SPK'dan İş Örgütlerine Çağrı
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doç. Dr. Turan Erol, TOBB, Tim, Tisk, Mess Gibi Örgütlere Çağrıda Bulunarak 20 Milyar Dolarlık Kaynaklarının En Azından 10 Milyarını Ekonomiye Kazandırmalarını İstedi.
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doç. Dr. Turan Erol, TOBB, TiM, TİSK, MESS gibi örgütlere çağrıda bulunarak 20 milyar dolarlık kaynaklarının en azından 10 milyarını ekonomiye kazandırmalarını istedi.
Küresel kriz ortamında bunun önemine işaret eden Erol, “Evet 20 milyar dolar sistemin içinde ama bu 3 ay vadeli mevduat olarak tutuluyorsa bir işe yaramaz. Böyle bir ortamda hiç değilse 10 milyar dolarının getirilmesi önemli bir fedakarlık olur” dedi.
SPK Başkanı, Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleri ile küresel kriz ve SPK’nin bu ortamda çıkardığı yeni enstrümanlar konusunda bir sohbet toplantısı yaptı. Toplantıda, küresel krize karşı çözümün yurtiçinde olduğunun altını çizen Erol şöyle konuştu:
Aysel ALP YAZIYOR“Bu kriz başladığında Güney Kore Başbakanı bütün vatandaşlara çağrıda bulunarak, evinizde, kumbaranızda, yastık altınızda ne kadarınız varsa getirin, 1 dolarınızı bile getirin, dedi. Böylece 100 milyon dolar sisteme yatırıldı. Türkiye’de de tasarruf imkanları var. Doğru kullanılmayan kaynaklar var. Esas kaynağın kendi içimizden geleceğine inanıyorum.
Sayın Halit Narin, 500 milyon dolar kaynakları olduğunu, biraz daha sıksalar bunu 1 milyar dolara çıkarabileceklerini söyledi. Meslek örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin 20 milyar dolara yakın kaynakları olduğunu; bunun atıl durumda kullanılmayan kaynak olduğunu düşünüyorum. En azından 10 milyar dolarını şirketlerin finansmanı için kullandırabilirler. Böyle bir ortamda bu çok anlamlı olur.”
“DÖVİZ AÇIK POZİSYONU ÖNEMLİ”
Erol, “yani reyting ölçümü yapılmasını istemeyecek misiniz?” şeklindeki soruya cevap verirken de, reyting ölçümünü ilk aşamada zorunluluk olmaktan çıkaracaklarını ve gönüllülük esası getireceklerini, isteyenlerin yine reyting ölçümü yaptırabileceğini ama zorunlu olmaktan çıkarıldığını yineledi.
Turan Erol, bir başka soruyu yanıtlarken de, finansal raporların içine “finansal risk yönetimi” diye ayrı bir bölüm ilave ettiklerini, şirketlerin bu bölümde risklerini nasıl değerlendirdiklerini ve nasıl yönettiklerini yayınlayacaklarını ifade etti.
“Bu noktada kendilerinin özellikle önem verdiği şeyler olup olmadığının sorulmasına karşılık da Erol, döviz açık pozisyonunu çok önemsediklerini söyledi. Erol, “Ülke ihtiyaçlarımıza uygun olarak 3 alt bölüm var. Birincisi döviz açık pozisyonuna ilişkin riski nasıl yönettikleri, diğeri kredi durumları, üçüncüsü de riskin kontrol ve bertarafı için nasıl önlem aldıkları. Döviz açık pozisyonu bizim için birinci sırada yer alıyor” dedi.
Erol, bir gazetecinin, reyting kuruluşlarına ihtiyacın uluslararası koşullardan doğduğunu belirterek, yeni uygulamanın kredibilitesinin nereden geldiğini, bütün dünyanın bu sisteme geçip geçmediğini sorması üzerine, “Bu bizim dış dünyaya da gösterebilecek olduğumuz bir yoldur diye düşünüyorum” dedi. Erol, şunları kaydetti:
“Yatırım fonları ya da yatırımcı isterse reytingi kendisi yapsın. Bizim yapmaya çalıştığımız; yatırımcı tarafı kendisi para vererek reyting yaptırmak zorunda kalmasın.
Reyting konusunda ortak bir yaklaşım yoktu dünyada. Bu konuda bir monopol vardı. 3-4 reyting şirketi vardı ve bunları denetim altına almanız, cezalandırmanız mümkün olmuyordu. Çalışma stilleri çok farklı, kapalı kutu gibi çalışıyorlar.
Reyting konusunda şu anda yaşadığımız sorunu dünya 1990'lı yıllarda bağımsız denetimde yaşadı. Bugün reyting üzerine gidildiği gibi o yıllarda da bağımsız denetim üzerine gidildi ve bağımsız denetimde çok önemli gelişmeler oldu. Ondan sonra sorun çözüldü, büyük ölçüde iyileştirme sağlandı. Aynı şey derecelendirme konusunda da yaşanacak.”
“ŞİRKETLERE EN BÜYÜK KATKIMIZ, KURUMSALLAŞMA OLACAK”
SPK Başkanı, bir gazetecinin, söz konusu uygulamanın SPK mevzuatına giren şirketleri kapsadığına, ancak pek çok şirketin bu kapsamın dışında kaldığına işaret ederek, “diğer şirketler ne olacak” diye sorması üzerine de, Türk Ticaret Kanunu Taslağında buna yer verildiğini, kamu şirketleri için bile kurumsal yönetim ve benzer finansal raporlama sistemleri geliştirdiklerini söyledi.
Erol, kendileri gibi otoritelerin reel sektöre yapacağı en önemli katkının kurumsallaşma olduğunu, BASEL2 uygulanmaya başlandığı zaman finansal raporlama sistemi olan şirketlerin finansman bulabileceğini, belli bir standardı karşılamayan hiçbir şirketin ne bankalardan ne de sermaye piyasalarından finansman imkanı bulacağını dile getirdi.
“Reyting şirketlerine çeki düzen verme işlemini hangi ülkeler yapıyor” şeklindeki soruya karşılık da Erol, bütün ülkelerin aynı şekilde çalıştıklarını söyledi. Erol, “büyük bir operasyondan mı bahsediyorsunuz?” sorusuna karşılık, “Evet büyük bir operasyondan. Ama biz zaman geçirmeden adımımızı atmış olduk. 2008 bilançoları Mart ayında geldiği zaman o raporların nasıl yer aldığını göreceksiniz” dedi.
Erol, bu sistemin halka arzları kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağı sorusuna da, halka arzda sorunun yatırımcıya ve kamuoyuna yeterli ve doğru bilgi verilmesi olduğunu, bu sistemde şirket, durumunu halka duyuracağı için yatırımcı açısından çok daha iyi sonuçların ortaya çıkacağını ifade etti.