Haberler

Tapu Müdürlüklerinin Kötü İmajı Silinecek

Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Zeki Adlı, tapu sicil müdürlüklerinin kamuoyundaki kötü imajını silmek adına önemli adımlar attıklarını ve 2002 yılında rüşvet sıralamasında 3. sırada bulunan tapu birimlerinin 2004 ve 2005 yıllarında ilk 15'te yer almadığını söyledi.

Adlı, "Hem güvenlik, hem de sahtecilik olaylarını engelleme adına kamera sistemleri kurduk. Şu anda çok düzenli çalışıyor. Bu sayede çok sayıda sahtecilik olayını yakalamış durumdayız. Bir çoğunu da suçüstü yaptık" dedi.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Adlı, Türkiye'de son yıllarda ekonomide yaşanan düzelmenin, konut tapu işlemlerine ciddi anlamda yansıdığını belirterek, Türkiye'de 2002 yılında 923 bin konut satılırken, 2006 yılında ise satılan konut sayısının 1 milyon 380 bin civarına dayandığını ifade etti. Adlı, yaşanan yüzde 70-80'e yakın artışın ekonomideki düzelme ve kredi faizlerindeki düşüşe paralel olarak gerçekleştiğini ifade etti. TBMM Genel Kurulu'nda bu hafta görüşülecek olan Mortgage Yasası ve kentsel dönüşüm projeleri ile konut satışlarında önümüzdeki dönemde yaşanması beklenen patlamaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Adlı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü olarak, gelişmelere parelel şekilde kendilerini yenilediklerini söyledi. Geleceğe yönelik de hazırlıklı olmaya çalıştıklarını bildiren Adlı, gelecekle ilgili tapu sicil müdürlüklerinde sıkıntı yaşanmaması için Tapu Kadastro Bilgi İşlem projesini gündeme aldıklarını kaydetti. Türkiye'de 2006 sonu itibariyle 120 tapu müdürlüğünde bu projeyi yaygınlaştırdıklarını açıklayan Adlı, "Şu anda bu müdürlükler otomasyon çerçevesinde faaliyet gösteriyor. Bu sene sonu itibariyle 125 müdürlüğümüzde daha otomasyona geçeceğiz. Alan olarak Türkiye'nin yüzde 65-70'ine yakın kısmında tamamen otomasyona geçmiş ve önümüzdeki 2 yılda da bu sistemi tamamlamış olacağız. Talep yoğunluğunu karşılamak için bir taraftan yeni eleman alıyoruz ve bunları eğitime tabi tutuyoruz. Mekansal sorunları çözmek için yoğun bir çalışmamız var. Birçok ilde yeni binalar aldık. Bu sene bin 200-bin 300 civarında eleman alacağız. Geçen sene 800 civarında eleman aldık. Kadromuz da bir taraftan yaşlanıyor ve yılda 500-600 elemanımız emekli oluyor. Bu boşluğu doldurduğumuz gibi buna ilave olarak da genç, yeni, geleceğe hazırlayacağımız elemanlar alıyoruz" şeklinde konuştu.

MORTGAGE'NİN GETİRECEĞİ BÜROKRATİK SIKINTILARI AZALTMAK İÇİN BANKALARLA İŞBİRLİĞİ YAPILACAK

Adlı, yaşanabilecek yoğunluğun sıkıntı doğurmaması için işlemleri hızlandırma anlamında finans sektörüyle işbirliği içinde olacaklarını kaydetti. Yarın TBMM Orman ve Tarım Komisyonu'nda bir kanun tasarısının görüşüleceğini bildiren Adlı, o tasarıya da Mortgage sisteminin getireceği bürokratik sıkıntıları azaltmak için bir madde koyduklarını ifade etti. Adlı, bankada düzenlenen işlemlerin aynısını resmi senet gibi kabul edeceklerini ve yeniden yazışma, çizişmeye gerek olmadan oradaki sözleşmeyi aynen kabul edip işleme tabi tutacaklarını dile getirdi. Adlı, "Bürokratik işlemleri azaltmak için bir çalışmamız var ama parasal noktada bankalarla bir bağlantımız yok" dedi.

Adlı, tapu dairelerinin kamuoyundaki kötü imajını silmek adına ciddi çalışmalar yapıldığını anlattı. 2002 yılında tapu birimlerinin rüşvet sıralamasında 3. sırada olduğunu hatırlatan Adlı. 2004 ve 2005 yıllarında ise ilk 15'de olmadıklarını açıkladı. Adlı şunları söyledi: "Bu da bizim ciddi anlamda mesafe katettiğimizi gösteriyor. İşlem hacmi yoğun olan müdürlüklerimizde hem güvenlik, hem de sahtecilik olaylarını engelleme adına kamera sistemleri kurduk. Şu anda çok düzenli çalışıyor. Bu sayede çok sayıda sahtecilik olayını yakalamış durumdayız. Bir çoğunu da suçüstü yaptık. Onun dışında mekansal düzeltmeler yapıyoruz. Çalışanlarımızı eğitiyoruz. Sadece geçen sene 5 bin civarında elemanımızı hizmet içi eğitime tabi tuttuk. Geçen sene sonunda bütün müdürlerimizi Antalya'da kampa çağırdık ve motivasyon ve insan ilişkileri konusunda eğitimler verdik. Çalışma ortamlarının düzenli hale getirilmesi için önlemler alıyoruz. Sahteciliğin önlenmesi için çalışmalar yapıyoruz. Toplumun bilmediği bir hadise var. Bizde bir tapu sicil müdürünün veya bir çalışanın bilerek yanlış bir işlem yapması mümkün değildir. Çünkü taşınmaz devletin güvencesi altındadır. Taşınmazla ilgili yapılan en ufak yanlışlık devlet tarafından tazmin edilir ve sorumlu memura rücu ettirilir. Zamanaşımına da tabi değildir. Yapılan yanlış işlemden dolayı zarara uğrayan vatandaşın parasını devlet verir, devlet de o memurdan parayı alır. Adam ölse dahi çocuklarıyla sorumlu tutulur. Böyle bir sorumluluğu gerektiren durumda bir memurun yanlış işlem yapması mümkün değildir. Genelde vatandaş işinin biran önce yapılması için bir takım olumsuz hareketlere girişiyor veya az da olsa bazı memurlarımız buna alet oluyor. Bununla ilgili de biz ön başvuru sistemi geliştirdik. Şu anda bütün müdürlüklerimizde bu uygulanıyor. Bilgisayar programları geliştirdik. Vatandaş müracaat ettiği zaman bu müracaat süresi bilgisayara kaydediliyor ve araya yeni bir işlem girmesi mümkün değil. Bu çerçevede de ilk müracaat edenin işlemi önce bitecek".

YEMİNLİ EMLAK MÜŞAVİRLERİ SİSTEMİ GETİRİLİYOR

Emlakçılıkla ilgili bir takım çalışmalarının da olduğunu kaydeden Adlı, Türkiye'de emlak müşavirliği ile ilgili bir müessesenin oturmadığını, bundan kaynaklanan boşluğun kendilerine olumsuz şekilde yansıdığını bildirdi. Bununla ilgili yasal bir çalışma yaptıklarını ve Başbakanlığa sunduklarını açıklayan Adlı, bu müessese kurulduddĞİ YAPILACAK

Adlı,ğu zaman yeminli mali müşavirler gibi yeminli emlak müşavirleri olacağını ve bunların tapuda vatandaş adına resmen iş takip edeceklerini söyledi.

Adlı, yabancılara toprak satışı ile ilgili de bilgiler verdi. Yabancılara toprak satışının yeni bir olay olmadığını vurgulayan Adlı, bunun resmi bazda 1868'e dayandığını, Cumhuriyet sonrasında da kesintisiz devam ettiğini ifade etti. Bu olay yeniymiş gibi bir algılama olduğuna dikkat çeken Adlı, ilk yasal düzenlemenin 1934'te yapıldığını ve her iktidar döneminde az veya çok yabancı gerçek kişilere satışlar yapıldığını hatırlattı. Adlı, "Bizim takip ettiğimiz olay yabancı gerçek kişilerle ilgili satışlar. Tüzel kişilere biz bakmıyoruz. Yabancı sermayeli şirketlerle ilgili bilgileri toplamak görevi Hazine Müsteşarlığı'nda. Yabancı gerçek kişiler anlamında son yıllardaki artış sahil kesimindeki konutlarda yaşanıyor. Arazi anlamında bir yoğunluk sözkonusu değil. Türkiye'de ciddi anlamda bir arazi satışı sözkonusu değil. Yabancıların elinde görülen arazilerin büyük bir kısmı Hatay'ın Türkiye'ye iltihakından dolayı Suriye uyruğuna geçenlere ait. Onların bu araziler üzerinde herhangi bir tasarrufu sözkonusu değil. 2005 sonunda yeni bir yasal düzenleme yapıldı ve çerçeve çok daha daraltıldı. Daha önce yabancı bir gerçek kişinin alabileceği alan 30 hektardı, bu 2.5 hektara düşürüldü. İl bazında bir sınırlama yoktu, şimdi binde 5 sınırı getirildi. O ilin binde 5'inden fazlası satılamaz. Bu ilin stratejik durumuna göre binde 5'in altına çekilebilir, bu konuda Bakanlar Kurulu yetkilidir. Yabancı gerçek kişiler anlamında olaya baktığınızda korkulacak bir durum sözkonusu değil. Herhangi bir tehlikede sözkonusu değil. Araziye yönelik bir talep de sözkonusu değil. Talepler tamamen yazlık konutlara yönelik. Yabancılara ait topraklar yüzdeye bile girmez. Suriye'nin gayrımenkulleri çıkarıldıktan sonra 35 bin dönüm civarında bir yabancı elinde gayrimenkul görünüyor. Yüzdeye girecek gibi değil" değerlendirmesinde bulundu.

YUNAN VATANDAŞLARA SAHİL VE KIYI BÖLGELERDE SATIŞ YAPILMIYOR

Türkiye'de yabancıya toprak satışı konusunda üzerinde hassasiyetle durulan birkaç ülke bulunduğuna işaret eden Adlı, bu ülkelerin başında İsrail, Yunanistan, Ermenistan, Suriye'nin olduğunu belirtti. Türkiye'de yabancı gerçek kişilere arazi satışında bir karşılıklık ilkesi olduğuna dikkat çeken Adlı, "Yunanistan bize gayrimenkul satıyorsa biz de onlara satıyoruz. Onlar satmıyorsa biz zaten satmıyoruz. Onlar sahil ve kıyı bölgelerde bize satış yapmıyorlar. Biz de aynı kriterleri onlara uyguluyoruz. Onun dışındaki yerlerde satış mümkündür" dedi. 2006 sonu itibariyle Yunanlılara satılan gayrimenkullerin sayısının 12 bin 179 görüdüğünü bildiren Adlı, bunun 11 bin 161 tanesinin zaten Türk uyruklu Yunan vatandaşlarına, yanı Batı Trakya Türklerine ait olduğunu kaydetti. Adlı, bütün kıyametin bunun için koparıldığını belirtti. Ermenistanla Türkiye arasında zaten mütekabiliyet ilkesi olmadığını anlatan Adlı, Ermenistan vatandaşlarının Türkiye'de gayrimenkul almasının sözkonusu olmadığını vurguladı. Adlı, GAP bölgesinde İsraillilerin elinde gayrimenkul olmadığını, resmi kayıtlardan da araştırdıklarını ve bulamadıklarını ifade etti. Türkiye genelinde İsraillilerin elindeki toplam taşınmazların adedinin 150 civarında olduğunu duyuran Adlı, bunların çoğunun İstanbul'da olduğunu kaydetti.

(ZÇ-MAY-ÖK-Y)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title