Haberler

Yükseköğretimde Sosyal Eğitim Güvencesi Çalıştayı Sonuç Raporu

Yükseköğretimde Sosyal Eğitim Güvencesi Çalıştayı Sonuç Raporu Açıklandı.

I-Mevcut Düzenleme ve Uygulamalar

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, yükseköğretimin liyakatlerine göre herkese tam eşitlikte açık olmasını (m.26/I) ve her şahsın, şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının her Devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesini öngörmektedir (m.22).

1982 Anayasasına göre, kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz ve Devlet, maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacıyla burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar (m.42/I, VII).

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin ve 1982 Anayasasının bu düzenlemelerinden yüksek öğrenim yönünden çıkan sonuçlar, yükseköğretimin, liyakat dışında hiçbir ölçüt konulmaksızın herkese tam eşitlikte açık olması ve sosyal eğitim güvencesinin Devletin kaynakları oranında herkese tanınmasıdır. Bu çerçevede, yüksek öğrenim için maddi desteğe ihtiyacı olan herkese birinci eğitim, ikinci eğitim, Devlet üniversitesi, vakıf üniversitesi gibi ayırımlar olmaksızın Devletin kaynaklarına göre belirli bir sosyal yardım sağlanması ve yükseköğrenime girişte yalnızca liyakatin belirleyici olması gerekmektedir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa göre, yükseköğretim kurumlarında cari hizmet ödenekleri, Devlet ve öğrenci tarafından karşılanır. Öğrencilerden alınacak miktar her yıl Bakanlar Kurulunca belirlenir. Öğrenci tarafından ödenecek miktar, istekleri halinde ödeme güçlüğü olan öğrencilere YURTKUR tarafından kredi olarak verilebilir (m.46).

1961 yılında çıkarılan 351 sayılı Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununa göre, YURTKUR'un amacı, yükseköğrenime giren öğrencilere kredi vermek ve yurt işletmesini sağlamak suretiyle Türk gençlerinin yükseköğrenimlerini, sosyal ve kültürel gelişimlerini kolaylaştırmaktır (m. 2). 1961 yılında çıkarılan Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununa göre YURTKUR, ülke içerisinde yüksek öğrenim gören Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrencilere burs, öğrenim ve katkı kredisi vermektedir.

YURTKUR'un, Devlet üniversiteleri örgün birinci eğitim programlarındaki öğrencilere katkı kredisi vermesinin yanında, aynı üniversitelerin ikinci öğretim programları ve vakıf üniversiteleri öğrencileri için benzer bir yardım yapmaması Anayasanın başarılı öğrencilerin desteklenmesini öngören hükmüne ve eşitlik ilkesine aykırıdır.

Anılan Kanunun gerekçesinde yüksek öğrenimde zengin ve yoksul ayırımının olmaması amaç olarak belirtilmiştir. Fakat daha sonra çıkarılan mevzuatta eğitim harcamalarının karşılanması yalnızca katkı payı ile sınırlı olarak düzenlenmiş, Devlet üniversitelerinin ikinci öğretim programları ile vakıf üniversitelerinde okuyan veya okumak isteyenlere buna benzer bir kredi uygulaması öngörülmemiştir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa göre, en az iki yıl eğitim öğretim yapmış olan vakıf üniversitelerinden talepte bulunanlara, Yükseköğretim Kurulunun görüşü ve Milli Eğitim Bakanlığının teklifi üzerine Maliye Bakanlığınca, bütçede yeralan ödenekle sınırlı olarak, Devlet yardımı yapılır.

Yapılacak Devlet yardımı, Devlet yükseköğretim kurumlarına tahsis edilen toplam bütçe ödeneklerinin örgün öğrenci sayısına bölünmesiyle elde edilen tutarın, ilgili vakıf yükseköğretim kurumunda okuyan örgün öğrenci sayısıyla çarpılması sonucu bulunacak miktarın %30'unu geçemez. Ancak, bu miktarın üniversitelere dağıtımı, puan türlerine göre belirli ağırlıklar uygulanarak, üniversitenin toplam örgün öğrenci sayısına göre yapılır. Yükseköğretim Kurulu bu oranları yarısına kadar yükseltebilir ve eksiltebilir.

Devlet yardımı almak için müracaat eden vakıf üniversitelerinin, öğrencilerin en az %15'ine tam burs vermesi, her lisans programı için, öğretim üyesi yetiştirmek amacıyla, vakıf üniversitelerince seçilerek Yükseköğretim Kurulu tarafından belirli üniversitelere yerleştirilen, program kontenjanlarına göre bir, iki veya üç doktora öğrencisine burs vermesi veya bu sayı kadar, yurt dışında yerleşik Türk uyruklu öğretim üyesini tam gün statüsünde çalıştırması, lisans programlarında tam gün statüsünde çalışan öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının, tüm Devlet üniversitelerindeki ortalamaya eşit veya daha az olması zorunludur. Bu şartları yerine getiren vakıf üniversitelerine belirtilen miktarın %60'ı kadar Devlet yardımı verilir.

Bu oran, bu şartların yanı sıra, bir önceki yılsonu itibariyle, öğretim üyesi başına belirli bilimsel dergilerdeki yayın sayısı bakımından, Devlet üniversitelerinin ilk yarısına girecek durumda olan ve o yıl yerleştirilen örgün öğretim öğrencileri arasında ilk % 5'e giren öğrenci almış ve üniversitenin örgün öğretim programlarına o yıl yerleştirilen toplam öğrenci sayısı ile her bir puan türünün ağırlıkları dikkate alınarak yapılan değerlendirmede tüm Devlet üniversitelerinin ilk yarısına girmiş olanlara %100, yayın ve öğrencilere göre değerlendirmelere ilişkin şartlardan birini yerine getirenlere %80 olarak uygulanır (Ek m.18). 2005 yılında 10 vakıf üniversitesine toplam 9.081.000 TL yardım yapılmıştır (Yükseköğretim Kurulu, Vakıf Üniversiteleri Raporu 2007, s.10).

2007-2013 yıllarına ilişkin Dokuzuncu Kalkınma Planının Temel Amaçlar Gelişme Eksenleri bölümünde yükseköğretimle ilgili olarak şu hususlar belirtilmektedir: Beşeri gelişme ve sosyal dayanışma alanlarındaki politikaların temel amacı, toplumun tüm kesimlerinin temel kamu hizmetlerinden ve çok boyutlu bir sosyal koruma ağından yeterince faydalanmasını sağlayarak, yaşam kalitesini ve refah düzeyini yükseltmektir (581). Eğitim sistemi, insan kaynaklarının geliştirilmesini desteklemek üzere, yaşam boyu eğitim yaklaşımıyla ve bütüncül olarak ele alınacak; sistemin etkinliği, erişilebilirliği ve fırsat eşitliğine dayalı yapısı güçlendirilecektir (583). Yükseköğretim kurumlarında finansman kaynakları geliştirilecek ve çeşitlendirilecek; öğrenci katkı paylarının, mali gücü olmayan başarılı öğrencilere burs ve kredi sağlanması şartıyla yükseköğretimin finansmanındaki payının artırılmasına yönelik düzenlemeler yapılacaktır (596). Eğitime ayrılan özel kaynaklar eğitimde fırsat eşitliğine imkân sağlayacak şekilde yönlendirilecektir.

Bütün eğitim kademelerinde özel sektörün payı artırılacak, kamu kaynaklarının en fazla ihtiyaç duyan kesimlere yönlendirilmesi sağlanacaktır. Etkin bir kalite değerlendirme ve denetim sistemi kurulması koşuluyla özel yükseköğretim kurumlarının açılabilmesine imkân sağlanacaktır (597). Eğitim sisteminin etkinliğinin artırılması, eğitime ayrılan kaynakların daha verimli kullanılması, öğrenciler ve aileleri üzerindeki mali, sosyal ve psikolojik yüklerin hafifletilmesi amacıyla eğitim sistemi, sınav odaklı yapıdan kurtarılacaktır (598).

2009-ÖSYS ek yerleştirme için üniversitelerdeki 109.633'ü ön lisans, 50.990'ı lisans olmak üzere, toplam 160.623 kontenjan için 167.363 aday başvurmuş ve 57.619 kişi yerleşmiş, böylece 103.004 kontenjan boş kalmıştır. 2009 yılındaki ek yerleştirme sonucunda, devlet üniversitelerindeki kontenjanlardan 53.777'si, vakıf üniversitelerindeki kontenjanlardan 35.177'si, Kuzey Kıbrıs'ta bulunan üniversitelerdeki kontenjanlardan 13.308'i, diğer ülke üniversitelerinin ÖSS ile öğrenci alan bölümlerindeki kontenjanlardan 742'si boş kalmıştır. Devlet üniversitelerinde boş kalan kontenjanların büyük kısmı, meslek yüksekokullarının ikinci öğretim programlarındaki kontenjanlardır. Her yıl bir milyon kadar aday üniversiteye giremezken bir yılda yüz binin üzerinde kontenjanın boş kalmasının başlıca sebebi yükseköğrenimdeki sosyal yardımların gereği gibi yapılmamasıdır.

II-Katılımcıların Görüş ve Önerileri (Özet Olarak)

Açılışta, DSP Genel Başkanı Masum Türker, bu çalıştayda ortaya konan görüş ve önerileri parti olarak TBMM'ne taşımaya çalışacaklarını, vakıf üniversitesine gidecek öğrencinin ödeyeceği paranın, devlet üniversitesinde ödeyeceği harca eşit olması gerektiğini, yükseköğrenimde Kolektif Finansman'ın gerekli olduğunu ve fon oluşturmak ve uluslararası finansman sağlamak suretiyle gerçekleştirilebileceğini, Dünya Bankası, IMF, OECD, BM ve AB'nin ilgili birimlerinin katkılarından faydalanılabileceğini belirtmiştir.

Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mitat Uysal, çalıştayın, Türkiye'de yeteneği olan bir öğrencinin istediği bir yükseköğretim kurumunda istediği eğitimi alabilmesi ana fikri ile başlatıldığını, yeteneği olan ama maddi durumu uygun olmayan öğrencilerin de vakıf üniversitelerinde okuması gerektiğini ve öğrencilerin mali durumunun sonradan kötüleşmesi ihtimalinin de gözardı edilmemesi gerektiğini belirtmiştir.

Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fehim Üçışık, çalıştayın amacının, yükseköğretimin finansmanı konusunda çeşitli ülkelerdeki uygulamalar ve Türkiye'deki sosyal yardım biçimleri gözönünde tutularak, ülkemizin sosyal ve ekonomik şartlarına uygun model veya modellerin ortaya konulması olduğunu, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Anayasa'nın ilgili maddelerine göre yükseköğretime girişte, eşitlik ve liyakat ölçütlerinin esas alınması gerektiğini, oysa mevcut sistemin, ortaöğretim başarı puanı, lise birinciliği, katsayı gibi, anılan düzenlemelere aykırı ölçü ve değerlendirmeler öngördüğünü, Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanunu'nun, zengin fakir ayrımını kaldırma amacını güttüğünü, karşılıksız burs uygulamalarının kaldırılması gerektiğini belirterek, devlet katkılarının kuruma değil, kişiye yönelik ve yalnızca ödünç şeklinde olmasını önererek bu katkının başlangıçta sınırlı ve kademeli olabileceğini ifade etmiştir.

Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Başkanı Prof. Dr. Niyazi Öktem, çalıştay konusundaki arayışın bir sosyal devlet ve sosyal adalet arayışı olduğunu belirtmiştir.

KKTC Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşarı Ali Yönel, Kıbrıs'ta mevcut 6 üniversitedeki öğrencilerin, Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR) tarafından sağlanan imkanların pek çoğundan faydalanamadığını belirtmiştir.

Denizli milletvekili Hasan Erçelebi, üniversite giriş sınavının öğrencilerin ruhsal sağlığını bozduğunu, kayıt dışı ekonomiyi arttırdığını, pek çok gencin yıllar kaybettiğini, YURTKUR tarafından verilen bursların yetersiz olduğunu, kredi şeklinde yardım yapılması ve kredilerin yeniden yapılandırılması gerektiğini belirtmiştir.

Doğuş Üniversitesi İİBF Dekanı Prof. Dr. Ertan Oktay, sosyal eğitim güvencesi konusunun bir yönüyle insan haklarına ve anayasal bir hakka, diğer yönüyle finansmana ilişkin olduğunu, devlet üniversitelerinin kamu finansmanı, vakıf üniversitelerinin ise özel finansman ağırlıklı kurumlar olduğunu, kıt kaynakların en uygun şekilde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir.

KKTC Doğu Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Sema Taşpınar Ayvaz, sosyal yardım yapılırken ihtiyacı olan ve olmayanların isabetli şekilde ayrılması ve geri ödemelerde kamu kaynaklarının güvence altına alınması gerektiğini belirtmiştir.

Doğuş Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Elif Çepni, genellikle ödeme gücü olanların vakıf üniversitelerinde okuyabildiği şeklindeki olgunun değişmesi gerektiğini, beyin göçü sürecini tersine çevirmede vakıf üniversitelerinin önemli rolü olduğunu belirtmiştir.

Gürcistan Uluslararası Karadeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tina Kublaşvili, Gürcistan'da Sosyal Program çerçevesinde, yakınlarını bağımsızlık savaşlarında yitirmiş olan, işgal altındaki bölgelerden ve sürgün bölgelerinden gelen bir milyonun üzerinde öğrenciye burslar verildiğini ifade etmiştir.

İkinci oturumda, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Talat Canbolat, her yıl bir buçuk milyon kişinin üniversiteye giriş sınavlarına katıldığını, böylece nüfusun %30'unun üzerinde bir kısmının yükseköğretim ile ilgisi olduğunu, Anayasa'nın devlete yüklediği ödev gereğince başarılı öğrencilerin devletin katkısıyla okutulması gerektiğini, bunun için kaynak olmadığının ileri sürülemeyeceğini, işsizlik sigortasının amacının kişilere gelir güvencesi sağlamak ve hiç prim ödememiş olsalar bile işsiz insanlara eğitim verip onları meslek sahibi yapmak olduğunu, öğrenciye eğitim imkânı sağlanırsa işsizin daha kolay eğitilmiş olacağını, işsizlik sigortası fonunda biriken paranın bir kısmının GAP'a ayrıldığını, bu fondan üniversite öğrencileri için de para ayrılırsa ve bunlar mezun olup iş bulduklarında fonu finanse etmeye devam ederlerse işsizlik sorununun da çözüleceğini belirtmiştir.

Kuzey Kıbrıs Öğretim Üyeleri Sendikası temsilcisi Mustafa Erbilen, ekonomik kriz nedeniyle Kıbrıs'ta öğrenci sayısında azalma olduğunu, bundan dolayı yüzyirmi öğretim üyesinin işine son verildiğini ve bazı bölümlerin kapatıldığını, Türkiye'de yirmi milyon kişiyi ilgilendiren yükseköğretimin siyasi partilerin çözüm araması gereken bir konu olduğunu, öğrencilerin iş bulunca geri ödeme yapacağı veya desteğin verilmesinden bir iki ay sonra ailelerin küçük ödemeler yapmaya başlayacağı bir sistemin öngörülebileceğini, ailelerin ödemeye başlaması halinde hem öğrencinin yükünün azalacağını, hem de geri ödemelerin öğrenim süresinin sonrasına ertelenmemiş olacağını belirtmiştir.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Strateji Geliştirme Daire Başkanı Hanifi Parlar, 1951 yılında yürürlüğe giren ve üç yıl öncesine kadar yürürlükte olan Özel Öğretim Kurumları Kanunu döneminde özel öğretim kurumlarının devlet okullarıyla aralarında eşitsizlik olduğunu ileri sürdüklerini ve sonunda tam olmasa da istedikleri düzeye gelindiğini, Vakıf Üniversiteleri Birliği'nin de Özel Okullar Birliği gibi yapılanması ve çalışması gerektiğini beyan etmiştir.

Şekerbank Temsilcisi Erkan Subaşı, finansmanın eğitimin ucuzlatılması ve öğrencilere finansman sağlanması şeklinde iki boyutu olduğunu, öğrencilere finansman sağlanmasının çeşitli mekanizmalarından birinin banka kredileri olduğunu, Şekerbank yükseköğrenim kredisinin tüm öğrencilik dönemi boyunca ihtiyaç duyulacak finansmanı sağladığını, finansmanı sağlanacak kişi ile birlikte planlama yapılıp hangi tarihte ne kadar paraya ihtiyaç duyulacağı ve toplam kredi miktarının belirlendiğini, öğrencinin kefaleti dışında hiçbir teminat istenmediğini, onbeş yıla kadar vade öngörüldüğünü, ilk yıllarda düşük taksitler ve sonrasında, öğrencinin mezun olup iş bulunca kendisinin ödeyeceği daha yüksek taksitler öngörüldüğünü ifade etmiştir.

Yrd. Doç. Dr. Tahsin Erdinç, sosyal eğitim güvencesinin eğitimin her alanında ve kademesinde, liyakati olan her istekli kişiye eşit şekilde tanınması gerektiğini, başarının liyakate bağlı olduğunu, Anayasadaki başarılı öğrencilerin desteklenmesini öngören hükmün (m.42) liyakat esasını öngörecek şekilde değiştirilmesi gerektiğini, sosyal devletin, eğitim hakkını tanıması, bu hakkı kullanacak insanlara olanak sağlaması ve mali desteğe ihtiyacı olanlara yardım yapmasının zorunlu olduğunu belirtmiştir.

III-Sonuçlar

Çalıştayda, sağlık sosyal yardımlarının, vatandaşların Devlet hastanelerinin yanı sıra, Devlet üniversiteleri ve vakıf üniversitelerinin hastaneleri ile özel hastanelerden yararlanılmasına imkân tanıması gibi, eğitim sosyal yardımlarıyla da ülkemizdeki ve özel düzenlemeler veya anlaşmalar çerçevesinde Türk ve akraba topluluklardaki yükseköğretim kurumlarında öğrenim görülebilmesinin ilke olarak kabulün gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Sosyal eğitim güvencesinin harç veya eğitim ücretini karşılayan kredi sağlanması şeklinde olması gerektiğinde görüş birliği sağlanmıştır. Bu kredilerin belirli bir kamu kuruluşunca veya bankalarca kredi verilmesi şeklinde iki seçenek önerilmiştir. Bu seçeneklerden biri veya her ikisi uygulanabilecektir.

Birinci seçenek, vakıf hastanelerine ve diğer özel hastanelere Devlet yardımı yapılmayıp bu hastanelerden yararlanılmasında da sosyal sağlık güvencesinin geçerli olması gibi, vakıf üniversitelerine Devlet yardımı yapılmayıp, bu üniversiteler ile Devlet üniversitelerinin ikinci eğitim programlarının da mevcut sosyal eğitim güvencesi kapsamına alınmasıdır.

Bu seçenekte bir başka uygulama tarzı, geri ödemenin, öğrencilik döneminde kredi desteğinin sağlanmasından birkaç ay sonra ailelerin ve mezuniyetten sonra öğrencilerin ödeyecekleri giderek artan aylık taksitler şeklinde olmasıdır. Bu seçenek için yeni bir kaynak önerisi olarak, işsizlik sigortası fonundan yararlanılabileceği ileri sürülmüştür.

İkinci seçenek eğitim ücreti kredisinin bankalarca verilmesi ve faiz sübvansiyonu sağlanmasıdır.

İkinci eğitim ve vakıf üniversiteleri öğrencileri için de eğitim ücreti kredisi verilmesi halinde, yükseköğrenimde zengin ve yoksul ayırımı kalkmış olacaktır. Bu uygulama, giderek, Devlet üniversitelerinde öğrenci katkı payı yerine eğitim ücreti alınmasını ve böylece Devlet üniversitelerinin, Devlet ödeneğine gerek olmaksızın, güçlü birer vakıf üniversitesi gibi faaliyet göstermesini de sağlayabilecektir.

Tüm üniversitelerdeki öğrencilerin harç veya eğitim ücretleri öğrenim süresinin tamamı için önceden belirlenmeli, eğitim ücretleri yönünden katma değer vergisinden muafiyet tanınmalı, harç veya eğitim ücreti kredisi öğrenim süresinin iki veya üç katı kadar bir zaman dilimine yayılan aylık taksitler halinde geri ödenmelidir. YURTKUR'a geri ödemelerde, paranın satın alma gücündeki değişiklikler dolayısıyla herhangi bir endeks değil, görülen öğrenimin her ödeme dönemindeki harç veya ücret miktarı esas alınarak taksit oranı belirlenmelidir.

Vakıf üniversiteleri öğrencilerinin eğitim ücreti kredisiyle desteklenmesi halinde bu üniversitelerde kontenjanlar boş kalmayacak, birim maliyetler ve dolayısıyla öğrenim ücretleri azalacak, daha fazla öğrenci Devlet desteği olmaksızın ailesinin imkânlarıyla vakıf üniversitelerinde okuyabilecek, kontenjanlar kalite düşmeksizin arttırılabilecek, fırsat eşitliği ilkesi çerçevesinde çok daha fazla lise mezunu yüksek öğrenim görme imkânına kavuşacaktır.

Bir öneriye göre, harç veya eğitim ücreti kredisinin yanı sıra, diğer harcamalar için YURTKUR tarafından verilen öğrenim kredilerinde, kredi miktarı asgari ücretin belirli bir oranı olarak belirlenmeli, geri ödemede de o dönem yürürlükte olan asgari ücret esas alınmalı ve geri ödemelerin kolaylaştırılabilmesi amacıyla her bir aylık kredi için olabildiğince uzun, mesela üç aylık ödeme süresi tanınmalıdır. Mesela öğrenim kredisinin aylık miktarı asgari ücretin dörtte üçü kadar olmalı ve her bir aylık kredi borcu için üç ay yürürlükteki asgari ücretin dörtte biri ödenmelidir.

Kaynak: Bültenler / Güncel

Haberler

Bakmadan Geçme

Dün gece deprem oldu mu? İzmir'de, İstanbul'da, Ankara'da deprem mi oldu? 25 Nisan dün gece deprem mi oldu? ALES 1 ne zaman açıklanacak 2024? Bade İşcil kimdir? Bade İşcil kaç yaşında, nereli? Özgür Özel yabancı dil biliyor mu, Almana biliyor mu, hangi dilleri biliyor? Motorine indirim mi geldi? SON DAKİKA! Güncel motorin fiyatları! Dahiliye neye bakar, hangi hastalıklara bakar? 25 Nisan 2024 Konya elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Konya'da elektrik ne zaman gelecek? 25 Nisan İstanbul elektrik kesintisi! ELEKTRİKLER NE ZAMAN GELECEK? İstanbul'da elektrik kesintisi! 25 Nisan 2024 Antalya elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Antalya'da elektrikler ne zaman gelecek? 25 Nisan Gaziantep elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Gaziantep'te elektrikler ne zaman gelecek? Gaziantep'te elektrik kesintisi! 25 Nisan 2024 Resmi Gazete ATAMA KARARLARI! Bugünün kararları neler? 25 Nisan Resmi Gazete yayımlandı! 32266 sayılı Resmi Gazete atamalar listesi! 25 Nisan Manisa elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Manisa'da elektrik ne zaman gelecek? Manisa'da elektrik kesintisi! 25 Nisan İzmir GEDİZ elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! İzmir'de elektrik ne zaman gelecek? İzmir'de elektrik kesintisi! Süper Loto sonuçları açıklandı mı? 25 Nisan Süper Loto kazanan numaralar neler? Süper Loto sonuçlarına ne zaman, nereden bakılır? 25 Nisan Ankara elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Ankara'da elektrikler ne zaman gelecek? Ankara'da elektrik kesintisi!
500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title