"Soğuk Savaş"Lı "Tweet Davası"... Avukat Atahan Öztürk: İddianamede Yer Alan Bu Paragrafın Unutulması, Mahkeme Tarafından İade Edilmemesi ve Üzerine Tensip Zaptı Hazırlanması Açıkça Hukuka...
CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın polis ablukasına alınması ve kayyum atanmasıyla ilgili X paylaşımları gerekçe gösterilerek haklarında dava açılan 20 kişinin avukatlarından M. Atahan Öztürk, iddianamedeki bir paragrafın “Soğuk Savaş” soruşturmasına ilişkin hazırlanan iddianameden kopyala- yapıştır şekilde alınmış olmasını ANKA'ya değerlendirdi. Öztürk, “İddianame, sürecin en önemli belgelerinden biridir... Buradaki en büyük sorun, dosyanın siyasi bir zeminde ilerlemesi, tutuklu kişilerin özgürlüklerinden yoksun bırakılması ve tüm bu süreçte ciddiyetsizliğin hâkim olmasıdır. Savcı, gerekçesini birkaç kelamla açıklamak yerine farklı iddianamelerden kopyala-yapıştır yapmış veya farklı bir kasıtla hareket etmiştir. İddianamede yer alan bu paragrafın unutulması, mahkeme tarafından iade edilmemesi ve üzerine tensip zaptı hazırlanması açıkça hukuka aykırıdır. ” dedi.
Haber : Zuhal ÇİLOĞLAN- Kamera: Altuğ EKEN
(İSTANBUL) CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın polis ablukasına alınması ve kayyum atanmasıyla ilgili X paylaşımları gerekçe gösterilerek haklarında dava açılan 20 kişinin avukatlarından M. Atahan Öztürk, iddianamedeki bir paragrafın "Soğuk Savaş" soruşturmasına ilişkin hazırlanan iddianameden kopyala- yapıştır şekilde alınmış olmasını ANKA'ya değerlendirdi. Öztürk, "İddianame, sürecin en önemli belgelerinden biridir... Buradaki en büyük sorun, dosyanın siyasi bir zeminde ilerlemesi, tutuklu kişilerin özgürlüklerinden yoksun bırakılması ve tüm bu süreçte ciddiyetsizliğin hakim olmasıdır. Savcı, gerekçesini birkaç kelamla açıklamak yerine farklı iddianamelerden kopyala-yapıştır yapmış veya farklı bir kasıtla hareket etmiştir. İddianamede yer alan bu paragrafın unutulması, mahkeme tarafından iade edilmemesi ve üzerine tensip zaptı hazırlanması açıkça hukuka aykırıdır." dedi.
7 Eylül'de 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararı gerekçe gösterilerek CHP İstanbul İl Başkanlığı çevik kuvvet tarafından abluka altına alınmıştı. O anlarda yapılan bazı X paylaşımlarıyla ilgili 20 kişi hakkında "suç işlemeye alenen tahrik etme" suçlamasıyla soruşturma açıldı, "suç işlemeye alenen tahrik etme" "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" suçundan iddianame hazırlandı. Sanıklar arasında gazeteci Fatoş Erdoğan, Sokak Kedisi isimli YouTube kanalının sahibi Ebru Oruç, akademisyen Emrah Gülsunar da bulunuyor. Diğer sanıklar gibi 6 aydan 5 yıla kadar hapsi istenen gazeteci Fatoş Erdoğan'ın haber için çektiği videolar ve kişilerin paylaşımları iddianamede suç delili olarak yer aldı.
İlk duruşmanın 5 Kasım'da görüleceği davaya ilişkin ANKA Haber Ajansı'na konuşan dosyadaki savunma avukatlardan M. Atahan Öztürk, bunun toplu bir "tweet davası" olarak da nitelendirilebileceğini belirterek şu şekilde konuştu:
"20 kişinin birlikte yargılanmasına sebep olacak zemin hukuki değil, tamamen siyasidir"
"Buradaki problem, her ne kadar soruşturma aşamasında farklı gruplar içerisinde bir dosya oluşturmaya çalışılsa da, kişiler ve olaylar arasında fiili veya fikri bir bağlantı yoktur. Buna rağmen, şu anda 20 kişinin birlikte yargılanmasına sebep olacak zemin hukuki değil, tamamen siyasidir. Soruşturma aşamasında ayrı ayrı yürütülmesi gereken ve tweetler üzerinde yapılması gereken incelemeler yapılmamıştır. Esas sorun, iddianamede kişilerin birbirleriyle nasıl bir bağlantı içinde olduklarının ortaya konulmamasıdır."
İddianamede, 20 kişiye hangi suçun yöneltildiğinin de tartışmalı olduğunu belirten Öztürk, "Soruşturma aşamasında, gözaltı kararlarıyla birlikte maalesef hala tutuklu bulunan üç kişi vardır. Bu üçüyle birlikte 20 kişiye çeşitli isnatlar yöneltilmiştir. Bu isnatlar arasında özellikle Türk Ceza Kanunu'nun 216. ve 218. maddeleri öne çıkmaktadır: 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik' suçlaması. Her ne kadar iddianamede bu suça ilişkin bazı bölümler yer alsa da, tensip zaptında görüldüğü üzere 'suç işlemeye alenen tahrik' olarak farklı bir nitelendirme yapılmıştır. Bu durum, soruşturmanın başta yürütüldüğü suç tipinden farklı bir isnadın tensip zaptında yer almasıyla birlikte, açıkça bir hukuksuzluk örneği teşkil etmektedir." dedi.
"Savcı, gerekçesini birkaç kelamla açıklamak yerine farklı iddianamelerden kopyala-yapıştır yapmış"
Ayrıca iddianamede, "Soğuk Savaş" iddianamesinden kopyala-yapıştır şekilde bir paragrafın da yer aldığını söyleyen Öztürk, bu konuda da şunları kaydetti:
"Açıkçası bu, tutukluların da bulunduğu bir dosyada yapılan özensiz ve dikkate alınmadan yürütülmüş bir soruşturmanın göstergesidir. İddianame, sürecin en önemli belgelerinden biridir. Zira mahkeme, iddianameyle bağlı kalarak yargılama ve kovuşturma aşamasını yürütür.
Buradaki en büyük sorun, dosyanın siyasi bir zeminde ilerlemesi, tutuklu kişilerin özgürlüklerinden yoksun bırakılması ve tüm bu süreçte ciddiyetsizliğin hakim olmasıdır. Savcı, gerekçesini birkaç kelamla açıklamak yerine farklı iddianamelerden kopyala-yapıştır yapmış veya farklı bir kasıtla hareket etmiştir.
İddianamede yer alan bu paragrafın unutulması, mahkeme tarafından iade edilmemesi ve üzerine tensip zaptı hazırlanması açıkça hukuka aykırıdır. Bu, özensiz ve gereği gibi yürütülmeyen soruşturmaların en açık örneklerinden biridir. Tutuklu kişilerin özgürlüklerinden mahrum bırakılma sebebi de hukuki değil, siyasidir."
"Açık kaynak araştırma raporları hukuka aykırıdır"
İddianamedeki açık kaynak ayrıştırma raporlarına da da dikkat çeken Öztürk, şöyle devam etti:
"Bu raporlar özellikle İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Amirliği tarafından hazırlanıyor. Ancak tekrar belirtmekte fayda var, bu raporlar hukuka aykırıdır. Bunun sebebi, kişilerin özgürlüklerinden bağımsız biçimde yürütülen soruşturmalarda bu tür raporların delil olarak kullanılmamasıdır. Açık kaynak raporlarında kişilerin X (Twitter) veya diğer sosyal medya hesapları incelenmekte ve bu incelemeler sonucunda tamamen siyasi nitelikli değerlendirmeler yapılmaktadır.
Biz bu raporlara itiraz ediyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda bir iptal kararı da mevcuttur. Kolluğun kendiliğinden, resen böyle bir inceleme yetkisi yoktur. Bu raporlar, insanların hedef gösterildiği ve siyasi zemine oturtulduğu açık hukuka aykırılıklardır.
Bu dosyada gördüğümüz kadarıyla tek delil olarak bu raporlar kullanılmıştır. Hukuka aykırı elde edilen raporlarla soruşturma yürütülmesi, ciddiyetsiz bir iddianame hazırlanması, bu iddianamenin kabul edilerek tensip zaptı düzenlenmesi ve tutukluluk kararlarının devam etmesi kesinlikle hukuka aykırıdır. Biz bunlara açıkça itiraz ediyoruz."
"Tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, iddianameyi okumadan karar vermiştir"
Dava sürecine ilişkin en üzüldükleri noktanın üç kişinin tutuklu yargılanması olduğunu söyleyen Öztürk, son olarak şunları belirtti:
"Bizim en çok üzüldüğümüz nokta, üç kişinin özgürlüklerinden mahrum bırakılmış olmasıdır. Bu tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, iddianameyi okumadan karar vermiştir.
Herhangi bir inceleme yapıldığı kanaatinde değiliz. Soruşturmadaki ciddiyetsizlik, kovuşturma aşamasına da yansımıştır. Maalesef, insanlar yalnızca attıkları bir tweet nedeniyle, herhangi bir suç işlememelerine rağmen tutuklanıyorlar. Bu süreçte mahkemenin, iddianamede hangi suçun ne sebeple yer aldığını dahi belirtmemesine rağmen, tutukluluk ve adli kontrol kararlarının devamına karar verilmesi tamamen hukuka aykırıdır.
Söz konusu kişiler 9 Eylül'de tutuklandılar, sonrasında da adli kontrol kararları verildi. Bu açıkça özgürlüğe müdahaledir. 5 Kasım'daki duruşma, hukuksuzluğun en açık göstergelerinden biridir. Bizim savunduğumuz, insanların özgürlük hakkıdır. Fikirlerini, düşüncelerini özgürce üretebilme ve ifade edebilme hakkı için müdafiler olarak görev yapıyoruz. Mücadelemiz bu yönde devam edecektir. Nasıl bir biçimde karşımıza çıkarsa çıksın, hukuksuzluğun tamamen karşısındayız."



















