Haberler

Yargıtay: Kamu Yararı Ölçütü Belirleyici

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Avukat Nurdane Kara Davasında Basın Özgürlüğü ile Kişilik Değerlerinin Karşı Karşıya Geldiği Durumlarda 'Kamu Yararı' Ölçütünün Belirleyici Olduğunu Vurguladı.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Ankara Barosu avukatlarından Nurdane Kara'nın hazırladığı bilirkişi raporuna ilişkin haberlerde, Kara'nın ''kişilik haklarına saldırıda'' bulunulduğu gerekçesiyle haberi yapan gazete aleyhine manevi tazminata hükmeden yerel mahkeme kararını bozdu. Yargıtay, Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda ''kamu yararı'' ölçütünün belirleyici olduğunu vurguladı.

Avukat Nurdane Kara, 11 yaşındaki bir çocuğun ölümüyle sonuçlanan trafik kazasına ilişkin hazırladığı bilirkişi raporunda, ''anne ve babanın çocuk için yapacakları bakım ve yetiştirme giderlerinin çocuğun ileride anne ve babasına vereceği destek miktarından fazla olacağı şeklinde bir gerekçeyle zarar oluşmayacağı'' görüşüne yer vermişti.

Rapora ilişkin yapılan haberlerde ''kişilik haklarına saldırı'' yapıldığını öne süren avukat Kara, haber yapan gazete aleyhine manevi tazminat davası açmış, dava kısmen kabul ediyerek ''yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı'' nedeniyle gazetenin avukat Kara'ya manevi tazminat ödemesine hükmetmişti.

Kararın davalı gazete tarafından temyiz edilmesinin ardından dosyayı görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, davanın tümden reddedilmesine karar vererek, yerel mahkemenin kararını bozdu.

Daire kararında, basının özgürce yayın yapmasının Anayasa ve yasalarla güvence altına alındığına işaret ederek, basına sağlanan güvencenin amacının, ''toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmek'' olduğunu belirtti.

Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda ''kamu yararı'' ölçütünün belirleyici olduğu ifade edilen kararda, ''Gerek yazılı ve gerekse görsel basın, yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır'' denildi.

Kararda, dava konusu haberde, hazırlanan bilirkişi raporun yanlışlığının anlatıldığı belirtilerek, bilirkişi raporunun kamuoyuna yansıma ve algılanışında farklılıklar olduğu, rapora ilişkin yapılan haberlerin de ''eleştiri sınırları aşılmadan'' yapıldığı kaydedildi.

Konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık yönünden de davacının kişilik haklarına bir saldırıda bulunulmadığı sonucuna varan daire, ''manevi tazminat talebinin tümden reddedilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden'' kararın bozulmasına hükmetti.

Kaynak: AA / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title