Fatih Altaylı Tahliye Edilmedi… TBB Başkanı Erinç Sağkan: Bu Kararı, Fatih Altaylı Üzerinden Tüm Basına Bir Gözdağı Olarak Okumak Gerekiyor

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Silivri'deki Marmara Cezaevi duruşma salonunda yapılan yargılamada İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, YouTube kanalındaki programında söylediği sözleri gerekçe gösterilerek “Cumhurbaşkanına tehdit” suçlamasıyla 158 gündür tutuklu bulunan Fatih Altaylı hakkında, 4 yıl 2 ay hapis cezası verdi.. Altaylı’nın hükümle birlikte tutukluluk halinin devamına karar verildi. Duruşma sonrası açıklama yapan Altaylı’nın avukatı ve TBB Başkanı Erinç Sağkan, “Açıkçası bu kararı, Fatih Altaylı ve bu dosya üzerinden tüm basına bir gözdağı olarak okumak gerekiyor. Başka bir açıklaması yok. Artık bunu hukuken gerekçelendirebilmem ve yorumlayabilmem mümkün değil.” dedi.

Haber: Zuhal ÇİLOĞLAN/Kamera: Mehmet ÇALPAR

(İSTANBUL) Silivri'deki Marmara Cezaevi duruşma salonunda yapılan yargılamada İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, YouTube kanalındaki programında söylediği sözleri gerekçe gösterilerek "Cumhurbaşkanına tehdit" suçlamasıyla 158 gündür tutuklu bulunan Fatih Altaylı hakkında, 4 yıl 2 ay hapis cezası verdi.. Altaylı'nın hükümle birlikte tutukluluk halinin devamına karar verildi. Duruşma sonrası açıklama yapan Altaylı'nın avukatı ve TBB Başkanı Erinç Sağkan, "Açıkçası bu kararı, Fatih Altaylı ve bu dosya üzerinden tüm basına bir gözdağı olarak okumak gerekiyor. Başka bir açıklaması yok. Artık bunu hukuken gerekçelendirebilmem ve yorumlayabilmem mümkün değil." dedi.

Gazeteci Fatih Altaylı, YouTube kanalındaki programında söylediği bazı sözleri gerekçe gösterilerek "Cumhurbaşkanına tehdit" suçlamasıyla 22 Haziran'da tutuklanarak Silivri'de bulunan Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na gönderilmişti. Ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Fatih Altaylı'nın youtube kanalının erişime engellendiğini, 22. Dönem Milletvekili Emin Şirin'in konuk olduğu 5 Ağustos tarihli bölümünün yayından kaldırıldığını duyurmuştu. İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği'nce alınan tutuklama kararın gerekçesinde 'milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması' ve 'suç işlenmesinin önlenmesi' ibareleri yer almıştı. Altaylı'nın tutukluluğunun 26. gününde hazırlanan iddianamede ise Altaylı hakkında 'Cumhurbaşkanına tehdit' suçlamasından 5 yıldan az olmamak kaydıyla hapis cezası istenmişti.

Söz konusu davanın ikinci duruşması ise bugün İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri 2 no'lu duruşma salonunda görüldü. Duruşmayı takip etmek üzere eşi Hande Altaylı, Prof. Dr. Celal Şengör, Prof. Dr. İlber Ortaylı, gazeteci Murat Bardakçı, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Eskişehir Mileltvekili Utku Çakırözer, İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan, Galatasaray Lisesi'den dönem arkadaşları, sevenleri ve meslektaşları Silivri'deydi.

Altaylı alkışlarla karşılandı

Duruşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Ali Büyüközdemir, sanık ve sanık avukatları hazır bulundu. Duruşma, 10: 45'te başladı. Jandarma eşliğinde salona getirilen Altaylı, alkışlarla karşılandı. Savcılık celse arasında verdiği mütalaasını tekrar ederek Altaylı'nın "cumhurbaşkanına tehdit" suçundan 5 yıldan az olmamak kaydıyla hapisle cezalandırılmasını ve tutukluluk halinin devamını talep etti.

Esas hakkında mütalaaya karşı savunmasını yapan Altaylı, şunları söyledi:

"Gazeteci arkadaşlarımdan rica ettim; 'Benim yayınımdan sonra Sayın Cumhurbaşkanı'nın programında en ufak bir değişiklik olmuş mu? Tedirginlik, korku, program iptali gibi bir durum yaşanmış mı?' diye sordum. Avukatlarım aracılığıyla bana tüm bilgileri gönderdiler. Haziran'dan Temmuz ve Ağustos aylarına kadar Cumhurbaşkanı'nın programlarında hiçbir değişiklik olmadığı görülüyor.

"Hem bana hem de Sayın Cumhurbaşkanı'na bir haksızlık yapıldığını düşünüyorum"

Zaten ben bir örgüt mensubu değilim, şiddet geçmişim yok, bir tehdide işaret eden çevrem ya da etkim yok. Karşınızda duran sıradan bir vatandaşım. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı'nın benim tarihsel bir örnek üzerinden yaptığım değerlendirmelerden korkması, tedirgin olması veya bir saldırı tehdidi altında olduğunu düşünmesi mümkün değildir.

Kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanı'nı tanıyan herkes şunu bilir: İsrail'le, Mossad'la restleşmiş, darbe girişiminde Marmaris'ten Yunanistan'a gitmek yerine İstanbul'a gelmiş bir kişiden bahsediyoruz. Cumhurbaşkanı korkan birisi değildir; tarihi bir örnekten de niye korksun?

Bu nedenle hem bana hem de Sayın Cumhurbaşkanı'na bir haksızlık yapıldığını düşünüyorum.

"Fikri olarak hakszılığa uğradığımı söylemek istiyorum"

Aslında iddia makamı da mütalaanın sonunda zımnen benim Cumhurbaşkanı'nı tehdit etmediğimi kabul ediyor. Benim bahsettiğim şey geçmiş yıllarda yaşanmış olaylardır. Ben demokrasinin erdeminden, sandığın öneminden ve tarihsel bir örnekten söz ediyorum. İddia makamı bile benim şahsen böyle bir girişimde bulunacağıma ilişkin tek kelime dahi söyleyememektedir.

Cezaevinde olduğum için değil ama fikri olarak haksızılığa uğradığımı söylemek istiyorum. Şu an karşınızda olmaktan utanç duyuyorum demeyeyim ama çok gereksiz buluyorum. Heyetinizden beraatımı talep ediyorum."

Ardından Altaylı'nın avukatları mütalaaya karşı beyanda bulundu.

Kararın ardından Altaylı, elindeki kağıtları fırlattı

Yaklaşık bir saat aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Altaylı'nın üzerine atılı suçtan 4 yıl 2 ay hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Hükümle birlikte "adli kontrollerin yetersizliği ve kaçma şüphesi" gerekçe gösterilerek Altaylı'nın tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Altaylı hükmün açıklanmasının ardından elindeki kağıtları havaya fırlattı. Karar izleyiciler tarafından yuhalandı.

İzleyiciden Murat Bardakçı'ya tepki: "Sizinkiler kazandı Murat Bey"

Altaylı'nın Galatasaray Lisesi'ndeki bir alt döneminden arkadaşı ise Murat Bardakçı'ya dönerek "Sizinkiler kazandı Murat Bey, biz Atatürkçü bir Türkiye için uğraşıyorduk" diyerek tepki gösterdi.

"Bence daha da ağır olan konu ise, kaçma şüphesi gerekçesiyle Fatih Altaylı hakkında hükmen tutuklama kararı verilmesidir"

Duruşmanın ardından Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve Altaylı'nın avukatı Erinç Sağkan karara ilişkin açıklama yaptı. Sağkan, açıklamasında şunları kaydetti:

"Mahkeme heyeti bugün yaptığı değerlendirmede tehdit suçunun unsurlarının oluştuğu yönünde bir kanaat oluşturdu. Ancak daha da dikkat çekici olan, bunu bir "fiili saldırı" olarak nitelendirdi. Yani bir YouTube yayınında sözle ifade edilen unsurların fiili saldırı kapsamına sokulduğunu bugün bir mahkeme kararıyla görmüş olduk. ve alt sınırı 5 yıl olduğu için, TCK 62. madde kapsamında iyi hal indirimi uygulanarak 4 yıl 2 aylık bir hüküm tesis edildi.

Bence daha da ağır olan konu ise, kaçma şüphesi gerekçesiyle Fatih Altaylı hakkında hükmen tutuklama kararı verilmesidir. Bugüne kadar defalarca mahkemeler tarafından çağrıldığında giden, yurt dışında olduğu zamanlarda bile çıkıp gelen bir kişi hakkında kaçma şüphesine dair somut hiçbir olgu ortaya konulmadan verilen bu karar tamamen hukuka aykırıdır. Açıkçası bu kararı şöyle okumak gerekiyor: Fatih Altaylı üzerinden, bu dosya üzerinden tüm basına bir gözdağıdır. Bunun başka bir açıklaması yok. Artık bunu hukuken gerekçelendirebilmem ve yorumlayabilmem mümkün değil.

"Bu çok net şekilde basının tamamına verilmiş bir gözdağıdır"

158 gündür bir kişinin tutukluluğu devam ediyor. Kaçma şüphesine ilişkin hiçbir olgu olmadığı halde bir mahkeme tarafından derhal serbest bırakılması gerekirken tutukluluğun devam ettirilmesi, Türkiye'de artık sadece bireysel bir mağduriyet olarak okunmamalıdır. Bu çok net şekilde basının tamamına verilmiş bir gözdağıdır. Muhalif tüm sesler üzerinde bir baskı aracıdır. Tamamen uzak hissetmelerinin nelere sebep olabileceğinin en somut örneklerinden birini bugün yaşamış bulunuyoruz.

"Türkiye, üzülerek net bir şekilde ifade etmek istiyorum ki hukuk devleti çizgisinden tamamen uzaklaşmıştır"

Türkiye, üzülerek net bir şekilde ifade etmek istiyorum ki hukuk devleti çizgisinden tamamen uzaklaşmıştır. Türkiye'de tutuklamalar artık bir cezalandırma ve korkutma aracı olarak kullanılmaktadır. Eğer Hakimler ve Savcılar Kurulu bu duruma etkili bir şekilde müdahale etmezse; hem bu dosya özelinde müfettiş görevlendirilerek gerekli değerlendirmenin yapılması hem de Türkiye'de artık mecrasından tamamen çıkartılarak uygulanan tutuklama ve adli kontrol süreçlerinin yeniden ele alınması zorunludur. Aksi takdirde Türkiye'nin hala bir hukuk devleti çizgisinde olduğunu vatandaşlara anlatma imkanımız kalmayacaktır.

Türkiye'de yurttaşlarımızın çok büyük bir kısmı artık kendilerini hukuki güvenlik içinde hissetmemektedir. Bunu yeniden hissettirebilmenin tek yolu, hukuk devleti çizgisinden çıktığımızı kabul etmek ve geçtiğimiz günlerde Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından verilen kararda olduğu gibi, haksız tutuklamalardan doğan tazminatlarda sorumluluğu bulunanlara rücu sisteminin etkin biçimde işletilmesini sağlamaktır. Bu denetimsizlikle, kendini hiçbir sınırlamaya tabi görmeyen bu hukuk tanımazlıkla başka türlü mücadele edebilme imkanı yoktur kanaatindeyim."

"Tutukluluk artık cezalandırmanın ötesine geçmiştir ve gerekçesi de tamamen hukuka aykırıdır"

Sağkan, Altaylı'nın daha ne kadar içeride tutulabileceğine ilişkin soru üzerine de "Türkiye'de infaz sistemi o kadar sık değiştiriliyor ki, biz avukatlar için bile takip edilmesi son derece zor bir alan haline geldi. Adeta kısmi af niteliğinde sayılabilecek uygulamalar infaz rejimi üzerinden hayata geçiriliyor. Neredeyse başlı başına ayrı bir hukuk dalı haline geldi infaz sistemi.

Bu ceza bakımından koşullu salıverilmesine kadar geçecek sürede 1/2 infaz oranı uygulanacaktır. Ayrıca son bir yılın denetimli serbestlik kapsamında dışarıda geçirilmesi de hesaba katılmalıdır. Dolayısıyla Altaylı'nın aldığı ceza ve bugün itibarıyla yaklaşık 5 ayı aşkın süredir tutuklu bulunduğu gözetildiğinde, bu tutukluluk tamamen infaza dönüşmüştür. Yani bu tutukluluk artık cezalandırmanın ötesine geçmiştir ve gerekçesi de tamamen hukuka aykırıdır."

Kaynak: ANKA / Güncel
title