Tikrit: Saddam Hüseyin'in Çalkantılı Yaşam Öyküsü

Irak'ın Tikrit kentine bağlı El Oca bölgesinde fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Irak devrik lideri Saddam Hüseyin'i bu günlere, şansı ve yükselme azmi getirdi.

28 Nisan 1939'de Irak'ın Tikrit kentine bağlı El Oca bölgesinde Saddam

Hüseyin El Mecit ile Sebhe'nin çocuğu olarak dünyaya gelen Saddam Hüseyin, babasının ölümünden sonra annesi ve akrabaları tarafından büyütüldü. 1947 yılında Eşşebibe El İttidadiye İlköğretim Okulu'na başlayan Saddam Hüseyin, derslerinde olduğu kadar silah kullanma ve yüzme konularında da başarılıydı. Siyasetle ilk gençlik yıllarında tanışan Saddam, genç yaşlarda Baas Partisi'ne katıldı.

1956 yılında başarısız bir darbe girişiminde bulunan Saddam Hüseyin, dönemin Başbakanı Abdül Kerim Hassam'ı öldürmek için oluşturulan bir suikast örgütünün içinde önemli rol oynadı. Ancak bu olay açığa çıkması üzerine Saddam ülke dışına kaçmak zorunda kaldı.

Saddam Hüseyin, 1963 yılında Baas Partisi iktidara gelince ülkesine geri döndü ve bu sırada kuzeni Sacide ile evlendi. İkisi erkek üçü kız olmak üzere toplam 5 çocuğu olan Saddam, 1968 yılında yapılan darbe sayesinde parti içinde hızla yükseldi. Saddam, taviz vermez yapısı ve sertliği sayesinde Baas'ın yapı taşlarından olan Devrim Konseyi Kurulu'na girdi. 1979 yılında ise bir darbeyle iktidara el koyarak, muhaliflerine karşı acımasız bir 'imha' kampanyası başlattı.

İktidarını, güçlü bir istihbarat ağıyla yürüyen baskıcı yöntemlere dayandıran Saddam Hüseyin, muhaliflerini öldürmekten hiç çekinmedi. Bazen bu imha kampanyaları, bazen Halepçe ve Duceyl örneğinde olduğu gibi, tüm bir kente yönelik 'soykırım' haline de dönüştü.

İran'da Humeyni rejiminin başta ABD olmak üzere Batı ile ilişkileri giderek kötüleştiği 1980 yılında Saddam Hüseyin, İran'a savaş açtı. Saddam'ın hesapları, bu savaşta batının desteğini kolayca alacağı ve çalkantılı günler geçiren İran'ın fazla direnemeyeceğine dayanıyordu. Savaşın ilk günlerinde Irak askerleri önemli bir su bölgesi olan Şatt El Arab'ı ele geçirdi. Ama İran, Saddam'ın tahmin ettiğinden daha dişli çıktı ve 8 yıl süren savaş yüz binlerce insanın ölümüne yol açtı. Savaş bittiğinde her iki taraf da başlanılan noktadaydı.

"YENİ HEDEF KUVEYT"

Petrolün elindeki tek güç olduğunu çok iyi bilen Saddam, İran Savaşı'ndan umduğu kazancı elde edemeyince gözünü Kuveyt'e çevirdi ve 2 Ağustos 1990 yılında Saddam birlikleri Kuveyt'i işgal etti. Bunun üzerine ABD öncülüğündeki müttefik kuvvetler Irak'a savaş ilan etti.

16 Aralık 1990'da başlayan büyük bombardıman, 27 Şubat 1991 yılında sona erdi. Fakat o günden sonra ara ara da olsa bombardıman sürdü.

Saddam Hüseyin yönetimi, 12 yıl süren Birleşmiş Milletler (BM) ambargosunun ardından, 2003 yılının Mart ayında bu kez yalnızca ABD ve İngiltere tarafından oluşturulan koalisyonun başlattığı operasyonun ardından 9 Nisan 2003'te devrildi. Operasyonun başlamasıyla Saddam Hüseyin ortadan kayboldu. ABD'nin Irak'taki sivil yöneticisi Paul Bremer, 14 Aralık 2003 tarihinde düzenlediği basın toplantısıyla Irak'ın devrik devlet başkanı Saddam Hüseyin'in 13 Aralık gecesi Tikrit yakınlarında yakalandığını açıkladı. Saddam Hüseyin, doğum yeri olan Tikrit'in El Oca'ya bölgesine 6 kilometre uzaklıktaki El Dor Kasabası'nda, düz bir alandaki El Hadra bahçesinde bir sığınakta ele geçirildi. Irak'taki Amerikan güçlerinin komutanı İspanyol General Ricardo Sanchez, Bağdat'ta düzenlediği basın toplantısında, Saddam'ın bir çiftlikteki 2 metre derinliğinde bir çukurda yakalandığını söyledi. Çukurun girişinin tuğla ve çöplerle kamufle edildiğini, ayrıca çukurda sadece bir kişilik yer olduğunu belirtti.

Saddam Hüseyin yakalandığı sırada yanında 750 bin dolar, iki kalaşnikof ve bir tabanca bulunuyordu. Saddam Hüseyin'in kimliğinin belirlenmesine, 7 aydır tutuklu bulunan eski başbakan yardımcısı Tarık Aziz'in yardım ettiği, Aziz'in Temmuz'da ABD güçlerinin operasyonunda öldürülen Saddam'ın oğulları Uday ve Kusay'ın cesetlerinin teşhisinde de yardımcı olduğu öğrenildi.

Saddam Hüseyin'in yakalanmasının ardından açılan davalardan ilk olarak Duceyl davası sonuçlandı. Saddam Hüseyin ve 7 adamının, bir suikast saldırısı teşebbüsü sonrasında intikam olarak Duceyl Köyü'nde 148 Şii'nin öldürülmesinden yargılandığı davada 130 tanık dinlendi. Irak devrik lideri Saddam Hüseyin, insanlığa karşı suç işlemekten yargılandığı Duceyl davasında suçlu bulunarak idam cezasına çarptırıldı. Mahkeme cezanın asılarak infazına karar verdi.

Duceyl davasında eski Baas yetkilisi Muhammed Azavi Ali suçlamalardan beraat ederken, eski Baas Partisi yetkilisi 3 davalı, Abdullah Haden Ruveid, oğlu Mizhar Abdullah Ruveid ve Ali Daeh Ali ise 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Davada, Hüseyin'in üvey kardeşi ve eski istihbarat şefi Barzan El Tikriti de ölüm cezasına çarptırılırken, Hüseyin'in eski başkan yardımcısı Taha Yasin Ramazan ise ömür boyu hapis cezası aldı.

"POLİS SOKAĞA ÇIKAMADI"

Saddam Hüseyin'in doğup büyüdüğü El Oca'da cezanın açıklanmasının ardından büyük bir protesto gösterileri yapıldı ve kentte adeta polisler sokağa çıkamaz hale geldi.

Saddam Hüseyin'in idam cezası aldığı Duceyl davasının eski hakimi Rızgar Emin, Saddam Hüseyin'e verilen ceza hakkında yorum yapmak istemediğini belirterek, "Bu mahkemenin bileceği iş, ben onların işine karışmak istemiyorum. Ben mahkemenin son duruşmasını bilmediğim için mahkemenin adil olup olmadığını bilmiyorum. Hüküm verilmiş olabilir ancak daha temyiz var. Avukatlar temyiz davasına bakacaklar ve sonra mahkeme tekrar karar verecektir. Saddam Hüseyin'in idam edilmesi durumunda diğer davalar kapanacaktır; bu ceza mahkemesinin 300 ve 304. maddelerinde de yer alıyor. Ben ne Kürt'üm ne de Arap; ben bu davada sadece hakimdim ve ırk ayrımı yapmadım. Hakim aklıyla karar verir, gönlüyle değil" dedi.

Saddam Hüseyin'i anlatan uzaktan akrabası Ahmet Feyzi El Hezza, "Saddam'ın uzaktan akrabasıyım. Onunla Saddam yaşıtız; çocukken beraber büyüdük ve çok iyi arkadaşımdı. Hem iyi silah kullanır hem de iyi yüzerdi. 1963 yılında Baas Partisi'ne girdi ve sonra kendisini pek fazla göremedik. Fakirdi; ama çok akıllıydı. Büyük adamların evlerine gider, durumlarını, yemeklerini, geçimlerini sorardı. Allah'a hapisten çıkması için dua ediyoruz" şeklinde konuştu.

Saddam Hüseyin'in çocukluk arkadaşı Hacı Sabri Hesen Muhammet ise, "Onunla 6 yaşındayken okulda tanıştık. Hep yan yana oturuyorduk ve her yıl ikimiz de okulda birinci oluyorduk. 1948 yılında Filistin'i İsrail aldığı zaman ikinci sınıfa gidiyorduk. Saddam Hüseyin gömleğini o zaman çıkartarak yaşasın Filistin şeklinde bağırmaya başladı. Çok iyi bir adamdı ve hiç kimseye boyun eğmezdi. Her zaman Filistin'i çok sevdiğini söylüyordu. Her konuşmamızda Irak'ın durumunun kötüye gittiğini ve ülkeyi ileri götürmek için yapabileceklerimizi söylüyordu. Ben de ona her yıl okul birincisi olarak ilerde ülkeye hizmet edebileceğimiz söylüyordum. Okul'da öğrencilerin bir sorunu olduğu zaman kendisi çözerdi. Bir başkasının müdahale etmesine izin vermezdi. Ülke petrolüne el konulduğu ve sürekli çalındığı için ülkenin fakirlik çektiğini söylüyordu. Amerikalı'lar Irak'a girmeden önce kendisiyle görüştüm ve Amerikalılardan korkup korkmadığını sordum. O da korkmadığını belirterek, 'Mısır'da İsrail'i vuran Abdulnasir gibiyim ve ben bugüne kadar hiç kimseye boğun eğmedim, eğseydim başım boynumda olmazdı' dedi. Allah'a hapisten çıkması ve tekrar bölgeye hizmet etmesi için dua ediyorum" diye konuştu.

Haberler