Haberler

Çevre Mühendisi Tekin: "Artvin Maden Kenti Durumuna Dönüştürülmüştür. Bu Yönüyle Yaşam Mücadelesine Dönüşmüştür"

Güncelleme:

Artvin’in Ardanuç ilçesi sınırları içerisinde yapılması planlanan Salınbaş Altın Madeni Tesisi’ne yönelik tepkiler devam ediyor. Artvin Salınbaş Çevre Platformu gönüllüsü ve çevre mühendisi Hakan Tekin, "Tema’nın raporlarına göre Artvin’in yüzde yetmiş biri maden ruhsatlıdır. Şu anda ne yazık ki, doğa kenti, turizm kenti, kültür kenti olması gereken Artvin bir maden kenti durumuna dönüştürülmüştür. Bu yönüyle de maalesef yaşam mücadelesine dönüşmüştür" dedi.

UĞUR İSTANBULLU

Artvin'in Ardanuç ilçesi sınırları içerisinde yapılması planlanan Salınbaş Altın Madeni Tesisi'ne yönelik tepkiler devam ediyor. Artvin Salınbaş Çevre Platformu gönüllüsü ve çevre mühendisi Hakan Tekin, "Tema'nın raporlarına göre Artvin'in yüzde yetmiş biri maden ruhsatlıdır. Şu anda ne yazık ki, doğa kenti, turizm kenti, kültür kenti olması gereken Artvin bir maden kenti durumuna dönüştürülmüştür. Bu yönüyle de maalesef yaşam mücadelesine dönüşmüştür" dedi.

Artvin merkeze bağlı Köseler ve Okumuşlar köyleri ile Ardanuç ilçesi Gümüşhane köyünü de kapsayan ve yaklaşık 602 hektarlık alanda yapılması planlanan Salınbaş Altın Madencilik Projesi'ne yönelik tepkiler devam ediyor. Artvin Salınbaş Çevre Platformu gönüllüsü ve çevre mühendisi Hakan Tekin, şu açıklamayı yaptı:

"TEMA RAPORLARINDA ARTVİN'İN YÜZDE 71'İ MADEN RUHSATLI"

"Salınbaş altın madeni projesi 24 Şubat 2023 tarihinde ÇED başvuru dosyası sunulan ve ÇED süreci başlatılan ve toplamda 602 hektarlık yani 844 futbol sahası büyüklüğünde ve bu yönüyle Artvin Cerattepe projesinin ÇED alanının yaklaşık 27 katı, Artvin HOD madeninde yaklaşık iki katı büyüklüğünde devasa bir ekolojik yıkım projesidir. Cerattepe'de hepinizin bildiği üzere geçmişte iki kez yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen 2016 yılında madenciliğin önü açılmıştı. Cerattepe'de bakır madeni ve kırma eleme ve teleferik hattı projesi devam ediyor. Sermaye ne zaman önü tıkanırsa ne yazık ki müracaat değişikliğiyle kendini var ediyor. Ülkemizde de Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği 23 kez değişikliğe uğramıştır bu da bunun en büyük göstergesidir. HOD Maden projesinde kompleks yer altı maden işletmeciliği depolama tesisi bulunurken Salınbaş'ta altın madeni açık işletme ve zenginleştirme tesisi ve atık depolama tesisi söz konusudur. Ruhsat alanı açısından değerlendirdiğimizde Salınbaş altın madeni yaklaşık 4 bin hektarlık devasa bir ruhsat alana sahip olduğunu görüyoruz. Tema'nın raporlarına göre Artvin'in yüzde yetmiş biri maden ruhsatlıdır. Şu anda ne yazık ki, doğa kenti, turizm kenti, kültür kenti olması gereken Artvin bir maden kenti durumuna dönüştürülmüştür. Bu yönüyle de maalesef yaşam mücadelesine dönüşmüştür. 1/100.00'lik Çevre düzenleme planında proje alanının orman alanı, ağaçlık karakteri korunması gereken alan ve bölgeye özel ürün alanı olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla bakım ormanlarını içeren çevre düzenleme planında ağaçlık karakterinin koruması gereken bir alana yapılan bu proje çevre düzeni planına aykırıdır.

"AĞIR METALLER VE SİYANÜR KANSERE SEBEP OLABİLİR"

En büyük tehlikelerden bir tanesi tank içi yöntemiyle cevherin burada sodyum siyanür çözeltisi ile ayrıştırılacak olmasıdır. Sodyum siyanürün PH dengesisin ayarlanması burada çok önemlidir çünkü düşük PH'larda hidrojen siyanüre dönüşür ve son derece öldürücü bir gazdır. Dökülme ve kaza riskleriyle suya ve toprağa karışan ağır metaller ve siyanürün kansere sebep olabileceği inkar edilemez bir gerçektir. Maden sahasının yalnızca 800 metre aşağısında Çoruh nehri üzerinde kurulmuş olan Deriner Barajı bulunmakta. Çoruh nehrinin toplamda 20 bin 265 km kare havza alanı var. Burada proje sahasının tamamı havza alanı içerisindedir. Okçular deresi, köprüler deresi, İncesu deresi gibi kuzey, güney yönüne akışına sahip olan dereler ve bunun dışında birçok dereler kuru dere yatağı bulunmaktadır. Bölgenin yağış durumunu düşündüğümüzde, eğim durumunu düşündüğümüzde ve çok şiddetli su erozyonuna maruz bir bölge olduğunu düşündüğümüzde oluşacak olan maden atıklarından yerleşim yerinin ve Deriner Barajı'nın etkilenmemesi asla söz konusu olamayacaktır.

"DERİNER BARAJI'NDAKİ CANLI YAŞAMINIDA BİTİRECEKTİR"

En önemli çevresel etkilerden bir tanesi de toz, gürültü ve titreşim olacaktır. Burada toprağın sıyrılması, patlatmalar kaya ve toprağın öğütülmesi işlemlerinde açığa çıkacak olan toz, solunum hastalıkları ve akciğer kanserine sebebiyet verme olasılığı ve yine çöken tozun duru su niteliğinde olan Deriner Barajı'ndaki canlı yaşamını bitirecek olması ve yine patlatmalarla birlikte yer altı sularının çatlak sistemlerinin yer değiştirmesi ve suların giderek azalması toprak kaymasını tetiklemesi ve yerleşim yerlerin ide bu açıdan da tehdit etmesi oldukça olası bir durumdur. Proje alanı Avrupa Sibirya ve İran Turan Türki coğrafyasının geçiş kuşağında yer almaktadır. Dolayısıyla her iki bitki coğrafyasının özelliklerini de bünyesinde barındırmaktadır. Burada ÇED başvuru dosyasında yapılmış olan flora fauna çalışmasına göre 74 familyaya ait 312 tür tespit edilmiştir. Bunlardan dokuz tanesi endemiktir. Dolayısıyla endemik olan türlerin gerçek yaşamı dışında herhangi bir önlemle yaşatılma olanağı yoktur. Fauna kısmında 169 türe ait birçok hayvanın yaşam alanıdır burası, bunların içerisinde kritik türler var, Şah kartal, Kafkas semenleri, yaban keçisi gibi. Dolayısıyla imzalamış olduğumuz ben sözleşmesi kapsamında" Türkiye Cumhuriyeti, kritik türlerini ve kritik altındaki türlerin korunmasını sağlamakla sorumludur.

"KÖYLERİMİZDE YAŞAYAN İNSANLAR YERİNDEN EDİLEREK GÖÇE ZORLANACAK"

Projenin en önemli kalkınma modeli olarak ortaya atılan istihdam politikasına karşılık aslında arazinin hazırlanması ve inşaat aşaması sadece iki buçuk yıldır. Dolayısıyla iki buçuk yıl geçici ve mevcut koşullarda işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından güvencesiz bir istihdam modelidir. Buna karşın bölgede yüzyıllardır tarım ve hayvancılık yapılmaktadır ve proje alanı hakim toprak yönünden incelendiğinde kahve rengi toprak rengine sahip humus yönünden yüksek potasyum içeren oldukça zengin topraklardır, büyük bir çoğunluğu. Dolayısıyla burada yapılması gereken tarıma ve hayvancılığa destek vererek var olan zengin toprakların olduğu gibi korunmasını sağlamaktır. Bütün bu çevresel etkilerin yanında, projenin hayata geçmesi demek aynı zamanda bir tarihi ve bir kültürü yok edilmesi denmektir. Mevcutta şu an köylerimizde yaşayan insanlarımızın yerinden edilerek göçe zorlanması demektir. Her yönüyle ekolojik yıkıma neden olacak projeden vaz geçilmelidir. Bugüne kadar yapılmış olan tahribatlarda bölge halkının görüşleri doğrultusunda onarılmalıdır."

Kaynak: ANKA / Yerel

Artvin Maden Yerel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title