TBMM Başkanı Arınç'ın 5 Yıllık Değerlendirme Toplantısı
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanlığı Seçim Sürecinde Verdiği Kararın Gerekçesini Bir An Önce Yayınlaması Gerektiğini Belirterek, "Yalvarıyorum, Rica Ediyorum O Çok Değerli Kurumumuza. Lütfen Gerekçeli Kararınızı Yayınlayın Ki Türkiye Demokrasisi Bir Kaosun İçine Girmesin. Ben Her Gün Çıkıp da Meclis Başkanı Olarak, Meclis'in Çankaya Kapısından Yukarıya Doğru 'Nerede...
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesi'nin cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde verdiği kararın gerekçesini bir an önce yayınlaması gerektiğini belirterek, "Yalvarıyorum, rica ediyorum o çok değerli kurumumuza. Lütfen gerekçeli kararınızı yayınlayın ki Türkiye demokrasisi bir kaosun içine girmesin. Ben her gün çıkıp da Meclis Başkanı olarak, Meclis'in Çankaya kapısından yukarıya doğru 'nerede bu karar' diye bağıracak halim yok. Veya biraz daha yukarılara doğru 'şöyle şöyle olmayacak mı?'
diye bağırmak zorunda değilim. Herkes her şeyi biliyor. Lütfen kurumlar, görevlerini iyi yerlerine getirsinler. Demokrasi sorun üretmek, çelme takmak, kaos çıkarmak değildir" dedi.
Arınç, düzenlediği değerlendirme toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Arınç, dokunulmazlıkların kaldırılması konusundaki bir soru üzerine, CHP'nin bu dönemin başından bu yana dokunulmazlıkların kaldırılmasını talep ettiğini, diğer partilerin ise dokunulmazlıkların, tüm kamu görevlileri, rektörler, asker ve sivil bürokrasiyi de dikkate alacak şekilde düzenlenmesini istediğini hatırlattı. Göreve başladığında Karma Komisyonu'na AK Parti ve CHP'den üye istediğini, ancak CHP'nin üye
bildirmediğini ifade eden Arınç, dokunulmazlıklar konusunda bir konsensüs oluşamadığını bildirdi. ABD'deki Hudson Enstitüsü'nün Türkiye'ye yönelik senaryosuna ilişkin bir soru üzerine Arınç, bu gelişmelerden büyük üzüntü duyduğunu söyledi. Arınç, "Eğer doğruysa, bugüne kadar yalanlanmadığı için doğru olduğunu da düşündüğüm, ABD'deki Büyükelçiliğimiz'deki askeri ataşelerden iki tanesi de katılmış. İş ortaya çıktığında 'hayır olamaz' denildi ama davet mektubuyla böyle bir toplantı yapıldığı ortaya çıkmış
oldu. Türkiye üzerine kötü yakıştırmalarla senaryo üretmek ne kadar yanlışsa, buna katılmak, katıldıktan sonra itiraz etmemek, hatta böyle bir toplantının mevcudiyetini Türkiye'deki yetkili kurumlara bildirmemek de aynı şekilde yanlış ve yakışıksızdır. Benim bildiğim kamu görevlileri katılmış olduğu toplantılar konusunda hiyerarşi içerisinde bilgi verirler. O toplantıya iştirak eden o asker kişiler veya büyükelçilik mensuplarının böyle bir toplantıya katılmaları yararlı da olabilir ama çıktıktan sonra neler
konuşulduğunu bağlı bulundukları askeri kurumlara, büyükelçiliklere bildirmesi gerekirdi. Şu ana kadar Genelkurmay Başkanlığı'ndan iki kişinin katılıp katılmadığı konusunda bir bilgilendirmeyi bekliyoruz" şeklinde konuştu.
Arınç, bir gazetecinin aday listelerinin açıklanmasının ardından 'Arınç, güç kaybetti' şeklinde yorumlar yapıldığını hatırlatması üzerine, son milletvekili aday listesine bakarak, belli bir grubun tasfiye edildiği yorumlarına baktığını ancak kendisinin bunlarla uğraşacak hali olmadığını vurguladı. "Bunları okuyunca içimin bulandığımı hissettim" diyen Arınç, ilkeli bir siyasetçi olduğunu, sözünün ve özünün bir olduğunu bildirdi. Arınç, şöyle konuştu:
"Özün çok daha önemli olduğunu söyleyenler var, onlar için söylüyorum ki, sözden çok öze dikkat eden biriyim. Siyasetimde geldiğim noktada da bellidir. 35 yıldır siyasetin içindeyim. Bunların hepsi gülünç şeylerdir. Ben tek başıma bir kuvvet değilim, ben hayatta bir ekip çalışmasına inandım. İnsanların kişisel meziyetleri olabilir ama bütün kişisel avantajlar herşeyi yapmak için yeterli değildir. Biz elele verdiğimiz zaman güçlüyüz. Biz hizmet insanıyız. Bana verilen görevleri de en iyi şekilde yapmaya
çalışırım. Yaptığım işi, sağlığım pahasına en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Bu listelere bakarak Bülent Arınç'ın güç kaybettiğini veya güç kazandığını söylemek boş laflardır. Ekip güçlü olduğu zaman o ekibin sağlayacağı başarıdan hepimiz faydalanırız. Siyaset matematik değildir. Siyasette iki kere iki dört etmez. Onun için doluya koyarsanız almaz, boşa koyarsanız dolmaz. Şu çok başarılıydı niye listeye konmadı hesapları yaparsanız kendi sağlığınızdan olursunuz. Günü geldiğinde bir değişim söz konusu
olabilir."
Hiçbir beklenti içinde olmadığının da altını çizen Arınç, "Kendimle ilgili bir endişe ve sıkıntı içinde değilim. Kendi karakterimle, siyasi üslubumla, siyaset anlayışımla güçlü olduğuma inanıyorum. Bu gücümü her zaman bir ekibin içerisinde değerlendirmeyi arzu ederim" dedi. Arınç, listelerin hazırlanmasında baştan sonuna kadar ilgisiz kaldığını ve içinde olmadığını belirterek, bulunduğu konumun buna engel olduğunu söyledi. Arınç, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in milletvekili adayı
olmama kararının hatırlatılması üzerine de, "Aday olmama konusundaki bireysel kararını saygıyla karşıladığımı söylemek istiyorum" demekle yetindi.
"YALVARIYORUM, GEREKÇEYİ AÇIKLAYIN"
Arınç, 'Meclis Başkanı olarak Cumhurbaşkanı'nı seçmiş bir parlamentonun başkanı olarak seçimlere gitmeyi arzu eder miydiniz?' yönündeki bir soru karşısında da, seçimleri mevcut Anayasa ve içtüzüğe göre yaptıklarını hatırlattı. ''Benim yerime 15 Meclis Başkanı da gelse onlar da aynısını yapacaklar" diyen Arınç, Cumhurbaşkanlığı sürecinde Anayasa'yı uyguladığını, başka mecralara kulak dikmediğini vurguladı. Anayasa Mahkemesi'ni gerekçeyi bir an önce açıklamaya çağıran Arınç, r verirler. O toplantıya
iştirşunları söyledi:
''Bunun böyle olmamasında bana atfen bir kusur kimse gösteremez. Ben Anayasa'yı uyguladım. Milletvekillerine yönelik bir kusuru kimse söyleyemez. Son üç cumhurbaşkanlığı seçiminde kimsenin aklına 367 gelmemişken, ne oldu ki 367'ye güç kazandırıldı ve Anayasa Mahkemesi '367 gereklidir' diye bir karar verdi? Hiçbir kurumu rencide etmemeye özen gösteren bir Meclis'in Başkanı olarak şunu söylüyorum. Verdiğiniz karara uyduk ve Cumhurbaşkanı seçimi sürecini bu karara göre yeniden tanzim ettik. Ama ne olur rica
ediyorum. Ey Anayasa Mahkemesi, verdiğiniz bu kararın gerekçesini ne zaman yayınlayacaksınız? Büyük bir merak içindeyim. Anayasa'nın 153. maddesi 'bu kararlar, gerekçesiyle yayınlanır' diyor. Sizin kısa kararınızı ricalarımızla birlikte aldıktan sonra uyguladık. Nerede gerekçeli karar? Ve o güzel gerekçelerinizi ne zaman okuyacağız? O gerekçeleri okuyalım ki, o gerekçeleri bilelim ki Meclis Başkanlığı seçiminde ne yapacağız, o gerekçeleri bilelim ki bu karmaşa ve kaostan Türk demokrasisi nasıl kurtulacak
bir an önce yararlanalım. Ben bir işlem yapıyorum, 5 dakika sonra bunun gerekçesini ve sonucunu herkes biliyor. Ama bu gerekçeli kararı sizden okuyan, Resmi Gazete'de gören var mı? Yalvarıyorum, rica ediyorum. O çok değerli kurumumuza, lütfen gerekçeli kararınızı yayınlayın ki Türkiye demokrasisi bir kaosun içine girmesin. Biz yüksek mahkemelerin kararlarına uyarız ama biz yasama görevleri içindeyiz. Yasama görevini yerine getirirken, yargı kararlarının gerekçelerinin doyurucu olmasını, Anayasal gereklere
uygun olmasını beklemek de hakkımız."
Meclis Başkanlığı seçimlerinin nasıl yapılacağına ilişkin tartışmalara da atıfta bulunan Arınç, "Yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkiler, Anayasa tabiriyle medeni ilişkiler ise yasama bizde, yargı mahkemelerde, yürütme Başbakanlık ve hükümette ise bana yasama yapma konusunda verdiğiniz kararla engel oluşturdunuz. Ben o engeli aşmak istiyorum. Bana yol gösteriniz, bunu bekliyoruz. Ben her gün çıkıp da Meclis Başkanı olarak, Meclis'in Çankaya kapısından yukarıya doğru 'nerede bu karar' diye bağıracak
halim yok. Veya biraz daha yukarılara doğru 'şöyle şöyle olmayacak mı?' diye bağırmak zorunda değilim. Herkes her şeyi biliyor. Lütfen kurumlar, görevlerini iyi yerlerine getirsinler. Demokrasi sorun üretmek, çelme takmak, kaos çıkarmak değildir. Ben yasamayı sıfır hatayla yaptım. Diğer kurumlar da görevlerini en az benim kadar itinayla yapsınlar" şeklinde konuştu.
Arınç, 22 Temmuz'dan sonra göreve gelecek yeni parlamentonun önce Başkanlık Divanı'nı ardından cumhurbaşkanını seçeceğini belirterek, "Seçmesin mi istiyorsunuz? Böyle mi gitsin istiyorsunuz? Yani siyaset kurumu kördüğüm olsun mu istiyorsunuz? Bundan birileri daha büyük kazanç mı sağlasınlar? Türkiye'nin önü mü kesilsin? Türkiye'de kurumlararası çatışma mı çıksın? Halkı ümitsizliğe mi düşürelim? Hayır. Mademki arzunuz bu değil, herkes görevini anında, zamanında ve yerince yapmalı. Cumhurbaşkanı seçimi
konusunda benim alnım açık ve başım dik, tüm milletvekillerimizin olduğu gibi" diye konuştu.
"İPİN UCU BİRAZ KAÇMIŞA VE PİRİNCİN TAŞINI AYIKLAMAYA, SÜRATLE BAŞLAMAMIZ GEREKİYOR"
Arınç, Anayasa Mahkemesi'nin, CHP'nin Anayasa değişikliğine ilişkin yasanın iptali istemiyverirler. O toplantıya iştirni yarın görüşeceğinin ve Cumhurbaşkanı Sezer'in bu yasayı referanduma götüreceğinin hatırlatılması üzerine de, 367 kararının ardından susmayı tercih ettiğini ve hukukçu sıfatını kullanmamaya başladığını vurguladı. Sezer'in Meclis'e Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun halkoyuna sunulmasının uygun görüldüğü, bu yasanın halkoyuna sunulmak üzere Resmi Gazete'de yayınlanması için
Başbakanlığa gönderildiğine ilişkin bir yazı gönderdiğini açıklayan Arınç, bu yazının Meclis'e 15 Haziran'da ulaşmasına rağmen üzerinde 8 Haziran tarihinin olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı'nın çok titiz biri olduğunu anlatan Arınç, "Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir maddi yanlışlık yapmamalıydı. Gönderdiğimiz bir kanundaki yürürlük ifadesini 'yürülük' diye yazdığımız için sayın Cumhurbaşkanı bizi neredeyse azarlamıştı. 'Kelime hatasına dikkat edin' diyen kurum, bu tarihi yanlış yazmış olamaz. İhtimal
nedir? 8 Haziran'da bu hazırdı, şu veya bu sebeple gönderilmedi. 15 günün son dakikasında gönderildi denilebilir. Veya başka bir açıklama varsa o yapılabilir. Ben işin orasında değilim. 15'inde gelen bir şey niçin 8 Haziran tarihini taşımaktadır? İpin ucu biraz kaçmışa ve pirincin taşını ayıklamaya, süratle başlamamız gerekiyor" dedi.
Arınç, CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek'in kadrolaşma iddialarına ilişkin olarak da, İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu yeğeni Burcu Arınç'ın herkesin kadrolu çalıştığı Milli Saraylar'da sözleşmeli olarak çalıştığını açıkladı. Arınç, " ''Herkesin oğluna, kızına, damadına kadro dağıttığı bir Meclis'te, benim bir mimar yeğenimin 4B sözleşmeli olarak çalışması acaba ne kadar üzücü. Allah'tan korkun" diye tepki gösterdi. Meclis'te daha önce görev yapan birçok TBMM Başkanı'nın kızı, damadı, damadının
çocuklarından oluşan büyük bir listenin elinde olduğunu belirten Arınç, namuslu bir insan olduğu için parlamentoda görev yapan bu insanların isimlerini açıklamayacağını ifade etti. Bazı insanların mal bulmuş mağribi gibi kendisini eleştirme yoluna gittiğine dikkati çeken Arınç, "Burada kaç Meclis Başkanı'nın damadı, yeğeni var biliyor musunuz? Ben sıradan bir üniversitenin değil, İTÜ mimarlık bölümünü bitirmiş ve 'Amca bana ne zaman kadro vereceksin?' diye sorduğu zaman, ben onu işçi olarak çalıştırıyorum.
Bunları büyüterek, belden aşağı vurmak isteyenlere sadece teessüf ediyorum" dedi.
Arınç, CHP'li Şimşek'in, yeğeni ve ağabeyiyle ilgili TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesine verdiği cevabı da basın toplantısı sırasında okudu. Arınç daha sonra toplantıyı izleyen ağabeyi Ümit Doğay Arınç'ın ayağa kalkmasını isteyerek, "Ağabeyimle onur ve gurur duyuyorum" dedi. Arınç, Mecliste 4C statüsünde çalışan personelin durumuna ilişkin bir soru üzerine de, bu statüdeki personelin 850 YTL ile bin 150 YTL arasında maaş aldığını söyledi. Bu ücretin, polis ve öğretmen maaşı olduğunu kaydeden
Arınç, parlamentoya giren herkesin bir süre sonra 'niye kadro alamadık' diye sızlanmaya başladığını, bunun bitmeyen bir senfoniye benzediğini kaydetti. "4C'lere 3 bin YTL verseniz, yine kadro derler" diyen Arınç, merkezde ve Milli Saraylar'da yaklaşıyverirler. O toplantıya iştirk bin kişinin 4C kapsamında çalıştığını, yeni kadro alarak, bu kişilere kadro verme niyetinde olmadıklarını bildirdi. Arınç, ''Benden sonra gelen Meclis Başkanı, gözünü karartır, başka türlü hesaplar yapar, kendince doğru
görürse, alsın dağıtsın. Ben de sevinçlerini paylaşırım. Benim personel politikamda bu yok" diye konuştu.
(DA-MAY-NÇ-Y)