Haberler

Osman Şahin;´Jüri Üyeliklerim Olmasa Bugün Yeni Kitap Alamam´

Muğla'nın Datça İlçesi'nde Tatil İçin Öykülerinin Bir Çoğu Sinemaya Uyarlanan Türk Edebiyatının Önemli İsimlerinden Osman Şahin, 70 Yıllık Yaşam Öyküsünü ve Yazarlık Anılarını Anlattı.

Muğla'nın Datça İlçesi'nde tatil için öykülerinin bir çoğu sinemaya uyarlanan Türk edebiyatının önemli isimlerinden Osman Şahin, 70 yıllık yaşam öyküsünü ve yazarlık anılarını anlattı.

Mersin'e bağlı 1500 metre yükseklikteki bir dağ köyü olan Arslanköy'de 1940 yılında 13 kardeşli bir ailenin altıncı çocuğu olarak dünyaya gelen Şahin, henüz 10 yaşında iken köyünden çıkıp yalınayak geldiği Dicle Köy Enstitüsü ile kaderinin değiştiğini söyledi.

KÖY ENSTİTÜSÜ İKİNCİ DOĞUMYERİM

Bugüne kadar 29 kitap, yüzlerce öykü yazan ve 23 öyküsü filme çekilen Şahin, yoksul bir çocukluk dönemi geçirdiğini belirterek, ''1950 yılında Dicle Köy Enstitüsüne geldiğim zaman, ayakkabı numaramı sorduklarında, ne diyeceğimi bilemedim. Çünkü ayakkabım olmadığı için bir insanın ayağının numarası olabileceğini düşünemiyordum. O gün ilk kez ayak numaramın 35 olduğunu öğrendim. Köy Enstitüsü benim ikinci doğum yerim' diye konuştu.

''KADIN VüCUDUNU, 17 YAŞINDA GÖRDÜM'

Mezuniyetinin ardından 1957 yılında 17 yaşında genç bir idealist olarak, Fırat nehri kenarında, Siverek'in batısında Kalemli Köyü'nde bir yıl süreyle ilkokul öğretmenliği yaptığını hatırlatan Şahin şunları söyledi:

''Omzumda yatağım, elimde bağlama ile Kalemli Köyü'ne gittim. Kalemli Köyü, beni yazar yapan faktörlerden biridir. Bir gün, orada bir kadının doğumuna çağırdılar. Muallim (öğretmen) her şeyi bilirdi onlar için. 17 yaşında kadın vücudunu bilmiyordum. Geneleve bile gitmemişim. Ne yapacağımı şaşırdım. Sonra orada gördüklerimi, 'Fırat'ın Cinleri' ve 'Kırmızı Yel' kitaplarımda yazdım.'

TÜRK SİNEMASINA YILMAZ GÜNEY KAZANDIRDI

1971 yılında vatani görevini yaparken ilk öykü ödülünü kazandığını işaret eden Şahin, ''TRT öykü yarışması düzenlemişti. Kalemli Köyü'ndeki anılarımdan yola çıkarak yazdığım, 'Kırmızı Yel' öykümü yarışmaya gönderdim. TRT o zaman daha bağımsız daha demokratik bir yapıdaydı. 365 öykü arasında benimkisi birinci geldi. Kırmızı Yel öyküsü, Yılmaz Güney'in dikkatini çekti. Beni, Türk sinemasına kazandıran Yılmaz Güney'dir. Öykülerimin derinliğindeki görüntüyü, sinemayı ilk gören Yılmaz Güney olmuştur. Yılmaz Güney, Kırmızı Yel öyküsünden yola çıkarak, çekeceği 'Adak' filmi için çok özen gösterdi. Ama çekmek ona kısmet olmadı. Cezaevine girdi. Adak filminin gösterime girmesinden sonra, Türk sineması için ardı ardına üç film öyküsü birden yazdım. Kızgın Toprak, Fırat'ın Cinleri ve Kibar Feyzo. Sonra da arkası geldi' dedi.

Türkiye'de öyküleri sinemaya en fazla uyarlanan yazar olmasına rağmen refah içinde yaşayan biri olmadığını ifade eden Şahin, ''Köyde bir dağ evi bir de İstanbul'da bir evim var. Avrupa'da olsam çok zengin olurdum. Emekli beden eğitimi öğretmeniyim. 1100 TL emekli maaşı ile geçiniyorum. Eskisi kadar çok dergi okuyamıyorum ama kitap geliyor. Yarışmalarda jüri üyeliklerim var. Buralardan okumam için kitaplar geliyor. Jüri üyeliğim de olmasa yeni kitap alamam' diye konuştu.

''BİR ÖYKÜYÜ 6-7 KEZ YAZARIM'

Halen yazmaya devam ettiğini vurgulayan Şahin, geleceğin edebiyatçılarına altın öğütlerde bulunmayı da ihmal etmedi:

''İlham, yetenek kesinlikle olmalı. Motorun bujisi gibi. Buji ateşler hani. Tıpkı öyle bir şey işte. Ancak, iyi bir yazar olmanın koşulu tek başına yetenek değildir. Yeteneğin rolü yüzde 7'dir, yüzde 10 bile değil. Geri kalan yüzde 93 çalışmaktır. Çalışmak çok kitap okumaktır, hayatı görmek ile alakalıdır. 4-5 sayfalık bir öyküyü, 6-7 kez tekrar tekrar yazarım. Genç arkadaşlarıma 39 yıllık bir yazar olarak şunu söylemek isterim. Neyi yazdığınız önemli değil, nasıl yazdığınız önemli. Herkes şarkı söyler hele bir iki kadeh atınca söylemeyen yoktur. Ama Zeki Müren farklı söyler. O söyledi mi herkes dinler.'

TÜRK SİNEMASI EN PARLAK DÖNEMİNDE

Avrupa ve ABD edebiyatını çok yakından takip eden bir yazar olarak, son yıllarda Türkiye'de batıdan çok daha iyi, çok daha fazla öykü ve roman yazıldığını söyleyen Şahin, ''Günümüzde Türk sinemasının tarzı değişti. Artık yeni bir kuşak var. Çekeceği hikayeyi de kendileri yazıyorlar. Aslında en iyisi de budur. Senaryoyu da yönetmen yazıyor. Türk sineması da şimdi çok parlak dönemini yaşıyor. Nuri Bilge Ceylan ile başlayan bu kuşağın başarıları çok övünç verici' dedi.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title