TÜM KATEGORİLER
Mıkta" Parlamento Başkanları 3. Toplantısı
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, terörle mücadelenin en başta kaynağında, teröre sebep olan unsurların ortadan kaldırılmasıyla yapılması gerektiğini belirterek, "Maruz kaldığımız birçok saldırıda maalesef kendimizi yalnız hissettik.
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, terörle mücadelenin en başta kaynağında, teröre sebep olan unsurların ortadan kaldırılmasıyla yapılması gerektiğini belirterek, "Maruz kaldığımız birçok saldırıda maalesef kendimizi yalnız hissettik. Türkiye'nin sınırları içinde ve dışında FETÖ, Pkk, PYD, YPG, MLKP, DEAŞ, DHKP/C dahil terör örgütlerine karşı sürdürdüğü mücadele, kararlılıkla devam etmektedir"
Kahraman, Conrad İstanbul Bosphorus Otel'de, Türkiye, Meksika, Endonezya, Güney Kore ve Avustralya arasında istişare ve eşgüdüm platformu olarak hayata geçirilen "MIKTA" girişiminin 3. Parlamento Başkanları Toplantısı kapsamında düzenlenen, "Barış, Güvenlik ve Terörizmle Mücadele" temalı oturumun açılışında, katılımcı ülke temsilcilerine hitap etti.
MIKTA'nın kuruluş amacının yalnızca ülkeler arasındaki ilişkileri ve iş birliğini ilerletmek olmadığını, aynı zamanda bölgelerinde etkin birer aktör olan bu 5 ülkenin küresel barış, istikrar ve refaha birlikte yapabilecekleri katkıları ele almak olduğunu dile getiren Kahraman, bu oturum çerçevesinde temanın çok önemli olduğunu söyledi.
Kahraman, dünyanın farklı coğrafyalarının önde gelen aktörlerini bir araya getiren MIKTA'nın tüm bu konularda küresel barışa ve güvenliğe önemli katkıda bulunabileceğini belirterek, "Yeryüzünün farklı köylerinde yaşamakla birlikte hiçbirimiz, küresel güvenlik risklerinden muaf değiliz. Ne kendi bölgelerimizde ne de dünyanın başka bir coğrafyasında yaşanan, barış ve güvenliği tehdit eden gelişmeleri göz ardı etmek gibi bir seçeneğimiz ve lüksümüz yok. Halklarımızın seçilmiş temsilcileri olarak, tüm bu sınamalara doğru ve etkin bir şekilde yanıt verilmesi konusunda bizlere özel bir sorumluluk düşmektedir." ifadelerini kullandı.
Bu konularda aktif tutum sergilemenin, uluslararası toplumun önde gelen ülkelerinin temsilcileri olarak boyunlarının borcu olduğunu vurgulayan Kahraman, şunları kaydetti:
"Bu siyasi olmanın ötesinde ahlaki ve vicdanı bir sorumluluktur. Terörizm sorunu geçtiğimiz yıl da geniş bir coğrafyayı etkilemiş ve terör tehdidi küresel düzeyde daha da artmış, yaygınlaşmıştır. Dünyanın önemli metropollerinde ve ülkemizde masum insanları hedef alan terör saldırıları içimizi acıtmıştır. İkisi dolaylı, biri doğrudan olmak üzere üç bombalı terör saldırısının hedefi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin başkanı olarak ifade etmek isterim ki maruz kaldığımız birçok saldırıda maalesef kendimizi yalnız hissettik. Türkiye'nin sınırları içinde ve dışında FETÖ, Pkk, PYD, YPG, MLP, DEAŞ, DHKP/C dahil terör örgütlerine karşı sürdürdüğü mücadele, kararlılıkla devam etmektedir. Bu mücadele hukuk normları içerisinde, hukuk devletine uygun şartlar altında sürdürülmektedir. Bilindiği üzere ülkemiz sadece Türkiye'yi hedef alanlar için değil, uluslararası güvenliğe tehdit oluşturan tüm terörist oluşmalara karşı da aynı kararlı duruşu sergilemektedir. Terörle mücadelede iş birliği, ikili ya da çok taraflı platformlarda öncelikli gündem maddelerimiz arasında yer alıyor."
" Pkk'nın yurt dışındaki faaliyetlerine gösterilen müsamahaya son verilmeli"
Kahraman, 15 Temmuz'da Türkiye'nin maruz kaldığı ve Türk halkının demokrasisine kahramanca sahip çıkması suretiyle bertaraf edilen hain darbe girişiminin, Türkiye açısından terörizmin daha önce tecrübe edilmemiş yeni bir yüzünü ortaya çıkardığını dile getirdi.
Parlamentonun, 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında da çalışmalarını sürdürdüğüne işaret eden Kahraman, "Türk demokrasisi, seçilmiş Cumhurbaşkanımız, hükümetimiz ve anayasal rejimimize yönelik bu en büyük saldırının ardından, 111 ülke ve 6 uluslararası kuruluştan destek mesajları aldık. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından bu hain kalkışmanın faili olan FETÖ'nün Türkiye'deki örgütlenmesi, hükümetimizce alınan çok boyutlu tedbirler yoluyla çözülmektedir." diye konuştu.
Kahraman, uluslararası kamuoyunun örgütün karakteri ve gerçek amaçları hakkında bilgi sahibi olmaya başladığını, açıkça adım atmaktan çekinen ülke yönetimlerinin dahi bu yapının kendi topraklarındaki uzantılarını yakın takibe almaya başladıklarını, Türkiye gelen yabancı konukların darbe girişimin vehametini ve bunun akim bırakılmasının önemini çok daha iyi idrak ettiklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Terörle mücadele alanında işbirliği beklentisi içinde olduğumuz özellikle ortak ve müttefik ülkelerin terörle mücadelede çifte standart uygulamaları, terörizmle bağlantılı suçluların, şüphelilerin tespiti, takip ve yargılanmalarında, tüm terör örgütleri açısından aynı kararlılıkla hareket edilmesi büyük bir önem taşıyor. Ne var ki Avrupa ülkelerinin büyük kısmının terörle küresel mücadelede beklediğimiz ilkeli tutumu sergilemedikleri gözlemlenmektedir. Pkk, kanlı terörist faaliyetlerini sürdürürken, Avrupa genelinde, Avrupa Birliği'nin terör örgütleri listesinden çıkmak amacıyla yoğun lobi faaliyetinde bulunmaya devam etmektedir. Bu örgütün yurt dışındaki finansman ve propaganda faaliyetlerine gösterilen müsamahaya son verilmesi, Pkk'nın Avrupa'daki unsurlarının tasfiye edilmesi ve faaliyetlerinin engellenmesi elzemdir. PKK ile PYD'nin aynı oluşum oldukları gerçeğinin anlaşılması da ağırlıklı üzerinde durduğumuz bir konudur. PYD, YPG, PKK'nın organik yapısıdır. Bu anlamda arz ettiği güvenlik tehdidi açısından PKK'dan farksızdır ve kontrol ettiği bölgelerde yaşayan Kürtler de dahil olmak üzere yerel halka baskı, zulüm, etnik temizlik uygulamaktadır. Maalesef bu yaptıklarına da göz yumulmaktadır. İlkesel bir tutum izleme kaygısı gütmeyen kimi aktörlerin, PYD, YPG'ye destekleri kabul edilemez niteliktedir. Bu tehditlerin yakın zamanda sınırlarımız içerisine yöneleceği endişesini taşıyoruz. Türkiye, El Kaide ve bu örgütün ideolojisinden etkilenen DEAŞ başta olmak üzere El Nusra, El Şebab gibi radikal grupların da hedefindedir."
DEAŞ'ın Irak ve Suriye'de devam eden saldırılarının yanı sıra dünyanın çeşitli yerlerinde terör saldırısı gerçekleştirdiğini anlatan Kahraman, bu durumun terör örgütüne katılmak için diğer ülkelerden gelen "yabancı terörist savaşçılar" konusunun daha geniş bir çerçevede ele alınmasını zaruri kıldığını kaydetti.
Kahraman, Türkiye'nin "yabancı terörist savaşçılar"ın bölgeye akışını engellemek için güvenlik önlemlerini artırdığını, ayrıca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin ilgili kararı uyarınca Türkiye'den sınırdışı "yabancı terörist savaşçılar"ın bilgilerinin ilgili ülke temsilcilerine bildirildiğini dile getirerek, "Ülkemiz üzerine sormlulukları ziyadesiyle yerine getirmektedir. Kaynak ve transit ülkelerin de bu konuda daha fazla çaba harcaması gerektiğini vurgulamak isterim." ifadelerini kullandı.
"Uluslararası toplum pek çok krizin önlenmesinde geç kalmaktadır"
DEAŞ, PKK/PYD terör örgütünün finans kaynaklarının kurutulması konusunda da hükümetin kararlılıkla hareket ettiğini vurgulayan Kahraman, çatışma bölgesinden Türkiye'ye yönelik akaryakıt başta olmak üzere, uyuşturucu ve sigara dahil her türlü kaçakçılık faaliyetiyle etkin şekilde mücadele edildiğini belirtti.
Türkiye'nin terörle mücadelede uluslarası işbirliğinin geliştirilmesine yönelik çalışmalara da büyük katkılar sunduğunu vurgulayan Kahraman, bu kapsamda yürütülen faaliyetlere ilişkin bilgi verdi.
TBMM Başkanı Kahraman, "Terörle mücadele en başta kaynağında, yani teröre sebep olan unsurların ortadan kaldırılmasıyla yapılmalıdır. Bu çerçevede uluslararası iş birliği ve dayanışma büyük önem taşımaktadır. Terörün dini, milliyeti olmaz. Terör bir insanlık suçudur ve insanlık topyekün bu mücadeleyi beraber yürütmek durumundadır." daha eşit ve adil bir dünya düzenin barışı da beraberinde getireceğini, bunun sağlanmasının yolunun da sürdürülebilir kalkınmadan geçtiğini, Türkiye'nin yürüttüğü proaktif ve insani dış politikanın bu iki kavrama dayandığını söyledi.
MIKTA platforumunun kendilerine küresel iyi yönetişime katkıda bulunmak için güçlerini birleştirme imkanı tanıdığını ifade eden Kahraman, krizlerin önlenmesi ve çatışmaların ortadan kaldırılması gibi konularda başta BM olmak üzere uluslararası örgüt kurumlara büyük rol düştüğünü aktardı.
Kahraman, "Uluslararası toplum pek çok krizin önlenmesinde geç kalmaktadır. Bunda Güvenlik Konseyi gibi Birleşmiş Milletler organlarının etkin şekilde işletilmemesinin de rolü bulunmaktadır. Bu bağlamda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dünyanın 5'ten büyük olduğu yönündeki haklı uyarısın hatırlatmak istiyorum. Dünyada, 196 ülke Birleşmiş Milletler'e kayıtlı. Toplamda da 208 ülke var. Fakat hepsi geliyor, tek bir devletin reyiyle ortaya koymak istedikleri karar ortadan kaldırılıyor." diyerek yapının durumunun bugünün şartlarına cevap vermediğini, BM'nin yasının ivedilikle reforme edilmesi gerektiğini söyledi.
Şiddete varan aşırıcılık ve radikal ideolojileri besleyen eğilimlere fırsat verilmemesi gerektiğini ifade eden Kahraman, bu konuda siyasetçiler olarak toplumlarını doğru mesajlarla yönlendirmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.
