"Değiştirilemez Maddelerle İlgili Önerimiz Yok"

Adalet Bakanı Şahin, Anayasanın Değiştirilemeyecek Maddeleriyle İlgili Tartışmaları "Biz Bu Maddelerle İlgili Herhangi Bir Değişiklik Düşünmedik, Düşünmüyoruz" Şeklinde Değerlendirdi.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, anayasanın değiştirilemeyecek maddeleriyle ilgili tartışmaları "22 Temmuz seçimlerinin hemen ardından anayasa değişikliği çalışması yaptık. Bu taslakta anayasanın değiştirilemeyecek maddeleriyle ilgili bir önerimiz var mı? Biz bu maddelerle ilgili herhangi bir değişiklik düşünmedik, düşünmüyoruz" şeklinde değerlendirdi.
Adalet Bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2009 mali yılı bütçesi, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Komisyon toplantısında, milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ise anayasanın değiştirilemeyecek maddeleriyle ilgili tartışmalardan Deniz Feneri Davasına, Hüseyin Üzmez olayından Ergenekon'a kadar pek çok konuda değerlendirmelerde bulundu.
-"DEĞİŞTİRİLEMEZ MADDELERİ DEĞİŞTİRMEK GİBİ BİR DÜŞÜNCEMİZ YOK"-
AKP olarak 22 Temmuz seçimlerinin hemen ardından anayasa değişikliği çalışması yaptıklarını ve bir taslak hazırladıklarını kaydeden Şahin, Anayasanın değiştirilemez maddelerinin Cumhuriyetin temel esaslarının benimsenmesiyle ortaya konulduğunu söyledi. Şahin, şöyle dedi:
"Bakın, bizim hazırladığımız taslakta anayasanın değiştirilemez maddeleriyle ilgili bir önerimiz var mı? Biz bu maddelerle ilgili herhangi bir değişiklik düşünmedik, düşünmüyoruz. Ancak Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin uygulamasıyla ilgili bir takım öneriler olacaktır. Bunu şu şekilde uygulamayalım. Bunu uygularken anayasamızın bu ilkelerle ilgili gerekçelerine sadık kalarak uygulayalım. Demokratik olma vasfıyla anayasamız neyi kastetmiştir, laiklik ilkesiyle ilgili neyi kastetmiştir. Anayasa koyucu bunun gerekçesini zaten yazmıştır. Bu gerekçelere bağlı olarak bunu uygulamaya yansıtalım."
-"RAPOR 33 GÜNDE YAZILDI"-
Milletvekillerinin Hüseyin Üzmez'le ilgili Adli Tıp Raporu'na yönelik sorularını da yanıtlayan Bakan Şahin, konunun Türkiye gündeminde sıcaklığını koruduğunu söyledi. Kamuoyunun konuyla ilgili hassasiyetini anladığını vurgulayan Bakan Şahin, "Ortada çocuk yaşta bir kız çocuğumuz vardır. Odak da odur. Anneler, babalar özellikle anneler, bu kız çocuğunu kendi çocukları gibi hissettiler. Kendi çocuklarına karşı böyle bir istismarda bulunulmuş gibi hissettiler. Tepkinin nedeni oydu, bana göre" dedi.
Adli Tıp raporuyla ilgili olarak Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden konunu incelenmesini istediğini ifade eden Şahin, incelemeye ilişkin sonucun henüz kendisine gelmediğini söyledi.
Şahin Adli Tıp Raporu'nun bir günde verildiği yönündeki eleştirilere ise "Bana gelen bilgi notuna göre ilgili ihtisas dairesi 19 Eylül 2008 tarihinde kız çocuğunu muayene ediyor. Dosyayı Ağır Ceza Mahkemesi'ne 23 Ekim 2008 tarihinde gönderiyor. Demek ki 33 gün sonra..." yanıtını verdi. Milletvekilleri gibi kendisinin de konunun uzmanı olmadığını belirten Şahin, Adli Tıp Kurumu'nun Cumhuriyetin en eski kurumlarından biri olduğunu kaydetti ve Kurumun bir yılda 500 bin dosyaya baktığını ifade etti. Şahin, "Konuyla ilgili değerlendirme yapanlar, siz burada siyasi kadrolaşma yaptınız, bu dairlerin başına kendi yandaşlarınızı getirdiniz. Onlar da bu şekilde raporlar veriyorlar' diyorlar. Ben de merak ettim. Bu Kurulda görev yapan hocalar ne zamandan beri görev yapıyorlar. Başında bulunan arkadaşımız 19 yıldan beri Adli Tıp'ta. Kendisi Sayın Mehmet Moğultay döneminde kurul üyesi olmuş. Bunlar uygun olmayan eleştirilerdir. Süreç henüz bitmiş değil. Yargılamayı yapan Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesidir. Adli Tıp'tan gelen rapor üzerine tutukluluk halinin kaldırılmasına karar vermiştir. Belki mahkeme, başka bir rapor isteyebilecektir. Raporlarla bağlı olmayabilir. Dolayısıyla yargı süreci henüz bitmemiştir. O nedenle, şimdiden bir takım değerlendirmeler yapmak bana göre isabetli olmaz" diye konuştu.
-"HAKİM VE SAVCILARA GÜVENMEK ZORUNDAYIZ"-
Bakan Şahin İstanbul'da devam eden Ergenekon davasıyla ilgili eleştirilerde bulunulduğunu da hatırlatarak, "Eğer Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yaptığı işlemlerle ilgili eleştirilemeyecekse başka bir savcı da eleştirilmesin, bu konuda çifte standart uygulamamalıyız" dedi.
DSP Eskişehir Milletvekili İçli, Bakan Şahin'in sözlerine "1,5-2 yıllık tutukluluk hangi dünyada görülmüş. Bu eleştirilemez mi? Bunu eleştiriyoruz" karşılığını verirken Şahin de "Yargıya ve yargıda görev yapan hakim ve savcılara güvenmek zorundayız. Birine güvenip diğerine güvenmemezlik yapamazsınız. Bunu ben yaparsam beni de eleştirin. Ben, bizim partiyle ilgili davaya ilişkin eleştirileri de doğru bulmuyorum. O da yanlıştır, bu da yanlıştır. Lütfen bu konuda çifte standart uygulamayalım. Yargıya intikal eden konularda, yargının yasal sınırlar içinde yargılama faaliyetlerini bitirmesini bekleyelim. Süreci serinkanlılıkla takip edelim. Aksi halde böyle uluorta değerlendirmeler yargıya ve yargıçlara güveni zedeliyor. Buna hakkımız olmadığını düşünüyorum" diye konuştu.
-"ADALET BAKANI OLARAK BAŞKA NE YAPABİLİRİM?"-
Bakan Şahin, Deniz Feneri davasıyla ilgili milletvekillerinin de sorusunu yanıtladı. Bazı kesimlerin sanki AKP bu suçu işlemiş gibi bir izlenim vermeye çalıştığını kaydeden Şahin, bu şekildeki taleplerin genellikle Dışişleri kanalıyla gittiğini ancak uzun bir süreç olduğunu belirtti. Şahin şunları söyledi:
"APS'yi 26 Eylül'de göndermişiz. 16 Ekim'de Alman makamlarına teslim edilmiş. Şimdi Alman makamlarından cevap bekliyoruz. Üstelik ben gecikince, bir de mektup yazdım; bir an önce gönderin diye. Ben bunun dışında başka ne yapabilirim Adalet Bakanı olarak? Bilgi ve belgeler Türkiye uzantıları olduğunu ortaya koyarsa veya eğer bir takım sanıklar bulunursa onlarla ilgili Cumhuriyet savcılığı ilgili işlemi yapacaktır. Benim "yapma etme, göz ardı et' demem mümkün mü? Bu konuda Adalet Bakanı olarak bize düşen neyse hepsini yaptık. Bundan sonra da yapma gayreti ve çabası içinde olacağız. Çünkü hiçbir suçu ve suçluyu korumamız mümkün değil." (ANKA)
(EG/BÜN)





















