerden aşağı sekerken çıkardığı sesi duyar, ardından cesedin keşfedilişine tanık oluruz. Güllü'nün vakasında ise, olay anına ışık tutması beklenen güvenlik kamerası kayıtlarında, tam da kritik anda "iki dakikalık bir boşluk" olduğu iddia edildi.

Bu sessizlik ve boşluklar, gerçeğin en temel parçasının eksik olduğu hissini yaratıyor. İnsan zihni ise boşlukları doldurmak konusunda uzman. Bu yüzden her iki vakada da, o görünmeyen anları anlatılar, şüpheler ve spekülasyonlar doldurdu.

Paralel Mahkemeler

Filmde yazar Sandra, sadece yargıç ve jüri önünde değil, aynı zamanda toplumsal normlar mahkemesinde de yargılanır. Sert, duygularını kolay göstermeyen, "gülümsemeyen" bir kadın olması, onun kolayca "canavar" olarak etiketlenmesine yol açar.

Güllü'nün trajedisinde ise, resmi soruşturma devam ederken, olay sosyal medyada ikinci bir duruşmaya dönüştü. Sanatçının son günleri, ruh hali, özel yaşamı - tüm bu detaylar bir teşhir nesnesi haline getirildi. Ailesi ve yakınları, sosyal medyada yayılan intihar iddialarını şiddetle reddederken, komşuları onun "hayat dolu ve neşeli" olduğunu anlattı.

Tıpkı filmde olduğu gibi, bu paralel mahkemelerde delillerden ziyade, duygular ve önyargılar konuştu.

Kaygan Zeminler ve İlaçların Gölgesi

Güllü vakasını karmaşıklaştıran bir diğer unsur da psikofarmakolojik ilaçların varlığı oldu. Bu tür ilaçlar, ruhsal dalgalanmaları yatıştırmak için verilirken, aynı zamanda karar verme süreçlerini ve tepki eşiğini etkileyebiliyor.

Odasındaki aşırı kaygan, yeni cilalanmış parkeler ise fiziksel gerçekliğin bir parçasıydı. Peki, bu iki unsur - kaygan zeminler ve zihni etkileyen ilaçlar - bir araya geldiğinde ne olur? İşte tam bu noktada, kaza ile intihar arasındaki çizgi daha da bulanıklaşıyor.

Film bize bir gerçeği daha hatırlatıyor: Mahkeme salonları aslında "gerçeği" değil, "ikna edici hikayeleri" üretir. Savcı ve savunma, aynı olguları kullanarak birbirine tamamen zıt iki gerçeklik inşa ederler.

Güllü'nün vakasında da benzer bir süreç yaşandı. Resmi makamlar fiziksel kanıtlara (kaygan zemin, korkudan titreyen asistanın ifadesi) dayanarak kaza ihtimalini güçlü bulurken, sosyal medya o iki dakikalık boşluğa odaklanarak alternatif senaryolar üretti.

Eksik Puzzle'ları Kabul Etmek

Bir Düşüşün Anatomisi bize, bir düşüşün ardındaki nihai gerçeği bilmenin çoğu zaman imkansız olduğunu anlatır. Geriye, birbirine eklenmeyen parçalar, rakip anlatılar ve asla tamamlanmayacak bir puzzle kalır.

Güllü'nün trajik ölümü, bu kurgunun ne kadar gerçek olduğunu gösterdi. Bazen, en titiz soruşturmalar bile mutlak bir cevap veremez. Bazen, gerçeği değil, sadece olasılıkları bilebiliriz.

Belki de bu hikayelerden çıkarılacak asıl ders, hakikatin mutlak bir yüzü olmadığını kabul etmekle ilgili. Ve çoğu zaman, bir düşüşü gerçekten açıklayabilecek olan, yalnızca o sessiz anın kendisidir; o sessiz an ki, Güllü'nün kameradaki iki dakikası gibi, Samuel'in görünmeyen düşüşü gibi, bizim için daima bir sır olarak kalacaktır.

Gerçek bazen o kadar karmaşıktır ki, tek bir hikayeye sığmaz.

Yazarın Tüm Yazıları

title