Neverland'i Terk Etmek: Çocukluklarında Michael Jackson'ın Tacizine Uğradığını Söyleyenlerin...

Pop yıldızı Michael Jackson hakkında bir belgesel hazırlayan yönetmen Dan Reed "Ünlülere tapınma çok tehlikeli; insanların körleşmesine ve ebeveynlerin aptalca şeyler yapmasına neden oluyor" diyor.

Leaving Neverland (Neverland'i Terk Etmek) adlı belgesel, rahatsız edici unsurlar içerdiği için gösterime girdiği gün sinema salonunda psikologlar hazır bulundurulmuştu.

Sundance film festivalinde gösterilen dört saatlik belgeselde, 1990'lı yıllarda Michael Jackson'ın tacizine uğradıklarını iddia eden Wade Robson ile James Safechuck'ın anlatımlarına geniş yer veriliyor.

Jackson Vakfı ise suçlamaları reddederek filmi 'Para kazanmak için rezil ve zavallıca bir girişim' olarak niteliyor.

BBC'ye konuşan Reed, filminin "Anne ve babaları yabancılara güvenme ve insanları bir ünlüyü idolleştirme konusunda iki kez düşünmeye iteceğini umduğunu" söyledi.

Reed, 36 yaşındaki Robson ile 40 yaşındaki Safechuck'a inanmasının zaman aldığını belirtiyor:

"Wade ile üç gün, James ile ise iki gün boyunca mülakat yaptım. İzlenimlerim, anlattıklarının istikrarlı olması ve daha sonraki araştırmalarım anlattıklarıyla hiç çelişmedi."

Reed ayrıca Jackson'a karşı 1993 ve 2004 yılında yasal süreç başlatan Jordan Chandler ve Gavin Arvizo davalarını da incelediğini söylüyor.

Chandler dosyası mahkemeye yansımadan anlaşmayla çözülürken Arvizo davasında Jackson tüm suçlamalardan aklanmıştı.

Reed "Jackson'ın çalışanları arasında Robson ve Wade'in söylediklerini doğrulayan yeminli beyanlar da vardı" diyor.

"İki yıl boyunca onların açıklamalarını teyit etmek için büyük bir çalışma yaptık. Kuşku bırakan hiçbir şey bulamadım."

Belgesel için Robson ve Safechuck'ın aileleri, anneleri, babaları ve kardeşleriyle de söyleşiler yapıldı.

Mülakatlar, çocukların Jackson ile ilk tanıştıkları andan bugüne kadar uzanıyor. Robson, Avustralya'da bir konserde, Safechuck ise bir Pepsi reklamında pop yıldızıyla tanışmış.

'Bir annenin kabul etmesi kolay değil'

Reed, ailelerin açıklamalarının da istikrarlı olduğunu söylüyor.

"Bir annenin, açıkça çocuğunu bir pedofilin eline verdiğini kabul etmesi hiç de kolay değil. Öykülerini anlatırken ve duygularını aktarırkenki cesaretlerini takdir ediyorum. Hiçbir koşulda bir annenin bunu uydurabileceğini düşünemiyorum. Yan odada yıllar boyunca çocuğuna tecavüz edildiğini kabul etmek hem çok aşağılatıcı hem de korkunç bir şey".

Reed ayrıca Wade ve James ile ilgili de benzer düşünceler içinde olduğunu söylüyor: "Bu kadar rahatsız edici cinsel tasvirleri uyduramazsınız."

Çocukken her ikisi de Jackson'ın Neverland isimli çiftliğinde zaman geçirdiklerini ve şarkıcı ile aynı yatakta yattıklarını aktardılar.

'Belgesel yanlı değil'

Channel 4 ile birlikte filmi yapan HBO, Jackson Vakfı tarafından eski bir sözleşmede yer alan itibarla ilgili bir madde nedeniyle dava ediliyor.

Michael Jackson'ın ailesi, ünlü pop yıldızının masum olduğunu ve mahkemede aklandığını savunuyor.

Reed, belgeselin çekimlerine başlamadan önce ne Vakıf ne de Jackson'ın ailesiyle temas halinde olduğunu söylüyor.

Belgeselci, "Jackson'ın, avukatlarının, itirazlarının ve yalanlamalarının çoğuna filmde yer verildi. Bu tek taraflı bir film değil Jackson'ın tarafını da görebilirsiniz" diyor.

Jackson'ın ailesi ise "Jackson'ın artık rahat uyumasına izin verilmesi ve Michael'ı savunmaktan yorulduklarını" söylüyor.

Reed'in buna yanıtı ise "Biz Michael Jackson'ı araştırmıyoruz. Biz hayattaki iki mağdurun öykülerini anlatıyoruz. Onların da duyulmaya hakkı var. Aile bunun parayla ilgili olduğunu savunuyor ancak ikisi de tek bir kuruş para almadı, almayacaklar. Bu filmde maddi çıkarlar yok" şeklinde oldu.

Reed insanların yetenek, statü, zenginlik ve itibardan çok etkilendiklerini söylüyor.

"Özellikle çok gençken ve idolünüz harika bir dansçı ve şarkıcıysa, bu yeteneği iyilik olarak görebiliyorsunuz, bu yeteneği oldukları insanla eş tutuyorsunuz. Bu insanın iyi olduğunu sanıyorsunuz ancak değilller. Daha kuşkucu olmalı, şöhreti, ünlüleri ve gücü eskisine kıyasla daha çok sorgulamalıyız".