Cezayirli ama İtalyan sayılan film yönetmeni Luca Guadagnino güzel bir filme imza attı. Hala sinemalarda oynayan orijinal adıyla After The Hunt (Avdan Sonra) son dönem izlediğim ve size tavsiye edebileceğim güzel bir gerilim filmi.
Senaryosu Nora Garrett'a ait filmde oyunculuklarıyla rüşdünü kanıtlamış Julia Roberts, Ayo Edebiri ve Andrew Garfield oynuyor.
İMDB puanı sizi yanıltmasın; ahlak, erdem, kültür, kimlik, feminizm, konusunda sizi devamlı gerilimli bir yayda tutmayı beceren iyi bir felsefi gerilim filmi.
Film 139 dakika boyunca, hem merak uyandırıyor hem de ahlaki anlamda çıkar ve ilkeli olmak hususunda hikayedeki karakterlerle beraber sizi ikilemde bırakıyor.
Filmle ilgili spoiler vermek niyetinde değilim ama filmde geçen çarpıcı bir diyalogun bir kısmını sizinle paylaşmak isterim.
Öğrencisine cinsel tacizde bulunduğu iddia edilen bir akademisyenin, olayı kendi gibi bir akademisyene anlatırken söyledikleri, toplumsal olarak hepimizin her gün yaşamasak da tanık olduklarımızı güzel özetlemiş.
"Her şey çok çabuk oldu, yaklaşan bir aslandan kaçan bir antilop gibi. Bir bakıyorsun sürünün parçasısın, bir bakıyorsun bacağın bir süper avcının çenesinde ve herkes "Tamam. Vay be. İyi ki ben yakalanmadım." diyor. Herkesin düşündüğü bu mu, bilemedim."
Karakterlerin birçok anlamda sınıfsal ayrımı ve bu sınıfsal ayrımın çıkarlarına nasıl alet edildiğine dair güzel kurgulanmış bir senaryo.
Toplumun, kadına ve özellikle siyahi kadına dönük mağdur kimliğini hiç sorgulamaksızın haklı ya da haksız olanın kim olduğuna bakılmaksızın verdiği tepki ve ortaya koyduğu ön yargıya dair ciddi bir eleştiri barındırıyor film.
Aslında avın kim, avcının kim olduğuna dair sorunun, 4 temel karakter arasında devamlı değişmesi seyirciyi her an farklı yere taşıyıp sorgulamaya taşıyor.
Her zaman her yerde karşımıza çıkabilecek denli yaygın, av mı avcı mı ikileminin güzel bir örneği. Kaliteli bir şeyler izlemek ve filmden edindiğiniz bakış açısıyla yaşadığınız coğrafyaya bakmak istiyorsanız. Kesinlikle bu filmi izlemelisiniz.









