MasterChef Yarışmacısı Olmak, Restoran İşletmek İçin Yeterli mi?
MasterChef yarışması, hayatımıza girdiği yıldan bu yana mutfak dünyasında büyük bir etki yarattı. Yarışmanın büyüleyici atmosferi, binlerce genç aşçının ve şef adayının hayalini süsledi.
Ancak bu hayalin ardından gelen gerçek dünya, çoğu zaman acı bir tecrübeye dönüşüyor.
Yarışmadan sonra kendi bütçesiyle ya da bir yatırımcı desteğiyle restoran açan birçok yarışmacı kısa sürede şunu fark ediyor:
Yemek yapmak, restoran işletmek için yeterli değil.
Dünya mutfağından burger konseptine, dönerciden yöresel mutfaklara kadar farklı alanlarda ciddi yatırımlar yapıldı.
Fakat bu işletmelerin büyük kısmı, bir yılını bile doldurmadan kapılarını kapattı.
Neden mi?
Çünkü restoran işletmeciliği, sadece lezzetli tabaklar hazırlamaktan ibaret değildir.
Çoğu zaman lokasyon analizi yapılmadan, SWOT değerlendirmesi göz ardı edilerek, her bölgenin her konsept için uygun olup olmadığı bilinmeden adım atılıyor.
Tek bir ürünle başarı yakalamanın zorluğu, menü çeşitliliğinin önemi, maliyet analizlerinin gerekliliği unutuluyor.
Popülizmin getirdiği kısa vadeli şöhret ise, aynı hızla sönüyor.
Bir restoran yalnızca bir servisle ayakta kalamaz; en az iki servisi görmeden başarıya ulaşamaz.
İyi bir şef olmak, iyi bir işletmeci olmak anlamına gelmez.
Bu fark, son yıllarda birçok genç şefin en pahalı şekilde öğrendiği bir gerçektir.
Gerçek mutfaklarda operasyonel beceri eksikliği, yanlış maaş planlamaları, Türkiye gerçeklerinden kopuk menüler ve "şık ama kısa ömürlü" konseptler; bu işletmeleri bir saman alevi gibi parlatıp söndürüyor.
Oysa mutfakta yalnızca tabak değil, bir ekip yönetiliyor.
Bir otelde ya da restoranda şef olarak görev aldığınızda sizden beklenen sadece lezzet üretmek değil; liderlik yapmaktır.
Yatırımcının, personelin ve misafirin beklentilerini doğru yönetemediğinizde, yalnızca kendinizi değil; size inanan herkesi hayal kırıklığına uğratırsınız.
Bugün her dört ailenin en az bir çocuğu gastronomi eğitimi almayı tercih ediyor.
Bu ilgide elbette televizyon programlarının payı büyük.
Ama unutmamak gerekir ki; ekran başka, mutfak başkadır.
Gerçek başarı, mesleki yeterlilik (MYK) belgeleriyle, teori ve pratiğin birleştiği eğitimlerle, profesyonel mutfaklarda tecrübe kazanarak gelir.
"Ben yarışmaya davet edildim, son dörde kaldım, bu işi en iyi ben bilirim." diyen birçok ismin, kısa sürede başladığı yere geri döndüğüne şahit olduk.
Bu tablo, bize daha önce defalarca izlediğimiz bir hikâyeyi hatırlatıyor:
Bir pop şarkıcısı tek şarkıyla zirveye çıkar; ama üretemediğinde, o popülerlik onu yavaş yavaş tüketir.
Aynı şey gastronomide de geçerlidir.
Yine de istisnalar vardır. MasterChef'ten çıkıp başarıyı yakalayan bazı isimler:
1. Kızıl Sakal Sandviç – Eren Kaşıkçı
2. Kanatçı Ayaz – Ayaz Geçer
3. Kavurmacı Efe Kemal – Metin Yavuz
4. Asırda Döner – Alican Sabunsoy
5. Dönerci Barış Demir – Barış Demir
6. Köfteci Sergen – Sergen Özen
7. Hasan Şef Burger Patisseria
Restoran sektörü, dünyanın en pahalı "deneme-yanılma" sistemine sahip alanlarından biridir.
Bu yüzden profesyonellerden destek almak, tecrübeli işletmecilerle çalışmak ve doğru danışmanlık hizmeti almak hayati önemdedir.
Çünkü bu işte sadece iyi tabak yapan değil, iyi yöneten kazanır.









