"Türkiye Ülke Ekonomik Raporu ve Ülke İşbirliği Stratejisi" Konferansı

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, "Orta vadede biz eğer işgücü piyasası reformuyla, sosyal güvenlik reformuyla, enerji piyasası reformuyla cari açığı makul bir düzeye çeviremediysek başarısız olmuş oluruz. Bence bu reformların hepsi orta uzun vadede cari açığı çok daha makul bir seviyeye çekme kapasitesine sahiptir" dedi.

Dünya Bankası ve Hazine Müsteşarlığı işbirliğiyle yapılan "Türkiye: Ülke Ekonomik Raporu ve Ülke İşbirliği Stratejisi" kapsamında "Sürdürülebilir Büyüme" konulu konferans Swiss Otel'de gerçekleştirildi. Toplantıya Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve çok sayıda davetli katıldı. Bakan Şimşek, yaptığı konuşmada, 9. kalkınma planının Türkiye'nin hedeflerini açık bir şekilde ortaya koyduğunu belirterek, söz konusu plana bakıldığında istikrar içerisinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip bilgi toplumuna dönüşen bir Türkiye vizyonunun olduğunu söyledi. Ülke işbirliği strateji kapsamında yer alan proje ve programlar için önümüzdeki 4 yıllık dönemde toplam 6.2 milyar dolar tutarında finansman sağlanmasının öngörüldüğünü bildiren Bakan Şimşek, 9. kalkınma planında yer alan temel kalkınma ekseninin kapsamında gerçekleştirilecek reformlar için de bankadan kalkınma politikası kredileri yolunda da desteğin sağlanacağını belirtti.

Türkiye ekonomisinde son altı yıllık dönemde kapsamlı bir yapısal reform dönüşüm sürecinin hayata geçirildiğini kaydeden Şimşek, "Ekonomide geçmiş dönemlerde sıkça görülen istikrarsız yapı artık geride bırakılmış. Makro ekonomik temeller daha da sağlamlaştırılmıştır. Türkiye büyüme, enflasyon, kamu maliyesi, dış ticaret ve bankacılık alanlarında önemli gelişme kaydetmiştir. Tüm ekonomik göstergeler bu gelişmeleri doğrulamaktadır. Türkiye ekonomisinde gelişen bu atılımlar ekonomimize olan mali disipline olan bağlılığın ve uygulanan sıkı para politikalarının yanı sıra AB uyum sürecinde gerçekleştirilen yapısal reformların da katkısı bulunmaktadır" diye konuştu.

Türkiye ekonomisinin son 6 yıllık dönem içerisinde yıllık ortalama yüzde 6.8 oranında büyüdüğünü ifade eden Şimşek, bu büyümenin sürdürülebilir kılınması adına çok önemli adımların atıldığını söyledi. Geleceğe ilişkin oluşan olumlu beklentilerin de özel sektör yatırımlarının da önümüzdeki dönemde devam edeceğinin altını çizen Şimşek, "Ülkemizde özel sektör büyümenin itici konumundayken uluslararası yatırımcılar da bunu yakından takip etmektedirler. Dünya piyasalarında ülkemizin giderek artan ilgiyle 2002 yılında yaklaşık 90 milyar dolar civarında olan dış ticaret hacmimiz 2007 yılında 277 milyar dolara çıkmıştır. Doğrudan yatırımlar ise son 3 yıllık dönemde ise 50 milyar doların üzerine çıkmıştır" şeklinde konuştu.

Uluslararası piyasalarda yaşanan dalgalanmalara da değinen Bakan Şimşek, küresel büyümeye ilişkin tahminlerin başta IMF olmak üzere aşağı yönde revize edildiğini dile getirdi. Türkiye'de uygulanan sıkı para politikaları neticesinde yüksek enflasyon sorunun da önemli ölçüde geride bırakıldığını kaydeden Şimşek, enflasyonun tek haneli rakamlara düşürüldüğünü hatırlattı. Şimşek, "2007 yılında enflasyonun orta vadeli hedefe yakın seyrettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Enflasyonun tekrar orta dönemde düşüş eğilimine girmesi orta dönemde hedefe uyumlu bir çizgide devam etmesi devam etmektedir" dedi.

Hükümetin mali uyum sürecinde kamu maliyesine özen göstermeye çalıştığını vurgulayan Şimşek, özelleştirmenin de katkısıyla borç stokunun 2007 yılında yüzde 30 seviyesinin altına gerilediğini kaydetti. Türkiye ekonomisinin günümüzde karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan birisinin cari açık olduğunu ifade eden Şimşek, şunları kaydetti:

"2007 yılında cari işlemler açığının yüzde 5.8 ile 2006'ının biraz altında gerçekleşti. Türkiye ekonomisinin göstermiş olduğu performansın ve istikrar ortamının yapısal reformların hayata geçirilmesi için uygun bir ortamın sağlandığını belirten Şimşek, "Hükümetimiz yapısal reformlara hız kesmeden devam edecektir. Ekonominin önündeki yapısal engelleri kaldırmayı hedeflemektedir. Geçen hafta TBMM'de kabul edilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu reform programımızın reform paketinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Sosyal güvenlik reformu ile Türkiye çok ciddi kazanımlar sağlayacaktır. Sosyal güvenlik sisteminin açıklarını çok daha makul bir seviyeye çekecektir. Yasa Cumhurbaşkanımız tarafından hemen onaylandıktan sonra uygulamaya konulacaktır. Eğer biz doğru politika çerçevesini, siyasi istikrarı korursak dışarıdaki gelişmelerden geçmişe oranla daha az etkileneceğimizi söylemek doğru olur. Türkiye mali disiplini sağlamış güçlü bir mali sektöre sahip iyileşen bir yatırım ortamı sağlar ve bütün bunları dikkate alırsa reform önceliklerini de dikkate alırsa Türkiye orta uzun dönemde son derece cazip bir ülke olur. Bu ara dönemde bizim doğru politika çerçevesini koruyarak yatırımcıların Türkiye'ye istihdama davet etmemiz lazım. Orta vadede biz eğer işgücü piyasası reformuyla, sosyal güvenlik reformuyla, enerji piyasası reformuyla cari açığı makul bir düzeye çeviremediysek başarısız olmuş oluruz. Bence bu reformların hepsi orta uzun vadede cari açığı çok daha makul bir seviyeye çekme kapasitesine sahiptir. Bu yapılan reformlar Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak, iş gücü piyasasında esneklik oluşturacak." Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau da,,Türk aileleri yaptığı görüşmelerde 2002-2007 yılları arasındaki büyüme dönemine ilişkin olumlu beklentilerle karşılaştığını söyledi. Zachau, "Yüksek büyümeyi dikkate alarak oluşturulacak strateji ile Türkiye'nin önünde duran siyası sıkıntılara ilişkin yapabileceği seçenekler var. Türkiye ekonomisi dayanıklı bir tablo gösteriyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye daha iyi bir direnç gösterecektir" ifadelerini kullandı.

(MÜG-ÖZ-E)

Haberler