Lefkoşa Ara Bölgede Kıbrıs Zirvesi: Niyetler Sınanacak
KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Nikos Hristodoulides, Lefkoşa’daki Birleşmiş Milletler (BM) tesislerinde yarın sabah bir araya gelerek, sekiz yıllık durgunluğun ardından müzakere zeminini yoklayacak. İki lider arasında başbaşa yapılacak toplantının bir saat sürmesi bekleniyor.
Haber/Analiz: Yusuf KANLI
(LEFKOŞA) - KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Nikos Hristodoulides, Lefkoşa'daki Birleşmiş Milletler (BM) tesislerinde yarın sabah bir araya gelerek, sekiz yıllık durgunluğun ardından müzakere zeminini yoklayacak. İki lider arasında başbaşa yapılacak toplantının bir saat sürmesi bekleniyor.
KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Nikos Hristodoulides, yarın sabah saat 09.30'da, derelict (atıl) Lefkoşa Havalimanı'ndaki BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi Khassim Diagne'nin konutunda başlayacak ve bir saat sürmesi beklenen bir toplantı için bir araya gelecek.
Aynı zamanda 1964'ten bu yana adada görev yapan UNFICYP Barış Gücü'nün de başı olan Diagne, iki lideri kapıda karşılayacak, ardından odadan ayrılarak görüşmeyi tamamen iki lidere bırakacak. Bilinçli olarak tercih edilen bu formatta görüşmenin bir müzakere değil; sadece tarafların birbirinin niyetini tartıp tartamayacağını göreceği bir "ilk temas" olarak değerlendiriliyor.
Erhürman: "Bu bir tanışma buluşması. Önce havayı yoklayacağız"
Erhürman, günlerdir perşembe buluşmasının bir süreç başlangıcı olmadığını tekrarlıyor. Bunun bir "tanışma buluşması" olduğunu, asıl amacın sekiz yıllık durgunluktan sonra müzakere zemininin mevcut olup olmadığını yoklamak olduğunu söylüyor.
Erhürman, olası bir sürecin "Geçmiş tüm yakınlaşmaların kabulü, siyasal eşitliğin tescili, zamanla sınırlı bir müzakere takvimi, başarısızlık halinde eski statükoya geri dönmeme garantisi" olmak üzere dört ilke üzerinde yükselebileceğini vurguluyor.
Hafta başında, Türk tarafında siyasi birlik görüntüsü sağlamak amacıyla ilk kez toplanan "Liderler Konseyi" de bu perspektifin bir parçası. Yıllardır Rum tarafında siyasetin stratejik omurgasını oluşturan Ulusal Konsey'in gevşek bir benzeri olarak kurgulanan bu yapı; istişareyi kurumsallaştırmayı, farklı kesimleri ortak bir çatıya çekmeyi ve Türk tarafının diplomatik duruşunu güçlendirmeyi hedefliyor. Bu adım, Erhürman'ın masaya yalnız oturmayacağını; geniş tabanlı bir danışma mekanizmasının desteğiyle gittiğini gösteriyor.
Ayrıca, Ersin Tatar döneminin yoğun Ankara müdahaleciliğinden sonra Erhürman'ın, Türkiye ile ilişkileri daha dengeli bir çerçeveye oturtma arayışı da dikkat çekiyor.
Erhürman, Türk kamuoyunun Kıbrıs Türklerini "doğru anlaması" gerektiğini vurguluyor ve "Kıbrıs Türkünün ayakları üzerinde durması" ile "düşünce özgürlüğü ve hoşgörünün" toplumun temel değerleri olduğunu yineliyor.
Erdoğan'ın mesajı: Ziyaret ayrı, kırmızı çizgiler ayrı
Erhürman'ın geçen hafta Ankara'da misafir eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada iki ayrı tonda, "Ada'da adil, kalıcı ve gerçekçi çözüm egemen eşitliğe ve eşit uluslararası statüye dayanır. Adaletsizlik üzerine hiçbir çözüm bina edilemez" mesajını verdi.
Ayrıca Erhürman'ın Rum tarafına yönelik son açıklamalarını överek, "Sayın Erhürman'ın, egemen eşitlikten taviz verilmeyeceğini vurgulaması önemlidir" ifadesini kullandı. Türkiye'nin "defalarca denenip sonuç vermeyen formüllerin" tekrar ısıtılmasına karşı olduğunu belirten Erdoğan, federal çözüm arayışlarına gönderme yaparak bu tür girişimleri zaman kaybı olarak niteledi.
Ancak ton dikkat çekiciydi: Sert değil; alan açan, ama sınırları belirgin. Bu durum, Erhürman'ın müzakere yanlısı yaklaşımının Ankara'da tamamen reddedilmediğini; ancak hareket alanının kırmızı çizgilerle çevrili olduğunu gösteriyor.
Hristodoulides: AB dönem başkanlığı ve diplomatik manevra arayışı
Hristodoulides ise perşembe buluşmasını bir fırsat olarak görüyor. Rum tarafının yaklaşan Avrupa Birliği (AB) Konseyi Dönem Başkanlığı için bir ivme yaratmak istiyor. "Crans-Montana'da kaldığımız yerden" devam etme söylemini ısrarla sürdürüyor; siyasi gerçekliklerin 2017'den bu yana kökten değişmiş olmasına rağmen.
En tartışmalı adımı ise Türk tarafının "Dışişleri Bakanı"nı gelecek yıl Güney Kıbrıs'ta yapılacak Gymnich toplantısına davet etme niyeti.
AB boyutunda "açılım" görüntüsü verse de bu adım, siyasi açıdan örtülü tanıma tartışmalarını tetikliyor. Ankara'nın bu girişimi kesin bir dille reddetmesi bekleniyor.
Türk tarafı bu hamleyi, güven artırıcı bir adım değil; AB dönem başkanlığı öncesi bir fırsatçılık ve algı yönetimi çabası olarak görüyor.
BM: Beklentileri düşük tutma sanatı
Khassim Diagne'nin görüşmeden sonra odayı terk etmesi, yılların öğrettiği bir diplomatik refleks. BM, onlarca kez yaşanmış "erken müjde" hatasına düşmek istemiyor.
Bu model; baskısız, çerçevesiz, fotoğrafı müzakere gibi gösterme riskini ortadan kaldıran bir alan yaratıyor. UNFICYP'in 60 yıllık tecrübesi tek şeyi söylüyor: Gerçeklik sağlam değilse umut pompalama.
Sadece bir saat… ama belirleyici bir saat
Erhürman'ın "satranç tahtası" benzetmesi boş bir ifade değil. Perşembe günkü 09.30–10.30 buluşması, oyunun ilk hamlesi değil; oyunun oynanıp oynanmayacağına bakılan an.
Liderler Konseyi'nin ilk kez toplanmış olması Erhürman'a yeni bir ağırlık kazandırıyor.
Hhristodoulides, AB kartlarını masaya koyuyor.
Erdoğan'ın kabine çıkışı yaptığı açıklama ise arka planda güçlü bir sınır çiziyor.
BM ise beklentileri bilinçli şekilde düşük tutuyor.
Kısacası: Bu bir saat, yeni bir sürecin kapısını aralayabilir… ya da kapının hala kilitli olduğunu herkesin yüzüne söyleyebilir.

















