2026 yılı bütçesi TBMM Genel Kurulunda
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Faiz giderinin bütçeye oranı 10 yılda neredeyse ikiye katlanmıştır.
İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Faiz giderinin bütçeye oranı 10 yılda neredeyse ikiye katlanmıştır. Yani daha en başından 2026 bütçesinin 7'de 1'i yatırım ve üretim yerine faiz lobilerine aktarılacaktır." dedi.
Dervişoğlu, TBMM Genel Kurulunda, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin tümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına konuştu.
Konuşmasına İstanbul Çekmeköy'de eve düzenlenen narkotik operasyonunda açılan ateş sonucu şehit olan polis memuru Emre Albayrak'a ve tüm şehitlere rahmet dileyerek başlayan Dervişoğlu, bütçenin aynı zamanda bir yılın "siyasi muhasebesi" olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin büyüme oranlarına değinen Dervişoğlu, açıklanan rakamlardan bu büyümenin fazlasıyla göründüğünü ancak büyüyenin vatandaşın "rızkı ve umudu" olmadığını savundu.
Hükümetin bütçe teklifinde 19 trilyon liralık "devasa bir harcama yetkisi" istediğini söyleyen Dervişoğlu, "serveti harcayanla serveti harcanan arasında hiçbir ilişki bulunmadığını" öne sürdü.
"Bütçenin en büyük kara deliğinin" faiz giderleri olduğunu dile getiren Dervişoğlu, şöyle konuştu:
"Faiz giderinin bütçeye oranı 10 yılda neredeyse ikiye katlanmıştır. Yani daha en başından 2026 bütçesinin 7'de 1'i yatırım ve üretim yerine faiz lobilerine aktarılacaktır. Netice ise yüksek bütçe açığı, yüksek maliyetli borçlanma, yüksek enflasyon ve alım gücünün çöküşüdür. Emekliye gelince, 'kaynak yok', öğretmene gelince 'bütçe yükü', asgari ücretliye gelince 'enflasyon artar' denilmektedir. Sıra sarayın harcamalarına gelince tasarruf söz konusu olmadığı gibi kaynak sorunu da yaşanmamaktadır."
Dervişoğlu, Tarım ve Orman Bakanlığının bütçedeki payını değerlendirerek, "Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesinde 'tarımsal desteklemeler, milli gelirin yüzde 1'inden az olamaz' ibaresi bulunmasına rağmen 2026 için öngörülen oran, sadece binde 2'dir." diye konuştu.
Son 20 yılda çiftçinin gelirinin 1 lira, borcunun ise 7 lira arttığını dile getiren Dervişoğlu, "Buğday ekim alanlarımızın yüzde 27'sini kaybettik. Nüfusumuz 2000 yılından bu güne yüzde 26 artarken kişi başına düşen buğday üretimi yüzde 22 azalmıştır. Vatandaş et yiyemiyor. Üretici, maliyetler yüzünden anaç hayvanlarını kesime gönderiyor. Gıda enflasyonunda dünya şampiyonluğuna oynuyoruz. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerinin ortalaması yüzde 5 iken, Türkiye'de yüzde 27." değerlendirmesinde bulundu.
Dervişoğlu, Türkiye'de vatandaşın başını sokacak yuva bulamadığını öne sürerek, 2002'de hane halkının ev sahiplik oranı yüzde 73 iken bugün bu oranın yüzde 55'e düştüğünü iddia etti. Dervişoğlu, "Elinizdeki rakamlar konut sayısının arttığını yazıyor ama kurduğunuz rant düzeni millete yuva kurmayı değil, emlak baronlarına stok sağlamayı hedefliyor. Konut, Türkiye'de zenginlerin hobisine dönüşmüştür. Ev sahibi olanlar evsizler değil, ikinci, üçüncü, beşinci evini alanlardır." dedi.
Yüzyılın Konut Projesi'ne 5 milyon 314 bin başvuru olduğunu belirten Dervişoğlu, bunun bir başarı tablosu değil, "iflas belgesi" olduğunu savundu.
Dervişoğlu, proje kapsamında 15 bin kiralık konut yapılacağını anımsatarak, "Milyonlarca kiracının ağladığı bir ülkede 15 bin kiralık konut müjdesi vermek yangına bir bardak suyla gitmeye eşdeğerdir. Bu çılgın projelerle uğraştıkça emin olun ki o yangın sönmeyecektir." diye konuştu.
Türkiye'nin 2025'in 9 ayında 67 milyar dolar dış ticaret açığı verdiğini, yıl sonu beklentisinin ise 93 milyar dolar olduğunu söyleyen Dervişoğlu, "Bu açık, milletin geleceğinden, evlatlarımızın rızkından gitmektedir. Türkiye, küresel markaların fason üretim atölyesine dönüştürüldüğü için bu açık verilmektedir. Yükte ağır, pahada hafif ne varsa Türkiye olarak biz satıyoruz." ifadesini kullandı.
İktidarın kürsülerde "sanayi hamlesi masalları" anlattığını ama rakamların acı gerçeği ortaya koyduğunu iddia eden Dervişoğlu, şunları söyledi:
"Sanayinin milli gelirdeki payı düşüyor. Üretimden kaçıp, betona, ranta ve hizmet sektörüne sığınılıyor. Sanayisiz Türkiye, orta gelir tuzağı değil düpedüz fakirlik tuzağıdır. Sürekli, bir savunma sanayi vitrini. Gelsin İHA'lar, gitsin SİHA'lar. Elbette gurur duyarız. Ama saksıdaki çiçekle bahar gelmez. Genel tabloya baktığımızda manzara korkunçtur. İhracatımızdaki yüksek teknolojili ürün payı sadece yüzde 3,8'dir. OECD ülkelerinin ortalamasına göre küme düşme hattındayız. Düşük ve orta-düşük teknolojili ürünleri yani yükte ağır, pahada hafif malları satıyoruz.
Ama iş yüksek teknolojiye gelince el açıp dışarıdan alıyoruz. Yüksek teknolojili ürünlerde 30 milyar dolar ithalat yaparken, sadece 8 milyar dolar ihracat yapabiliyoruz. Aradaki 22 milyar dolar, teknolojik bağımlılığımızın belgesidir. Türkiye bir teknoloji üssü değil montaj sanayisi ülkesi olmuştur. Hükümet, vidasını sıktığımız malın havasını atarken, parayı başkası kazanıyor. Hamallığı biz yaparken katma değeri elin oğlu yiyor."
-"Müfredat, yap-boz tahtasına döndü"
Dervişoğlu, bütçede, AR-GE harcamalarında artış gözükmesine rağmen kaynaklar verimsiz kullanıldığı için yüksek teknoloji ihracatının artmadığını ileri sürdü.
Eğitime ayrılan bütçeyi eleştiren Dervişoğlu, hükümetin bütçeden en büyük payı eğitime ayırdığını söylediğini ancak okullarda sabun bile bulunmadığını iddia etti. Eğitim yatırımlarına ayrılan payın yüzde 2 bile olmadığını savunan Dervişoğlu, şunları kaydetti:
"Geleceğe, okula, teknolojiye, laboratuvara kaynak yok. Bu bütçe eğitimi şahlandırma bütçesi değildir. Okulların kapısına 'kilit vurulmasın' diye hazırlanan bir idareimaslahat bütçesidir. Eğitime bu kadar para harcanmasına rağmen aileler, çocuklarını gönül rahatlığıyla devlet okuluna gönderemiyor. Dişlerinden, tırnaklarından artırıp özel okula gönderiyorlar. Müfredat, yap-boz tahtasına döndü. Bilimsellikten eser kalmadı. Çocuklarımız, yabancı dili okulda, sınıfta değil YouTube'tan, dizilerden, oyunlardan öğrenmeye çalışıyorlar. Devletin okulu, bir yabancı dili bile öğretemiyorsa vay o bütçenin haline."
Her 4 çocuktan birinin okula aç gittiğini, kantinlerde bir tostun 60 lirayı bulduğunu, öğretmenlere verilen "Mülakatı kaldıracağız "sözünün tutulmadığını iddia eden Dervişoğlu, KPSS'de derece yapan gençlerin listeleri hazırlanmış göstermelik üç dakikalık mülakatlarda elendiğini savundu.
Hükümetin sağlık politikalarını eleştiren Dervişoğlu, hastanelerdeki kuyrukların bitirilmediğini, sadece kuyruğun şeklinin değiştirildiğini öne sürdü.
Milyonlarca gencin evde oturduğunu söyleyen Dervişoğlu, sabah uyanıp gidecek bir okulu, çalışacak bir işi olmayan, anasından, babasından harçlık istemeye utanan, odasına kapanmış, hayata küsmüş bir nesil yetiştirildiğini savundu.
Üniversiteli gençlerin, yurt sorununun hala çözülemediğini iddia eden Dervişoğlu, "Üç kişilik odaların 6 kişiye, 4 kişilik odaların 8 kişiye çıkarılması kapasite artışı değil, yaşam alanı gaspıdır. Gençler artık KYK borcunu nasıl ödeyeceğini değil, ülkeden nasıl kaçacağını düşünüyor. Üniversite diplomasını, meslek belgesi olarak değil, yurt dışı bileti olarak görüyor." ifadelerini kullandı.
Uyuşturucu kullanımının ortaokul çağlarına indiğini ileri süren Dervişoğlu, "Gençler umutsuzluktan, boşluktan, zehir tacirlerinin ağına düşmektedir. Yaptığınız statların arka sokaklarında, gençler zehirlenmektedir. Gençlik merkezleri yetersizdir. Somut bir rehabilitasyon politikanız yoktur." dedi.
Dervişoğlu, icra dairelerinde dosya sayısının 32 milyon 700 bine ulaştığını, ülkenin neredeyse yarısının icralık olduğunu, bir davanın ortalama görülme süresinin 918 güne çıktığını iddia etti.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun toplantıları
Dervişoğlu konuşması sırasında TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun toplantılarından yarıya yakınının gizli yaptığını ileri sürdü.
Dervişoğlu'nun konuşmasını tamamlamasının ardından bir bilgiyi düzeltmek istediğini belirten TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 19 toplantı yaptığını, bunlardan sadece 3'ünün Komisyon üyesi milletvekillerinin tamamının oylarıyla kapalı gerçekleştirildiğini vurguladı.
Kapalı yapılan üç toplantında güvenlikle ilgili konuların ele alındığına dikkati çeken Kurtulmuş, "Dolayısıyla bu Komisyon sonuna kadar bütün toplantılarını açık bir şekilde gerçekleştirmiştir. Bu bilgiyi düzeltmek isterim." dedi.
Ardından söz alan Dervişoğlu ise "Türkiye'de olup bitenler hepimizin gözünün önünde cereyan ediyor. Bu konuyla ilgili karşı duruşlarımızı da uygun gündemlerde dile getirmeye çaba sarf ediyoruz. 'Yarısı kapalı kaldı' diye ifade ettiysem, en önemli bölümü orasıydı. Onun için öyle 'yarısı' demiş olabilirim." ifadesini kullandı.





















