Haberler

Londra: İngiliz Basınında Bugün

İngiliz basınında bugün, Birleşmiş Milletler (BM)Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Almanya'nın, İran'a nükleer programı konusunda sunulacak paket konusunda anlaşmaları ve İran'ın Amerika'dan gelen; 'görüşmeye hazırız' teklifine ne yanıt vereceği başlıkları öne çıktı.

İngiliz basınında bugün, Birleşmiş Milletler (BM)Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Almanya'nın, İran'a nükleer programı konusunda sunulacak paket konusunda anlaşmaları ve İran'ın Amerika'dan gelen; 'görüşmeye hazırız' teklifine ne yanıt vereceği başlıkları öne çıktı.

BBC'nin Türkçe internet sitesi "http://www.bbc.co.uk/turkish/" adresinde yer alan basın özetlerine göre, Independent gazetesi, BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Almanya'nın, İran'a nükleer programı konusunda sunacakları paket hakkında basına sızan şu bilgileri aktarıyor:

"Öyle anlaşılıyor ki Viyana'da üzerinde uzlaşılan pakette, İran'ın kendisinin uranyum zenginleştirmeye ihtiyacı kalmaması amacıyla hafif su reaktörüne sahip olması ve dışarıdan atom yakıtı tedariğinin garanti edilmesi gibi teklifler yapılıyor. Yaptırımlar arasında ise ekonomik bazı tedbirler alınmasından önce, İranlı yetkililere vize yasakları uygulanması ve banka hesaplarının dondurulması gibi önlemler öngörülüyor."

İran'ın, Amerika'dan gelen; 'görüşmeye hazırız' teklifine ne yanıt vereceği bugün de basında tartışılmaya devam etti. Financial Times gazetesi, Washington'un adımı ardından İran üzerindeki baskının arttığını yazarken, Guardian gazetesi de başyazılarından birini bu konuya ayırdı: Gazete başyazısında, "George Bush, İran ile nükleer programı hakkında doğrudan görüşmeye razı olarak nihayet doğru adımı attı. Ahmedinecad ve yardımcılarının ne olmasını istedikleri hakkında dikkatlice düşünmeleri gerekiyor. Hava saldırısı ya da rejim değişikliği söylemleri en azından şimdilik yerini çok taraflı diplomasiye bıraktı. Amerika'nın adımı büyük pazarlıktan ziyade taktik bir dönüşüm olarak sunulsa da, İran'ın uzlaşmaz bir tutumu BM Güvenlik Konseyi'nde daha büyük bir tepkiyle karşılanacaktır" ifadelerine yer verdi. Guardian yazarı Jonathan Steele ise konuyla ilgili olarak, "Tahran Avrupa ile saldırmazlık anlaşması yapmak istemiyor. Böyle bir anlaşmayı, kendisini gerek askeri saldırıyla gerekse rejim değişikliğini dışarıdan destekleyecek programlara kaynak aktarmakla tehdit eden tek ülke olan ABD ile yapmak istiyor. ABD faktörü olmaksızın da Körfez'deki istikrarsızlık İran'ı endişelendiriyor. Irak'ta iç savaş çıkması, Türkiye'nin ve Irak'ın Arap komşularının müdahalesi İran için bir felaket olur. Eğer Amerika Irak'tan çekilmek istiyorsa, bunun için de İran ile dialog kurulmasına ihtiyacı var. Amerikalılar'a koşulsuz görüşmelerde bulunma çağrısı yapılmalı" sözlerini dile getirdi.

"ABD ASKERLERİNE AHLAK KURSU"

Irak'taki son gelişmeler her zaman olduğu gibi bugün de İngiltere basınında yer buldu. Hadisa'da Amerikan askerlerinin 24 sivili kasten öldürdüğü iddialarını soruşturan Amerikan ordusunun, bozulan imajını düzeltme çabaları hakkında Times'ın haberinde, "Amerikan ordusu, Irak'taki 150 bin koalisyon gücü askerinin savaş alanında izlenmesi gereken ahlaki değerler ve etik kurallarla ilgili hızlandırılmış bir kurstan geçirilmesi talimatı verdi. Eğitimin slayt gösterisi eşliğinde yapılacağı belirtildi" ifadeleriyle yer buldu.

Guardian'da yer alan bir habere göre, savaş karşıtı Fahrenheit 9/11 filminde görüntülerine yer verilen bir savaş gazisi, filmin yönetmeni Michael Moore aleyhinde dava açtı. Gazete haberi, "Filmin en vurucu anlarından biri; bir helikopterin infilak etmesi sonucu kollarını kaybeden genç bir Amerikan askeri Çavuş Peter Damon, kendisini mengeneye sıkışmış gibi hissettiğini söylüyor. Hemen ardından Demokrat bir siyasetçi; 'Hiçbir gaziyi yüzüstü bırakmadıklarını söylüyorlar, ama hepsini yüzüstü bırakıyorlar' derken görülüyor. Çavuş Damon şimdi, görüntülerinin izni olmaksızın kaydedildiğini, Moore ile ya da filmin yapım ekibinden kimseyle tanışmadığını söyleyerek, 'itibarının zedelendiği, duygusal bozukluk yaşadığı, utanç duyduğu ve kişisel olarak aşağılandığı' gerekçesiyle 75 milyon dolar tazminat istiyor" şeklinde okuyucularına duyurdu.

Times gazetesinde yer alan bir habere göre, Avrupa'da özgürlük çağrıları kıta haritasını çok karmaşık bir hale getiriyor. Üç ayrı haritanın eşlik ettiği haberde, haritalardan birinde 2020 yılına dek özgürlüklerini ilan etmesi muhtemel bazı bölgeler resmedildi. Bu bölgelerden birinin Kürdistan olacağı ileri sürülürken, bölge Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunu da içine alan bir şekilde haritada yer buldu. Haberde ise, "İspanya'nın Baskları'ndan, Türkiye'nin Kürtleri'ne kadar kendi ülkelerine sahip olmayı arzulayan birçok azınlık var. Karadağ örneği, Avrupa'nın unutulmuş köşelerinde kalan bölgelerin de bir gün bir devlete dönüşebilecekleri yönündeki umutları arttırdı" ifadelerine yer verildi.

Economist dergisinin bu haftaki sayısında Türkiye ile ilgili çıkan bir yazıda, Bakü'den Ceyhan'a ilk petrol akışının bu hafta gerçekleştiği hatırlatılarak şu yorumlarda bulunuldu:

"Bu, Amerika'nın dünyanın bu bölgesinde kazandığı nadir zaferlerden biriydi. Türkiye'nin doğu ile batı arasında bir enerji hattı olma rolünü perçinlerken, Rusya'nın güneydeki eski Sovyet Cumhuriyetleri'nden yapılan doğalgaz ve petrol ihracatı üzerindeki kontrolünü de zayıflattı. Projenin tamamlanması küresel enerjinin güvenliği konusunda kaygıların arttığı bir sırada Türkiye'nin jeopolitik pazarlık gücünü kuvvetlendirecektir."

"TÜRKİYE'DE PİYASALAR"

Economist'te yine Türkiye ile ilgili kaleme alınan bir diğer yorumda ise, "Türkiye; yatırımcıların riskli görünen tahvil ve hisse alımlarından çekilmeye başladığı 11 Mart'tan bu yana, gelişmekte olan piyasalar arasında en fazla darbe alanlardan biri oldu. Ama en azından kimse, için bir felaket olur. Eğer Amerika Irak'tan çekilmek istiyorsTürkiye'nin 2001 yılında ekonominin yüzde 7 küçüldüğü duruma yakın bile olduğunu düşünmüyor. Yabancı yatırımcıları en fazla kaygılandıran konulardan biri, gelecek yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde artan siyasi istikrarsızlık. Kıbrıs üzerindeki olası bir anlaşmazlık da Avrupa Birliği (AB) ile görüşmeleri rayından çıkarabilir. Brüksel, ekonomik reformun hızını kaybettiğini düşünüyor. Bu açıdan belki de sürpriz olarak görülebilecek şey, yatırımcıların bu kadar uzun süre ümitlerini yitirmemiş olmasıydı" şeklindeki ifadelere yer verildi.

Guardian'da yer alan bir haberdeyse, Türkiye'de kadın giyiminde laik ve İslamcı kesim arasında meydan savaşı sürdüğü görüşü dile getirildi. Gazete, "İslami şıklığın boyutlarını belirleyen Tekbir Giyim'in kurucusu Mustafa Karaduman, tasarımlarını müşterilerine yetiştiremiyor. Karaduman; 'Allah'ın emirleriyle uyum içinde çalışıyoruz' diyor; 'Allah'ın ve Muhammed'in emirleri, eşlerinizin ve kızlarınızın üzerlerini sokağa çıkmadan önce örtmeniz yolundadır' diye ekliyor. İslamcı mayolar satan, ancak bunları üretmeyen Karaduman, buna gerekçe olarak da 'Eğer üretimini yaparsak günahkr olmamızdan korkuyorum' şeklinde konuşuyor" ifadelerine yer verdi. Guardian'da yer alan bir diğer habere göre, İngiltere'de açılan bir Che Guevara sergisini Sinn Fein lideri Gerry Adams'ın gezmesine izin verilmiyor:

"Bu çelişkiyi Che Guevara'nın kendisi muhtemelen eğlenceli bulurdu. Gelecek hafta açılacak olan Che Guevara sergisine katılacak davetliler listesinden Sinn Fein lideri Gerry Adams'ın ismi, 'uygunsuz' kaçacağı gerekçesiyle çıkarıldı. Serginin küratörü ise karara tepkili ve 'Eğer Che hayatta olsaydı, kendisinin de sergiye katılması engellenecek miydi?' diye soruyor."

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Dünya

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title