Haberler

Mersin Barosu'ndan 'Kadın Bireydir' Vurgusu

Mersin Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Seher Yalçınkaya Çetin, kadına yönelik şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığın yattığını belirterek, kadın 'birey' olarak dikkate alınmadıkça kadın-erkek eşitliğinden ve...

Mersin Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Seher Yalçınkaya Çetin, kadına yönelik şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığın yattığını belirterek, kadın 'birey' olarak dikkate alınmadıkça kadın-erkek eşitliğinden ve gerçek demokrasiden söz edilemeyeceğini söyledi.

Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla açıklama yapıldı. Mersin Adliye Sarayı'ndaki Baro Hizmet Birimi'nde düzenlenen toplantıda konuşan Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, kadına yönelik şiddetin Türkiye'de de giderek derinleşen toplumsal bir yara olduğunu söyledi. Antmen, "Ülkemizde kadınların birey oldukları, erkeklerle eşit oldukları gözardı edilmekte ve sadece annelik rolleri esas alınarak topluma dahil edilmektedirler. Kadın, çocuk doğurma ve bakma kuluçka makinesi değildir. Mevcut düzen, kadının toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde haklarını kazanmasına engel olmakta, 'şu kadar çocuk doğurmalısın, şunu giymelisin, erkeklerle bir arada olmamalısın, aynı yerde eğitim görmemelisin, aynı evde kalmamalısın' şeklinde söylemlerle kadını ötekileştirmeye, sosyal hayattan uzaklaştırmaya çalışmaktadır" dedi.

Türkiye'de çocuk gelinlerin, kız çocuklarına cinsel istismar vakıalarının sayısının her geçen gün arttığına işaret eden Antmen, medyada ise kadın kimliğini örseler nitelikte yayınlar yapıldığına ve kadın bedeninin sürekli olarak siyaset malzemesi olarak kullanıldığını kaydetti. Antmen, "Tüm bu sayılanlar kadına yönelik şiddettir, kadının insan haklarının ihlalidir ve kadına yönelik şiddet suçtur" diye konuştu.

Karma eğitim yerine kız-erkek ayrı eğitimi savunanları da eleştiren Antmen, modern Türkiye önündeki her türlü engelin kaldırılmasının herkesin öncelikli görevi olması gerektiğini söyledi. Anne-babalara kız çocuklarını erken yaşta evlendirmeyip okutmaları çağrısında bulunan Antmen, "Çocuk gelinler hem çocuk istismarıdır ve hem de kadına karşı şiddettir. Ama daha da önemlisi insanlık suçudur, tecavüzdür, toplumun temelini dinamitleyen bir ahlaksızlıktır. Mersin Barosu olarak, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak, yasalarda kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasına, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurlarını korumak ve bu kişilere destek olmak için her türlü hukuki desteği ve eğitimi vermeye devam edeceğimizi, bu konunun takipçisi olduğumuzu ve her türlü hukuksal mücadeleye devam edeceğimizi açıkça beyan ederiz" ifadelerini kullandı.

"KADINLAR PEK ÇOK ALANDA AYRIMCILIĞA UĞRUYOR"

Mersin Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Çetin de, kadına yönelik şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığın yattığını, kadınların eğitim, sağlık, çalışma hayatına ve karar alma mekanizmalarına katılım gibi pek çok alanda ayrımcılığa uğradıklarını ifade etti. Türkiye'de nüfusun yüzde 49,8'ini oluşturan kadınların insan hakları sorunlarının giderek arttığını dile getiren Çetin, "Kadınlar her gün şiddet ve cinayetlerle karşılaşmakta, çalışma hayatından uzaklaşmak zorunda kalmakta ve özgürlükleri kısıtlanmaktadır. Aile içi şiddetle ilgili yenilenen mevzuat ve 'toplumsal cinsiyet eşitliği' bilincinin geliştirilmesi ve öğretilmesi için toplumun her kesimine ivedilikle eğitimler verilmelidir" şeklinde konuştu.

Dünya Ekonomik Forumu raporuna göre, Türkiye'nin kadın-erkek ücret eşitliğinin sağlanması bakımından 135 ülke arasında 85., gelir dağılımında adaletin sağlanması alanında 121., kamu ve özel sektör üst düzey mevkilerde kadın erkek eşitliğinin sağlanması arasında 103. sırada yer aldığına dikkat çeken Çetin, şöyle devam etti: "Tüm bu verilere baktığımızda Türkiye'de kadın-erkek eşitliğinin sağlanmadığını, kadını özgür birey yapacak düzenlemelerin yapılmadığını, kadının insan haklarının gelişmesini sağlayacak istihdam yaratacak çözümlerin ortaya konulmadığını görüyoruz."

Evlilik yaşının 18, hakim kararı ile 17 olması gerektiğinin altını çizen Çetin, şunları söyledi: "Cinsel suçlar evli kadına karşı işlendiğinde kadının şikayetine tabi olmamalıdır. Yargıtay tarafından cinsel suçların uzlaşma kapsamına alınması çocuk gelinler sorununu çözümsüz hale getirecektir. Devlet politikalarının belirlenip uygulanmasında kadının 'birey' olduğu gerçeği gözardı edilmemelidir. Kadının sorunlarının yalnızca aile içinde olmadığı, yaşamın her alanında olduğu anlaşılmalıdır. Devletin erken evlilikleri teşvik edici ve müdahaleci yaklaşımları nedeniyle kadını eve hapsetme ile sonuçlanacak çalışmaların olduğu endişesi taşınmaktadır. Kadınlara yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına yönelik uluslararası tüm sözleşmelerin de referans alınması gerekmektedir. CEDAW Sözleşmesi ile son olarak kabul edilen ve onaylanan İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen 'Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ne' aykırı yasal düzenleme ve uygulamalardan kaçınılmalıdır. Biliyoruz ki, kadın 'birey' olarak dikkate alınmadıkça, sadece korunmaya muhtaç bir konuma konuldukça, kadın erkek eşitliğinden ve gerçek demokrasiden söz edilmesi mümkün değildir." - MERSİN

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Alpay Antmen Türkiye Mersin Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title