Özgür gazetecilik, bazen kazara da olsa önümüze düşüyor. Yapanın da istemi dışında oluyor bu yaptıranın da.
Malumunuz Beyaz Saray görüşmelerine dair çok haber servis edildi. Ama hiç biri, servis edilmeyen kazara sosyal ağların ağına takılan bir tek haber kadar okunmadı sarsmadı.
NTV'nin Washington temsilcisi Hüseyin Günay'ın bir diğer gazeteciyle aralarında yaptıkları muhabbete dair görüntüler ve görüntülerdeki dil elbette üslup olarak gazetecilik etiğine sığmaz. Ama sorarım size ne bıraktık ki habercilik etiğine dair.
Dili hariç tutarak söyleyebilirim ki bu ve benzer açıklık, dürüstlük ve cesarette, habercilerin haber yaptıkları zamanlar oldu bu ülkede. Ama üstünden o kadar zaman geçti ki böyle zamanlar oldu mu diye soruyor gençler.
Olaya baktığımızda Günay'ı işinden, ekmeğinden eden konuşmada geçen ifadeleri tartışmaya bile cesaret edemiyor kimse.
Ne diyordu konuşmada, toplantının bizim açımızdan iyi geçmediğini, F35 sorunun çözümünün Rusya'yla doğalgaz alışverişimizi bitirme ön şartına bağlandığını ve iktidar cephesinde üç grubun kavgası olduğunu..
Ve daha bir sürü şey..
Üç maymunu oynadığımız uzunca bir süredir maymunun biri ağzını açtı ama ilk karşı hamlemiz o maymunun ağzını dikmek oldu. NTV yönetimi onu işten çıkardı.
Kamera Associated Press ajansının canlı yayın kamerası diğer gazeteciye gelince kimdi kim değildi, şimdi kimliği merak edilip soruluyor ama onun da kim olduğu belli.
Ona da ne olur ne olmaz bilinmez ama olayın en trajikomik tarafı şu ki aynı gün içerisinde, Günay'ın açık olduğunu bildiği kamera karşısındaki açıklamasıyla, işinden olmasına sebep açıklamalarının birbirinin bütünüyle zıttı olması.
Özgür olduğunu sandığımız basının geldiği noktayı anlamak adın,a çok acı ve önemli bir örnek olarak hafızalardan kolay kolay silinmeyecektir.
