Haberler

Teslim Olan Teröristin İtirafları

1991 yılında terör örgütü PKK'ya katılan Rızgar kod adlı A.A isimli örgüt mensubu teslim olduktan sonra terör örgütünün son durumu hakkında bilgiler verdi.

A.A adlı örgüt mensubu, Metina kampında 3 ay kadar siyasi eğitim aldığını, siyasi eğitimi veren kişinin halen Diyarbakır'da bayan belediye başkanı olan kişinin eşi olduğunu kastederek, "Buradaki eğitimimizi, Diyarbakır'da halen görevde bulunan bayan belediye başkanının kocası Hozan kod adlı örgüt mensubu verdi" dedi.

Rızgar kod adlı PKK'lı terörist A.A, Şırnak'ın İdil ilçesinde 11 Ocak 2008 tarihinde teslim oldu.

Terör örgütü PKK'ya 1991 yılında katıldıktan sonra Irak'taki kamplarda eğitim alan A.A, İdil İlçe Jandarma Komutanlığına teslim oldu. Verdiği ifadede örgütün politikalarını beğenmediğinden dolayı kaçtığını belirten terörist A.A, örgütün son durumuyla ilgili ilginç açıklamalarda bulundu.

1991 yılında PKK terör örgütüne katıldığını belirten A.A, Nusaybin ilçesi kırsalından Mardin'in Derik ilçesi kırsalına tanker deposunda yolculuk yaparak geçtiğini ve 4 yıl Mardin-Şırnak kırsalında kaldığını söyledi.

EĞİTİMİMİZİ BAYAN BELEDİYE BAŞKANININ EŞİ VERDİ 1994 yılında Kuzey Irak'a geçme isteğinin örgüt tarafından kabul edildiğini ve Gabar-Cudi dağlarını aşarak Haftanin kampına geçtiğini belirten A.A, "1994 yılında Türkiye'de askerler tarafından çok büyük çaplı operasyonlar yapılıyordu. Zaman zaman da Türk savaş uçakları Haftanin bölgesini bombalıyordu. Örgüt sınır ötesine yapılacak ilk operasyonun Haftanin bölgesine yapılacağını değerlendirerek buradaki birliklerin büyük çoğunluğunu başka bölgelere dağıttı. Bu sebeple bizim eğitim devresi de Haftanin de yarım kaldı ve eğitimi tamamlamak üzere burada siyasi eğitim alan örgüt mensupları Metina kampına gönderdiler. Metina kampında 3 ay kadar siyasi eğitim devam etti. Buradaki eğtimimizi bayan olan belediye başkanının kocası olan Hozan kod isimli örgüt mensubu verdi" dedi.

PKK İLE KDP İSTİHBARATI İŞBİRLİĞİ YAPIYOR KDP'nin kontrolünde olan Dohok kentinde kalırken örgütün KDP'nin istihbarat kanadıyla işbirliği içerisinde olduğunu belirten A.A, "Ben örgütten kaçarak ilk önce KDP'ye teslim oldum. Benim durumumda olan örgüt mensuplarından KDP'nin bilgisi dahilinde faydalanmak istiyordu. Benim de Derik bölgesinde bulunan örgüte ait cephanelikleri göstermem için KDP'ye müracaat etmişler. KDP durumu bana bildirdi ve kendilerinin garantörülüğünde örgüt mensuplarıyla Türkiye'ye gidip bildiğim cephaneliklerin yerini örgüt mensuplarına göstermem için bana baskı yaptılar. Ben mecburiyetten dolayı bunu kabul ettim" diye konuştu.

CEZAEVİNE NOTLAR PROTEZ BACAK ARASINDA GİDİYORDU A.A isimli örgüt mensubu, örgüt içinde faaliyet yürüttüğü yıllarda örgütün tüm cezaevlerinde olan örgüt mensupları ile irtibatı ve onlara gidecek notları, mektupları Emin Arslan'ın annesi olan kadının yaptığını ifade ederek, " Bu şahsın kanser nedeni ile bir bacağı kesilmişti ve protezdi ve bu protez içerisinde yapılan bir gizli bölmede cezaevine gidecek notlar gizlenerek gönderiliyordu" dedi.

PKK 2007 ARALIK AYINDA 1 TON PATLAYICI ALDI PKK Terör örgütünün 2007 yılı Aralık ayı içerisinde Kuzey Irak bölgesi Zaho kentinde bulunan dolar pazarına yakın silah pazarındaki Iraklı bir silah tüccarından Batmanlı bir örgüt menzsubu aracılığıyla yaklaşık bir ton kadar patlayıcı mühimmat aldığını belirten A.A isimli örgüt mensubu şunları söyledi:

"Bu mühimmat içerisinde dinamit lokumları, TNT kalıpları ve plastik patlayıcı mühimmat bulunduğunu biliyorum. Örgüt mensupları mayın ve patlayıcı maddeleri genellikle silah tüccarları aracılığıyla temin etmektedirler".

A.A isimli örgüt mensubu, PKK'nın Kaşura alanı ora bölgesi ve Haftanin alanı Şeraniş bölgesinde gümrük noktaları bulunduğunu ve bu noktalardan geçiş yapan kaçakçılardan vergi adı altında para toplandığını kaydetti.

PKK KDP İLİŞKİSİ 2001 YILINA DAYANIYOR 2001 yılında Mesuz Barzani'ye bağlı KDP güçleri ile örgüt arasındaki ilişkinin resmi bir boyut kazandığını ifade eden A.A isimli örgüt mensubu, şöyle konuştu:

"2001 yılı sonlarında Celal Talabani'ye bağlı YNK güçlerinin güç kaybetmesi neticesinde PKK/KONGRA-GEL terör örgütü ile uzlaşma yoluna gitmiştir. 1999 yılına kadar örgüt ihtiyaçlarını YNK üzerinden temin ederken 1999 yılı sonrasında YNK ve KDP güçleri tarafından ihtiyaçlarını temin etme yoluna gitmiştir. Bu durum 2003 yılı Mart ayında ikinci körfez savaşına kadar bu şekilde devam etmiştir. İkinci körfez savaşından sonra ise Kuzey Irak bölgesinde yaşayan Kürt halkının ABD desteği ile güç kazanmış olup o zamana kadar tanınmayan bölgesel yönetimleri uluslararası zeminde tanınmaya başlandı. Celal Talabani ve Mesut Barzani arasında yapılan anlaşma gereğince Celal Talabani Irak Cumhurbaşkanlığı'na, Mesut Barzani ise bölgesel Yönetim Başkanlığına, 2004-2005 yılı içerisinde seçildiler. Mesut Barzani seçildikten sonra PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne olan bakış açısı tamamen yumuşadı. Bu yumuşamanın amacının ise Kürt ulusal önderliğine oynayan Mesut Barzani'nin konumunun zarar görmemesi üzerinedir. Çünkü Kürt olan bir grupla mücadele etmenin Kürt ulusal önderliğine geçişinde büyük zarar vereceği duygusunun Mesut Barzani'de hakim olmasıdır. Ayrıca Mesut Barzani'nin diğer bir amacı da PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün bölgede tamamen yok olmasını engelleyerek Türkiye'nin iç sorununun devam etmesini sağlamak, bölgede kendi yapılanmalarını oluşturarak iç sorunlarını çnunan örgüte ait cephanelikleri göstermem için KDP'yözmek ve bölgede güçlü bir konuma gelmektir. Mesut Barzani yönetiminin kaçan örgüt mensuplarına yönelik olarak da bu örgüt mensuplarını kendi bünyesinde barındırarak gücünü muhafaza etmeye çalışmaktadır. Bu süreçte Celal Talabani de boş durmayarak PKK/KONGRA-GEL terör örgütü bünyesinde kopan yönetici veya savaşçı konumundaki örgüt mensuplarını, bunlardan bazıları Ferhat kod adlı Osman Öcalan, Nizamettin Taş, Halil Ataç, Ekrem, Serhat, eski Mardin eyalet komutanı Delil, Mahit Tatvan, Sakine Batman, Xelin, Sarı Osman ve Dilara gibi örgüt mensupları 2003 yılı sonlarında örgütten ayrılarak ayrı bir grup kurdular. Ancak bu grup daha sonrasında Osman Öcalan'ı da dışlayarak Talabani güçlerine katıldılar. Kontrol altına alarak finans sağladı, ev verdi, kamp verdi, maaş bağladı. Celal Talabani'nin bu gruba yardım etmesinin nedeni önümüzdeki süreçte Türkiye ile ilerde sıkıntılar yaşarsa bu grubu Türkiye'ye karşı kullanmaktadır. Bu grup Celal Talabani himayesinde oluşturulan PVDK (Kürdistan Demokrat Yurtsever Partisi) çatısı altında bulunmaktadır. Ancak şu ana kadar her hangi bir faaliyetleri olmamıştır".

BARZANİ TÜRKİYE'DE PARTİ KURMAK İSTİYOR Mesut Barzani'nin Türkiye iç işlerine yönelik ilk olarak eski Mardin milletvekili ve Cizre'de ikamet eden Şerafettin Elçi önderliğinde KDP çizgisinde hareket eden bir Kürt partisi kurma çabası içerisinde olduğunu aktaran A.A isimli örgüt mensubu," DTP'nin alternatifi olarak kurulacak olan bu partinin Türkiye içerisinde Kürtlerin siyasi alanda etkili olması sağlanmaya çalışılacaktır. Mesut Barzani tarafından bu parti çalışmalarına katılan şahıslara Kuzey Irak bölgesinde şirket kurmaları ve ekonomik açıdan etkili olmaları için yardımcı olunmaktadır. Bu şekilde yeni kurulacak parti için ekonomik açıdan üst seviyeye getirme çabası içerisindedirler. Türkiye içerisinde üniversiteyi kazanmayan Kürt gençlerini parasız olarak Irak kuzeyinde Mesut Barzani'ye bağlı Süleymaniye, Duhok ve Hevler'de bulunan üniversitelerde okuma, barınma ve burs imkanı sağlamıştır. Irak'ta bulunan üniversitelerde okuyan Kürt gençlerini Türkiye içerisinde uzun bir vadeye yayarak Kürtlerin siyasal alanda haklarını savunabilecek kadrolaşmaya gitme çabası içerisindedirler" diye konuştu.

TC VATANDAŞLARINA KÜRDİSTAN FEDERE KİMLİĞİ VERİLİYOR Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Kürtlerden isteyenlere Kürdistan federe kimliği verildiğini anlatan A.A, KDP'ye peşmergelik yapanlara para verildiğini söyledi. Neçirvan Barzani'nin Türkiye'de bulunan 60-70 şirkette ortaklığının olduğunu ileri süren A.A, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Irak'taki Kürdistan federe bölgesindeki resmi dairelerin tamamında Doğu ve Güneydoğu'daki illerin hatta batıda Hatay'ı dahi içine alan haritalar asılıdır. Resmi asayiş araçlarının üzerinde de bu haritalar bulunmaktadır. PKK'dan kaçan örgüt mensupları içerisinde aktif ve kalibiyetli olanları seçerek kendi silahlı güçlerine dahil ediyor. Sağlık sorunu olan akli ve kabiliyeti zayıf olanları ise istemeleri halinde Türkiye'ye resmi yollardan teslim etmektedir. Parastin adında (Savunma) istihbarat teşkilatını kurdu. Başına Mansur Barzani'yi getirdi. Barzani'nin kurduğu bu istihbarat örgütü Türkiye'ye yönelik olarak faaliyet yürütmektedir. Özellikle Türk ordusnunan örgüte ait cephanelikleri göstermem için KDP'yunun imkan ve kabiliyetleri hakkında bilgi toplamaktadır. Türkiye içerisinde bu istihbarat örgütüne bir çok kişi bilgi aktarmaktadır. İngiltere, Belçika, Hollanda, Danimarka, Fransa, Almanya ve Amerikan vatandaşı olan Kürtler Parastin içerisinde görev yapmaktadırlar".

PKK'NIN AĞIR SİLAHLARI VAR Türkiye'nin Kuzey Irak bölgesine olası bir sınır ötesi harekat için teskere kararının alınmasına müteakip, Irak kuzeyinde bulunan Hayırsız Dağı'nın güney yamacında bulunan eteklerine ağır silah olarak karadan karaya orta menzilli füze, karadan havaya füze, çok sayıda uçaksavar bataryaları, 105'lik toplar, 5-6 tane kadar Amerikan tanklarına benzemeyen ve Irak ordusuna ait olmayan tankların yerleştirildiğini belirten A.A isimli örgüt mensubu, bu ağır silahların daha sonra aynı bölgeden geri çekildiğini ileri sürdü.

Örgüt içerisinde hizipleşme olduğunu ve bu hizipleşmenin amacının PKK/KONGRA-GEL terör örgütü içerisinde güç dengelerini elinde bulundurma çabası olduğunu ileri süren A.A, örgüte en büyük katılımın İran'dan yapıldığını söyledi.

IRAK ORDUSUNUN SİLAHLARI PKK'NIN ELİNDE Amerika'nın Irak'ı işgalinden sonra Irak ordusuna ait silah ve mühimmatlar terör örgütünün eline geçtiğini belirten A.A isimli örgüt mensubu, "Özellikle Irak ordusu Bağdat düştükten sonra ellerinde bulunan silahları bırakarak evlerine gittiklerinden mevcut silahların halk tarafından ve örgüt mensupları tarafından toplanarak kamplara aktarılmıştır. ABD askerleri de bu duruma göz yummuşlardır" dedi.

BARZANİ-İSRAİL İLİŞKİSİ Irak'ın kuzeyindeki güçler ile İsrail devletinin faaliyetlerinin çok eskiye 1950-1960 yıllara dayandığını aktaran A.A isimli örgüt mensubu şunları söyledi:

"1960'yı yıllarda Mustafa Barzani'nin belirlediği 50 kişilik KDP'li İsrail'de eğitim almıştır. Bu grubun içerisinde bulunanlardan bir tanesi de Celal Talabani'dir. Aldıkları eğitim içeriği ve konusu bugün dahi gizli tutulmaktadır. O yıllardan bugüne kadar birçok İsrailli doktor ve eğitmen KDP'li Kürtlere yardımcı olmuştur. İsrail eski Cumhurbaşkanı Moşe'nin eşi Mustafa Barzani'yi üvey evladı olarak kabul etmiş ve açıklamıştır. İsrail devleti Kuzey Irak Bölgesine yaptığı yardımları zaman zaman gizlemek zorunda kalsa da, ABD'nin Irak planı devreye girince rahatlamıştır. İsrail devletinin bölgedeki hedefi Nil Nehri ve Fırat Nehri arasında kalan bölgede büyük İsrail devletini kurmaktır, ikinci planı ise Irak kuzeyinde kendisine dost olan bir Kürt devleti kurmaktır. ABD'nin Irak planları ise uzun vadede İsrail devletinin emellerine ulaşmasına yardımcı olmaktadır. İsrail devleti son zamanlarda Irak kuzeyindeki Kürtlere yardımını gizleyerek yapmak zorunda kalmıştır. Yaptığı yardımlar genelde maddi yardım ve eğitim alanlarındadır, bugün dahi KDP askerleri ve istihbaratının eğitimleri İsrailli askerler ve ajanlar tarafından verilmektedir. İsrail devletini KDP'ye veya örgüte silah yardımında bulunduğunu duymadım. Ayrıca İsrail devleti ABD ile anlaşarak dünyada bir Kürt lobisi oluşturmak için yoğun çaba içerisindedir. Irak kuzeyinde bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını dünyada bir çok devlet istemekte ve desteklemektedir. Bu devletler zaten şimdiden Irak kuzeyinde Kürt temsilciliklerini, büyüknunan örgüte ait cephanelikleri göstermem için KDP'yelçiliklerini faaliyete geçirmişlerdir." PJAK'I ABD KURDU Örgütün İran'da faaliyet gösteren kolu PJAK'ın kadrolarının ve silah malzeme ihtiyaçlarının PKK tarafından karşılandığını belirten A.A isimli örgüt mensubu, PJAK'ın kurulmasını ABD'nin istediğini ve temellerinin 2. körfez savaşı sonrasında atıldığını aktardı. A.A isimli örgüt mensubu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"ABD'nin amacı savaşın ikinci adımı olarak İran'ı görmektedir. Bu süreçte PJAK'ı kullanarak İran'ı zayıflatacak ve olası bir İran harekatında da PKK ve PJAK güçlerini İran devletine karşı kullanacak. Zaten kurulduğu günden beri PJAK'ın tüm külfetini ABD karşılamaktadır. Şu an Kandil dağının İran kısmına düşen sarp arazilerde PJAK güçleri konuşlanmış vaziyettedir. Bu araziler çok sarptır ve neredeyse İran'ın bu güçleri buradan çıkartması imkansızdır. ABD'nin PJAK'ı kurmasındaki temel amaç zaten budur.

ABD isterse örgütün bir kısmını değil tamamınıda PJAK adı altında İran devletine karşı kullanabilir. Örgütün buna hayır deme veya kabul etmemek gibi bir şansı bence yoktur. Çünkü ben inanıyorum ki ABD bugün istediği takdirde örgütün Kuzey Irak'taki faaliyeti son bulur ve burada örgüt faaliyet yürütemez. Örgüt ABD'nin istediği dışında, ABD'nin politikalarına aykırı olarak hareket edemez".

ÖRGÜTÜN UYUŞTURUCU TİCARETİ PKK'nın Irak içerisinde kendi kontrolünde olan bölgelerde gümrük adı altında oluşturduğu noktalarda vergi adı altında paralar topladığını dile getiren A.A isimli örgüt mensubu, örgütün komşu ülkelerdeki faaliyetleriyle ilgili şöyle şöyle konuştu: "Yine Türkiye'de vergilendirme ve bağış adı altında paralar toplamaktadırlar. Organize şekilde çok büyük miktarlarda uyuşturucu madde ticareti yapan şahıslar Afganistan'dan temin ettikleri uyuşturucuyu İran üzerinden Irak kuzeyinde örgütün kontrolünde olan bölgeden güvenli olarak geçirerek, Van ve Hakkari sınırından Türkiye'ye ve daha sonra Avrupa'ya götürürler. Örgütün izni olamadan bu ticareti yapan şahıslar Irak kuzeyinde geçiş yapamazlar. Dolayısıyla örgüt bu şahıslardan çok büyük mikatrlarda paralar almaktadır. Avrupa'da özellikle İsveç ve Almanya'da örgütün mağaza-market türü kuruluşları vardır. Buraları işleten şahıslar özellikle örgüte uzak gözüken şahıslardan seçilir, buraların karı örgüte gelmektedir. Suriye ülkesi Şam şehri civarında örgütün zeytin yağı ve sabun fabrikaları vardır. Buraların karı da örgüte gelmektedir. Örgütün mahmurdaki kampında doktorluk yapan Alman bir bayan vardır. Benim bildiğim şu son dönemlerde örgüte olan katılımların büyük kısmı DTP'nin gençlik kolları vasıtasıyla olmaktadır. Buralara gelen gençlerin zaafları tespit edilerek, bu gençlerin kandırılması sonucu örgüte eleman temin edilmektedir. Geçmiş yıllardaki yapmış olduğu mayınlama eylemlerini artırarak devam ettirecektir, kırsal alanda fırsat buldukça operasyon yapan birliklere pusu türü, vur-kaç türü eylemler yapabilirler, yine özellikle metropol şehirlerde bombalama, molotof atma, işyeri kundaklama, araç yakma eylemleri olacaktır." SUİKASTLAR OLABİLİR Geçmiş yıllanunan örgüte ait cephanelikleri göstermem için KDP'yrda özellikle 2003 yılında örgütün gündemine gelen ve çok tartışılan ancak kabul görmeyen bir eylem tarzının son dönemde yine örgütün gündemine geldiğini ve tartışıldığını belirten A.A isimli örgüt mensubu, örgütün özellikle bürokrat, general, milletvekili gibi özellik arz eden şahıslara karşı suikast türü eylemler yapabileceğine dikkat çekti. Örgütün sözde özel kuvvetlerinde faaliyet yürüten bazı örgüt mensuplarının suikast eğitimi aldığını belirten A.A, örgütün bağımsız milletvekillerinin seçilmesi için etkili bir politika yürüttüğünü kaydetti.

A.A, şöyle konuştu: "Örgüt elindeki tüm imkanlarını kullanarak bu millet vekillerinin seçilmelerine destek olmuştur. Ancak seçim sonuçları hiç örgütün umduğu gibi olmadı. Örgüt için büyük bir kayıp olarak göründü. Bu milletvekilleri sayesinde meclis çatısı altında Kürt halkının hakları savunalacaktı ve ileriki yıllarda asıl hedef olan bir Kürt devletinin kurulması için çalışmalar yapılacaktı. DTP ile örgüt arasında bir bağ olduğunu kesin olarak söyleyebiliriz. DTP'nin izleyeceği politikanın belirlenmesi, seçimlerdeki adaylarının belirlenmesi, kadrolarının belirlenmesi tamamen örgütün kontrolündedir. Aynı zamanda DTP içerisinde örgütün istediği doğrultusunda faaliyet yürüten ve tek görevi örgüte yeni katılım kazandırmak olan özel olarak teşkilatlara yerleştirdiği şahıslar vardır. Bana isim olarak soracak olursanız ben isim bilmiyorum, çünkü uzun süredir Türkiye dışındayım partinin hiçbir organı ile irtibatım olmadı, eğer olsaydı şimdi size bir çok isim sayabilirdim. Yine DTP'nin gençlik kolları örgüte yeni katılım kazandıran adres gibidir. Buradaki görevli şahıslar partiye gelip giden gençler üzerinde yaptıkları tespitler üzerine çalışmalar yaparlar ve örgüte yeni katılımlar kazandırırlar." (AŞ-ZG-Y)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title