Gazze Şeridi'nde koronavirüs korkusu: İlk iki vakanın ardından büyük bir salgın gelebilir

Gazze'de Pazar günü ilk iki koronavirüs vakasının açıklanmasından bu yana polis, deniz kıyısındaki kahvelerin kapalı olup olmadığını denetlemek üzere devriye geziyor ve hoparlörlerden "evden çıkmayın" duyurusu yapıyor.

Salgının ortaya çıkışından bu yana sağlık yetkilileri hastalığın dünyanın en kalabalık ve yokluk içindeki yerlerinden biri olan Gazze Şeridi'ne gelmesi kaygısıyla yaşıyordu.

Nüfusun çok yoğun olduğu bölgede mülteci kamplarında, gecekondu mahallelerinde iç içe, geniş aileler halinde yaşayan insanların sosyal mesafelenme gibi önlemler alması neredeyse imkansız. Bu da ister istemez hastalığın çok büyük hızla yayılacağı ve zaten çok zorlanan hastanelerin bu durumla başa çıkamayacağı endişelerini artırıyor.

Pakistan'dan dönen iki kişinin Pazar günü koronavirüs pozitif çıkması üzerine Gazze'ye geçen Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) Filistin topraklarındaki sorumlusu Gerald Rockenschaub, "Burası çok zorlu ve engellerle dolu bir ortam" diyor ve ekliyor:

"Tek bi iyi yönü var. Burada yaşayanlar zaten sürekli karantina altında. Dolayısıyla hastalığın buradan dışarı yayılması diye bir şey söz konusu değil."

Katar'dan tıbbi malzeme ve 150 milyon dolar sözü

Gazze'ye tıbbi malzeme takviyesi gönderildi ve Katar önümüzdeki 6 ay boyunca bölgede Covid-19'la mücadele edilebilmesi için 150 milyon dolar yardım vadetti.

Okullar, pazar yerleri ve düğün salonları iki haftadır kapalı. Şimdi önlemler daha da sıkılaştırılıyor.

Taksi şoförü Alaa Salih "Sokaklardaki insan sayısı çok azaldı. Tabii benim işim de azaldı. Para kazanamamak beni endişelendiriyor ama mesleğim nedeniyle insanlarla yakın temas içinde olduğum için virüsü alacağımdan da korkuyorum" diyor.

Gazze Şeridi, 2007 yılında Hamas'ın seçimleri kazanıp bölgenin yönetimini ele geçirmesinden bu yana İsrail ve Mısır tarafından abluka altında tutuluyor.

İlk iki vaka açıklanana kadar Gazzeliler kendi aralarında, abluka sayesinde koronavirüsün Gazze'ye gelemediğini söyleyerek, bu zoraki tecridin kendilerini korumasındaki ironiye dikkat çekiyorlardı.