Haberler

Usta'nın Hikayesi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tüm vatandaşların yaşam tarzının teminatı olduklarını belirterek, "Herkes istediği yerde, istediği gibi görüyorsunuz eğleniyor, geziyor, tozuyor, yiyor, içiyor. Kimseye böyle bir müdahale AK Partili hiçbir belediyeden veya merkezi yönetimden bugüne kadar olmamıştır. Sormak lazım yani yaşam tarzınıza karışılıyor da ne yapılıyor? Yani giyimine, kuşamına, yemene, içmene neyine karışılıyor? Ben, bunu soruyorum ama bu sorumun cevabını alamıyorum. Sadece bir başlık atmışlar, yaşam tarzımıza karışılıyor. Ne yapılıyor? Kim, nerede, nasıl karıştı? Bunu bir görelim" dedi.

Başbakan Erdoğan, Beyaz TV'de yayımlanan Usta'nın Hikayesi Belgeseli'ni, sunucular Ferda Yıldırım ve Ertem Şener ile izleyerek değerlendirmelerde bulundu.

"Bazı radikal değişiklikller sizinle birlikte başlıyor. Hatta tabandan bile eleştiriler alıyorsunuz. Diyorsunuz ki biz bizi bilenlere değil bizi bilmeyenlere mesela meyhanelere, kahvehanelere gidelim onlara da elimizi uzatalım. Belki de bugünün temellerini o zamandan atıyorsunuz" değerlendirmesi üzerine Başbakan Erdoğan, 1989'da Beyoğlu'nda aday olduğunda 1,5 puanlık bir oy farkıyla seçimi kaybettiklerini ancak, partisinin oy oranını 3,7'den yüzde 21'in üzerine çıkardıklarını söyledi.

Bu seçimin hayatında çok büyük bir yeri bulunduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Gece yarısı oylar çalındı, şu oldu, bu oldu gibi birçok şeyler konuşuldu, edildi. Üniversiteden biz 75 kişilik bir ekip aldık. Bunlara sürekli anket yaptırıyoruz. Belli bir yevmiye veriyoruz. Kızlı ve erkekli gruplar. Üniversiteli bu kızlarımıza bazı yerlerde çok hakaret ettiler. Refah Partisi'nin içinde bu tür kızlar nasıl çalışır. Halbuki onlar bizim için anket çalışması yapıyorlar. Çünkü her gün göreceğim diyorum, neyiz, nerede eksiğimiz var. Neyi yapmamız lazım. Bu çalışmalar yapılıyor. Buna rağmen o kızlı ve erkekli anket grubumuz son haftaya kadar yoğun bir çalışma yaptılar. Bu hakaretlere rağmen. Son hafta yanıma geldiler. Dediler ki, 'Başkanım, müsaade ederseniz biz bu hafta sizden ücret falan istemiyoruz. Artık biz Refah Partili olarak çalışacağız.' Öyle bir tempo ve çalışma yaptılar. Tabii benim dünyamda onların özel bir yeri var. O kardeşlerimizin hepsine selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum. Çünkü onların emekleri adeta bu işin tohumu oldu."

Geç saatlerde bu seçimin kaybedildiğini öğrendiklerini anlatan Erdoğan, "Avusturya'dan orada çalışan semtimizden bir arkadaşımız, yaşça benden biraz büyük. İsviçre'de çalışan şu anda rahmetli olan Tevfik Aydeniz kardeşim vardı. Seçim için onları davet ettim. Çünkü tehditler falan geliyordu. Çıktılar geldiler. O da o zaman güreşte falan Balkan şampiyonu olan bir kardeşimizdi. Kapıdan çıktım, karşıya geçmiş bir yarımlık almış, Yeni Rakı, orada onu içiyor. İçerken ne diyor biliyor musun, 'Başkanım sen ağlama, ben ağlıyorum' diyor. 'Ama biz oraya çıkacağız' diyor. Seksen dokuz. 94'ün sinyalini veriyor. 'Biz oraya çıkacağız' diyor. ve 94'te biz İstanbul'u alıyoruz. Bunun adı inanmaktır. ve o kişi daha sonra rakıyı falan da bıraktı ve bize yol arkadaşı oldu. Sonra Beyoğlu'nu da aldık. İstanbul'u da aldık. Bu yola öyle devam ettik" diye konuştu.

"40 gramlık kahve yaptılar"

O dönemde Refah Partisi'nin İstanbul'da seçimi kazanma ihtimalinin düşük görüldüğünü belirten Başbakan Erdoğan, ilk defa kadın hareketinin o seçimlerde İstanbul'da yer tuttuğunu anlattı. Erdoğan, "Ankara'da Melih bey, İstanbul'da biz. Bu iki yer çok önemliydi" diye konuştu.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Zaten siz bu iki yeri aldığınız anda Türkiye'de iş bitti. Hemen arkasından milletvekilleri seçimleri gelecek ve milletvekilleri seçimlerini de bu iki seçim ciddi oranda belirliyor ve Türkiye'de o zaman Refah Partisi'ni birinci parti konumuna çıkardı. Ankara, İstanbul diyerek geçme, Türkiye'nin özeti buralar. Öyle bir çalışma ki kadınlar 40 gramlık kahve yaptılar. Teşkilatımızın hazırlayıp kadın kollarına verdiği bu kahveleri ev ev dolaşarak dağıttılar. Söyledikleri söz çok enteresandı, 'Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var ya. Burada da 40 gram kahve var, 40 yıl hatır istiyoruz sizden. Refah Partisi ile barışa, sevgiye, birliğe... Böyle konuştular, böyle çalıştılar. O görülen 'Tamam inşallah' yazılı afiş var ya. O son gece İstanbul'da asılan 500 bin afişten biridir. Yani çalıştık, son geceye geldik, artık iş bitti. Tamam inşallah. Erkin Koray'ın Fessupanallah şarkısı..."

"Dağları delerek İstanbul'a su getirdik"

Belediye başkanı seçildiğini nasıl öğrendiğinin, yanında kimin bulunduğunun ve ilk kimin tebrik ettiğinin sorulması üzerine Erdoğan, İstanbul'un dertli bir şehir olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Çöp İstanbul'un en büyük derdiydi. Kirli hava İstanbul'un en büyük derdiydi. Susuzluk almış başını gidiyor en büyük dert. Bütün bu dertlerden çıkış. İktidarda İstanbul'da CHP iktidarı var. CHP iktidarı çöpü getirdi, kirliliği getirdi, susuzluğu getirdi. Biz ne dediysek bunu anında bitireceğiz hedefimiz bu. İşe başladığımız andan itibaren, 2,5 milyar dolar borçla devralmışız, bir defa 180 kilometre uzaklıktan Trakya'dan İstanbul'a dağları delerek su getirdik. O zaman İSKİ Genel Müdürüm şimdiki Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu idi. Aynı şekilde fen işleriyle alakalı olarak geçen dönem milletvekilimiz olan Prof. Dr. Adem Baştürk bey. Genel sekreter yardımcısı olarak görev yapıyordu. Onlarla daha önce yaptığımız çalışmalar vardı. Hazırlıklarımızı biz seçim öncesi çoktan yaptık. Şimdi Siyaset Akademisi diyoruz ya, o zaman da biz Yerel Siyaset Akademisi diye bir akademi kurmuştuk İstanbul'da. İl başkanıyım, o akademiyi kurduk. Buradan hem ilçelere hem ile hem belediye başkan adaylarını hem meclis üyelerini yetiştiriyoruz. Konusuna hakim, ne yapacağını biliyor, İstanbul'u görüyor. İstanbul'un röntgenini çekmiş. Nerede ne var. Bu eksiklikleri nasıl gidereceğiz. Bunların hepsi belirlendi, tespit edildi, adımlar atıldı ve hamdolsun o seçimlerden de onların ummadığı bir şekilde neticeyi de...

Bir şey çok önemli, sayımlar yapılıyor, biz televizyonlar daha neticeyi açıklamadan bütün teşkilatlarda online sistemi kurmuşuz. Sandıklarda neticeler alınıyor, resmi tutanak hemen ilçeye, ilçeden merkeze geliyor, orada toplanıyor. Biz neticeyi aldık, gayet eminiz kendimizden. O zamanki Sabah Gazetesi'nin bir temsilcisi geldi. Benimle röportaj yapmak istiyor. 'Geçmiş olsun seçimi kaybettiniz' dedi. 'Yok seçimi kazandık' dedim. Gayet rahat bir şekilde. 'Şu anda Anavatan İl Merkezi'nde kutlamalar var' dedi. 'Yarın sabah tekrar ziyaretine gidersiniz' dedim. Biz Allah'a hamdolsun o akşam aldığımız neticeyle seçimi kazandığımızı gördük."

Yaşam tarzına müdahale

"İstanbul'da seçildiğiniz zaman yaşam tarzına müdahale konuşuldu. Halen bu korkunun devam ettiği de düşünülüyor. Yaşam tarzımıza müdahale edilecek duygusu yoğundu. Buna dair neler anlatırsınız bize o dönemden" sorusu üzerine Erdoğan, geçmişte yazılı ve görsel medyada, günümüzde ise bunların yanı sıra sosyal medyada hala yaşam tarzına karışıldığı iddiasının yer aldığını belirtti.

Erdoğan, "Sormak lazım yani yaşam tarzınıza karışılıyor da ne yapılıyor? Yani giyimine, kuşamına, yemene, içmene neyine karışılıyor? Ben bunu soruyorum ama bu sorumun cevabını alamıyorum. Sadece bir başlık atmışlar. Yaşam tarzımıza karışılıyor. Ne yapılıyor? Kim, nerede, nasıl karıştı? Bunu bir görelim ya" diye konuştu.

Bunu anlamakta zorluk çektiğini belirten Erdoğan, "Anlatmakta da herhalde artık gücümüz yetmiyor. Çünkü ülkemde biz bunların hepsinin teminatı olduk bugüne kadar, güvencesi olduk. Herkes istediği yerde istediği gibi görüyorsunuz eğleniyor, geziyor, tozuyor, yiyor, içiyor. Kimseye böyle bir müdahale AK Partili hiçbir belediyeden veya merkezi yönetimden bugüne kadar olmamıştır" dedi.

Kendilerine müdahale olduğunun ifade edilmesi üzerine Erdoğan, kendilerine ve ailelerine müdahale olduğunu belirtti. Erdoğan, şöyle devam etti:

"Başörtülü kızlarımızın bu ülkede eğitim öğretim hakkı ellerinden alındı. Bundan daha büyük müdahale olur mu? İmam hatiptekini söylüyorum, 'Siz ölü yıkayıcısı olacaksınız.' Bundan daha büyük müdahale olur mu? Biz bu müdahalelerin içinde ezile ezile geldik, ama inandık ve bugünlere geldik. Halkımız eğer bizi kucaklıyorsa, onlar dışlanmamanın olmadığını onlar görüyor. Yaşam tarzımıza karışıldı mı, karışılmadı mı? Bunu görmedikleri için kalkıp AK Parti'ye yüzde 50 oy veriyor. Diğerlerine oy verilmiyorsa, diğerleri ifadesini kullandığımızdan dolayı da rahatsız oluyorlar. Tabii ki sen bir zihniyet ortaya koyuyorsun, bir diğeri bir zihniyet ortaya koyuyor ama halkım sizde toplanmıyor niye, siz kucaklayamıyorsunuz. ya bir etnik unsurun temsilcisi oldunuz ya bir bölgenin temsilcisi oldunuz. Biz ise Türkiye'nin 81 vilayetinin temsilcisi olduk, farkımız bu."

Cezaevi günleri

Belgeselde Başbakan Erdoğan'ın cezaevi günlerinin anlatıldığı bir klip de gösterildi. Klipte Erdoğan'ın 1997'de Siirtt'te düzenlenen mitingde yaptığı konuşma ve okuduğu şiir nedeniyle 10 ay hapis cezasına çarptırıldığı anımsatıldı.

Klipte, 12 Eylül öncesinde, Erdoğan'ın, Milli Selamet Partisi Gençlik Kolları üyesi bir grupla birlikte öldürülen iki arkadaşlarının cenaze töreninde, gruptaki bazı kişilerin slogan atıp yürüyüşe geçmesi nedeniyle polis müdahalesi sonucu gözaltına alınıp, sıkı yönetim komutanlığına teslim edildiği ve Fatih'te başlayan yürüyüşün önce Metris, daha sonra da Selimiye Askeri Kışlası'nda son bulduğu belirtildi.

Erdoğan'ın, aradan yıllar geçtikten sonra okuduğu şiir zararlı görüldüğü için düşünce suçlusu sayılıp cezaevine gönderilerek yıllarca uğruna mücadele ettiği Büyükşehir Belediye Başkanlığının elinden alındığı, gece gündüz demeden hizmet ettiği İstanbulundan ayrı bırakıldığı kaydedilen klipte, Erdoğan cezaevine giderken düzenlenen etkinlikte sahne alan Ahmet Kaya'nın "Şarkı söyleyenlerin ve şiir okuyan insanların tutuklanmadığı, tutuklanmayacağı cumhuriyetlerde bir daha görüşmek üzere diyorum" sözleri yer aldı.

Erdoğan, Ahmet Kaya'nın sözlerini alkışladı.

Klibin ardından Erdoğan, "Kazlıçeşme. Ahmet Kaya kardeşimiz o gün seve seve oraya geldi ve hakikaten coşku içinde hem sanatını icra ederken mesajları da en güzel şekilde verdi" dedi.

Bu veda töreninde Ahmet Kaya'yı dinlediklerini ifade eden Erdoğan, "Biliyorsunuz hani bugün onları savunduklarını söyleyenler ona çok şeyler yaptılar. Otelin arka kapılarından kaçırdılar Ahmet Kaya'yı. Sanatı, sanatçıyı sevdiklerini söyleyenler, bugün değişik yerlerde meydanlarda bu şekilde nutuk atanlar, o gün onun karşısına dikilenlerdi. Bunları hep yaşadık. Fakat ben ne zaman kendisini nereye davet ettiysem geldi ve o veda gününde de az önceki o tablonun içinde yerini aldı. Ben kendisine rahmet diliyorum" diye konuştu.

"Yol arkadaşlığı çok önemli"

Kendisini cezaevine uğurlayan kalabalığın coşkusuna dair duygularının ve cezaevi günlerinin sorulması üzerine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birşeyi özellikle söyleyeceğim. Ben aslında o gün çok farklı şeyler yaşadım. Beyoğlu seçimlerinde benimle beraber olan, İsviçre'den gel dediğimde çıkıp gelen Tevfik Aydeniz kardeşim o gün vefat etti. Fatih Camisi'nde onun cuma namazı ile cenaze namazını kıldık. Onu kabre uğurladık. Beni de bütün sevenlerimiz Pınarhisar'a beraberce uğurladılar. Kabir ve Pınarhisar Cezaevi. Yol arkadaşlığı, bu çok önemli. Pınarhisar'da binlerce sevenimiz hep beraberdik. Orada duygulu anlar yaşandı. Fakat bütün Pınarhisar süreci benim dolu dolu geçti. Hayret ediyordum her gün bakıyorum 100'ün altına düşmüyor ziyaretçi. Ziyarete geliyorlar, kendileriyle kısa kısa görüşmeler yapıp uğurluyoruz. Ama bu arada da yoğun bir şekilde bana mektuplar geliyordu. Yaklaşık 10 bine yakın mektup. Gündüz gelenlerle görüşüyorum, gece sabah namazına kadar sürekli onlara cevap yazıyorum."

Programda Başbakan Erdoğan'a cezaevinde gelen mektuplarla ilgili hazırlanan klibe de yer verildi.

"Bu mektuplar size rehberlik yaptı mı, daha da hırslandırdı mı sizi?" sorusu üzerine Erdoğan, kendisini bir görev, bir sorumluluk yüklendiğini ve bir de haksızlığın karşısında olduğunu söyledi. Erdoğan, "Bu mektuplar içinde neler var neler. Ne duygular var. İşte ifade edildiği gibi geleceğin tespitini bile yapabiliyorlar. Ben de kendilerine hiç usanmadan bıkmadan mektuplar yazdım, cevaplar yazdım. Hiç usanmadan" dedi.

Medrese-i Yusufiye

Cezaevini Medrese-i Yusufiye olarak niteleyen ve burada geçmişin muhasebesini yapma imkanı bulduğunu aktaran Başbakan Erdoğan, şunları anlattı:

"Yanımdaki odada da benimkine koğuş demeyelim o kadar büyük değildi. İçinde tuvaleti banyosu olan... Yan tarafımda da yine aynı şekilde. Bir de malum maltamız var orada voltamızı atıyoruz fırsat buldukça. Bizim oda belediye başkanı olmam hasebiyle sadece yanımıza bir kişi verdiler. Onunla beraber o süreyi doldurduk. Yanımızdaki odada da bugün terör örgütüne mensup kişiler var dendi. Ben birgün savcı beye dedim ki 'Müsaade ederseniz ben bu arkadaşlarla tanışmak istiyorum' dedim. 'Sayın başkan böyle bir şey yapmayalım. Doğru olmayabilir' dediler. 'Ne olacak belki bir vesile olur' dedim. Bize müsaade ettiler. Birgün girdik kendileriyle tanıştık. Zaten 9 kişi falan kalıyorlar. Bir muhabbetimiz oldu. Yanlarında yataklık etmek suçundan bulunan Kürt vatandaşımız vardı. Onlarla da orada bir sohbetimiz oldu. Tabii onlar, bizim onlara karşı verdiğimiz mesajlar karşısında çok duyguluydular. Bu süreç içinde attığımız adımlarla çıktığımız andan itibaren biz bir şeyin sorumluluğunu üslendik ve dedik ki biz o adımı atacağız ama ne yapacağız? Dedik ki Türkiye'de siyasette bir boşluk var mı, yok mu? Bir boşluk varsa bu adımı atmamız lazım. Türkiye'de şu anda bir siyasi partinin kurulması isteniyor mu? İsteniyorsa bu siyasi partinin 81 vilayette kimler tarafından kurulması lazım. Bunun merkez kurucuları kimlerdir."

- Ankara

Kaynak: AA / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Ak Parti Türkiye Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

Hüseyin Yener kimdir? Zafer Partisi Isparta- Gönen Belediye Başkan adayı Hüseyin Yener kaç yaşında, nereli? Hüseyin Yalçın kimdir? Zafer Partisi Isparta- Gelendost Belediye Başkan adayı Hüseyin Yalçın kaç yaşında, nereli? Ercan Yılmaz kimdir? Zafer Partisi Isparta- Eğirdir Belediye Başkan adayı Ercan Yılmaz kaç yaşında, nereli? Abdülkerim Akkaya kimdir? Memleket Partisi Artvin Arhavi Belediye Başkan Adayı Abdülkerim Akkaya Kaç yaşında, nereli? Adil Gürbüz kimdir? Memleket Partisi Artvin Ardanuç Belediye Başkan Adayı Adil Gürbüz Kaç yaşında, nereli? Turgay Şirin kimdir? Memleket Partisi Ardahan Çıldır Belediye Başkan Adayı Turgay Şirin Kaç yaşında, nereli? Yıldırım Öztuğ kimdir? Memleket Partisi Afyonkarahisar Dazkırı Belediye Başkan Adayı Yıldırım Öztuğ Kaç yaşında, nereli? Hüseyin Yakaryılmaz kimdir? Memleket Partisi Adıyaman Yaylakonak Belediye Başkan Adayı Hüseyin Yakaryılmaz Kaç yaşında, nereli? Hayriye Yıldız kimdir? Zafer Partisi Isparta- Atabey Belediye Başkan adayı Hayriye Yıldız kaç yaşında, nereli? Berat Doğan kimdir? Zafer Partisi Isparta- Aksu Belediye Başkan adayı Berat Doğan kaç yaşında, nereli? Oğuz Emre Gökal kimdir? Zafer Partisi Hatay- Yayladağı Belediye Başkan adayı Oğuz Emre Gökal kaç yaşında, nereli? Akaryakıt fiyatları 3 haneli rakamlara mı çıkıyor? Cumhurbaşkanlığı ne dedi? Suphi Yıldız kimdir? Zafer Partisi Hatay- Samandağ Belediye Başkan adayı Suphi Yıldız kaç yaşında, nereli? Salih Savaşlı kimdir? Zafer Partisi Hatay- Reyhanlı Belediye Başkan adayı Salih Savaşlı kaç yaşında, nereli? Abdullah Kadayıf kimdir? Zafer Partisi Hatay- Payas Belediye Başkan adayı Abdullah Kadayıf kaç yaşında, nereli?
500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title