Diyarbakır'daki Ekonomik Eşitsizlikler Raporu: Batı Tüketip Biriktiriyor, Doğu Borçlanıyor

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası'nın yayımladığı raporda, Türkiye'nin batısının tüketim ve birikim yaparken, doğusunun borçlanma ile başa çıktığı belirtildi. Rapor, bölgesel gelir, tüketim ve tasarruf farklılıklarının sosyal adaletsizlik ve istikrarsızlık riskini artırdığını vurguladı.

Haber: Ahmet ÜN

(DİYARBAKIR) - Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası tarafından hazırlanan bölgeler arası eşitsizlik raporunda, Türkiye'nin batısının tüketen ve biriktiren bir ekonomik yapıya sahip olduğu, doğusunun ise tüketemeyen ve borçlanan bir yapıya sahip olduğu kaydedildi. Raporda, "Bu fark yalnızca sosyal adaletsizliği değil, aynı zamanda istikrarsızlık riskini büyütmektedir" tespiti yapıldı.

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası'nın (DTSO) uzmanlara hazırlattığı "Bölgeler Arası Eşitsizlik Raporu' yayımlandı. "Harcamamız düşük, paramız da yok" başlıklı raporda, Türkiye'nin batısı ve doğunda ekonomik büyüme rakamlarının ulusal düzeyde istikrarlı görünse de bölgesel düzeyde gelir, tüketim ve tasarruf göstergeleri arasında derin uçurumlar bulunduğu bilgisi paylaşıldı.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2024 verilerine göre Türkiye'nin doğusunun hem tüketim kapasitesi hem de banka mevduatı bakımından ülkenin en kırılgan bölgesi konumunda olduğu tespitine ver verilen raporda, ekonomik kalkınmanın yalnızca üretim ve ihracat verileriyle değil, tüketim ve finansal erişim dengesiyle ölçülmesi gerektiği bildirildi.

'Bu fark, yalnızca gelir eşitsizliğini değil, tüketim ve yaşam standardı farkını da yansıtmaktadır'

TÜİK'in 2024 hane halkı tüketim harcaması araştırmasında bölgesel farklılıkların tarihsel düzeyde derinleştiği ifadelerinin bulunduğu raporda, şu tespitlere yer verildi:

"Diyarbakır, Şanlıurfa hattında yaşayan vatandaşların kişi başı aylık tüketimi, İstanbul'dakinin üçte biri düzeyinde. Bu fark, yalnızca gelir eşitsizliğini değil, tüketim ve yaşam standardı farkını da yansıtmaktadır. Diyarbakır ve Şanlıurfa illeri 13 temel tüketim kaleminin 8'inde kişi başı tüketimin en düşük olduğu bölgedir. Bu da yoksullaşmanın yaygın olduğunun işaretidir."

'Eğitim ve sağlıktaki uçurumun fazla olması yoksulluğun kuşaktan kuşağa ulaştırılmasına neden olmaktadır'

Batı ve doğu arasındaki eğitim harcamalarındaki fark 26,4 kat, sağlıkta 8 kat, kültür ve spor alanında 9,7 kat, lokanta, konaklama hizmetlerinde 14,5 kata ulaştığı ifadelerinin yer aldığı raporda, "Finansal ve sigorta hizmetlerinde fark 16,7 kat, ulaştırmada 8,33 kattır. Bu veriler, doğudaki ekonomik kısıtlılığın yalnızca gelir değil, fırsat eksikliği meselesi olduğunu ortaya koymaktadır. Tüketim miktarlarındaki bölgeler arası farkların boyutu, bölgeler arası eşitsizliğin derinliğini ortaya koymaktadır. Özellikle eğitim ve sağlıktaki uçurumun fazla olması yoksulluğun kuşaktan kuşağa ulaştırılmasına neden olmaktadır" denildi.

'Diyarbakır'da mevduat, tüketim hacmine oranla İstanbul'un dörtte biri düzeyindedir'

Raporun 'Mevduat ve kredi birikimindeki adaletsizliğin dağılımı' başlıklı bölümünde ise, şu tespitlere yer verildi:

"Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu'nun (BDDK) 2024 raporuna göre, Türkiye'nin doğusu, tasarruf yapmadığı, ayrıca kredinin mevduat oranının en yüksek olduğu bölge olduğu Şanlıurfa ve Diyarbakır'da her 1 TL mevduata karşılık 1,78 TL kredi kullanılmakta olduğu görülmektedir. Bu veriler, bölgenin tasarruf değil borçlanma üzerinden döndüğünü açıkça gösterir. İstanbul'un şube başına mevduat miktarı, Diyarbakır'ın dört katından fazladır. İstanbul'da her 100 TL mevduata karşı 112 TL kredi kullanılırken, Diyarbakır-Şanlıurfa hattında 178 TL kredi kullanılmaktadır. Bu, bölgenin gelir yaratmadan borçlanarak tükettiğini göstermektedir. Aynı zamanda Diyarbakır'da mevduat, tüketim hacmine oranla İstanbul'un dörtte biri düzeyindedir. Sonuç olarak, tasarruf eksikliği yalnızca düşük gelirden değil, düşük tüketim kapasitesinden de beslenmektedir. Bu durum kalıcı bir borç ekonomisi kültürü yaratmaktadır."

"Harcamamız düşük, paramız da yok" gerçeği artık sosyolojik değil, ekonomik bir alarmdır

Finansal akışın bu şekilde bozulması, yerel ekonominin sermaye birikimi yaratamamasına neden olduğu belirtilenraporda, "Türkiye'nin batısı tüketen ve biriktiren bir ekonomik yapıya sahipken, doğusu tüketemeyen ve borçlanan bir yapıya sahip. Bu fark yalnızca sosyal adaletsizliği değil, aynı zamanda istikrarsızlık riskini büyütmektedir. Barışın ekonomik sürdürülebilirliği, tüketim ve tasarruf dengesinin eşitlenmesiyle mümkündür. "Harcamamız düşük, paramız da yok" gerçeği artık sosyolojik değil, ekonomik bir alarmdır. Bölge için acilen, bölgeye özgü yoksulluğu azaltacak politikaların ve bölgesel kalkınma modellerinin hızlıca yaşama geçirilmesi gerekmektedir" ifadelerine yer verildi.

Kaynak: ANKA / Güncel
title