Haberler

Utah Üniversitesi Öğretim Üyesi Akp'nin Kitabını Yazdı:"erdoğan Köşk'e Çıktığında Ortada Akp Adına Ne Kalacak Merak Ediyorum"

Akp İle İlgili İncelemelerinden Oluşan Kitabını Yeni Çıkaran Utah Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Doç. Hakan Yavuz, "akp Bir Karizma Partisi. Karizmatik Lider Recep Tayyip Erdoğan Etrafında Şekillenen Bir Yapı. Erdoğan Aynı Zamanda Partinin De Simgesi. Başbakanı Partiden Çıkardığınızda-yani Çankaya Köşkü’ne Çıktığında-ortada Akp Adına Ne Kalacak Onu Merak Ediyorum" Dedi.

AKP’yi anlatan kitabını yeni çıkaran Amerikan Utah Üniversitesi siyaset bilimi öğretim üyesi Doç. Dr. Hakan Yavuz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını da içeren ilginç bir değerlendirme yaparak, “AKP bir karizma partisi. Karizmatik lider Erdoğan etrafında şekillenen bir yapı. Erdoğan, aynı zamanda partinin de simgesi. Onu partiden çıkardığınızda-yani Çankaya Köşkü’ne çıktığında-ortada AKP adına ne kalacak onu merak ediyorum” dedi.

Doç. Yavuz, yeni kitabı, “The Emergence of a New Turkey: Ak Parti And a Democracy” kitabıyla ilgili Yeni Şafak gazetesinin sorularını yanıtladı. Yavuz, kitabı hakkında bilgi verirken, hem siyaset dili, hem asker-sivil ilişkileri, hem de demokrasi-güvenlik ilişkileri açısından yeni bir toplumsallaşma süreci yaşandığını, bu dönüşümün köklerini Özal dönemindeki neo-liberal ekonomik politikalara ve özellikle de yerel yönetimlerdeki değişimlere bağladığını belirtti.

AKP’NİN KÖKLERİ ANAP’TA

Yavuz, Özal döneminde yeni bir “Anadolu burjuvazisi” ve bu burjuvazinin desteklediği bir “kültürel alan ve aydınlar” grubu oluştuğunu ve “fırsat alanlarının” yaratıldığını ifade ederken, “AKP, böylesi bir dönüşümün sonucu olarak ortaya çıktı. 2002’de kurulan AKP’nin sosyolojik köklerini ANAP döneminde aramak lazım. Bence AKP, Türkiye’deki sosyolojik dönüşümün siyasi bir sonucudur. Bu dönüşümü anlamak için Özal dönemini ele almak zorundasınız. Bir de şu var: AKP, sürekli zıtlaşma halinde olman resmi Türkiye ile ‘öteki’ Türkiye’nin barışma sürecinin de bir diğer adıdır” dedi.

AKP’NİN ÖNÜNDEKİ ÜÇ HENDEK

Hakan Yavuz, bu yeni sürecin motorunun Anadolu’da palazlanan sermaye, siyasi alandaki temsilcisinin de AKP olduğunu, sürecin ufak tefek krizlere karşın başarıyla devam ettiğini ancak bazı “hendekler” ve “hatalar” da bulunduğunu kaydetti. Hendeklerden AKP’nin kendi iradesi dışında statükocu güçlerin kazdığı engelleri kastettiğini belirten Yavuz, bunları şöyle anlattı:

“En büyük hendeklerden biri ekonomi. 2001’deki krizde gördük ki ülke soyulmuş. Büyük borç yükü bırakıldı. Bunların sonucu mesela ekonomik büyümeye oranla istihdam artmıyor. Gelir dağılımı oldukça bozuk.

Bir diğer hendek ise kurumsal alanlar. Yargı, üniversite ve bürokrasi. Asıl sorunlardan biri de özellikle 1990’lı yıllarda önü alınamayan rüşvet olaylarına, bir şekilde AKP’nin de dahil edilme çabası.

Bir diğer konu ise dönüşen Türkiye’yi Ortadoğu’da bir maceraya sürükleme çabasının varolduğu. Özellikle son günlerde Amerika’da bazı gruplarca gündeme getirilen Sünni-Şii çatışması küresel kamuoyu oluşturacak sıklıkla tekrar ediliyor. Türkiye bu tuzağa itilmeye çalışılıyor.”

ERDOĞAN’I ÇIKARIRSANIZ AKP’DEN GERİYE NE KALIR

Hakan Yavuz, AKP’nin bilerek ya da bilmeyerek yaptığı hataların başında ise “Parti içi demokrasinin ciddi şekilde işletilmemesinin” geldiğini belirtti. Yavuz, “Kısacası, parti kurumsal kimliğini henüz oluşturamadı. AKP, bir dini veya etnik kimlik partisi değil. Bir ‘karizma’ partisi. “Karizmatik lider’ Recep Tayyip Erdoğan etrafında şekillenen bir siyasi yapı. Erdoğan, aynı zamanda partinin de simgesi. Sayın Başbakanı partiden çıkardığınızda-yani Çankaya Köşkü’ne çıktığında-ortada AKP adına ne kalacak onu merak ediyorum. Bakın birçok kişi ‘AKP’ye oy verdim ama AKP’li değilim’ diyor. Bu çok önemli bence” dedi.

28 ŞUBAT ERKEN DOĞUM YAPTIRDI

Yavuz, AKP’nin tek bir kimliği olmadığını, parti içinde yer alanların çeşitli kimliklerinin bulunduğunu, Washington’daki kimi entelektüellerin iddialarının aksine AKP’nin İslamcı bir parti olmadığını ifade etti. AKP’nin Özal döneminde atılan sosyolojik köklerinin siyasi alana taşınırken iki etkili kriz tarafından örselendiğini kaydeden Yavuz, şu değerlendirmede bulundu:

“Bunlardan ilki 28 Şubat süreci ile Milli Görüş hareketi arasındaki ilişkidir. 28 Şubat süreci Milli Görüş hareketi içindeki oluşumları hızlandırdı ve bir nevi bu hareketin erken doğuşuna da neden oldu. Keşke bu daha doğal bir doğuş süreci olsaydı. Bu sürece karşı yeni çözüm yolları arandı ve özellikle AB konusunda, daha açık tavırlı olan genç kadrolar AKP’nin öncüsü oldular. İkincisi ise 2001’de yaşanan ekonomik krizdir. Türkiye’nin 2002 yılı dağınıktır. Siyasi kurumları çökmüş ve ekonomisi de batmıştır. Halk yeni arayışlar içindedir. AKP, umudun partisi haline gelmiştir. Yeni bir söylem getirmiştir.”

TÜCCAR SİYASETİ SÖYLEMİ ÜRKÜTÜCÜ

Yavuz, AKP’yi yarattığı “aşırı pragmatizm” nedeniyle eleştirdi. Yavuz, “Yani ‘tüccar siyaseti’ denilen bir süreç bu. Bir noktada ürkütücü tarafları var. Devlet yönetimi ekonomik mantığa göre yapıldı mı bir dizi sorunu da arkasından sürüklüyor. Devlet zarar etse dahi kimi hizmetleri sunmak durumunda. En acil sorunlardan biri gelir dağılımındaki dengesizlik. Eğitim ve sağlık konularında çok ciddi sorunlar var. Özelleştirme yegane çözüm yolu değil” dedi.

PARTİ İLE HÜKÜMET ARASINDA İLETİŞİMSİZLİK

Yavuz, AKP’nin en önemli sorunlarından birinin kendi gündemini oluşturamaması olduğunu belirtirken de, “Partiyle hükümet arasında iletişim yetersiz; tabii bunun sonucu parti teşkilatları kaynayan kazan ve sürekli değişiyor. Bu ise AKP’nin kurumsal kimlik oluşturmasını önlüyor. AKP, başkaları için demokrasi istedi, şimdi kendi için demokrasinin mücadelesini verecek” diye konuştu.

AKP KÜRT SORUNUNA HAZIRLIKSIZ

Kaynak: ANKA / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title