Selahattin Demirtaş'tan 'Öcalan' çağrısı: Keşke toplumla doğrudan konuşabilse

Selahattin Demirtaş'tan 'Öcalan' çağrısı: Keşke toplumla doğrudan konuşabilse
Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

DEM Parti'nin düzenlediği 'Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı'na bir mesaj gönderen eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Keşke bunca önyargı bir kenara atılabilse ve Öcalan'ın doğrudan toplumla konuşabilmesinin imkanları yaratılabilse. O zaman eminim ki Türkiye'de kaygılı ve öfkeli herkes için tatmin edici cevaplar da ortaya çıkacaktır, gereksiz spekülasyonlara da zemin sunulmamış olacaktır" ifadelerini kullandı.

  • Selahattin Demirtaş, Edirne Cezaevi'nden gönderdiği mesajda Abdullah Öcalan'ın doğrudan toplumla konuşabilmesi için imkan yaratılmasını istedi.
  • Demirtaş, barışın silahların bırakılmasından ibaret olmadığını, adalet, eşitlik, özgürlük ve onurlu yaşamla mümkün olduğunu belirtti.
  • Demirtaş, demokratik toplumu tüm farklılıkların eşit ve özgür şekilde var olabildiği bir ortak yaşam sözleşmesi olarak tanımladı.

Dem Parti'nin Cem Karaca Kültür Merkezi'nde düzenlediği 'Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı'nın ikinci gününde, Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın gönderdiği mesaj okundu.

"BARIŞ; SİLAHLARIN BIRAKILMASINDAN, SUSMASINDAN İBARET DEĞİLDİR"

Demirtaş, gönderdiği mesajda şu ifadelere yer verdi: "Bugün İstanbul'da bir araya gelen, barışı, adaleti ve demokratik bir toplumu inşa etmeyi hedefleyen herkesi saygıyla selamlıyorum. İnsanlık tarihinin en derin krizlerinden birinden geçtiğimiz bu dönemde, barış artık bizim için, dünya halkları için bir tercih değil, zorunluluktur. Savaşın, eşitsizliğin, otoriterliğin ve inkar politikalarının yarattığı yıkım; sadece coğrafyalarımızı değil, vicdanlarımızı da yaralamıştır.

Selahattin Demirtaş: Keşke Öcalan'ın doğrudan toplumla konuşabilmesinin imkanları yaratılabilse

Bu yüzden bu konferansta atılan her adım, kurulan her cümle, alınan her karar; yalnızca bugünümüze değil, gelecek kuşaklarımızın da kaderini etkilemektedir. Barış; silahların bırakılmasından, susmasından ibaret değildir. Gerçek bir barış hepinizin de bildiği gibi adaletle, eşitlikle, özgürlükle ve onurlu bir yaşamla mümkündür.

"DEMOKRATİK TOPLUM, TÜM FARKLILIKLARIN EŞİT VE ÖZGÜR ŞEKİLDE VAR OLABİLDİĞİ BİR ORTAK YAŞAM SÖZLEŞMESİDİR"

Barış; Kürt'ün, Türk'ün, Arap'ın, Ermeni'nin, Süryani'nin, Alevi'nin, Sünni'nin, kadınların, gençlerin, işçilerin, inançlı ya da inançsız herkesin kendini bu toprakların eşit ve özgür yurttaşı olarak hissedebildiği, refah içinde yaşayabildiği bir düzenin kurulmasıyla mümkündür.

Demokratik toplum ise korkular, kaygılar, baskılar üzerine değil, güven üzerine, demokratik katılım esaslarının temel alınmasıyla yükselir. Tek bir kimliğin, tek bir dilin, tek bir inancın değil; tüm farklılıkların eşit ve özgür şekilde var olabildiği bir ortak yaşam sözleşmesidir. İşte bu nedenle demokrasiyi savunmak, sadece bir siyasi ve politik duruş değil, aynı zamanda ahlaki ve insani bir sorumluluktur.

"KEŞKE ÖCALAN'IN DOĞRUDAN TOPLUMLA KONUŞABİLMESİNİN İMKANI YARATILABİLSE"

Bu anlamda Öcalan'ın cesur ve kararlı duruşu çok değerli ve anlamlıdır. Keşke bunca önyargı bir kenara atılabilse ve Öcalan'ın doğrudan toplumla konuşabilmesinin imkanları yaratılabilse. O zaman eminim ki Türkiye'de kaygılı ve öfkeli herkes için tatmin edici cevaplar da ortaya çıkacaktır, gereksiz spekülasyonlara da zemin sunulmamış olacaktır.

Selahattin Demirtaş: Keşke Öcalan'ın doğrudan toplumla konuşabilmesinin imkanları yaratılabilse

"SİLAHLARDAN, BASKILARDAN, KORKULARDAN BESLENEN DÜZENİN KARŞISINA; SÖZÜ, İRADEYİ, MÜZAKEREYİ VE HALKLARIN KARDEŞLİĞİNİ KOYMANIN ZAMANI ÇOKTAN GELMİŞTİR"

Ortadoğu'nun onlarca yıldır bir savaş merkezine çevrildiği, halkların birbirine düşman edildiği, halkların ortak yaşam iradesinin parçalandığı bu dönemde; demokratik çözüm ve barışçıl diyalog arayışı hepimiz için çok kıymetlidir. Silahlardan, baskılardan, korkulardan beslenen düzenin karşısına; sözü, iradeyi, müzakereyi ve halkların kardeşliğini koymanın zamanı çoktan gelmiştir, geçmektedir. Türkiye'nin de artık inkarla, ötekileştirmeyle ve ayrımcı politikalarla değil; demokrasiyle, hukukla ve toplumsal barışla, ortak yaşam iradesinin en güçlü şekilde yaşatıldığı yer olarak anılması gerekmektedir. Bunun yolu ise, gerçeklerle cesurca yüzleşmekten, geçmişin acılarını unutmadan; ama bu travmalara teslim de olmadan halkların ortak geleceğini birlikte kurma iradesini göstermekten geçer.

"HEPİMİZ İÇİN BARIŞ MÜMKÜNDÜR, DEMOKRASİ MÜMKÜNDÜR"

Son olarak şunu söylemek istiyorum. Hepimiz için barış mümkündür. Demokrasi mümkündür. Birlikte, eşit ve özgür bir yaşam mümkündür. Unutmayın ki bu bir parçalanma, bölünme süreci değildir, zaten paramparça olmuş halkların onurlu birliğini sağlayacak tarihi bir süreçtir. Buna inanmaktan hiç vazgeçmeyelim. Bunun için mücadele edelim. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Konferansta emeği geçen herkesi kutluyor, teşekkürlerimi iletiyorum."

Kaynak: Haberler.com / Politika
Haberler.com
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title