Haberler

Şampiyonluğu Ben de Yaşadım

Çok değil 1 yıl önce, inanılmaz bir travma yaşayan bir takımın, yöneticisiyle, futbolcusuyla ve teknik adamıyla nasıl ağırbaşlı sevinç yaşadığına tanıklık ettim. Rakiplerini incitmeden, hem soyunma odasında gördüklerim, hem de salonda duyduklarım beni çok şaşırttı açıkçası...

SİZ hiç şampiyon bir takımın soyunma odasına girdiniz mi? Ben girdim..

Siz hiç futbolcular ve yöneticilerin şampiyonluk sonrası nasıl sarmaş dolaş olduklarını, sevinç gözyaşları döktüğünü gördünüz mü?

Ben gördüm...

Ben, F.Bahçe’nin şampiyonluğunu o özel anda, soyunma odasında, F.Bahçe yöneticileri ve futbolcularla birlikte yaşadım. Çok değil 1 yıl önce, inanılmaz bir travma yaşayan bir takımın, yöneticisiyle, futbolcusuyla ve teknik adamıyla nasıl ağırbaşlı bir şampiyonluk sevinci yaşadığına tanıklık ettim.

Fenerbahçe, Trabzonspor maçından sonra şampiyonluğunu ilan etmişti. İlk karşılaştığım yönetici Şekip Mosturoğlu oldu. Mosturoğlu, heyecandan yerinde duramamış, Protokol Tribünü’nden aşağı inmişti. Gözleri sevinçten pırıl pırıldı.

Az sonra onu başkan Aziz Yıldırım ve yönetici arkadaşları takip etti. Sarı lacivertliler futbolcuları tebrik etmeye soyunma odasına gidiyorlardı. Kapı açılır açılmaz başkan Yıldırım, teknik direktör Zico’ya sarıldı. Hocasını tebrik etti. Ardından yardımcılarını ve sonra tek tek futbolcuları...

Yıldırım’ın kişiliği mi yansımıştı, yoksa F.Bahçe’nin ağırbaşlı hali mi, bilmiyorum. Ama beklediğimden çok daha sakin, bir kutlama vardı soyunma odasında.

Evet, Appiah buz kovasından su atıyordu arkadaşlarına..

Tuncay, Can, Lugano sevinçle "Şampiyonnnn" diye bağırıyorlardı..

Ama bu sevinç hiçbir zaman bir çılgınlığa dönüşmüyordu...

Fenerbahçe’ye yakışır bir şekilde kutlanıyordu şampiyonluk soyunma odasında...

Yöneticiler, futbolcuları kutladıktan sonra VIP Salonu’na döndüler. Hem yorgunluk atacaklar, hem de oyuncuların hazırlanmasını bekleyeceklerdi. Bu arada yöneticilerin telefonları çalmaya başladı..

- Samandıra’yı doldurmuş taraftarlar...

- Sabiha Gökçen tıklım tıklım olmuş..

- Moskova’dan mesaj var.. 45 kişi birlikte maç izlemişler, tebriklerini iletiyorlar...

Başkan Aziz Yıldırım, arkadaşlarına pazartesi günkü toplantıyı ve basketbol maçını hatırlattı. Murat Özaydınlı, önümüzdeki sezon kombine kart satışlarını konuşmaları gerektiğini söyledi.

Hem soyunma odasında gördüklerim, hem de salonda duyduklarım beni çok şaşırttı açıkcası.. Tüm bir sezon boyunca beklenen sevgiliye kavuştuğu gece, F.Bahçe yönetimi coşkuyu yaşayacağına, geleceğin planını yapıyordu.

Oysa çok değil, bir yıl önce bir travmanın içine sürüklenmişti Fenerbahçeliler..

Denizli maçıyla birlikte şampiyonluk kaybedilmişti... Aziz Yıldırım görevi bırakmıştı...

Teknik adam belli değildi...

Ve sezon açılıyordu...

Nihat Özdemir’in dediği gibi, "Başka bir takım olsa, bu travmayı atlatamazdı"

Peki nasıl oldu da sıfır noktasında tekrar canlandı F.Bahçe...

İşte o sıkıntılı günlerin ve şampiyonluğun kısa bir özeti...

Başkan haklı

2-2 biten Denizli maçı sonrası Aziz Yıldırım çok sinirliydi. Her önüne gelene "Fırça" atıyordu. Appiah da bu fırçadan nasibini aldı. Yine Denizli maçı, yine puan kaybı, yine şampiyonluk gitti korkusu... Yıldırım ve yöneticiler, "Takımı toparlayamayacağız" havasına girmişlerdi. Appiah, "Başkan haklı" diye konuştu.

Hepimizin koltuğu tehlikede

Şükrü Saracoğlu’ndaki 2-2’lik şok Denizlispor beraberliği sonrası Fenerbahçe yönetimi,

’tek forvet sistemi’nden vazgeçmeyen teknik direktör Zico’nun dikkatini bu sözlerle çekti.

ERMAN Toroğlu’nun deyimiyle, "Azizsilin", yani F.Bahçe yönetiminin teknik direktör Zico’ya müdahalesi. O kadar çok şey yazıldı, çizildi ki..

- Çift forvetten, tek forvete yönetimin baskısıyla geçildi..

- F.Bahçe’nin oyun sistemini yönetim değiştirdi.. Bunların hiç biri gerçeği yansıtmıyordu. F.Bahçe, Türkiye’nin en çok pas yapan takımıydı. Ama Zico çok sevdiği çift forvetli sistemi oturtamamıştı. Bunu gördü ve vazgeçti bu sistemden.

Peki yönetim "Sistem değiştir" dememişti de, ne konuşmuştu Zico ile..

- Hepimizin koltuğu tehlikede...

Çünkü öyle büyük bir travma yaşıyordu ki F.Bahçe, kimse kalmayabilirdi ortada...

Uyarı o derece sertti.

Başkanın Alex’i alkışla mesajı

EN büyük sıkıntılardan biri AZ Alkmaar maçında yaşandı. Alex taraftar tarafından ıslıklanıyordu. Sadece Alex değil tüm futbolcuları bir tedirginlik kaplamıştı.

İmdada başkan Aziz Yıldırım yetişti.

Alkmaar maçından sonra oynanan ilk lig maçında Yıldırım ayağa kalkarak Alex’i alkışladı. Bu alkış, sadece taraftara değil, futbolculara da bir mesajdı...

- Ben arkanızdayım... Devam...

Zico tapıyor sana

ZİCO sıcakkanlı bir insandı. Bir bakıyordunuz, çimci ile, bir bakıyordunuz, aşçı ile sarmaş dolaştı. Bunu sağlayan Volkan Ballı’nın organize ettiği kamp öncesi maçlardı. Samandıra’da tam anlamıyla kahkaha sesleri yükseliyordu. "Sevgiye muhtaç"çalışanlar, Alman ile Brezilyalı arasındaki farkı keşfetmişlerdi. Sadece onlar değil... Futbolcuların hemen hemen hepsi de aynı şeyleri hissediyordu, yedek kalsalar da, Zico’ya kızamıyorlardı.

"Kaşarlanmış" futbolcu kalmamıştı F.Bahçe’de... Takımdan kesik yiyen futbolcu bile düşmanca davranmıyordu... Bu kadar mı? Elbette hayır. Ballı geceler düzenlemeye, yemekler organize etmeye başladı. Bir akşam Zico’nun tercümanı Volkan Ballı’nın yanına geldi. Zico’nun Ballı hakkındaki düşüncelerini aktardı.

- Sen onun için harika adamsın... Tapıyor sana... Bu sözler önemliydi çünkü her teknik adam kendisi için tehlike gördüğü menajer için olumlu konuşmazdı. Ama Samandıra’da hava çok değişmişti..

Brezilyalıya mükemmel ortam

 YENİ bir ülke, yeni bir takım ve yeni bir başlangıç... Zico, Fenerbahçe’deydi ve herkes o soruya kilitlenmişti, "Başarılı olacak mı?" Bir futbol takımının sadece teknik ekip, futbolcular ve yöneticilerden oluşmadığını, takımın başarısı için ter döken birçok isimsiz kahramanın da başarıda payı olduğunu Brezilyalı hoca çok iyi biliyordu. Samandıra’ya adım atar atmaz bunu gördü. Menajer Volkan Ballı ve ekibinin hazırladığı ortam mükemmeldi. Evet, Daum gitmişti, ama Ballı yönetimindeki idari kadro görevdeydi. Onlar sanki hiçbir şey değişmemiş gibi çalışmaya devam etmişler, ideal bir çalışma ortamı yaratmışlardı.

Tümer Metin hep pozitifti

ZİCO ile birlikte bir başka soru işareti de Tümer’di. Beşiktaş’tan transfer edilen Tümer Metin ile ilgili endişe yaşıyordu sarı lacivertliler... Beşiktaş’tan, Tümer için, "Şöyle, böyle" diye haberler geliyordu... Sıkıntı olur mu endişesi, neredeyse ilk gün kafalardan siliniverdi. Hiç kimseye en küçük bir saygısızlık yapmadı Tümer. Ve hiçbir sorun yaratmadı, yedek kaldığı günlerde bile... Hep pozitif oldu.

SAMANDIRA’da psikolojik destek

DENİZLİ beraberliğinin ardından İnönü’de Beşiktaş derbisi oynanacaktı. Ali Yıldırım, Mahmut Uslu ve Neşet Yalçın, Samandıra’da konuşlandı. Şampiyonluk maçına çıkacaktı F.Bahçe... Önce psikolojik destek alındı. Samandıra’ya bir uzman çağrıldı. Tek tek ve toplu seanslar başladı. Özgüven, şampiyonluk ve takımdaşlık duygusu beyinlere kazındı.

- Takımı ikinci bir travmaya gitmekten kurtardı o hafta verilen destek...

Yerli oyuncular sorun değildi. Onlar taraftarın, yönetimin ne istediğini hissediyorlar, onlar gibi düşünüyorlardı. Ama ya yabancılar... Onlar için profesyonellik ve para önemliydi elbette. - 1.5 milyon dolar prim dersen uçarlar tabii... Sonra... Sonra DVD’ler hazırlandı... Özellikle Saraçoğlu’nda oynanan kupa maçının 90 dakikası tekrar tekrar gösterildi futbolculara... - Beşiktaş bizden iyi değil... - İsterseniz fark atarsınız... İşte izleyin, görün...

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Spor

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title