Btp Genel Başkanı Baş: "Türkiye'nin Fikrî, Fiilî ve Siyasî Olarak Parçalanması Emperyalizmin Başlıca Hedefidir"

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, "Türkiye’nin fikrî, fiilî ve siyasî olarak parçalanması emperyalizmin başlıca hedefidir. Bizi inanç yönünden, sosyal hayatta parçalamaya çalışıyorlar. Sağcı, solcu; Türk, Kürt; Alevi, Sünni diyerek ayırıyorlar. Hayır efendim, hepimiz bu vatanın evladıyız. Türk’ü de, Kürt’ü de, Alevi’si de, Sünni’si de bu vatanın evladıdır" dedi.

(İSTANBUL) - Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, " Türkiye'nin fikri, fiili ve siyasi olarak parçalanması emperyalizmin başlıca hedefidir. Bizi inanç yönünden, sosyal hayatta parçalamaya çalışıyorlar. Sağcı, solcu; Türk, Kürt; Alevi, Sünni diyerek ayırıyorlar. Hayır efendim, hepimiz bu vatanın evladıyız. Türk'ü de, Kürt'ü de, Alevi'si de, Sünni'si de bu vatanın evladıdır" dedi.

Prof. Dr. Haydar Baş Vakfı tarafından "Ehl-i Beyt Konferansı" düzenlendi. İstanbul'da gerçekleştirilen konferans iki oturum halinde yapıldı. Oturumlarda ve protokol konuşmalarında Ehl-i Beyt'in önemi ve İslam dünyasında çıkarılmak istenen mezhep çatışmaları üzerine değerlendirmeler ve uyarılar yapıldı. Konferansın onur konuğu ise BTP Genel Başkanı Hüseyin Baştı.

Konuşmasına, "Prof. Dr. Haydar Baş Vakfının tertip ettiği Ehl-i Beyt'i Anma Programı'nda buluştuk. Allah hepimizi Ehl-i Beyt'e layık eylesin. Onların yolunda hizmet etmeyi bizlere nasip eylesin" diyerek başlayan Baş, Türkiye ve Orta Doğu üzerine değerlendirmelerde bulundu. Hüseyin Baş, şunları söyledi:

"Bu hukuk kime hizmet ediyor?"

"Türkiye enteresan bir süreçten geçiyor, değerli arkadaşlar. Malumunuz her fırsatta bize öğütlenen bir bilgi var. O da şu: Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Şimdi baktığınız zaman her yer hukuk devleti. Hukuk devleti olmayan dünyada bir tane ülke yok. Mesela Kuzey Kore hukuk devletidir; kendince bir hukuku var ama insan 'hangi hukukun olduğu devlet?' diye soruyor. Kimin hukuku bu hukuk? Bu hukuk kime hizmet ediyor? Bu hukuk kimin çıkarlarına hizmet ediyor? Herkese eşit mi, yoksa birilerini kollayıp diğerlerine mi dokunuyor? Bu ülkede dokunulmazların olduğunu biz görüyoruz. Dolayısıyla eğer biz vatandaş olarak hukukun temin edilmesini talep ediyorsak, bir kişi dahi 'Benim hukukum eksik, benim hukukum yok.' diyorsa, orada hukuki bir sorun vardır. Dolayısıyla yetkililer buradan bu mesajı almak zorundadır."

"MHP kendi raporunda Bahçeli'yi yalanlamış"

Bugün de terörsüz Türkiye sürecinde komisyon toplanıyor, dağılıyor, bir şeyler oluyor. Komisyona raporlar gelmeye başladı. Milliyetçi Hareket Partisi bir rapor paylaştı, DEM rapordan rahatsız. DEM Parti, 'Sayın Bahçeli'nin söyledikleriyle raporda yazılanlar birbirine uymuyor' diye şikayet ediyor. Biz de zaten bunları söylediğimiz için bir sürü üstümüze geldiler. 'Sayın Bahçeli'nin söyledikleri doğru değil, bunlar olmaz' diyorduk. Şimdi MHP, kendi raporunda Bahçeli'yi yalanlamış.

Kürt sorunu nedir?

İktidarıyla muhalefetiyle 'süreç ilerlemiyor' diyorlar. Süreç ilerlemez, arkadaşlar; süreç ilerleyemez. Neden ilerleyemez? Çünkü bir süreci ilerletmek istiyorsanız önce sorunu tespit edeceksiniz. Sorun nedir? Neymiş sorun; Kürt sorunu. Bak lafa bak; Kürt sorunu! Peki tamam, hepiniz 'Kürt sorunu' diyorsunuz. Kürt sorunu nedir? Eğer Kürt sorunu dediğiniz şey Güneydoğu'daki bir ekonomik sorunsa, evet bu Güneydoğu'da da bir sorun, Kuzeydoğu'da da bir sorun, Güneybatı'da da bir sorun, Orta Anadolu'da da bir sorun; her yerde bir sorun. El verelim, bu sorunu çözelim.

Eğer bu sorun dediğiniz şey bir eğitim sorunuysa, bu her yerde bir sorun; oturup bu sorunu çözmek için gayret sarf edelim. Ama sizin sorun dediğiniz şey bu ülkenin eğitim dilinin değişmesi ise veya yerel yönetimlerde özerklikse, açık konuşalım; böyle bir sorunu çözemeyiz. Bu aşılamaz, bu olamaz.

Öyle bir siyaset izlendi ki bugün DEM Parti dediğimiz, adı sürekli değişen partinin oy oranı bu ülkede 2015 yılına kadar yüzde 5–6'yı geçmiyordu. Bağımsız denediler, başka partilerle denediler ama bu partinin aldığı oy yüzde 5–6'ydı. Öyle bir politika üretildi ki Türkiye'de bu parti yüzde 10'un üzerine oturtuldu ve bir Güneydoğu partisiymişçesine bize lanse edilmeye başlandı.

Geçenlerde ana muhalefet lideri Sayın Özgür Özel, 'CHP, DEM'den ayrılamaz çünkü onu destekleyen, onunla yol yürüyen çok ciddi bir kitle var' diyor. Peki, mesela AK Parti'yi destekleyen de var; ondan da ayrılamaman gerekiyor o zaman. MHP'yi destekleyen de var, İYİ Parti'yi destekleyen de var, Bağımsız Türkiye Partisi'ni destekleyen de var. Peki, niye oraya bu kadar angaje olunuyor? İşte bu bir plan. Buradan bir yere varılmaya çalışılıyor.

"Toplumun tamamını kucaklayan bir siyasi bakış bu ülkeye lazımdır"

Bu ülkenin güneydoğusu da, kuzeydoğusu da güneybatısı da kuzeybatısı da homojen bir şekilde bir etnik kimliğe ait değildir. Böyle bir şey tarih boyunca olmamıştır, bundan sonra da olması mümkün değildir. Ancak bu varmışçasına Türkiye'de bir pazarlama yapılıyor. Bu süreçte en çok karşı çıktığımız şeylerden biri şuydu: Sanki Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi sadece DEM Parti'ymiş ya da APO'ymuş gibi bir algı oluşturuldu. Benim bir sorunum varsa, bu sorunu benim adıma dillendirecek adres onlar olmuş oldu. Dolayısıyla toplumun tamamını kucaklayan bir siyasi bakış bu ülkeye lazımdır. Bu bakış, Türkiye'de sadece Bağımsız Türkiye Partisi'nde vardır.

"Bize düşen, Alevi'siyle Sünni'siyle kardeş olmaktır"

Irak'a gittiğinizde de böyledir, Suriye'ye baksanız da böyledir, Lübnan'a baksanız da böyledir. Emperyalizm bir yeri kuşatmak ve çökertmek istiyorsa, yaptığı ilk şey mezhep kavgası çıkarmaktır. Şii ile Sünni'yi ayırmaktır. Yıllardan beri Müslümanı Müslümana kırdırarak Orta Doğu'nun bir adım ilerlemesine bile müsaade edilmemiştir. Tam bunların yaşandığı dönemde Haydar Hoca çıktı ve bir fitneyi durdurdu. 'Bizim Allah'ımız bir, peygamberimiz bir, kıblemiz bir. Ortak noktamız Ehl-i Beyt'tir' diyerek bütün İslam alemini Ehl-i Beyt paydasında buluşmaya davet etti. Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu yaklaşımı, İslam dünyasında sükünet ve sağduyuyu teşvik etmiştir. Bize düşen; Şii'siyle, Sünni'siyle, Alevi'siyle, Caferi'siyle herkesin kardeş olmasını sağlamaktır. Çünkü Allah, 'Müslümanlar ancak kardeştir' buyuruyor.

"Hepimiz bu vatanın evladıyız"

Bunun siyasi yansımaları da elbette vardır. Türkiye'nin fikri, fiili ve siyasi olarak parçalanması emperyalizmin başlıca hedefidir. Bizi inanç yönünden, sosyal hayatta parçalamaya çalışıyorlar. Sağcı, solcu; Türk, Kürt; Alevi, Sünni diyerek ayırıyorlar. Hayır efendim, hepimiz bu vatanın evladıyız. Türk'ü de, Kürt'ü de, Alevi'si de, Sünni'si de bu vatanın evladıdır. Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes bu vatanın evladıdır ve biz bunu bütün Türkiye'ye anlatacağız, haykıracağız."

Kaynak: ANKA / Güncel
Haberler.com
500

Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.