Haberler

Türkiye Bankalar Birliği Genel Kurulu

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, "Kredilerin fonlanmasında temel kaynak olan mevduatta bir faiz yarışına girilmemesinin, kredi maliyetleri ve dolayısıyla ekonomik büyüme açısından büyük önem arz ettiğinin altını çizmekte fayda görmekteyiz.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, "Kredilerin fonlanmasında temel kaynak olan mevduatta bir faiz yarışına girilmemesinin, kredi maliyetleri ve dolayısıyla ekonomik büyüme açısından büyük önem arz ettiğinin altını çizmekte fayda görmekteyiz." dedi.

Akben, Türkiye Bankalar Birliği'nin 60'ıncı Genel Kurul Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türk bankacılık sektörünün son 14 yıllık dönemde sadece niceliksel değil, niteliksel olarak da önemli bir değişim ve dönüşüm geçirdiğini ifade etti.

Sektörün 2002 sonunda 213 milyar lira seviyesinde bulunan ve 2013'te ilk kez milli geliri aşan toplam aktif büyüklüğünün bu dönemde yaklaşık 14 kat artarak Mart 2017 itibarıyla 2,9 trilyon liraya ulaştığını bildiren Akben, şunları kaydetti:

"Kamu borçlanma gereğinin azalmasıyla birlikte (yüzde 95'inden fazlası Türk Hazine kağıtlarından oluşan) menkul değerler porföyünün sektörün toplam aktifleri içindeki payı önemli ölçüde azalarak 2002 sonunda yüzde 40,5 olan seviyesinden Mart 2017 itibarıyla yüzde 12,8 (366 milyar TL) düzeyine gerilemiştir.

Böylece aracılık fonksiyonunu daha etkin olarak yerine getiren sektörün kredileri anılan dönemde 1,8 trilyon liraya ulaşmış ve kredilerin aktif toplamı içindeki payı yüzde 23'ten yüzde 63,9 seviyesine yükseldi."

Akben, sektörün, kredi büyümesini fonlayabilmek için kaynak çeşitlendirmesine de yöneldiğini, düşük yurt içi tasarruf eğiliminin de etkisiyle maliyet avantajı nedeniyle yurt dışı kaynaklar kullandığını ve menkul kıymet ihraçlarının alternatif bir kaynak olduğunu söyledi.

"Menkul kıymet ihraçlarının artışı olumlu değerlendirilmektedir"

Mehmet Ali Akben, kredi artışı ve fon kaynaklarının çeşitlenmeye başlamasıyla birlikte hem mevduatın toplam pasif içindeki payının yüzde 53 düzeyine gerilediğini hem de kredi/mevduat oranının yüzde 124,9 ile tarihin en yüksek seviyelerine ulaştığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu noktada kredilerin fonlanmasında temel kaynak olan mevduatta bir faiz yarışına girilmemesinin, kredi maliyetleri ve dolayısıyla ekonomik büyüme açısından büyük önem arz ettiğinin altını çizmekte fayda görmekteyiz.

Yurt dışı piyasalardan kaynak temin etmede ve bu fonları yenilemede herhangi bir sorun yaşamayan sektör, son yıllarda gerek yurt içi gerekse yurt dışı tahvil ve bono ihraçlarına da ağırlık vermiştir. Mevduata göre daha uzun vadeli olan menkul kıymet ihraçlarının artışı, sektörün yapısal vade uyumsuzluğu dikkate alındığında olumlu değerlendirilmektedir.

Kredilerin takibe dönüşüm oranı, likidite göstergeleri, yabancı para pozisyonu ve kaldıraç oranı makul düzeylerde seyretmekte, sermaye yeterliliği rasyosu uluslararası standartların öngördüğü asgari düzeyin oldukça üzerinde bulunmaktadır. Sektörün Mart 2017 itibarıyla sermaye yeterlilik oranı yüzde 16,1, çekirdek sermaye yeterlilik oranı yüzde 13,4 olarak gerçekleşmiştir.

Sektörün karlılığı, 2017'nin ilk çeyreğinde son bir yıllık dönem itibarıyla yüzde 64,5 gibi rekor bir oranda artarak 13,5 milyar lira düzeyinde gerçekleşmiştir. Karlılık performansı bakımından yıllıklandırılmış net faiz marjı 3,9 puan, öz kaynak karlılığı yüzde 18,9, aktif karlılık ise yüzde 1,9 olarak gerçekleşmiştir."

"Bankacılık mevzuatımız Basel standartlarına tam uyumlu"

BDDK Başkanı Akben, Kredi Garanti Fonu (KGF) ve KOSGEB kaynaklı kredilerin, kredi portföyünde bir hacim artışına yol açtığını, bu sayede karlılığa da olumlu bir katkı sağladığını ancak bankalar tarafından, söz konusu kredilerin karlılığı artırmak için bir fırsat olarak görülmemesi gerektiğini söyledi.

Akben, "KGF ve KOSGEB kredileri konusunda birçok eleştiri ve tespitlerle karşı karşıyayız. Bu kredilerin amaçları doğrultusunda verilmesi gerekmektedir. Bu kredilerin büyümeyi teşvik eden, istihdamı teşvik alanda kullanılmasını önemsiyoruz. Fakat piyasada KGF kredilerinin araç, konut, döviz alımı gibi bizim beklentimiz dışında kullandırıldığı yönünde birtakım eleştiriler olsa da, bu konu hakkındaki hassasiyetimizi banka yöneticileri huzurunda tekrar etmek istedim." ifadelerini kullandı.

Bankaların vadesi gelen sendikasyon kredilerini, yurt dışı diğer borçlarını zorlanmadan yenilediğini, herhangi bir likidite sıkışıklığı yaşanmadığını ve yabancı yatırımcıların Türkiye'deki pozisyonlarını koruduğunu vurgulayan Akben, şunları kaydetti:

"Finans sektörü dinamik ve sürekli kendini yenileyen bir yapıya sahiptir. Bu nedenle kurumumuz tarafından sektörün sağlıklı görünümünün devamını teminen yeni düzenlemeler yapılmakta, yapılan düzenlemeler uluslararası düzenlemelerdeki gelişmeler çerçevesinde gözden geçirilmektedir. Ülkemiz tüm Basel standartlarına tam uyumlu bulunan az sayıdaki G-20 ülkelerinden birisidir. Basel Bankacılık Denetim Komitesi tarafından geçtiğimiz dönemde yürütülen Düzenleme Tutarlılığı Değerlendirme Programı kapsamında ülkemiz bankacılık mevzuatı uluslararası Basel standartlarına tam uyumlu bulunmuştur. Bu sonuç, bankacılık sektörümüze ilişkin ulusal ve uluslararası piyasa katılımcıları nezdinde sağlanan güveni bir kez daha teyit etmiştir."

"KGF destekli nakdi krediler 105 milyar liraya ulaştı"

Mehmet Ali Akben, büyümenin lokomotifi sayılan KOBİ'leri desteklemek amacıyla öncelikle KGF üzerinden oluşturulan KOBİ'lere destek amaçlı 250 milyar lira tutarlı kredinin sektöre getirdiği hareketliliğin önemli bir gelişme olduğuna işaret etti.

Hazine protokolünün imzalandığı tarihten bugüne kadar yaklaşık 185 bin müşteriye KGF desteğiyle kullandırılan nakdi kredilerin yaklaşık 105 milyar liraya ulaştığını bildiren Akben, 210 bini aşkın KOBİ'ye KOSGEB programları kapsamında kullandırılan kredilerin ise 6,3 milyar lira düzeyinde olduğunu söyledi.

Akben, söz konusu kredilerin ağırlıklı olarak imalat, ihracat, turizm ve denizcilik sektörlerine kullandırıldığını belirterek, "Bu çerçevede tüketime değil, üretime dönük seçici bir kredi büyümesinin yolu açılmış olup bu sayede KGF kaynaklı kredilerin 2017 yılı büyümesine katkısının 1-1,5 bandında olması beklenmektedir. Diğer taraftan, kredilerin KGF tarafından teminatlandırması bankaların aktif kalitesi üzerinde de olumlu etki yaratmaktadır." şeklinde konuştu.

Akben, 2017'de içeride sektörün gücü ve ivmesinin, gelebilecek dış şokları karşılayabilecek ve büyüme performansını devam ettirecek düzeyde olduğunu, bu nedenle kredilerin gelişiminin bundan sonra da yakından izlenmeye devam edileceğini ve ülke hedefleriyle uyumsuz sonuçların ortaya çıkması durumunda gereken müdahalelerin yapılacağını söyledi.

Kaynak: AA / Ekonomi

Türkiye Bankalar Birliği Basel Ekonomi Haberler

Bakmadan Geçme

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title