Emre Sağıroğlu

Yiyecek içecek Sektöründe Büyük Gerileme: Kafe, Restoran ve Oteller Tehlikede

20.11.2025 12:47
Haber Detay Image

Yiyecek içecek Sektöründe Büyük Gerileme: Kafe, Restoran ve Oteller Tehlikede

Daha önce de söylemiştim: Nitelikli eleman mı, nicelikli eleman mı?

Bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz — nitelikli eleman.

Fakat bugün sektörün geldiği noktada, kafe, restoran ve otellerde işçilik maliyetleri o kadar yüksek, nitelikli personelin talep ettiği rakamlar işletme sahiplerine o kadar ağır geliyor ki, çözüm yine yanlış yerde aranıyor. "Dükkânda personel var mı? Var." Peki bu personelin iş bilgisi var mı? Çoğu zaman yok. İşte sorun da tam burada başlıyor.

Düşünün…

Hiç eline bıçak almamış bir genci mutfağa koyuyoruz.

Evinde bile bulaşık yıkamamış insanlara makine, deterjan ve kimyasal teslim edip temizlik bekliyoruz.

Liseden çıkıp hiçbir tecrübesi olmayan personele menüyü uzatıp "Git sipariş al" diyoruz.

Sonra da "Hizmet sektörü çöküyor, kimse çalışmak istemiyor" diye yakınıyoruz.

Bugün sektör "22.000 TL'ye eleman bulamıyoruz" diyor.

Evet, bulamıyoruz. Çünkü bu arkadaşlar deneyimsiz ve bu hayat şartlarında bu rakamlara geçinmeleri mümkün değil.

Eğer alt kadro personel maaşları 35.000 – 40.000 bandına çekilirse, evet, o zaman eleman bulunur.

Garson bulamıyoruz, mutfak ustası bulamıyoruz, şef hiç bulamıyoruz…

Çünkü onların da bir hayat standardı var.

Bir garson 50.000 TL alıyorsa mutlu olamaz.

Bir mutfak ustası 60.000 TL alıyorsa mutlu olamaz.

Bugünün şartlarında:

• Garson en az 70.000 – 75.000 TL kazanmalı,

• Mutfak ustası 80.000 TL'nin altına düşmemeli.

Bu düzelmediği sürece sektörün kan kaybı devam edecektir.

Yıllar önce yiyecek içecek sektörüne gönül veren binlerce insan, fabrikalara ve tekstile geçti.

Neden?

• Daha çok kazanıyorlardı,

• Hafta sonu izinleri vardı,

• Bayram ve resmi tatil hakları vardı,

• Sabah 8 – akşam 6 düzeni vardı.

Bugün tekstil sektörü yavaşlamasına rağmen yiyecek içecek sektöründeki çalışma şartları hâlâ düzelmedi. Maaşlar en dipte, çalışma koşulları en ağır noktada.

Bir de işin şu tarafı var:

20 kişilik ekiplerin yarısı yabancı personel.

Kalan yarısı da sektöre yeni girmiş, deneyimsiz çalışanlar.

Böyle olunca da kahveye su koyacağım diye deterjanlı suyu koyan insanlar ortaya çıkıyor.

Çünkü artık "nitelikli personel" aramıyoruz.

"Sayısı çok olsun, bir şey bilmesin" diyoruz.

Sonra da Ah'lar, vah'lar…

Turizm cephesine bakacak olursak:

Geçen yaz sezonu çok kötü geçti.

Bir kesim "Araplar gelmesin" dedi,

Bir kesim "Gelsin ama fiyatları yükseltelim, ne kadar yüksek hesap alırsak o kadar kârlıyız" dedi.

Taksiciler, fırsatçılar, yanlış fiyat politikaları derken…

Sonuç: 2025'te Arap turist Türkiye'yi tercih etmedi.

İstanbul boş kaldı.

Birçok mekan battı.

Yılbaşında daha da fazlası kapanacak.

Yazarın Tüm Yazıları

title