Haberler

Ordu Ticaret Borsası'nın Fındık Raporu

Ordu Ticaret Borsası, 2006 yılında fındık sektöründe üretici, tüccar ve FİSKOBİRLİK eksenindeki dengeleri ele alan bir rapor hazırladı. Borsanın raporunda, fındıkta 'arz fazlası' sorununun devam ettiği, üretim sahalarının her geçen gün arttığı, AB'nin Türk fındığının önüne engel çıkarmaya devam ettiği, fındık üreticilerinin ise günümüzün teknolojik şartlarına göre değil ilkel şartlarda fındık tarımı yaptığı belirtildi.

Ordu Ticaret Borsası'nın hazırladığı 'Fındık Raporu'nda özetle şu konulara dikkat çekildi:

"- 40 yıldır uygulanmış olan destekleme alımı ve taban fiyat garantisi fındık üretim alanlarını son 30 yılda yüzde 50 oranında arttırmıştır. Pazarlama imkanlarındaki yetersizlik, ülkemizle beraber fındık üreticisi diğer ülkelerde üretim alanı ve miktarını da arttırmış, fındık için en önemli sorun olan 'arz fazlası' ortaya çıkmıştır.

- Arz fazlası sorunu fındığın en önemli iç ve dış pazar sorunudur. Arz fazlası sorununun çözümünü, dünyanın en kaliteli fındığını veren bahçelerin sökülmesi şeklinde formülize etmek hatalı olur. Arz fazlası sorunu ancak etkin pazarlama tekniklerinin saptanmasıyla aşılabilir. Bu pazarlama teknikleri saptanırken fındıkla ilgili tarafların mutabık olması çok önemlidir. Örneğin bir pazara girilirken fiyat saptanması esnasında, fiyata etki eden faktörleri tüm tarafların aynı yorumlaması çok önemlidir. Spekülasyonlarla piyasa fiyatının ve piyasa yapısının belirlenmesi sektörü olumsuz etkilemiş ve etkileyecektir.

"AB, ZAYIF BULDUĞU ANDA TÜRK FINDIĞINI VURUYOR"

- Uygulanan yanlış teşvikler neticesinde fındık istihsal sahaları verimli taban arazilerine yayılmıştır. İkamesini ithal yoluyla sağladığımız birçok üründen vazgeçilerek, bu verimli arazilere arz fazlası olan fındık dikimi yapılmıştır. Yüksek kesimlerde neredeyse 1000 rakımını zorlamakta olan fındık dikimi orman sahalarını tehdit etmektedir.

- Mevcut ticaret borsalarının sadece tescil işlemi yapıyor olmaları ve fındığın fiyatının belirlenmesinde etkisiz kalmaları, fındık fiyatının piyasada gerçekçi pazarlık usulüyle belirlenememesine yol açmaktadır. Fındık ürün borsasının hayata geçmemiş olması fındığın değerini ve itibarını olumsuz yönde etkileyen bir diğer önemli faktördür.

- Tamamlanmayan kadastro işlemleri ve oluşturulamayan çiftçi sicil kayıtları, rekolte tespiti konusunda sıkıntı yaşanmasının en önemli nedenidir. Rekolte tespitinde en doğru tekniklerle tüm kesimlerin tereddütsüz kabul edeceği ,verilerin elde edilmesi özellikle doğru ve istikrarlı fiyat için önemlidir.

- Türkiye'de uygulanan destekleme politikaları neticesinde zaman zaman dünya ölçeğinde fiyatlar yükselmiştir. (Buna en tipik örnek ise 2005 yılı boyunca piyasaya arz edilen 2004 mahsulü fındığın serbest piyasada fiyatının 7 YTL'ye kadar yükselmesi ve dış pazarda kentalinin 1.000 doların üzerine çıkması gösterilebilir.) Bu durum özellikle AB içindeki fındık üreticisi ülkeleri teşvik etmiş ve bu ülkeler üretimlerini artırma yoluna gitmişlerdir. Bu durum dünya ölçeğinde de bir arz fazlası meselesini gündeme getirmiş, rekabet koşulları daha da çetinleşmiştir. Kendi üreticisini korumak gayretine giren Avrupa, Türk fındığını kalitesine rağmen karalamaya başlamıştır. (Bunun en son örneği de 2001-2002 yıllarındaki aflatoksin iddialarıdır) 'Tarife Dışı Engeller' olarak tabir edilen bu uygulamalara dünya ticaretinde sık sık rastlamak mümkündür. En büyük alıcı olan AB, Türk fındığını ve Türk fındığına yönelik Türkiye'nin politikalarını zayıf bulduğu her fırsatta bu tarife dışı engellere yönelmiştir ve yönelecektir.

"ARAZİLER MİRASLA SÜREKLİ BÖLÜNÜYOR"

- Miras hukukumuz nedeniyle araziler sürekli bölünmüş ve bölünen araziler artan nüfusun ihtiyacını karşılayamaz hale gelirken, daha verimsiz arazilere de fındık dikilmesiyle toplam üretim bir nebze artsa da toplam kalite düşmüştür. Refah düzeyi de sürekli olarak düşmektedir. Mevcut araziler çok hisseli ve davalı duruma düşmüş bu durum neticesinde bahçeler bakımsız kalmış buna bağlı olarak da kalite ve verim düşmüştür. Mevcut araziler ihtiyacı karşılayamaz duruma gelince köylerden şehirlere ve büyük illere göç artmış demografik yapı bozulmuştur. Çok parçalı arazilerde bakım maliyetleri de yükselmektedir. Bu durum birim satış fiyatının birim maliyetler karşısında düşük kalmasının önemli nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Nüfusun kentlere göçü, kırsal alanda çalışacak insan sayısının azalması bu da işçilik maliyetlerinin yükselmesi anlamına gelmektedir.

"ÜRETİCİ İLKEL TARIM YAPIYOR"

- Çağımız teknolojik yenilik ve bu yenilikleri hayatın her alanında kullanma çağıdır. Ancak fındık üretiminde teknolojik değişim çok yavaş ve etkisi çok azdır. Daha yalın bir ifadeyle fındık tarımı ilkel yöntemlerle yapılmaktadır.

- Rekolte tespiti konusunda çok seslilik ve çok başlılık vardır. Bu durum fındık politikasına, ülke ekonomisine ve ihracat yapısına olumsuz etki yapmaktadır.

- Fındık ile ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon kopukluğu vardır. Çok başlılık ve ihtiyaç duyulduğunda muhatapsızlık, sağlıklı politikaların üretilmesini ve yürütülmesini engellemektedir. Kurumlar arasında çelişki, çekişme ve uzlaşmazlık sonuçta fındığa zarar vermektedir.

- Dekar başına verim 80-100 Kg/Dekar gibi dünya ölçeğinin altında bir seviyededir. Bunun nedeni arazinin dik olması ve toprak erozyonu gibi doğal etkenlerin yanında bilimsel esaslara göre üretim yapılmıyor olmasıdır.

- Fındık bahçeleri çok sık aralıklarla dikilmiştir. Dekara düşen ocak sayısı 30-50 arasında olması gerekirken 70- 80 arasına çıkabilmektedir ki, bu durum kalite ve verimi düşürmektedir. Ocaklarda bulunması gereken dal sayısı standartların üstündedir. Bu durum şu sonuca işaret etmektedir; çiftçi eğitimsizdir ve bilimsel olmayan yöntemlerle üretim yapmaktadır.

- Fındık bahçelerinde çok sayıda çeşit yan yana yetiştirilmektedir. Kaliteli ve kalitesiz fındıklar bir arada yetişip bir arada hasat edilmekte ve harmanlanmaktadır. Karışık olarak pazara inen bu fındıklar kalite ve işlenme bakımından birçok sorunun yaşanmasına yol açmaktadır.

- Fındık bölgelerindeki tahlil laboratuvarları oldukça yetersizdir. Yetersiz olan laboratuvarlar gerekli çalışmaları da yapamadıklarından büyük çapta gübre ve ilaç zayiatı söz konusu olmaktadır. Bunun doğal sonucu ülke ekonomisinin zarar görmesidir.

"ÜRETİCİ GÖZGÖRE GÖRE TEFECİNİN KUCAĞINA İTİLİYOR"

- Fındık hasat zamanı ve pazara indirme zamanı yeterince denetlenememektedir. Erken hasat edilen fındığın kalitesinde sorun yaşanmaktadır.

- Üreticinin kullandığı harman yerleri bilimsel esaslara uygun değildir. Yeterince ve tekniğine uygun kurutma yeteneği olmayan bu harmanlarda fındığın kalitesi zarar görmektedir.

- Yağışlı havalarda fındık ıslanmasın diye üstüne bilinçsizce serilen naylon brandalar çürümelere yol açmaktadır. Avrupa pazarlarında ciddi bir sorun olan aflatoksin de hasat ve harmanlamadaki hatalar sonucunda oluşmaktadır. Bu konuda gerekli eğitici faaliyetlere ağırlık verilmelidir.

- Depolarda kullanılan ve ucuz olduğu için rağbet gören naylon çuvallar çürük ve küf oluşumunu hızlandırmaktadır.

- Üretici fındık yetiştiriciliği konusunda eğitimsizdir. Budama, gübreleme, ilaçlama, sulama gibi bakım faaliyetleri konusunda üreticinin bilinçsiz olduğu görülmektedir. Bunun neticesinde genel verim ve kalite düşmektedir.

- Düşük verim birim maliyetlerin yükselmesi anlamına gelmektedir. Dekar başına verim Türkiye'de 80-100 Kg/Dekar iken ABD'de 150-200 Kg/Dekardır.

- Çiftçinin gübre, ilaç, işçilik gibi giderleri için ön finansman müessesesi yeterince çalışmamaktadır. Bu durum karşısında çiftçi tefeciye borçlanmak zorunda kalmaktadır. İhtiyacı olan finansmanı yasal kredilerle elde edemeyen üretici, göz göre göre tefecinin kucağına itilmektedir. Tarım Kredi ve Ziraat Bankası'nca verilen kredilerle son yıllarda Doğrudan Gelir Desteği (DGD) adı ile dekar başına verilen destekler yeterli olmamaktadır.

- Maddi zorluklar fındıkta rekolte ve kalite artırıcı yatırımların yapılmasını engellemektedir. Bunun sonucu olarak maliyeti düşürücü niteliğe sahip kaliteli verim artışı olmamaktadır."

(MAK-SA-CC-E)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Ekonomi

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title