Tahir Elçi'nin Ölüm Yıldönümünde Barış ve Adalet Vurgusu
CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, eşi eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin suikastının 10. yıldönümünde TBMM'de yaptığı konuşmada, toplumsal barışın adaletsizlikle sağlanamayacağını ve yargının siyasallaşmasına dikkat çekti.
(TBMM) - CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi suikast sonucu hayatını kaybetmesinin 10. yılında "Toplumsal barış, bir araya gelen birkaç aktörün uzlaşısından ibaret değildir. Barış meselesine her aktör kendi zaviyesinden anlamlar yükleyip süreci o doğrultuda ilerletmek istiyorsa, biz de barışı eve hep dönecekmiş gibi birilerini bekleyen faili meçhul ailelerin acısını anlamak, şeklinde tanımlayacağız" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, eşi, eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin 2015'te suikast sonucu hayatını kaybetmesine ilişkin TBMM Genel Kurulu'nda konuştu. Yargının objektif ve bağımsız olmaktan uzak tutumunun sadece Elçi'nin davasına özgü bir mesele olmadığı, Türkiye'nin her tarafına nüfuz eden siyasallaşmış bir yargının bilindik pratiği olduğunu belirten Türkan Elçi, şöyle konuştu:
"Toplumsal barışın inşa edilmek istendiği söylenen bir süreçten geçiyoruz. Herkes kendi yarasının olduğu yerden konuşur diyerek biz de yaramızın olduğu yerden sorumuzu soralım. Toplumsal barış gerçekten inşa ediliyorsa, eşimin cinayeti gibi sayısız faili meçhul dosyanın faillerinin bulunması ve adaletin tecellisi için yargı mekanizmasının üzerine düşeni yapacağına dair neden en ufak bir emare dahi görülmüyor? Sorunun çözümüne yargıdan başlanacağı, cezasızlık kültürünün son bulacağı, geçmişe yönelik arşivlerin açılarak geçmişle yüzleşileceği konusunda bırakalım bir taahhütte bulunmalarını, mevzu bahis dahi edilmiyor?
Bugün bilakis yargı verdiği kararlarla siyasallaştığını hissettirmekte bir beis görmüyor. Geçmişle yüzleşmek sadece Meclis'te Cumartesi Anneleri'nin acılarını dinlerken üzülüp, üzülmekle kalmak mıdır? Yakınlarının faillerini arayan Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı'nda yaslarını dillendirmek için toplanmalarına dahi izin verilmiyor. Hepimizin tek tahayyülü olan toplumsal barışın temelinin adalete dayandığını barışın olmazsa olmazının adalet olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
"Barışı inşa etmek için hiçbir kesimi dışarıda bırakmadan karanlıkların aydınlatılması için yol yürüyeceğiz"
Toplumsal barış, bir araya gelen birkaç aktörün uzlaşısından ibaret değildir. Barış meselesine her aktör kendi zaviyesinden anlamlar yükleyip süreci o doğrultuda ilerletmek istiyorsa, biz de barışı eve hep dönecekmiş gibi birilerini bekleyen faili meçhul ailelerin acısını anlamak, şeklinde tanımlayacağız. Biz de barışa kayıp yakınlarının bir ömür vakfettiği adalet taleplerinin karşılanması, yok edilen aidiyet hislerinin onarılmasıdır diyeceğiz. Biz, barışı geleceği inşa etmek için hiçbir kesimi dışarıda bırakmadan dünün karanlıklarının aydınlatılması için hep beraber yol yürümek olarak tanımlayacağız.
Ölümü gören ve ölüm hakikatinin bilincinde olarak, yaşam hakkının kutsal olduğunu, hukukun bizlere bahşettiği haklarımızla var olduğumuzu, adaletin tecellisi için tarafsız bağımsız bir yargının olması gerektiğini dile getirmekten imtina etmeyeceğimizi belirtmek isterim. Bu inancımız, kendi vicdani kanaatlerimizden kaynaklı olduğu kadar, bunu ölülerimizin bizlere yüklediği bir mesuliyet olarak da görmek gerekir.
Benim ve benim gibi binlercesinin aidiyet duygusunun ve adalete olan inancının nasıl yok edildiğini dile getirmeye, itiraz sesimizi yükseltmeye çalışırken bu itirazlar birilerini rahatsız ediyor olmalı ki itham ediliyor, karanlık linçlerle ve emri vakilerle susturulmaya çalışılıyoruz. Tereddütlerimize, imtinalarımıza, acılarımıza, üstenci bir nazarla bakıldığının farkındayız. Her türlü baskıya rağmen şiddetin nereden geldiğine bakmaksızın karşı durarak anayasanın, yasaların, evrensel sözleşmelerin uygulanacağı, seçme seçilme hakkımızın gasp edilmeyeceği, insan onuruna yaraşır bir ülke için çalışmalarımıza devam edeceğimizi, itirazlarımızı dile getirmekten imtina etmeyeceğimizi milletin çatısı altında bir kez daha yineliyor, ölülerini 'Belki bir gün döner' diye bekleyenleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum."















