Psikososyal Stres Sedef Hastalığını Tetikliyor

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Prof. Dr. Murat Borlu'nun konuşması Psikososyal stres sedef hastalığını tetikliyor- Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Borlu: - "Sedefi tetikleyen en önemli etkenlerin başında psikososyal stres geliyor. Bununla birlikte genetik yapı, çevresel faktörler, tedavi amaçlı kullanılmayan kimyasallar, ilaçlar ve enfeksiyonlar sedef hastalığını tetikliyor. Dolayısıyla her insanın sedef hastalığına yakalanma riski var"- "Sedef hastaları depresyon açısından normal insanlardan en az üç kat daha fazla risk altındadır. Hastanın yaşam kalitesini kalp hastalıklarından sonra en fazla etkileyen ikinci hastalık sedeftir" MUSA ÖZYÜREK - Yaşam kalitesini en çok etkileyen hastalıklardan sedefin, psikososyal stresin yanı sıra genetik yapı, çevresel faktörler, tedavi amaçlı kullanılmayan kimyasallar, ilaçlar ve enfeksiyonlar tarafından tetiklendiği bildirildi.Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Borlu, 29 Ekim Dünya Sedef Hastaları Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, deride kırmızı zemin üzerine kepeklenmelerle kendini gösteren ve kronik bir hastalık olan sedeften korunma yönteminin bulunmadığını, bundan dolayı da toplumdaki her insanın risk altında olduğunu vurguladı.Sedefin her insanda kendiliğinden geliştiğini ve kesinlikle bulaşıcı bir hastalık olmadığını belirten Borlu, sedef hastalarının toplumdan dışlanmaması gerektiğine işaret etti.Sedef hastalığının nedeninin tam olarak belirlenemediğini ancak yapılan araştırma ve incelemelerde tetikleyen faktörlerin tespit edilebildiğini söyleyen Borlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sedefi tetikleyen en önemli etkenlerin başında psikososyal stres geliyor. Bununla birlikte genetik yapı, çevresel faktörler, tedavi amaçlı kullanılmayan kimyasallar, ilaçlar ve enfeksiyonlar sedef hastalığını tetikliyor. Dolayısıyla her insanın sedef hastalığına yakalanma riski var. Etkenlerin hepsi veya bir kısmı bir arada görülen insanlarda mutlaka sedef hastalığı görülüyor. Özellikle çocukluk çağında gördüğümüz basit bir boğaz enfeksiyonu bile küçük parçalar halinde görülebilen sedefe en çok sebep olan etkenler arasında yer alıyor. Sedef hastalığına neden olan başlı başına özel bir ajan veya mikrop yok."Borlu, başlangıç aşamasında uygulanan yanlış tedavi yöntemleri ve başka hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların yan etki yaparak hastalığı artırabildiğini, bunların tespit edilmesiyle hastalığın ilerlemesinin önüne geçilebileceğini kaydetti.- Yaşam kalitesini en fazla etkileyen ikinci hastalıkSedef hastalığı deri hastalığıymış gibi görünse de sadece deride kalmadığını, zaman içinde metabolizmayı bozarak metabolik hastalıklara neden olduğunu anlatan Borlu, bunların başında da kalp krizi, uzun süreli kalp yetmezliği, diyabet, kan yağlarında yükselme, şişmanlık gibi rahatsızlıkların geldiğini ifade etti.Sedefin vücuttaki görüntüsü nedeniyle insanların psikolojisini bozduğuna da dikkati çeken Borlu, şöyle devam etti: "Sedef hastaları depresyon açısından normal insanlardan en az üç kat daha fazla risk altındadır. Hastanın yaşam kalitesini kalp hastalıklarından sonra en fazla etkileyen ikinci hastalık sedeftir. O nedenle her zaman uygun tedavi, bilinçlenme ve sosyal destek bu hastalar için şart. Sedef tedavisinde de hastanın sosyal, ailevi durumu, kullandığı ilaçlar, eşlik eden hastalıkların belirlenmesi çok büyük önem arz ediyor. Bunlara göre tedavi yöntemi geliştirilmesi gerekiyor. Şiddetli dediğimiz sedefin çok nadir tipleri var. Onlarda uygun tedavi olmazsa çok çok nadir de olsa ölüm riski var. Ölüm olayları da genellikle yanlış, uygunsuz tıp dışı tedaviler ve bazı tedavilerin ani kesilmesinden kaynaklanıyor. Ama genel itibarıyla sedef hastalığının ölümcül olmadığını söyleyebiliriz."Prof. Dr. Murat Borlu, özellikle stresle başa çıkılabilmesi durumunda tedaviye gerek kalmadan hastalığın kendiliğinden gerilediğinin gözlemlendiğini sözlerine ekledi.