Suriye'de 10. Uluslararası Dini Araştırmalar ve İnsani Değerler Sempozyumu Tamamlandı

Türkiye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV) organizasyonuyla düzenlenen sempozyumda akademisyenler, tarih, fıkıh, ekonomi ve medeniyet konularında sunumlar yaptı. Çeşitli ülkelerden yaklaşık 90 akademisyenin katıldığı sempozyumda, Şam'ın medeniyet üzerindeki etkileri ve tarihi önemi vurgulandı.
Suriye'de, Türkiye İmam Hatipliler Vakfı'nın (TİMAV) organizasyonunda ve Şam Üniversitesi'nin desteğiyle düzenlenen 10. Uluslararası Dini Araştırmalar ve İnsani Değerler Sempozyumu, bugün yapılan oturumlarla tamamlandı.
Şam Üniversitesi'nde sempozyumun ikinci gününde yapılan oturumlarda akademisyenler "tarih, fıkıh, ekonomi, coğrafya ve medeniyet" konu başlıkları altında sunumlar gerçekleştirdi.
"Biladüşşam Medeniyetler Arası Etkileşim Modeli Üzerine Düşünceler ve Görüşler" başlıklı oturumda konuşan Sudanlı Prof. Dr. Sanaa Avad, Emeviler döneminde Şam'ın sadece siyasi bir başkent değil, aynı zamanda medeniyetin de merkezi olduğunu ifade etti.
Avad, diğer medeniyetlerin Emevi Devleti'nin iki asırlık döneminde bu medeniyetten çeşitli alanlarda etkilendiğini ve Müslümanların bu coğrafyada marjinal değil, asli bir unsur olarak yer aldığını belirtti.
Şam'ın Bab Tuma bölgesinde Müslümanlar ile gayrimüslimler arasındaki ekonomik ve sosyal işbirliğinin, kentin tarih boyunca nasıl bir ortak yaşam alanı sunduğunun açık bir göstergesi olduğunu vurgulayan Avad, Şam'ın düşünce ve ilim alanında zirvede bir şehir olması nedeniyle Kevakibi, Albani ve Nablusi gibi önemli isimlerin burada yetiştiğini ifade etti.
Kadınların ilim ve sanatı koruma konusunda önemli rol oynadığını belirten Avad, Fatma Dımaşkiyye ve Fatma bint el-Hüseyin gibi büyük isimlere Şam'ın ev sahipliği yaptığına dikkati çekti.
"Bereket Kavramı ve Mübarek Mekan Örneği Olarak Biladüşşam" başlıklı sunum yapan Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Karabacak, "bereket" ve "ziyade" kelimelerinin hem maddi hem de manevi alanlarda farklı anlamlar taşıdığını dile getirdi.
Karabacak, Hazreti Nuh'un duasında geçen "Allah'ım, beni ve ümmetimi bereketli bir yere indir" ayetin bereketin maddi yönüne işaret ettiğini, aynı zamanda, Kur'an-ı Kerim'de geçen "İşte bu, bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır" ayetindeki "mübarek" kelimesinin ise manevi anlamda bereketi ifade ettiğini söyledi.
Biladüşşam'ın Kur'an-ı Kerim'de doğrudan ismen geçmese de dört ayette anıldığını belirten Karabacak, bu ayetlerde "bereket" kavramının vurgulandığını ifade etti.
"İslam Hukukunun Savaş ve Göç Dönemlerinde Sürekliliği" başlıklı sunum yapan Dr. Adnan el-Hıdır ise savaş koşullarında verilen özel fetvalardan örnekler sundu.
Hıdır, bombardıman altında cuma namazı kılınması, bombardımanda ölenlerin yıkanıp yıkanmaması, zorla görevden alınan memurların maaş hakkı gibi konularda verilen fetvalara değindi.
Savaş dönemlerinde babasız ve annesiz kalan çocuklarla ilgili şahsi hallerde de fıkhi çözümler sunulduğunu kaydeden Hıdır, bu tür fetvaların klasik fıkıh kitaplarında da yer aldığını söyledi.
Suriye'deki savaş gibi olağanüstü durumlarda fetva veren alimlerin geniş bir birikime sahip olması gerektiğine dikkati çeken Hıdır, bu gibi durumlarda içtihadın kurumsallaşmasının önemini vurguladı.
"Ruye" isimli düşünce merkezinin müdürü Dr. Huzeyfa Akkaş ise Şekib Arslan'ın kitabı ışığında, Müslümanların geri kalmışlığı ve diğer toplumların ilerlemesinin nedenlerine ilişkin görüşlerini ele aldı.
Dürzi kökenli olan Şekib Arslan'ın Almanca, Türkçe, Fransızca ve İngilizce konuşabildiğini belirten Akkaş, Arslan'ın eserlerinde Müslümanların geri kalmışlık nedenleri, ayrıca eyaletlerin etkin şekilde görevlendirilmesi gibi fikirlerinin onun derin bir düşünür olduğuna işaret ettiğini vurguladı.
Akkaş, Arslan'ın Osmanlı ile güçlü ilişkiler kurduğunu ve Osmanlı Devleti'ni Müslümanların birliğinin teminatı olarak gördüğünü aktardı.
Arslan'ın nezdinde Osmanlı Devleti'nin adeta bir güvenlik pimi niteliğinde olduğunu belirten Akkaş, onun sömürgecilik karşısındaki öngörülerinin de zamanla haklı çıktığını söyledi.
TİMAV'ın organizasyonunda ve Şam Üniversitesi'nin ev sahipliğinde, Türkiye başta olmak üzere birçok ülkeden yaklaşık 90 akademisyenin katılımıyla 23 Kasım'da başlayan 10. Uluslararası Dini Araştırmalar ve İnsani Değerler Sempozyumu, gerçekleştirilen 15 oturumun ardından sona erdi.


















