Haberler

TBMM Darbe Komisyonu, Gazete Patronlarını Dinledi

Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, başörtüsüne üniversitelerde serbestlik getiren Anayasa değişikliğine tavır olarak Hürriyet gazetesinin "411 el kaosa kalktı" manşetini atmış olmasını doğru bulmadığını belirterek, "Hatadır, hata olduğunu"...

Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, başörtüsüne üniversitelerde serbestlik getiren Anayasa değişikliğine tavır olarak Hürriyet gazetesinin "411 el kaosa kalktı" manşetini atmış olmasını doğru bulmadığını belirterek, "Hatadır, hata olduğunu da hep söylerim" dedi.

TBMM Muhtıraları ve Darbeleri Araştırma Komisyonu 28 Şubat-27 Nisan Alt Komisyonu, Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan'ı dinledi.

Toplantının başında, Komisyon Başkanı Nimet Baş, Aydın Doğan'ın yanına oturan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu'nu uyararak, arka tarafa geçmesini istedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile aralarının nasıl olduğu sorusuna Doğan,

"Gayet iyi, aramızda dostluk, samimiyet, arkadaşlık ilişkisi yok ama medeni bir ilişki içindeyiz. Bir sıkıntım yok, Başbakan'a diyecek bir meselem olursa gider söylerim. Kamuoyuna bir kaç yıl önce yansıyan sertlikler yok" karşılığını verdi.

Doğan, Tansu Çiller ile kavgalarının temelinde haberlerin yattığını ifade ederek, "Tansu hanım bizi isim vererek itham etti. Sultanahmet meydanında bize yönelik olarak '2 katrilyon koydum' dedi. Yalan. Tansu Hanım bizi itham etmiştir, ithamlarının karşısında durmuşumdur" dedi.

-"Kimseyi siyasi nedenlerle kovmadım"-

Mezar taşında son kuruşuna kadar hesabını vermeye hazır olduğunu belirten Doğan, Hürriyet Gazetesi'nin künyesinden adının çıkarılmasında siyasi bir gerekçe aranmaması gerektiğini kaydetti. Doğan, çocuklarının istemesi üzerine iş bölümü yaptıklarını ifade ederek, bunda en küçük bir siyasi baskı olmadığını vurguladı.

Gazetedeki bazı yazarların işten çıkarılmasıyla ilgili soruya Doğan, Emin Çölaşan'ı kendisinin kovduğunu, bugüne kadar hiçbir siyasetçinin kendisine "şu adamı at" ısrarının olmadığını söyledi. Doğan, "Emin, yönetilemez hale gelmişti. Takıntılığı meslek edinmişti. Emin'i ben çıkardım, çıkardığımıza da çok iyi ettim. Bekir Coşkun'u ben kovmadım. Kendisine hakkımı helal etmeyeceğim,

'gitme' dedi. Kimseyi siyasi nedenlerle kovmadım. Gazeteden insanlar ayrılır, gider, gelirler. Gazeteler sonuçta kamu kuruluşu değil. Genel yayın yönetmenleri yazarın okunup okunmadığına, getirip götürdüklerine bakar. Ne Özal ne Demirel ne askerler, 'işten atın' demedi, sadece telkinde bulundukları olmuştur" diye konuştu.

Doğan, POAŞ'ı ihaleyle aldığını, kamu bankalarından kredi kullanmadığını belirterek, 1996-2000 dönemi arasında hiçbir ihale almadığını ifade etti.

Aydın Doğan, "İstanbul'da 1. Ordu komutanlarıyla ben devamlı mesleğim dolayısıyla Cumhuriyet bayramlarında resepsiyonlara gider tanışırdım. 1. Ordu'dan gelenler de genellikle Kara Kuvvetleri'nden, Genelkurmay-dan geldikleri için Genelkurmay'dakilerle de tanışırım. Hepsiyle görüşürdüm; Özkök Paşa, Karadayı, Çevik Bir, Başbuğ Paşa ile de görüşürdüm. Ama bu görüşmemin bir suç olduğu veya

'gazete sahipleri askerlerle görüşemez' diye bir şey olduğunu kabul etmiyorum. Böyle beraber oturdunuz karar verdiniz, bunlar şehir efsanesi, böyle şeyler olmaz" dedi.

Doğan, ANAP'ı ve Mesut Yılmaz'ı desteklediği yönündeki sorulara karşılık şunları söyledi:

"Mesut Yılmaz'ı, Tansu Hanım'ı destekleme diye bir şey olamaz. Sabah Gazetesi; Tansu Hanım'ı desteklemeye başladı, rekabetini artırdı. Biz de Tansu Hanıma karşıydık. Tansu Hanım'ın ABD'de malvarlığını yayınlamıştık. Ona karşı olduğumuz için değil, gazetecilik yaptık. Bu haberden sonra hep aramız limoni, gerilimli oldu. Ben kendimi birden bire bunun içerisinde buldum.

Refahyol iktidarı zamanında İstanbul'da enerji ihalesine girdim. İktidar değişti Mesut Bey geldi. 1,5 sene sonunda ihaleyi iptal etti. Ne Mesut Bey'den ne Tansu Hanım'dan ihale almadım. Mesut Bey ile dostluğum vardı, aram iyiydi. Hükümetinin devrilmesinin en büyük etkeni Türk Ticaret Bankası.... Benim arkadaşlarım devirdi. Haber doğruysa babam olsa korumam. Bunlar yakıştırmadır. Ben siyaseti dizayn etmiyorum. O zaman siyasiler beni yönetimlerine alamadığı için beni yıpratmaya kalktılar. Bunlar zoruma gidiyor. Belki POAŞ hataydı. 'Koç, Sabancı alacak senin medyan var alamazsın' denmesi doğru değil. 'Askerler yönetime el koysun' diyemem. Askerin olduğu rejimde demokrasi, demokrasinin olmadığı rejimde medya olmaz. Artık büyük işim kalmadı; bankam, sigorta şirketim satıldı. Yayıncılık hakkıyla yapılırsa doğrudur para da kazanılır."

-"Sabah'a yardım ettim"-

Aydın Doğan, POAŞ'ın devletin elindeki azınlık hisselerini ihalesiz alıp almadığına ilişkin soru üzerine, POAŞ'ın yönetim hissesini aldıktan sonra, devletin, elindeki geri kalan azınlık hisselerini satmak istediğini, bunun yüzde 15'ini satabildiğini, ancak tamamını istenilen fiyattan satamadığını anımsattı. Doğan, kendilerinin ise o dönem bu hisseleri blok halinde ve devletin sattığı rakamdan satın aldığını söyledi.

28 Şubat döneminde gazetelerinin kimliği belirsiz kişiler tarafından kurşunlandığının hatırlatılarak, bu eylemin Batı Çalışma Grubu tarafından mı yoksa ticari rekabet nedeniyle mi gerçekleştirildiğine ilişkin sorulara Doğan,

"Benim ticari hayatımda hiç böyle ilişkilerim olmadı. BÇG mi kurşunladı- BÇG başka şey yapması lazım yapacaksa, niye kurşunlatsın!" diye cevap verdi.

Merhum Bülent Ecevit'in de ricasıyla Dinç Bilgin'e kağıt yardımı yaptığını ve çalışanların maaşlarının ödenmesi için de yardımda bulunduğunu ve bütün bunları mesleki dayanışma için yaptığını belirten Doğan, "Milyon dolarım gitti. Sonra dediler ki 'Sabah'ı yönlendirmek istiyor', ilgisi yok" diye konuştu.

Doğan, Cumhuriyet gazetesini kendilerinin basıp dağıttığını ve karşılığını para olarak aldıklarını ifade ederek, bu gazeteye 50 bin dolar ortak gözüktüğünü söyledi. Doğan, Cumhuriyet gazetesinin çok eski bir gazete olduğunu ve yaşaması gerektiğini sözlerine ekledi.

-"Hiçbir manşetimize askerlerin dahli olmadı"-

28 Şubat döneminde sahibi olduğu gazetelerde atılan manşetlerin hepsinin güvenilir kaynaklardan alındığını, gazetecilik işlevinin ve kurallarının dışında olmadığını ve dönemin önde gelen kişilerin demeçlerinden oluştuğunu öne süren Doğan, "Hiçbir manşetimize askerlerin dahli olmamıştır. Biz demokrasi dışı her şeye karşıydık. Bu yönde manşetler de attık" şeklinde konuştu.

"Bu defa Silahsız Kuvvetler halletsin" şeklindeki manşette geçen ifadenin dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı'na ait olduğuna dikkati çeken Doğan, "Biz resim çekip halkın önüne koyarız. Yorumu halk yapsın" dedi.

Siyasilerin askeri müdahalelere karşı dik durması gerektiğini öne süren Doğan, "Eğer siyasiler muktedir olurlarsa, dik dururlarsa bunlar olmaz. Mesela 27 Nisan bildirisine karşı Hükümet dik durdu" diye konuştu.

28 Şubat sürecinde askerlerin Anadolu sermayesine karşı aldıkları tavrın Doğan Medya Gurubu tarafından manşetlerle destekleyip desteklenmediğine ilişkin sorulara ise Doğan, "Ben köküne kadar Anadoluluyum. Bu yüzden ben Anadolu sermayesine karşı olamam" karşılığını verdi.

Komisyon Başkanı Nimet Baş'ın Anadolu sermayesine ambargo uygulanmasına ilişkin Genelkurmay Başkanlığı'ndan bu yönde bir emir olmadığının mahkeme kararlarıyla sabit olduğunu ve böyle bir emir varmış gibi yayın yapan ilgili gazetelerin tazminata mahkum edildiğini hatırlatması üzerine Doğan, "Böyle bir haberin yalan olduğuna, ayaklarımdan assanız inanmam" dedi.

-"411 el kaosa kalktı' manşeti yanlıştı"-

Aydın Doğan, başörtüsüne üniversitelerde serbestlik getiren Anayasa değişikliğine tavır olarak Hürriyet gazetesinin "411 el kaosa kalktı" manşetini atmış olmasını doğru bulmadığını söyledi. Söz konusu manşetin Ertuğrul Özkök'ün ısrarıyla atıldığını dile getiren Doğan, "Bu soruyu keşke Ertuğrul Özkök'e sorsaydınız. Ben de yanlış buldum. Hatadır, hata olduğunu da hep söylerim" şeklinde konuştu.

Sanatçı Ahmet Kaya için "Vay şerefsiz" manşetinin atıldığının hatırlatılması üzerine de Doğan, "Ben de doğru bulmuyorum. Keşke bu kadar keskin ve sert manşet atılmasaydı" ifadesini kullandı.

-Vergi cezası-

Doğan, AK Parti hükümetleri döneminde çarptırıldığı vergi cezasıyla ilgili olarak da hiç kimsenin bu vergi cezasının haklı yazıldığına kendisini inandıramayacağını belirterek, "Dünyada hiçbir guruba yazılmış bu çapta bir vergi cezası yok. Ben dava açtım ve bu davaların hiç birini de kaybetmedim. Devlet bir uzlaşma yasası çıkardı ve Maliye ile barıştım. Ben hatalı değilim ama kan davası da güdecek değilim" diye konuştu.

"Bizi şeytanın avukatı yapmayın. Günah keçisi görmeyin" diyen Doğan, toplumun tümünün birbirine benzediğini ve gazetecilerin de toplumun bir parçası olduğunu ifade etti.

Türkiye'de basının güvenirliğinin bulunmamasının temel nedenlerinden birinin, "gazetecilerin birbirinin ayağına ateş etmesi" olduğunu dile getiren Doğan, gazetelerinde çalışıp ayrılmış bazı isimlerin kendisi hakkında düşmanlığa varan iftira ve yalanlar uydurduğunu anlattı.

Gazeteci Mehmet Barlas'ın "Mesut Yılmaz, Aydın Doğan'a ihya etti" şeklinde sözler sarf ettiğinin hatırlatılması üzerine Doğan, Barlas'ın kendisine düşmanlığı olduğunu belirterek, "Barlas, karısının etkisinde kalarak böyle şeyler yapıyor. Şehir efsanesi çıkarılıyor" ifadelerini kullandı.

Yeni Şafak gazetesinin patronlarını holdingine davet edip sohbet ettiklerini ancak onlardan gazeteci Nazlı Ilıcak'ın kendisi aleyhine yazı yazmaması konusunda Ilıcak'a baskı yapmalarını istediği yönündeki iddiaların doğru olmadığını belirten Doğan, merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile de birkaç kez görüştüklerini ancak ona "RTÜK Yasası'nı çıkarmak için destek ver, seni Türk dünyasının lideri yapayım" şeklinde bir söz sarf etmediğini, bunun da bir şehir efsanesi olduğunu söyledi.

28 Şubat için ne düşündüğü sorusuna Doğan, "28 Şubat bana göre olağanüstü bir dönemdi. Sivil yönetim zaafa düşünce, koalisyon da kendi içinde sağlam değildi, siyasiler yönetemediği için askerler öne çıktı" yanıtını verdi.

Muhabir: Ali Eyvaz - Melda Çetiner

Yayıncı: Sefa Salantur - TBMM

Kaynak: AA / Güncel

Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title