Keşmir 'Kara Gün'ü anıyor!
Haber Videosunu İzle 
Hint askerlerinin Keşmir halkının iradesini yok sayarak, Cammu Keşmir'i işgal ettiği 27 Ekim, Keşmirliler tarafından "kara gün" olarak adlandırılıyor. Kontrol Hattı'nın her iki tarafındaki ve dünyadaki Keşmirliler bu günü "Kara Gün" olarak anıyor.
27 Ekim Cammu Keşmir'in tarihindeki en karanlık gündür ve Kontrol Hattı'nın her iki tarafındaki ve dünyadaki Keşmirliler bu günü Kara Gün olarak anıyor. Bu yıl, bugün Hindistan'ın işgal altındaki Keşmir'in özel durumunu ortadan kaldıran ve 5 Ağustos 2019'da Anayasa değişikliğine yol açan yasadışı ve anayasaya aykırı olarak aldığı kararlarının gölgesinde anılacak. Hindistan bu kararlar geçtikten birkaç hafta sonra işgal bölgesini askeri ablukaya almış ve zorunlu sokağa çıkma yasağı, sınırlandırmalar ve iletişim kesintisi uygulamıştı.
HİNDİSTAN CAMMU VE KEŞMİR'İ ASKERLERİYLE İŞGAL ETTİ
27 Ekim1947'de Hindistan askerlerini Cammu ve Keşmir'e gönderdi ve Hindistan Bağımsızlık Anlaşması ve Bölünme Planına tamamen aykırı olarak ve Keşmir halkının isteklerine karşı gelerek işgal etti.Bölünme Planına göre, Hindistan İngiliz Kolonisi iki bağımsız devlet olarak bölünecekti – Pakistan ve Hindistan.Hinduların çoğunlukta olduğu bölgeler Hindistan'ı oluştururken, Batı eyaletlerindeki Müslüman çoğunluğun yaşadığı alanlar ve Doğu Bengal Pakistan'a dahil olacaktı.Hint Alt Kıtası üzerindeki İngiliz egemenliğinin sona ermesiyle birlikte, 550'den fazla prenslik bağımsız olmuştu ama ya Pakistan'a ya da Hindistan'a katılmak zorundaydılar.Ancak, Hindistan Cammu ve Keşmir'i askerleriyle işgal etti.%87'lik Müslüman nüfusuyla Müslüman çoğunluğa sahip bir eyalet olan Cammu ve Keşmir'in Pakistan'a katılmak için doğal bir eğilimi vardı.Ancak, Hindu hükümdarlarının, Hint Ulusal Kongresinin ve İngiltere'nin kötü niyetleri sonucunda Keşmir ihtilafı doğdu ve yetmiş yıldan fazla süre geçmesine rağmen tüm Güney Asya'da barış ve istikrara gölge düşürmeye devam etti.

KATILIM BELGESİ İMZALANMADAN ÖNCE KEŞMİR'İ İŞGAL ETTİLER
Hindistan iddia etmektedir ki, kendileri Delhi'de hazırlanan bu 'Katılım Belgesini' imzalamış ve sonra 26 Ekim'de Cammu ve Keşmir'in o zamanki hükümdarı olan Maharaja Hari Singh'e sunmuşlardır. Ancak, ünlü bir İngiliz tarihçisi olan Alistair Lamb Keşmir işgaline karşı gelerek "Trajedinin Doğuşu" adlı kitabında, birleşik Hindistan'ın bölünmesinden sonra Hint askerlerinin Katılım Belgesi imzalanmadan önce Keşmir'i işgal ettiğini şiddetle savunmuştur. Kendisi iddia etmiştir ki, Hindistan hükümetinin bahsedilen bu belgeyi şimdiye kadar hiçbir uluslararası forumda göstermemesinin nedeni budur. Bu durum Keşmirli araştırmacılar Abdul Majid Zargar ve Basharat Hussain Qazilbash tarafından doğrulanmıştır. Onlar "Katılım Belgesinin" sahte olduğunu ve böyle bir belgenin hiç var olmadığını ispat etmişlerdir. Hatta şimdi Hint Arşiv Departmanı bu belgenin kaybolduğunu iddia etmiş ve bu durum belgenin var olup var olmadığı hakkında soru işaretlerine yol açmıştır.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDE KEŞMİR
Hindistan işgali, bu işgale karşı toplu bir karşı koyuş başlatan Keşmir halkı tarafından sert bir direnişle karşı karşıya kaldı. Keşmirlilerin kararlı hareketi Hindistan'ı anlaşmazlığı çözüme kavuşturması için 1 Ocak 1948'de BM Güvenlik Konseyi'nin kapısını çalması için zorladı. BM Güvenlik Konseyi, ardı sıra gelen kararlarıyla Hindistan işgalini geçersiz kıldı ve anlaşmazlığın Keşmir halkına kendi kaderlerini belirleme hakkının verilerek çözüme kavuşturulması çağrısında bulundu. BM'nin gözetimi altında Cammu ve Keşmir'de tarafsız bir plebisitin yapılmasını onayladı. Ancak, Hindistan liderleri sonradan verdikleri sözlerden geri döndüler ve Cammu ve Keşmir'in Hindistan'ın bütünleşik bir parçası olduğunu ilan ettiler. Modi liderliğindeki hükümet bir adım daha gitti ve 5 Ağustos hamlesiyle bölgeyi yasadışı olarak Hindistan'la birleştirdi.

BARIŞÇIL YOLLARLA ÇÖZÜM OLMADI, DİRENİŞE BAŞLADILAR
1947'den beri barışçıl yollarla Keşmir anlaşmazlığını çözmeyi amaçlayan tüm çabaların başarısız olmasıyla hayal kırıklığına uğrayan işgal altındaki Keşmir halkı kendi kaderlerini belirleme hakkını güvenceye almak için 1989 yılında özgürlük mücadelelerini yoğunlaştırdılar. Bu hareket Hindistan yetkililerini köşeye sıkıştırdı ve onları Pakistan'la birlikte pazarlık masasına oturmaya zorladı.Ancak, şu gerçek devam etmektedir ki, Hindistan ihtilafı çözmek için yapılan görüşmelere her zaman ters gitmiştir ve şu andaki Hint liderleri – kendilerinden öncekiler gibi – Pakistan Başbakanı İmran Han'ın tekrar tekrar belirttiği diyalog isteklerine olumlu yanıt vermemişlerdir.
HİNT PERSONELİ ORANTISIZ GÜÇ KULLANDI, YÜZLERCE KEŞMİRLİYİ ÖLDÜRDÜLER
Keşmirlilerin Hindistan esaretinden kurtulmak için verdiği mücadele 2008'de yeni bir dönüm noktasına girdi.Çok sayıda insan sokaklara çıkmaya ve kendi Hindistan karşıtı ve özgürlük yanlısı duygularını barışçıl bir şekilde ifade etmeye başladılar.8 Temmuz'da genç bir özgürlük lideri olan Burhan Muzaffar Wani'nin Hindistan askerleri tarafından yargısız bir şekilde infaz edilmesi Keşmirlilerin özgürlük mücadelesine yeni bir itici güç kazandırdı.Çok sayıda insan her gün işgal altındaki bölgenin her köşesinde ve bucağında sokaklara çıktı ve kendi kaderlerini belirleme haklarını talep etti.Ama bu toplu protesto gösterileri sırasında, Hint güçleri personeli her seferinde protestocular üzerinde orantısız güç kullandı ve yüzlerce Keşmirliyi öldürüp binlercesini yaraladı.
HİNDİSTAN VE DEVLET TERÖRİZMİ
Yeni Delhi son yetmiş yıldır tüm kaynaklarını tüketmiş ama Cammu ve Keşmir halkını boyun eğmeye razı edememiştir.Hint askerleri durdurulamayan bir devlet terörüyle Ocak 1989'dan 19 Eylül 2019'a kadar 95.444 masum Keşmirliyi katletmiştir.Sadece Burhan Wani'nin öldürülmesinden beri, hint askerleri 1.307 Keşmirliyi öldürmüş,27.739'una işkence etmiş, 12.010'unu tutuklamış ve 933'üne tecavüz etmiştir.Bu süre içerisinde,10.298 kişi pellet mermilerinden yaralanmış ve 147'si iki gözünü, 215'i de tek gözünü kaybetmiştir.AncakbütünbuzalimliklerKeşmirlilerinözgürlükisteğinibastırmakta başarısız olmuştur.
MODİ HÜKÜMETİ HEM BÖLGESEL HEM DE KÜRESEL BARIŞI RİSKE ATTI
Modi hükümeti Cammu ve Keşmir'e özel statü tanıyan Hindistan Anayasasının 370.Maddesini yürürlükten kaldırarak hem bölgesel hem de küresel barışı riske atmıştır. BJP hükümeti bir cumhurbaşkanlığı emri ile, anayasaya 35-A Maddesini ekleyen 1954 beyannamesini kaldırarak büyük bir adım atmıştır.Madde 370'in iptal edildiğini dünyaya ilan eden kişi Hint Parlamentosunun üst kanadı olan Rajya Sabha'dan İçişleri Bakanı Amit Shah'tır. Kendisi aynı zamanda işgaldeki Keşmir'i iki kola ayırmak için bir tasarıyı da sunan kişidir. Bu tasarı daha sonra parlamentodan geçmiş ve bölge iki birleşik bölgeye bölünmüştür – Cammu ve Keşmir ve Ladakh olarak.370. Maddeyi kaldırdıktan sonra, Hindistan işgaldeki bölgeyi sıkı bir ablukaya almıştır. Milyonlarca Keşmirli evlerine hapsedilmiş, binlercesi tutuklanmıştır. Devam eden sokağa çıkma yasağı, diğer sınırlandırmalar ve iletişim kesintisi işgal altındaki Keşmir'de insani krize neden olmuştur.
PAKİSTAN'IN KEŞMİR DAVASINA OLAN DESTEĞİ
Tarih şu gerçeğe tanıktır ki, Pakistan liderleri ve halkı Keşmirlilerin haklı özgürlük mücadelesini her zaman desteklemiştir.Başbakan İmran Han Ağustos 2018'de göreve geldiğinden beri, yine uyarıda bulunmuştur ki, eğer dünya bu devam eden ihtilafın çözümü için çalışmazsa, Keşmir anlaşmazlığı ve Hindistan'ın Cammu ve Keşmir'deki son eylemleri bir nükleer savaşa yol açabilir.Genelkurmay Başkanı Orgeneral Qamar Javed Bajwa birçok kereler tekrar etmiştir ki, Pakistan ordusu ve ulusu işgal altındaki Keşmir halkını desteklemek için her şeyi yapacaktır ve son kurşununa, askerine ve nefesine kadar Keşmir'e olan bağlılığını sürdürecektir.Şu gerçektir ki, son birkaç on yıldır Keşmirlileri desteklediğiiçinHindistan'ınensertaskeritaarruzlarınamaruzkalmasınarağmen,Pakistan Keşmirlilere olan desteğini hiç bırakmamıştır ve Keşmir anlaşmazlığının onların isteğine uygun olarak çözülmesi için arabulucu olmaya devam edecektir.
BM'NİN KEŞMİR HAMLESİ PAKİSTAN'I UMUTLANDIRDI
Hindistan'ın 5 Ağustos hamlesini takiben işgal altındaki Keşmir'de devam eden içler acısı durum BM Güvenlik Konseyini konuyu görüşmek için bir danışma oturumu düzenlemesi için zorlamıştır.Bu son elli yıldır BM'de Keşmir üzerine düzenlenen ilk kapsamlı toplantı olmuştur.Bu oturumda Hindistan'ın Keşmir'in kendi iç meselesi olduğu yönündeki görüşleri reddedilmiş ve bunun yerine Cammu ve Keşmir ihtilafının Keşmirlilerin kendi kaderlerini belirleme haklarını elde etmeleri gereken uluslararası olarak tanınmış bir mesele olduğu gerçeğine tanıklık edilmiştir.Dünya liderleri ve kuruluşları, bunlara BM Genel sekreteri Antonio Guterres, ABD Başkanı Donald Trump, Fransız Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, Avrupa Birliği, İslami İşbirliği Teşkilatı, Uluslararası Af ve İnsan Hakları İzleme Örgütü dahildir, işgal altındaki bölgede Hindistan'ın uyguladığı insanlık dışı eylemlerin ardından oluşan korkunç insan hakları ihlalleri için endişelerini belirtmiştir.BM Başkanı Antonio Guterres ve ABD Başkanı Donald Trump Keşmir anlaşmazlığını çözmek için arabulucu olmayı teklif etmiştir.Hindistan muhalefet liderleri bile, mesela Rahul Gandhi, P. Chidambaram, Shashi Tharoor, Priyanka Gandhi, Sitaram Yechuri, D Raja, Sharad Yadav and Manoj Jha, journalists, Barkha Datt ve Nirupama Subramanian'ın yanı sıra Nobel ödüllü Dr Amartya Sen işgaldeki Keşmir'de devam eden daimi sokağa çıkma yasağını, sınırlamaları ve iletişim kesintisini eleştirmişlerdir.
HİNDİSTAN'A YÜKSEK SESLİ VE AÇIK BİR MESAJ VERMEK AMAÇLANIYOR
İşte bunlar 27 Ekim'in dünyanın her yerindeki Keşmirliler tarafından Kara Gün olarak anılmasının nedenleridir.Bu günün anılmasının amacı, Güney Asya'da ve dünyada barış ve istikrar için Keşmir anlaşmazlığının çözümüne yönelik olarak dünyaya sorumluluklarını hatırlatmaktır.Aynı zamanda, Yeni Delhi'ye yüksek sesli ve açık bir mesaj verilmesi amaçlanmıştır ki, Keşmirliler onların ana vatanlarını işgalini reddetsinler ve kendilerine Hindistan ve uluslararası topluluk tarafından söz verilmiş olan vazgeçilmez kendi kaderlerini belirleme haklarını elde edene kadar mücadelelerini devam ettirsinler. Hindistan'ın işgal altındaki Keşmir'in ihtilaflı durumunu ve demografik bileşimini değiştirmek için giriştiği eylemden sonra, 27 Ekim'in Keşmir Kara Günü olarak kutlanması Keşmirliler için Hindistan'a ve dünya topluluğuna daha yüksek ve açık bir mesaj vermesi amacıyla daha önemli bir hale gelmiştir ve böylece Hindistan işgalini bir daha asla kabul etmesinler ve görkemli özgürlük amaçlarına erişene kadar hiç bir zaman durmasınlar.



























