Bir hafta önce 3 Kasım'da Türk-İş açlık ve yoksulluk sınırını açıkladı. Buna göre açlık sınırı yani 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması 28 bin 412 lira.
Bu kendi evinizde su, elektrik, doğalgaz, harcaması yapmayacak ya da yapıp bedel ödemeyecek, hastalanmayacak, eğitim almayacak, giyinmeyip çıplak yaşayacak, sadece ölmemek için temel gıdanızı alacaksınız.
Tatili, sineması, tiyatrosu, kitabı, dışarıda bir dostla çaya oturmak onların hiç bahsi bile olmaz.
4 kişilik bir aileye 28 bin 412 lira yeter.
Olur mu hiç en azından üstümüze başımıza bir şey alalım ayıptır, günahtır derseniz, abdest almaya suyu biraz açalım, bazen de misafir alalım çocukları da kırmayalım okula gönderelim derseniz işte ona da yoksulluk sınırı denir ki 92 bin 547 liraymış.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan 9 ay önce ne demişti hatırlayın "Türkiye'de halkın %80'i yoksulluk sınırının altında yaşıyor!"
Haksız mı? Ona buna kimin ne dediğine bakmayın. Şöyle bir etrafınızı yoklayın, erkeğe maaşı kadına yaşı sorulmaz derler ama maaş namına bir şey kalmadığı için sormakta bir besi yok, sorun siz. Tanıdığınız kaç kişi yoksulluk sınırı olan 92 bin 547 liranın üstünde maaş alıyor.
Asgari Ücret malumunuz 22 bin 104 lira çay simit hesabına lüzum yok. Eee Emekli maaşına gelince zaten 12 bin ile 17 bin lira arası.
Ha bir de şunu anlamam ki adı asgari ama emekli maaşları asgarinin altında, ne diyeceğiz buna, apasgari mi?
Tüm bunları biliyor ve yaşıyorken "Nüfus artış hızında şu anda maalesef 1,7'deyiz. Bu bir intihardır. Bunu çözmemiz lazım. Türkiye'nin nüfus artış hızının böyle bir konuma gelmesi hazmedilemez. Boşuna en az 3 çocuk demiyoruz. Niye en az 4 çocuk olmasın, 5 olmasın? Bunu hızlandıralım"
Elbette hazmedilemez, ama yukarıdaki vaziyeti hazmedelim de bir ara bunu da hazmederiz.









