Almula Merter Churm

Evrim Akın rüzgarını bir de benden dinleyin.

25.11.2025 09:21
Haber Detay Image

Evrim Akın rüzgarını bir de benden dinleyin.

Yıllar önce öğrencim olan Evrim Akın'ı ilk tanıdığım günü dün gibi hatırlıyorum… Sınıfa girdiği anda taşıdığı o sakinlik, saygı ve çalışkanlık hâlâ gözümün önünde. Arkadaşlarına karşı da, öğretmenlerine karşı da hep dikkatli, hep özenliydi. Ve profesyonel hayatında aynı şekilde devam etti. O yüzden bugün onunla ilgili konuşulanları duyunca, ister istemez o yıllara dönüyor zihnim; tanıdığım genç ile bugünün söylemlerini bağdaştıramıyor.

İnsanların özel hayatı üzerine konuşmak zaten her zaman hassas bir konu. Hele ki yıllar önce yaşanmış bir dönemi bugünün diliyle yeniden anlatmaya çalıştığınızda işler daha da karışıyor. Hele üçüncü, beşinci kişiler girdiğinde...Çünkü hiçbirimizin hikâyesi tek bir ağızdan çıkmış birkaç cümleyle özetlenemez. Herkesin kendine sakladığı yanlar, sessiz kaldığı dönemler ve yalnızca kendisinin bildiği yükleri vardır.

Son dönemlerde duyduğum bazı ,"aslında…" diye başlayan cümlelerde ,özellikle esen rüzgârdan yararlanma ve bende kendimi hatırlatayım duygusu seziyorum. Böyle cümleleri duyduğumda içimdenaynı soru yükseliyor; "Peki mademrahatsızlığınızvardı, o zaman neredeydiniz arkadaşım? Neden o gün tepki göstermediniz de şimdi gösteriyorsunuz?"

Elbette herkesin konuşmak için kendine göre bir zamanı olabilir. Kimi cesaret bulamaz, kimi ortamı uygun görmez, kimi bekler, hazır fırsat çıkmışken der, buna bir şey diyemem. Zaman, hem hafızayı hem duyguları hem de olayın içindeki anlamları değiştirir. Bu yüzden geçmişe dair her söz biraz daha dikkat gerektirir. İnsanları karalamak çok kolay, "çamur at izi kalsın" hesabı. Ama bunu yapmak seni parlatmaz. Hatta senin hakkında düşündürmeye başlatır. "Hımm bu arkadaş biraz sıkıntılı galiba!"

Benim hafızamda Evrim Akın hâlânezaketli, saygılı, çalışkan, çaba gösteren, hâlâ emek veren, elinden geleni yapan öğrencim, ve şimdi meslekdaşımolarak duruyor.. Bugün duyduklarımın bir kısmı bu hafızayla uyuşmuyor. Bu, herkesin deneyimi aynı olacak demek değil elbette. Ama insan kendi gördüğünü, kendi tanıklığını bir kenara bırakamıyor.

Rüzgârın sesi yüksek olur ama çabuk diner. Elbette bu rüzgarın karşı fırtınası da eser. Bir de bakarsın seni savurmuş. Bütün bu tartışmalar içinde ben en çok şunu fark ediyorum. "İnsanın hafızasında bıraktığın iz, dışarıdaki fırtınadan çok daha güçlüdür."

Yıllar içinde pek çok şey değişir; insanlar büyür, hayat başka yönlere akar, ilişkiler dönüşür… Ama kalbine dokunan bir davranış, bir nezaket, bir sıcaklık kolay kolay silinmez.

Dışarıdan duyduklarım ne kadar gürültülü olursa olsun, ben kendi gördüğümü unutmamayı seçiyorum.

Belki de en güzeli bu...

Rüzgârın değil, insanın bıraktığı sıcaklığın peşinden gitmek.

Çünkü bazı gerçekler en çok orada saklıdır.

Yazarın Tüm Yazıları

title