CHP Genel Başkan Yardımcısı Bağcıoğlu: "Çelik Kubbeyi Beklerken Uçak Gemi Gibi Bir Projeye Mali Kaynak Harcanması Kabul Edilemez"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, savunma konusunda önceliklerin değiştirilmesi gerektiğini belirterek, "Uçak gemisi projesine iç politika hedefli olarak öncelik verilmesi ve kısıtlı kaynakların kullanımında acil güvenlik projelerinin önüne geçirilmesi, ciddi bir stratejik hata olabilecektir. Çelik kubbeyi beklerken uçak gemi gibi bir projeye mali kaynak harcanması kabul edilemez" dedi.
(İZMİR) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, savunma konusunda önceliklerin değiştirilmesi gerektiğini belirterek, "Uçak gemisi projesine iç politika hedefli olarak öncelik verilmesi ve kısıtlı kaynakların kullanımında acil güvenlik projelerinin önüne geçirilmesi, ciddi bir stratejik hata olabilecektir. Çelik kubbeyi beklerken uçak gemi gibi bir projeye mali kaynak harcanması kabul edilemez" dedi.
CHP Milli Savunma Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, CHP İzmir İl Başkanlığında basın toplantısı düzenledi. F-16 ve F-35 süreçlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bağcıoğlu, "çelik kubbe" konusuna dikkat çekti.
"Milli Savunma Bakanlığı tarafından incelenmeli"
Cumhuriyet Bayramı'nda yaşanan "marş krizine" değinen Bağcıoğlu, "Bu sene Cumhuriyet Bayramı'nda Anıtkabir'i ziyaret eden vatandaşlarımızın sayısı geçen yıla göre yüzde 49 artmış, cumhuriyetimizin 100. yılı kutlamalarındaki sayının da üstüne çıkmıştır. Ancak, birçok talep ve girişime rağmen, Anıtkabir'de siyasi sloganlarla milletimizin milli değerlerine saygısızlık yapılmaya devam edilmektedir. Cumhuriyet Bayramı törenlerinde Malatya'da, 2. Ordu Komutanlığı Bandosu tarafından Cumhuriyet marşlarına yer verilmemesi, kutlu günün ruhuna yakışmaz ve kabul edilemez. Malatya'daki bu rahatsız edici durum, Milli Savunma Bakanlığı tarafından incelenmeli" dedi.
"Türkiye'nin önceliği kendi deniz ticaretinin emniyeti olmalıdır"
Rusya-Ukrayna savaşında Karadeniz'e döşenen mayınların temizlenmesinde Türkiye'nin tek başına mali yükün altına girmemesi gerektiğini belirten Bağcıoğlu, "Rusya-Ukrayna çatışması, tüm çabalara rağmen devam ediyor. Çatışmalarda, Karadeniz'de dökülen mayınlar önemli bir tehdit unsuru. Deniz Kuvvetleri Komutanı geçtiğimiz günlerde Karadeniz'deki mayınların Türkiye tarafından temizleneceğini belirtildi. Bu, devletin tüm kurumları ile koordineli verilmesi gereken stratejik seviyede bir karar. Türk deniz ticaretinin güvenliği elbette önemli ama, mayınları döken Rusya-Ukrayna öncelikle sorumludur. Maliyet ve risk sadece Türkiye'ye kalmamalı, Türkiye'nin önceliği kendi deniz ticaretinin emniyeti olmalıdır. Özellikle vurguluyoruz ki Karadeniz sahildarı olmayan devletler bu sürece kesinlikle dahil edilmemelidir" diye konuştu.
"KAAN muharip uçak projesinde, gecikme yaşanmaması için her türlü tedbir alınmalı
Türkiye'nin F-35 programından çıkarılmasıyla birlikte hava savunmasında zafiyet yaşandığını kaydeden Bağcıoğlu, şunları söyledi:
"Son 20 yılda Hava Kuvvetleri Komutanlığımız envanterine, sadece 30 F-16 eklenebilmesi ciddi zafiyet yarattı. Öngörüsüz ve yanlış kararlar neticesinde F-35 programından çıkarılmamız bu zafiyeti vahimleştirdi. Müşahede ve muhakeme eksikliği ile yönetim hataları hem milli güvenlik sorunu yarattı hem de tedarik maliyetlerini yükseltti, bütçemizi zorladı. Bölgemizde, diğer ülkeler hava güçlerini geliştirir ve modernize ederken, Türkiye için KAAN muharip uçağımız envantere girene kadar hava gücümüzü güçlendirecek bir çözüm bulunması zorunluydu. Bu konudaki görüşümüz, Hava Kuvvetleri Komutanlığı değerlendirmeleri esas alınarak bir an önce muharip uçak tedarik edilmesiydi. Hava Kuvvetlerimize güç katacak Typhoon'ların, en kısa sürede harekata hazır olmasını bekliyoruz. Ayrıca şu andan itibaren; KAAN muharip uçak projesinde, gecikme yaşanmaması için her türlü tedbir alınmalı, ANKA-3 ve Kızılelma muharip insansız uçak sistemlerinin geliştirme süreçleri hızlandırılmalı, F-16 Özgür- 2 modernizasyonu süratlendirilmeli, en azından ödemesini yaptığımız F-35'lerin tedariki için tüm imkanlar kullanılmalı, ön ödemesini yaptığımız F-16 Blok 70 tedarikinde, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ihtiyaçları çerçevesinde, yeniden belirlenecek sayıda uçak alınmalıdır."
"Hava savunmasının bütünüyle sağlandığı şeklinde sunulmamalıdır"
Milli güvenlik açısından "uçak gemisi yerine çelik kubbe projesine ağırlık verilmesi gerektiğini" vurgulayan Bağcıoğlu, şöyle konuştu:
"Bugün ülkemizin güvenliği açısından ertelenemez birçok acil proje mevcuttur. Tahsis edilebilecek kaynak da sınırlıdır. Ülkemizin sınırlı kaynakları dikkate alındığında; uçak gemisi projesine iç politika hedefli olarak öncelik verilmesi ve kısıtlı kaynakların kullanımında acil güvenlik projelerinin önüne geçirilmesi, ciddi bir stratejik hata olabilecektir. Çelik kubbeyi beklerken uçak gemi gibi bir projeye mali kaynak harcanması kabul edilemez. Çelik Kubbe hava savunma sisteminin, yalnızca bazı bileşenlerinin envantere alınması, projenin tamamlandığı ve ülkemiz hava savunmasının bütünüyle sağlandığı şeklinde sunulmamalıdır. Bu durum, yetkili makamların millet nezdindeki güvenilirliğini zedeleyebilir. Basında yer alan haberlere göre; ASELSAN ile Savunma Sanayii Başkanlığı arasında imzalanan sözleşme kapsamında, teslimatların 2027-2031 yılları arasında gerçekleşeceği belirtilmektedir. Bu da sistemin tam olarak devreye girmesi için en az 6-7 yıla ihtiyaç olduğunu göstermektedir."
"Sağlık Bakanlığı envanterine Hastane Gemisi dahil edilmelidir"
Afetler ve yaşanan depremler sonrası yapılması gerekenlere iliykin de görüşlerini açıklayan Bağcıoğlu, şöyle devam etti:
"Bölgemizde kabullenmek zorunda olduğumuz bir gerçek olan deprem, maalesef kendisini hatırlatmaya devam ediyor. Bu kapsamda, ivedilikle alınması gerekli tedbirleri tekrar hatırlatıyorum. Türkiye Afet Müdahale Planı revize edilerek, TSK afet müdahalesinde 'destek' yerine 'esas çözüm ortağı' olmalıdır. Afet ve Acil Durum Kurulunda, MSB/Genelkurmay temsilcileri sürekli yer almalıdır. AFAD talebine bağlı kalmaksızın, hangi bölgede hangi askeri birlik/teçhizatın görevlendirileceğine dair, tüm Türkiye'yi kapsayan, bütüncül ve karşılıklı desteğe imkan veren müdahale planları hazırlanmalıdır. Denize kıyısı olan iller için, kurtarma ve yardım deniz yoluyla da ulaştırılmalı; liman ve marinalar güçlendirilmelidir. Yardım getirecek gemiler şimdiden belirlenmeli, liste periyodik olarak güncellenmelidir. Hastane kabiliyetli Deniz Kuvvetleri gemilerinde görevlendirilecek sivil sağlık ekipleri ve tıbbi malzemeler şimdiden belirlenmelidir. Askeri sağlık sistemi olsaydı bu çok kolay halledilirdi ama şu anda bu sistem olmadığı için hangi doktorun geleceği gibi konular şimdiden belirlenmeli. Sağlık Bakanlığı envanterine Hastane Gemisi dahil edilmelidir. Ciddi hasara yol açmayan depremler sonrası bile haberleşme sıkıntıları yaşandığı dikkate alınarak; Ulaştırma Bakanlığı tarafından nüfusu yoğun illerde, özellikle İstanbul ve İzmir'de kesintisiz iletişim tedbirleri alınmalıdır.
"THK'da kayyum yönetimi sona ermelidir"
Bir diğer afet de orman yangınları... Yaz mevsiminin sona ermesi ile birlikte, orman yangınlarına ilişkin gelecek seneye yönelik hazırlıkların şimdiden başlaması gerekiyor. Gelecek dönemde; geçici orman işçileri kadroya alınmalı ve eğitimli personel merkezi bölgelerde konuşlandırılarak, hızla yangın bölgesine sevk edilmelidir. TSK'dan ayrılan uzman erbaş veya sözleşmeli erler, tecrübe ve fiziki yeterliklerinden yararlanmak üzere, kadrolu orman işçisi ve orman muhafaza memurları olarak istihdam edilmelidir. THK yeniden yapılandırılmalı, kayyum yönetimi sona ermelidir. Bu konuda Anayasa Mahkemesi kararı var. Kiralama usulü bitirilmeli, Orman Bakanlığının kendi yangın söndürme uçak/helikopter filosu kurulmalıdır. TSK rezerv filosu yangınlarda destek vermeli; esas sorumluluğun Tarım ve Orman Bakanlığı'nda olduğu unutulmamalıdır. Yangınla mücadelede dünya genelinde giderek yaygınlaşan, zorlu arazi şartlarında yüksek hareket kabiliyetine sahip, askeri araçların dönüştürülerek kullanılması değerlendirilmelidir."
"Deprem sonrası müdahalede zafiyet yaratır"
Bağcıoğlu, askeri alanların yapılaşmaya açılmasını "kent suçu" olarak niteleyerek, "Ranta açılan askeri alanlar ayrı bir problem sahası olarak ortaya çıkmaktadır. Askeri alanların imara açılması, sadece şehir planlama sorunu değil; kamu yararını göz ardı eden rant odaklı anlayışın sonucudur. İstanbul'da 2009-2025 arası askeri alanların yüzde 41,3'ü askeri statüden çıkarıldı, yüzde 74'ü imara açıldı. Bu durum şehrin geleceği için büyük tehlikedir. Ranta açılması ile toplanma alanlarının kaybı, deprem sonrası müdahalede zafiyet yaratır. Kent suçudur" ifadesinu kullandı.
"Umarım bundan sonraki süreçte aklı selim galip gelir"
Suriye'nin kuzeyinde PKK terör örgütünün örgütlendiği ve mayın döşediği iddialarına ilişkin soruya CHP Genel Başkan Yardımcısı Bağcıoğlu, "Biz bu konuyu yakından takip ediyoruz. SDG ve YDG denen oluşumun Suriye hükümetine entegre olması ve Türkiye için tehdit olması bir güvenlik meselesi. Ancak takip ettiğimiz kadarıyla PKK terör örgütünün, birtakım militanlarının Suriye'ye geçtiği, SDG ve YPG'nin de entegrasyonu tam olarak arzı edilen şekilde yapmaya niyetli olmadığı görülüyor. Umarım bundan sonraki süreçte aklı selim galip gelir. Kan dökülmesini, şehit verilmesini kimse istemez. Ama bunun da Türkiye'nin milli güvenliğine tehdit oluşturmayacak ve şehit aileleri ile gazilerimizi incitmeyecek bir çözüm olması gerekiyor" yanıtını verdi.






















