Sanatçılar yaşarken görmezden gelinir, öldüklerinde ise ekranlarda tüketilir. Güllü de, diğer birçok sanatçı gibi, hayatı boyunca sahnelerde alın teri döktü, insanlara duygularını taşıdı. Fakat ne zaman ki ölüm haberi geldi, işte o zaman eller ovuşturularak hazırlanan "özel yayınlar" devreye girdi.
Son Dakika Değil, Reyting Tuzağı
Ekranlara kocaman "SON DAKİKA" yazıları düşüyor. Aynı görüntü defalarca dönüyor. Herkes aynı cümleleri kuruyor:
- "Yok düştü mü?"
- "Yok itildi mi?"
- "Cinayet mi, intihar mı?"
Yetmedi mi? İşin içine çirkin söylentiler katılıyor: "Asistanıyla ilişkisi vardı, menajeriyle kavgalıydı…" Daha mezar taşı soğumadan insanların hayatı reyting uğruna lime lime ediliyor.
Arkadaş!!! Polis Var, Savcı Var, Adalet Var
Bir ölüm olduğunda polis var, savcı var, hukuk var. Devletin kurumları zaten görevini yapıyor. Cinayet mi, kaza mı, intihar mı, onlar araştırıyor. Ekrana bağlanan sözde "uzmanlar", telefonu kapıp olay yeri inceleme edalarıyla "Şunu yapmalılar, bunu sorgulamalılar" diye ahkâm kesiyor. Savcının yerine geçmeye çalışan spiker mi olur? Polisin işini sulandıran yorumcu mu olur?
(Sözüm meclisten dışarı. Alınmayacaklar kendini bilir, alınacaklar yine kendini bilir)
Güllü veya başka sanatçılar… Onlar yaşarken yalnızlık çektiklerinde, ekonomik sıkıntılarla uğraştıklarında, sahneye çıkamadıklarında, sağlık sorunlarıyla boğuştuklarında bu ekranlar neredeydi? Bugün saatlerce "çok değerliydi" diye konuşanlar, yaşarken onun yanında olsaydı belki de her şey bambaşka olurdu. Vefa, ölümden sonra methiye dizmekle değil; yaşarken destek olmakla, emeğini kıymetlendirmekle mümkündür.
Gerçek Vefa: Yaşarken Hatırlamak
Sanatçılar, ölümlerinden sonra defalarca dönen "son dakika" görüntülerine değil, yaşarken duyulan alkışa, gösterilen desteğe, verilen değere ihtiyaç duyar. Vefa, ölümün ardından söylenen büyük sözler değil; hayattayken atılan küçük adımlardır. Ölümden sonra gözyaşlarıyla ekran doldurmak değil, yaşarken yanında olmak, işte gerçek sadakat ve insanlık budur. Ölümden sonra dizini dövüp "Çok değerliydi" demek kolay. Ama yaşarken yanında durmak, ona destek olmak işte gerçek vefadır. Siz, reyting uğruna insan hayatını tüketenler, samimiyetinizi kaybettiniz.
Bir sanatçının ardından timsah gözyaşları dökmek, onu günlerce ekranlarda malzeme yapmak vefa değildir. Bu olsa olsa saygısızlıktır. Vefa, insan yaşarken gösterilir. Onun şarkısını dinlerken, ona mikrofon uzatırken, sahneden indiğinde gösterilir. Ölümden sonra methiyeler dizmek, saatlerce "son dakika" görüntüsü döndürmek, sadece reyting kovalamaktır.
İşte size daha önce yazdığım VEFA üstüne bir yazıdan satırlar...
Vefa camiamızda nedir bilir misiniz?
Cenazelerde kadınların ve erkeklerin kara gözlükler takması, içli sesleriyle belki de hayatlarının rolünü yaparak 'Çok değerliydi, yeri doldurulamaz, çok üzgünüm konuşamıyorum' demesi ama kameralar karşısında biraz daha vakit harcamak için içinden 'sor biraz daha sor, ah anılar' diye gözyaşı dökmesi, sonra geride kalanlarını arayıp ne sorması, onu arayıp soranlara 'çok meşgulum' demesi...
Vefa camiamızda nedir bilir misiniz?
Kiminin fazla duygusallıkla, kiminin yakın ahbaplıkla, kiminin içki masasında, kiminin cihangir sokaklarında kurduğu dostluklarla bir anda mabadlarında boncuk bulunup kendilerini bulunmaz hint kumaşı sanması…
Bilmez misiniz gideceğimiz yer aynı…Gireceğimiz çukur aynı… Hesap vereceğimiz yer aynı…Gireceğimiz metrekare aynı…Kimseye arazi falan hediye etmeyecekler. Üç aşağı beş yukarı, ne eksik ne fazla… Al malını, mülkünü, şöhretini yanında gel demeyecekler…
O zaman nedir bu afra-tafra…
Valla bilemedim.
Bildiğim tek sey;
Berhudar olun be hepiniz…
El Veren de sağolsun vermeyen de…
Sessiz çağrları gören de görmeyen de…
El uzatan da uzatmayan da…
Gönülden gönüle olan, olmayan
Biliyor musunuz? Ya da bildiğinizi mi sanıyorsunuz?
Ben bilemedim...
Ama bildiğim şey sonunda hepimizin ruhuna
EL FATİHA…









