Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan, CHP Genel Başkanı Özel'e: "Aleviler Üzerinden Yürütülen Söylem Apaçık Bir Provokasyondur"

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in sözlerine karşılık, "Genel Başkanın geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında, elinde binlerce soydaşımızın kanı olan Baas diktasını, sekülerlik üzerinden aklamaya çalışması, daha ileri giderek, CHP ile Baas rejimi arasında özdeşlik kurması, zihniyetin halen devam ettiğinin işaretidir. Alevi canlarımızla ilgili partimize yönelik iftiraları ise bühtandan öte apaçık bir provokasyondur. 86 milyonun kardeşliğini kundaklama teşebbüsüdür. Partimize oy veren milyonlarla birlikte Alevi vatandaşlarımızı da derinden yaralayan bu çirkin yakıştırmaları biz reddediyoruz" dedi.

(ANKARA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in sözlerine karşılık, "Genel Başkanın geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında, elinde binlerce soydaşımızın kanı olan Baas diktasını, sekülerlik üzerinden aklamaya çalışması, daha ileri giderek, CHP ile Baas rejimi arasında özdeşlik kurması, zihniyetin halen devam ettiğinin işaretidir. Alevi canlarımızla ilgili partimize yönelik iftiraları ise bühtandan öte apaçık bir provokasyondur. 86 milyonun kardeşliğini kundaklama teşebbüsüdür. Partimize oy veren milyonlarla birlikte Alevi vatandaşlarımızı da derinden yaralayan bu çirkin yakıştırmaları biz reddediyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin kongre merkezinde düzenlenen "AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi Tanıtım Programı"nda konuştu.

Partisinin Türk Dünyası Vizyon Belgesi'nin tanıtım toplantısının, Türk Dünyası ve tüm insanlar için hayırlara vesile olmasını diledi, Türk Devletleri ile İlişkiler Başkanlığı'nı, vizyon belgesi program dolayısıyla tebrik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün aynı zamanda UNESCO tarafından ilan edilen 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü'nün kutlandığını belirterek, Türk Dünyası'nın ve yeryüzünün farklı köşelerinde aynı dili konuştuğumuz, aynı hayali kurduğumuz, kalplerimizin beraber çarptığı tüm kardeşlerimizin Türk Dili Ailesi Günü kutlu olsun diyorum" ifadelerini kullandı.

Son iki asrın, sadece millet için değil, bütün Türk Dünyası için zorluklarla, sıkıntılarla, çilelerle ve işgallerle geçtiğini, kültür coğrafyasının birçok bölgesinde o toprağın kadim kimlikleri, dilleri, inanç değerlerinin yasaklandığını, halkların parçalandığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Kelimenin tam anlamıyla bir hasat mevsimi yaşadık. Azerbaycanlı şair Rüstem Mehrudi, bir dönem adeta Türk Dünyasının kaderi haline gelen manzarayı bakın nasıl anlatıyor: 'O hangi millettir? Kaderi sırdır. 100 ada bölündü, yine de birdir.' Türklerin birbiriyle kucaklaşmaması, kaynaşmaması, tek yürek, tek bilek olmaması için tüm yollar denendi. Kimliğini savunan değerlerine sahip çıkan münevverler, Kur'ancılıkla suçlanarak ya hapse atıldı, ya sürgün edildi, ya da Süleyman Çolpan gibi nicesi kurşunların, dal ağaçlarının kurbanı oldu."

Türk Dünyasının varlığından bahsetmenin, sadece sınırların ötesinde değil; 1940'ların tek parti döneminde Türkiye'de de yasaklandığını belirten Erdoğan, "Mesela 1944 yılında sırf Türkiye dışındaki soydaşlarımızla ilgilendikleri için birçok aydın, yazar, sanat erbabı 'Turancı' denilerek tabutluklara konulmuş ve işkence görmüştür. Yani tek parti döneminde, 'Türkiye dışında da Türk var' demek suç sayılıyordu. Yıllarca tabutluklarda işkence görmek anlamına geliyordu" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece bununla da kalınmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Türkiye'ye sığınan Azerbaycan Türklerini, Boraltan Köprüsü'nde kurşuna dizileceklerini bilerek katililerine teslim etmiş, tarihe Boraltan faciası olarak geçen bir utanç lekesi bulaştırmışlardır. Boraltan faciası, CHP'nin Türkiye'nin tarihine geçmiş bir kara lekesidir. Boraltan faciası, hem milletimizin hem de Azerbaycan Türklerinin zihin ve gönül dünyasında iyileşmesi Uzun yıllar alan derin yaralar açmıştır. Tek parti zihniyetinin önümüzdeki temsilcisi olan ve günümüzde de yerini koruyan CHP, Türk dünyasına halen şaşır bakmayı, yanlış pencereden bakmayı sürdürmektedir. Karabağ'ın 44 gün süren 'Vatan Muharebesi'nde bunu, bir kez daha gördük. Ülkemizin düşmanlarının servis ettiği söylentiler üzerinden dikkatinizi çekiyorum, 'Türkiye'yi Azerbaycan'a destek vermekle' suçladılar. Hatırlayın. CHP'nin dış politikasını yöneten isim çıktı, aynen şunu söyledi: 'Maalesef gelen haberlerde Türkiye'den Azerbaycan'a silah yardımı yapıldı ve söylentilere göre cihatçı grupların Azerbaycan'a gönderildiği ifade ediliyor' dedi. Tıpkı 1945 yılında Boraltan faciasında olduğu gibi, Karabağ'ın azatlık mücadelesinde de yanlış yaptılar. Milletimizi mahcup ettiler, kandırdılar.

"Suriye ihtilafında da aynı basiretsizliğe, aynı vicdansızlığa şahit olduk"

Bakın, sadece Karabağ'da değil; onun öncesinde Suriye ihtilafında da aynı basiretsizliğe, aynı vicdansızlığa şahit olduk. Suriye halkının tepesine varil bombaları yağarken CHP'nin devrik genel başkanı grup kürsüsünden şunları söyledi: 'Bayırbucaktan söz ediyorlar. Ne bayırı kaldı ne bucağı kaldı. Hala dünyadan haberleri yok bunların.' Son yıllarda yaşadığımız iki önemli meselede CHP'nin tavrı bu oldu. Yeni Genel Başkanın geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında, elinde binlerce soydaşımızın kanı olan Baas diktasını, sekülerlik üzerinden aklamaya çalışması, daha ileri giderek, CHP ile Baas rejimi arasında özdeşlik kurması, bu zihniyetin halen devam ettiğinin işaretidir. Alevi canlarımızla ilgili partimize yönelik iftiraları ise bühtandan öte apaçık bir provokasyondur. 86 milyonun kardeşliğini kundaklama teşebbüsüdür. Partimize oy veren milyonlarla birlikte Alevi vatandaşlarımızı da derinden yaralayan bu çirkin yakıştırmaları biz reddediyoruz."

"Bu mücadelenin bayraktarlığını son nefesine kadar MHP'nin ilk Genel Başkanı Alparslan Türkeş yapmıştır"

Erdoğan, Türkiye'yi, soydaşlarıyla birlikte gönül coğrafyasındaki tüm kardeşlerinden, hatta bütün dünyadan izole ederek yönetmeye çalışanların, maalesef bu büyük ülkeyi yıllarca içine kapattığını, yalnız hale getirdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "1974'teki Kıbrıs Barış Harekatı'na kadar 80'lerde Jivkov'un asimilasyon dayatmasına kadar sınırlarımız dışındaki Türklerle yeterince ilgilenilmedi. Bakınız, bu ilgisizliğe son veren 8'inci Cumhurbaşkanımız Özal olmuştur. 1990'ların hemen başında Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte yeni bir dönem başladı. 1991 yılında Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuşurken, kardeş cumhuriyetlerin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke Türkiye oldu" dedi.

Türkiye'nin girişimleriyle 1992 senesinde Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveleri'nin düzenlenmeye başlandığını belirten Erdoğan, "Merhum Turgut Özal'ın şu sözü çok anlamlıdır: 'Türkiye'nin önünde hacet kapıları açılmıştır. 21'inci asır Türk ve Türkiye asrı olacaktır.' Merhum Özal'dan sonra rahmetli Demirel de Türk dünyası ile ilişkilerin geliştirilmesi verilmesine büyük önem vermiştir. Elbette, ülkemizde bu mücadelenin bayraktarlığını son nefesine kadar Cumhur İttifakı ortağımız, Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurucusu ve ilk Genel Başkanı rahmetli Alparslan Türkeş yapmıştır" şeklinde konuştu.

"Vizyon Belgemizi 6 lehçede ve ortak alfabe ile hazırladık"

AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi'nin, "Türk halklarının birikimini, tecrübesini aynı ufukta buluşturduğunu, gelecek yüzyılın inşasında önemli rehber niteliğinde" olduğunu belirten Erdoğan, 6 lehçede ve ortak alfabe ile hazırladıkları belgenin, AK Parti'nin küresel sorumluluk bilinciyle Türk Dünyasında birlik ve beraberliği pekiştirme iradesinin en somut göstergesi olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk devletleri arasındaki entegrasyonun derinleştirilmesini ve çok boyutlu işbirliklerinin kurumsal bir çerçevede güçlendirilmesini amaçladıklarını dile getirerek, "Ekonomik kalkınma, kültürel dayanışma, stratejik işbirlikleri ve bölgesel barışın sağlanması vizyon belgemizin merkezinde yer alıyor. Belge hazırlanırken mevcut uluslararası anlaşmaları, ikili ve çok taraflı işbirliklerini, bölgesel ve özellikle küresel gelişmeleri dikkate aldık. Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurumsal yapısını, Türk dünyasındaki siyasi ve ekonomik dönüşümleri, partimizin dış politika perspektifini, belgeyi hazırlarken rehber ettik" ifadelerini kullandı.

Türk Dünyası Vizyon Belgesi'nin, birbirine bağlı 61 alt başlıkta bütüncül bir yaklaşım geliştirdiğini anlatan Erdoğan, ekonomik entegrasyon hedeflerinden kültürel işbirliklerine, enerji güvenliğinden ulaştırma ağlarına, eğitimden gençlik politikalarına kadar geniş bir yelpazede düzenlenmiş bölümlerin, Türk devletlerinin mevcut potansiyelini verimli biçimde harekete geçirmeyi hedeflediğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Özellikle son dönemde attığımız karşılıklı adımlarla ülkelerimiz arasında artan güven, bu hedeflerin uygulanabilirliğini daha da güçlendiriyor. Böylece, Türk dünyasının geleceğine yönelik planlar soyut önerilerin ötesine geçerek somut projelere dönüşüyor. Belgenin bir diğer önemli yönü kapsamlı bir kurumsal yapılanma teklifidir. Koordinasyonu güçlendiren, karar alma mekanizmalarını hızlandıran ve ortak projelerin takibini mümkün kılan bir yönetim modeli sunuyoruz. Bu adımlar sayesinde işbirlikleri daha sistematik bir çerçeveye kavuşacak, alınan kararlar daha hızlı ve etkili şekilde hayata geçirilecektir.

"Türk devletleri ile dış ticaretimizi, orta vadede 60, uzun vadede 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz"

Enerji koridorları, lojistik hatlar ve dijital altyapı çalışmalarının birbirini tamamlayan unsurlar haline gelmesi, Türk Dünyasını, küresel düzlemde yükselen bir ekonomik güç odağına dönüştürecektir. Türk devletleri ile dış ticaretimizi inşallah orta vadede 60 milyar dolara, uzun vadede 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Ulaştırma ve lojistik stratejileri de bu vizyonun önemli halkalarındandır. Ortak Koridor, Bakü'den Nahçıvan'a uzanan koridor ve Hazar geçişli hatların bütünleşik bir sistem haline getirilmesi, Türk devletleri arasındaki ticaret akışını hızlandıracaktır."

Erdoğan, terörle mücadele başta olmak üzere çeşitli tehditlere karşı ortak hareket etme iradesinin, Türk devletleri arasındaki dayanışmayı somutlaştırdığını dile getirerek, "Türk Dünyası olarak güçlenen birlikteliğimizin tüm insanlığın barış huzur ve dayanışmasının da güçlenmesi olarak görüyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, ortak dış politika mekanizmalarının oluşturulması ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) uluslararası tanınırlığının artırılması gibi hedeflere de belgede yer verdiklerini aktardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu vizyon belgesini hayata geçirebilmek amacıyla bir düşünce ve araştırma merkezini kurmayı planladıklarını da söyledi.

"2026 Türkiye için zirveler yılı olacak"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2026 yılının, Türkiye için uluslararası zirveler yılı olacağını belirterek, COP31 Zirvesi vesilesiyle 200'e yakın ülkeyi Antalya'da ağırlayacaklarını, temmuzda ise NATO Zirvesi'nin Ankara'da gerçekleştirileceğini, Türkiye'nin, Türk Devletleri Teşkilatı'nın 13. Zirvesi'ne de ev sahipliği yapacağını ifade etti.

Erdoğan, "Türk Dünyası olarak bizi birbirimize bağlayan sadece tarih kitaplarında okuduğumuz satırlar değildir. Bizleri bir arada tutan, aynı semaya bakan gözlerin, aynı rüzgarı hisseden gönüllerin kardeşliğidir. Her ziyaretimizde, her zirvemizde şunu çok net görebiliyoruz. Türk Dünyası, Balkanlar'dan Hazar'a oradan Taşkent'e, Bişkek'e kadar uzanan geniş coğrafyada düşünen, üreten ve yön veren bir merkez olma potansiyeline ziyadesiyle sahiptir. Bu potansiyeli harekete geçirecek irade, azim, vizyon ve cesaret de Türk Dünyası liderlerinde ve halklarında hamdolsun fazlasıyla vardır. Biz bunun için samimiyetle çalışmaya inşallah devam edeceğiz. AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi'yle bugün işte bu yönde kıymetli bir adım atıyor, kararlılığımızı çok net ortaya koyuyoruz" şeklinde konuştu.

Kaynak: ANKA / Güncel
title