Çankırı İlçe Seçim Kurulu'ndan Ysk'ya "Bakanlar Korucular Kadar Kamu Görevlisi Değil Mi?" İtirazı

Çankırı Merkez İlçe Seçim Kurulu, YSK'nın 2014 mahalli seçimlerde bakanların istifasına gerek olmadığına yönündeki kararına itiraz etti.
Çankırı Merkez İlçe Seçim Kurulu, YSK'nın 2014 mahalli seçimlerde bakanların istifasına gerek olmadığına yönündeki kararına itiraz etti. Kamu gücünü kullandıkları ifade edilen köy korucularının görevden çekilmeden yerel yönetim seçimlerinde aday olmalarının engellendiğine dikkat çeken Kurul, "Köy koruculuğunda gösterilen davranış ve hassasiyetin, bakan yardımcıları, bakanlar, başbakan, Cumhurbaşkanı için de gösterilmesi, yerel yönetim seçimleri üzerinde, bir merkezi vesayet ve baskı ortamı kurulmaması için zorunludur" denildi.
Çankırı Merkez İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak mahalli seçimlerde bakanların istifasına gerek olmadığı yönündeki kararına itiraz ederek, Yargıtay ve Kurul kararlarını örnek gösterdi ve cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar ve bakan yardımcılarının istifa etmeleri gerektiğini belirtti. YSK'ya sunulan itiraz dilekçesinde, 1 Aralık 2013 tarihinde görevlerinden ayrılmayan Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar ve bakan yardımcılarının seçimlere yönelik adaylıkları durumunda nasıl hareket edileceği hususunun, seçimlerde sağlanması gereken eşit yarışma ve serbest rekabet ilkeleri, seçimlerin tüm yurtta aynı konularda farklılık yaratılmadan, doğruluk ve dürüstlük içinde yürütülmesi yönünden önem kazandığı belirtildi. Seçimlerin yargı tarafından yönetilmesindeki amacın, Anayasa'da ifade edildiği gibi düzen ve dürüstlük içinde, hiç bir etki altında kalınmadan gerçekleştirilmesi gerektiğinin ifade edildiği itirazda, seçimlerde aday olan bakanların istifa etmemesinin seçimin serbest ve eşit koşullarda yarışma ortamını bozacağına dikkat çekildi. Bakanlarda istifa koşulunun aranmamasının seçimleri tartışmalı hale getireceğinin ve yargı organlarına olan güveni sarsacağının ifade edildiği itirazda, "Seçimlerin yargı organları yönetim ve denetiminde yapılma gerekliğini de kağıt üzerinde bırakacaktır" denildi. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların yerel yönetimler seçimlerinde aday olabilecekleri konusunun mevzuatta düzenlenmediği bilgisine yer verilen itirazda, "Bu kişilerin bulundukları konuma rağmen, yerel yönetimleri güç merkezi görerek aday olmaları, aday oldukları bu seçimleri kazanma isteği nedeniyle, uygulamada devlet olanaklarını, kamu gücünü oraya taşımalarına, aday oldukları yere yansıtmalarına veya böyle bir algının oluşmasına neden olabilecektir. Eşitlik içinde olmayan bir havanın bulunduğu düşüncesi çok rahatlıkla egemen olabilecektir. Böyle bir tablo ise, seçmen üzerinde, yine diğer adaylar üzerinde, düzeltilemeyecek bir etki yaratacaktır" değerlendirmesine yer verildi.
-VESAYET VURGUSU-
Yerel yönetimlerin, merkezi yönetim üzerinde bir yetkisi söz konusu olmamasına rağmen, yasa koyucunun belediye başkanlarının bile genel seçimlerde adaylık için istifa koşulunu aradığına işaret edilen itirazda, merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerinde vesayet yetkisine dikkat çekildi.
Vesayet halinin seçim ortamına taşınmasının veya gündeme gelmesinin asla düşünülemeyeceğinin kaydedildiği itirazda, "Anılan kişilerin yerel yönetim seçimlerinde görevlerinden çekilmesi gereği tartışmasız olmakla, bu husus eşit ve serbest seçim, seçimlerin de doğruluk ve dürüstlük içinde yürütülmesi yönünden, düzenleme konusu bile yapılmamıştır" denildi. İtirazda, YSK'nın alacağı ilke kararıyla, bu konudaki aykırılıkları gidererek, bütün yurtta eşit uygulama ve seçimlerin düzen ve dürüstlük içinde yapılmasını sağlaması gerektiği vurgulandı.
-SEÇİMLER SERBEST KOŞULLAR İÇİNDE, EŞİT YARIŞMA VE EŞİT REKABET ORTAMINDA GERÇEKLEŞTİRİLMELİ-
Milletvekilleri seçimlerinde bu konuda düzenlemelere daha açık bir biçimde yer verildiğinin anımsatıldığı itirazda, Anayasa'da yer alan milletvekili seçilme yeterliliği hükümlerine atıfta bulunuldu. Milletvekili seçimleri konusunda, Milletvekili Seçim Yasası'nda hüküm olmayan hallerde, Seçimlerin Temel Hükümlerine İlişkin Yasa'nın uygulandığının anımsatıldığı itirazda, yasanın 65. maddesinde başbakan, bakanlar ve milletvekillerine yönelik seçimlerin başlangıç tarihinden oy verme gününe kadarki süre içinde, karşılama ve uğurlama yapılamayacağının, seçim propagandalarında resmi araçların kullanılamayacağının hüküm altına alındığı vurgulandı. Seçimlerin usullerine ilişkin yasa ve Anayasa hükümlerine atıfta bulunulan itirazda, şu değerlendirmeye yer verildi:
"İster yerel olsun, ister genel olsun tüm seçimler, yargı yönetim ve denetimi altında yapılmaktadır.
Yargı yönetim ve denetimi ile amaçlanan, seçimlerin tarafsızlıkla, tüm yurtta düzen içinde ve dürüstlükle yapılması olup, bu hususlar Anayasa ve yasalarda açıkça ifade de edilmiştir.
Tüm bu seçimlerin serbest koşullar içinde, eşit yarışma ve eşit rekabet ortamında gerçekleştirilmesi, yargı organlarının da buna yönelik karar ve önlemleri de alması gerekmektedir. Seçme ve seçilme hakkı, siyasi haklardan olup, açıkça bir kısıtlama getirilmedikçe vatandaşların bu haklarını kullanmaları gerekmektedir."
-YHGK VE YSK: BAKANLAR KAMU GÖREVLİSİDİR-
2972 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, yerel yönetim seçimlerinde belediye başkanları ve milletvekillerinin istifa etmek zorunda olmadıklarının yer aldığına dikkat çekilen itirazda, Cumhurbaşkanının, başbakanın, bakanların ve bakan yardımcılarının ceza hukuku kapsamında, kamu görevlisi kavramı içerisinde kaldığı belirtildi. Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların, 2972 sayılı Yasa'da istifa etmek zorunda olmayan kişiler içinde açıkça sayılmadığının kaydedildiği itirazda, "Anayasa koyucu bile Cumhurbaşkanı için böyle bir durumu düzenleme konusu etme gereği duymamış olup, konunun genel hukuk kuralları, demokratik hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilke ve kuralları da gözetilerek açıklığa kavuşturulması gerekmektedir" denildi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, kamu hizmeti görevi yerine getiren ve devlet bütçesinden maaş alan bakanların idareden soyutlanamayacaklarını bu nedenle de "genel olarak kamu görevlileri" kapsamında olduğuna hükmettiğinin anımsatıldığı itirazda YSK'nın daha önce aldığı ilke kararlarına da yer verildi. YSK'nın 20-23 Ekim 1983 tarih 400 ve 488 sayılı kararlarında, başbakan ve bakanların "genel anlamda kamu görevi yaptıklarını" açıkça ifade ettiğinin anımsatıldığı itirazda, "298 sayılı Yasa'da başbakan ve bakanlara yönelik olarak getirilen kısıtlamaların, yerel yönetimlerde her halükarda bu sıfatı taşıyan bu görevi yürüten başbakan ve bakanlara yönelik olduğu açıktır. Çünkü bu sıfat ve görevler, mutlaka birilerince yerine getirilecektir. Dolayısıyla bu düzenleme, görevden çekilme konusundaki gerekliliğe yönelik değil, kamu gücünün seçimlere hiç bir biçimde yansıtılmamasındaki hassasiyetin açık bir ifadesidir" denildi.
-DEVLET OLANAKLARININ BİR YEREL ALANA TAŞINMASI, SEÇİM ORTAM VE KOŞULLARINI BOZACAR-
Yargı kararları ve YSK kararları gözetildiğinde, başbakan ve bakanların kamu görevi yaptıklarında bir tartışma bulunmadığının ifade edildiği itirazda, bakanların görevlerinden ayrılmadan yerel yönetim seçimlerine girmelerinin, yerel yönetim üzerinde vesayeti artırıcı, eşitliği bozucu, kamu gücünü seçimler üzerine sarkıtarak serbestliği yok edici boyut yaratacağı belirtildi.
Genel seçimler öncesinde Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanlarının istifa etmesi zorunluluğunun anımsatıldığı itirazda, "Adaylık merkezden yerele doğru kaymakta, merkezi güç yerelde tek bir alana doğru da odaklanmaktadır. Devlet olanaklarının bir yerel alana taşınması, orada korunması gereken seçim ortam ve koşullarını bozacaktır. Bu nedenle yerel yönetimlerde aday olmaları durumunda bu üç bakan yönünden herhangi bir tartışmanın dahi yapılmaması gerekmemektedir" ifadelerine yer verildi.
-KÖY KORUCULARI BİLE İSTİFA ETMEK ZORUNDA-
YSK'nın 26 Ekim 2013 tarihli 440 sayılı kararıyla, seçim hukuku bakımından memur sayılmasalar da yaptıkları hizmet bakımından "işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri kapsamında yer alan" köy korucularının ve geçici köy korucularının yerel seçimlerde aday olabilmek için istifa etmeleri gerektiği yönünde karar aldığının ifade edildiği itirazda, kamu gücünü kullandıkları ifade edilen köy korucularının görevden çekilmeden yerel yönetim seçimlerinde aday olmaları engellendiği vurgulandı. Cumhurbaşkanının, başbakanın, bakanların, yürütme organı ve devlet tüzel kişiliği içinde görevli olan kişiler olduğunun vurgulandığı itirazda, şu değerlendirmeye yer verildi:
"Bu kişilerin adaylıklarının gündeme gelmesi halinde, devlet olanaklarının, seçimleri yapılacak tüzel kişilikler üzerinde ve seçmen üzerinde etki yaratmasının söz konusu olabilmesi, diğer adayların aleyhine olarak sürecinin işlemesi konusunun gündeme gelmesi bile, serbest ve eşit seçim ilkesine aykırıdır. Serbest seçim ilkesi ve eşit rekabet kuralları, seçimler için olmazsa olmaz ilkelerdendir.
Köy koruculuğu örneğinde bile gösterilen davranış ve hassasiyetin, bakan yardımcıları, bakanlar, başbakan, Cumhurbaşkanı için de gösterilmesi, yerel yönetim seçimleri üzerinde, bir merkezi vesayet ve baskı ortamı kurulmaması için zorunludur. Esasen Anayasa koyucunun bu konuyu hiç düzenlememesi, yerel yönetimler üzerinde ayrıca bu kişilerin görevden çekilmeden aday olmaları yoluyla ortaya çıkacak merkezi bir vesayet halinin, serbest seçimle birlikte düşünülemeyeceği, bu nedenle bu durumu düzenleme konusu bile etmeye gerek görmemesidir. Bu nedenle yerel yönetimler özelindeki bu boyut, genel seçimlerde Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanların gündeme gelen konumlarıyla birebir aynı eksende görülemez.
-ETKİLERİN GİDERİLMESİNİN MÜMKÜN OLMAZ-
Bakanların her ildeki temsilcisi olan valilerin, kaymakamların, yine bakanların emri altında ve yardımcıları olarak tanımlanan müsteşarların ve bakan yardımcılarının görevden ayrılmaların olmazsa olmaz olarak arandığı bir seçim sisteminde, bakanların görevden çekilmeden aday olmaları yerel yönetimler üzerinde merkezi vesayeti artıracağının vurgulandığı itirazda, bakanların istifa etmeden girilecek seçim sürecinde yaratılacak etkilerin giderilmesinin mümkün olmayacağına dikkat çekildi. Seçimlerin bütün yurtta düzen ve dürüstlük içinde, serbest ve eşit koşullarda gerçekleştirilmesi için Anayasa ve 298 sayılı Yasa'da yer alan hükümlerden hareketle gerekli kararların alınmasının istendiği itirazda, "Yerel yönetimler seçimleri için 1 Aralık 2013'e kadar görevlerinden çekilmeleri gereken kişiler arasında Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve Bakan Yardımcılarının da bulunması gerektiği konusunun karar altına alınması arz ve talep olunur" denildi.



























