Mühendis, 'Özel Biri'ne Karşı

Manchester City-Chelsea randevusu, birbirinin antitezi halefle selef Pellegrini ve Mourinho için hesaplaşma vakti demek.
Bülent Değerli
"Bir gün Real Madrid benden kurtulmak isterse, İtalya veya İngiltere'de üst düzey bir başka kulübü çalıştırırım. Ama asla Malaga'yı değil."
Mourinho, Real Madrid'de ilk sezon sonrası yolların ayrıldığı selefi Manuel Pellegrini'yi hatırlatıp aynı şey onun da başına gelirse ne yapacağını soran gazeteciye bu cevabı veriyordu. Tipik Mourinho küstahlığıydı belki yaptığı ama haklıydı. Tam da buydu zira Pellegrini ile en temel farkları. Portekizli'nin düşük bütçeli uzun vadeli projelerle işi olmazdı.
Zıt felsefelerin, başka dünyaların insanı iki teknik adam bu akşam Premier Lig'in zirvesi için kozlarını paylaşacak. Manchester City- Chelsea maçı sadece ligin kaderini belirlemeyecek, aynı zamanda eski hesaplar da görülecek. 2010'da 96 puanla Real Madrid rekorunu kırmasına rağmen Guardiola'nın durdurulamaz Barcelonası'nın gerisinde kalan Şilili Pellegrini çantasını toplarken, kulüpte 3 yıllık Mourinho dönemi başlıyordu. Modern zamanların en önemli futbol adamlarından ikisinin halef-selef rekabeti de işte o an doğuyordu.|
MUCİZE MÜHENDİSİ
Pellegrini'ye "mühendis" diyorlar. Sadece aldığı mühendislik eğitimi değil buna sebep. Çalıştırdığı takımlarda her detayı tam bir mühendis gibi ince ince hesaplıyor, takımını bir proje olarak ele alıyor. 2004'te göreve geldiği İspanyol Villarreal'di Avrupa'daki ilk durağı. Takımı ilk sezonda 3'üncülüğe taşıdı. Ertesi yıl da adını Şampiyonlar Ligi'nde yarı finale yazdırdı. Ortodoks 10 numaraların son örneklerinden Riquelme o son dakika penaltısını kaçırmasa finale Arsenal değil onlar çıkacaktı. 2007/2008'de de Barcelona'nın 10 puan önünde lig 2'ncisi oldu "sarı denizaltı." Villarreal'in peri masalı ekonomik gerçeklere takılıp yarım kaldı belki... Ancak "mühendis" 5 yılda sadece 11 milyon sterlinlik transfer harcamasıyla 60 bin nüfuslu bu Valencia banliyösünde, etli butlu bir futbol mucizesine imza atmıştı.
Real Madrid'de "Politik olarak fazla etkililer, gitsinler" dediği Guti ve Raul kaldı, kalsın dediği Robben ve Sneijder ise gönderildi. Göze hoş gelen futbol ve 96 puanlık kulüp rekoru ise zaten yıldızının barışmadığı başkan Perez'e yetmedi. Zira şampiyonluktu onun için tek başarı kriteri. Pellegrini, transfer döneminde takımın bozulan dengesini daha sonra "Orkestramda 10 gitarist vardı ama tek bir piyanistim dahi yoktu" diyerek açıklayacaktı.
Madrid sonrası ikinci bir Villarreal mucizesine Malaga'da imza attı. Takımı Şampiyonlar Ligi'ne taşıdı. Ancak 2'nci sezon vuran ekonomik krizde, orkestra şefi Cazorla'yı kaybetti. Oyunculara ödeme yapılamadı. Buna rağmen devler liginde çeyrek final gördü, sansasyonel Borussia Dortmund'a son 2 dakikada 2 gol yiyerek elenmese, yarı finalde Mourinho'nun Real Madrid'iyle geçen yıl karşılaşacak, hesaplaşma bugüne kalmayacaktı. İlk sezon kulüp kasasına akan Ortadoğu sermayesine rağmen Malaga'da 3 yılda yaptığı net harcama ise 16 milyon sterlindi.
İLETİŞİM lsquo;JEDİ'I MOURINHO
Tüm talebelerinin onu için kullandığı sıfatlar; sakin, mütevazı ve kibar. Oyunculardan kendilerini takıma adamalarını ve çalışmalarını bekliyor. Karşılığında da onlara hak ettikleri saygıyı gösteriyor. Her kötü sonucu UEFA komplolarına, hakemlere ya da hiç birşey bulamazsa rakiplerinin anti-futboluna bağlayan Mourinho'dan farklı olarak çevresine sataşmayı sevmiyor. Daha geçen hafta Manchester City için "Sadece şanslılar" diyen Mourinho'nun aksine kışkırtıcı yorumlarla işi yok Şilili'nin. Mourinho gerilimden besleniyor. Pellegrini ise huzuru seviyor. Polemikten uzak duruyor. Daha ağırbaşlı... O yüzden zaten "Asla takım gol atınca Mourinho gibi tribünlere tırmanıp taraftara sarılamam" demesi... Oysa duyguları en uçlarda yaşayıp dışa vurmak meslektaşının başucu yöntemi.
Mourinho iletişimde tam bir "jedi." Star Wars'un Darth Vader'ı gibi gizemli bir karizması var oyuncularını adeta hipnotize eden... Ibrahimovic, Ronaldo gibi en "zor" oyuncular dahi ondan "Baba" diye bahsediyor. Günler süren maç önü konuşmaları, devre arasında attığı hırs nutukları oyuncuların beynine işliyor. Onun kitabında başarının tek bir tanımı var. ldquo;İkinciler, kaybedenlerin birincisidir rdquo; diyor, ekibini de hep bu tek hedefe odaklamaya çalışıyor.
Mourinho iletişimde Metallica ise Pellegrini Mozart. Onun etkisi daha ziyade "yatıştırıcı." 12 yıl öncesinden bir örnek de bunun en net kanıtı. San Lorenzo'yla 2002'de çıkacakları son maç öncesi o zaman henüz 19 yaşında olan stoper Coloccini, gözüne stresten uyku girmeyince soluğu otel lobisinde alır. Kulüp tarihinin ilk şampiyonluğu için mutlaka kazanmaları gerekmektedir. Lobide kitap okuyan hocasını görür. Pellegrini başını kaldırıp oyuncusuna bakar ve "Gerilmene gerek yok. Bütün sezon harika işler yaptık. Kazanmasanız da bu en iyi olduğunuz gerçeğini değişmeyecek" der. Coloccini, bu sözlerin onu ne denli rahatlattığını ertesi gün şampiyonluğu kutlarken fark eder...
BİRİ PROJE DİĞERİ SONUÇ ADAMI
Saha içinde Pellegrini ne kadar proaktifse Mourinho da bir o kadar reaktif. Pellegrini topa sahip olmayı, kendi oyununu dikte etmeyi ve hücum oynamayı seviyor. Bekler oyunu genişletiyor, savunmanın önünde oyun kurma özelliği de olan iki nöbetçi, hem savunma göbeğine kalkan oluyor hem de sürekli forse eden beklerin açığını kapatıyor. Kenar adamları ise daha çok içe devrilerek oynuyor, beklere koridor açıyor. Bu sezona kadar "demode" kabul edilen 4-4-2 ve formasyonları Pellegrini'nin vazgeçilmezi. Forvetlerden biri orta alanla bağlantıyı kuruyor, daha çok geziyor.
Mourinho ise Chelsea'de aksini yapmaya çalıştığını söylese de yeri geldiğinde kale önüne "otobüs park etmek"te hiç sakınca görmüyor. Sürekli pas yapmak gibi bir derdi yok. Onun takımları rakibin baskısını sünger gibi emip ani ve öldürücü çıkışlarla hançeri saplıyor. Hemen hemen her zaman tek forveti tercih ediyor. Favori dizilişi ise 4-2-3-1 ve türevleri...
ldquo;Benim için öncelik güzel futboldur, kazanmak ikinci sırada gelir rdquo; diyen Pellegrini, City'i bu sezon evinde tam bir ldquo;Terminatör rdquo;e dönüştürdü. Hepsini kazandıkları 11 maçta attıkları gol sayısı (42) neredeyse Chelsea'nin 23 maçtaki toplam golü kadar (43). Üstelik çok da formdalar. Son 8 maçlarını da kazandılar.
Takımlarına bir "felsefe" miras bırakmaya çalışan, sorunlara polemiklerle ya da hedef saptırarak değil futbol zek acirc;sıyla çözüm arayan Pellegrini, tıpkı doğrudan rakip kaleye giden takımları gibi, önceliği en kestirme yoldan sonuç olan, kendine ldquo;özel biri rdquo; diyecek kadar kibirli, çatışmadan beslenen ancak başarıyı da adeta mıknatıs gibi çeken Portekizli'nin antitezi. Sadece futbola bakışları değil, duruşları, hayatı ele alışları geceyle gündüz kadar farklı. Ve bu akşam ki düello iki teknik adam için zirve yarışında bir dönemeçten çok daha fazlası, kaderin onlara bir sınavı hellip;
Twitter'dan takip edebilirsiniz: twitter.com/degerlibulent






















