Kraliyete Oryantal Öğretiyor
Lale Roche, Cambaz ve Ortaoyuncusu Bir Babanın Kızı, Babaannesi İstanbul'un En Eski Kantocuları Arasında...
LALE ROCHE, CAMBAZ VE ORTAOYUNCUSU BİR BABANIN KIZI, BABAANNESİ İSTANBUL'UN EN ESKİ KANTOCULARI ARASINDA...
Fransa'da üniversite ve dans okullarında dersler vermiş. Ünü yayılmaya başlayınca, Monaco Prensi Albert'ten teklif almış ve "doğuya özgü" bir dans olarak bilinen oryantali Prens'e öğretmiş. Roche, bu ay sonunda Prenses Stephanie ve Caroline'e de oryantal öğretmek için Monaco'ya gidecek.
Lale Roche, dünya çapında deneyimli bir dans öğretmeni ve kareograf... 1972 yılında İzmir'de doğan Roche, 7 yaşına kadar cambazlık yapan babasıyla birlikte Türkiye'nin dört bir yanını gezmiş. 18 yaşındayken yolu Paris'e düşmüş ve orada tiyatroda çalışan bir Türk'le evlenmiş. Bir süre sonra eşi ile yollarını ayırmış ve Paris'te Lotus dans grubunu kurmuş. Saint Dennis Üniversitesi'nde dans eğitmenliği yapmış. Monaco Kraliyet ailesine dans dersi vererek şöhrete kavuşmuş. Roche, şimdi İstanbul Şaşkınbakkal'da açtığı Laya Yaşam ve Dans Merkezi'nde sağlık dersleri veriyor.
n Cambaz bir babanın kızı olarak dünyaya gelmek hayatınızı nasıl etkiledi?
"Cambazhane" denince, insanların aklına sirk ve hayvanlar geliyor. Ama öyle bir şey yoktu. Daha çok tiyatral bir yaşam vardı. Biz de kardeşlerimle birlikte küçüklüğümüzde, hem sahne tozunu yuttuk, hem de o ambiyansı aldık. Dansa da o yaşlarda başladık. Yeri geldi, biz de cambaz ipinin üzerinde yürümeye çalıştık. Aslında bu mesleğin zenginliğini büyüyence keşfettim. Çok insan tanımak lazım. Beden dillerini izlemek lazım. Zamanla da bunu dansla birleştirdim. Sonra da bunu "meditasyon" olarak gördüm. Evde sürekli amatör olarak dans ederken, dansın farklı bir dil olduğunu anladım. Ve sonra dansı meslek olarak seçmek istedim. 1991 yılında Fransa'ya gitmemin sebebi de dansı keşfetmekti.
Dansla nasıl tanıştınız?
-Paris'te belli belediyelerin dans okullarında eğitim vermeye çalıştım. Böyle başladı Fransa'da da... Küçük yaşlardan beri babaannemin kantoculuğundan, tiyatroculuğundan, babamların orta oyunundan gördüklerimi birleştirdim. Zaten Türkiye'de de amatör dans gruplarımız vardı. Yurt dışına çıktıktan sonra da, Paris gençlik tiyatrosunda oyunculuk yaptım. Bu sırada da dansı hiç bırakmadım.
Monaco'ya gitmeniz nasıl oldu?
-Başlangıçta Monaco aklımda yoktu. Biliyordum ki orası en zengin insanların sığındığı ve korunduğu bir yer. Fakat bir gün Monaco'nun bütün otellerinin, gazinolarının sahibi olduğu yetkili bir kadın aradı: "Lale Hanım kartınız elime ulaştı. Bizim bir gecemiz olacak. Bu geccede dans eder misiniz" dedi. "Ben dans etmiyorum" dedim. "Peki bir görüşebilir miyiz" dedi. Görüşmeye gittiğimde "Çok rica ediyorum. Haftada 2 kez çok minik bir gösteri istiyorum" dedi. Ben de teklifini kabul ederek küçük bir gösteri yaptım.
Nasıl karşılandı gösteriniz?
-Oradaki dansım çok beğenildi. İzleyenler arasında Prens Albert'in çok yakın bir arkadaşı Madame Pianini de varmış. Beni davet etti ve "Prense sizi arkadaşım olarak tanıtmak istiyorum" dedi. Ben de "Olur" dedim.
Ve Prens Albert'le dans ettiniz...
-Kendisi çok güzel dans ediyor ve çok güzel ritim tutuyor. Bu dansı keyifle yapıyor.
Heyecanlanmadınız mı?
-İnanın ufacık bir heyecan hissetmedim. Ben hariç herkes benim adıma çok heyecanlandı. Babası Rainier ölmeden önce de gelmişti benim gösterilerime. Çok büyük bir grupla geldiler. Ve inanın, dans esnasında hiç kimse çatala bıçağa dokunmadı.
Prensle aranızda bir konuşma geçti mi?
-Prens Albert, "İlk kez bir dansçının vücuduna değil, yüzüne bakıyorum. Bu çok önemli bir şey" dedi. Çünkü siz dans ederken iç dünyanızı anlatırsınız. Burada daha çok zarafet ön planda. Pozitif bir mesaj veriyorsunuz. Hâlâ Monaco'ya gidip Kraliyet Ailesi'ne oryantal dansı öğretiyorum.
"Sağlık Dansı"nı nasıl buldunuz?
-Fransa'da çalışmalarımı yaparken, biyolojik çözümleme uzmanı İrem Orhon'la tanıştım. Dedi ki, "Lale, seni izlerken görüyorum ki, ne yoruluyorsun, ne hasta oluyorsun. Nedir sırrı bunun?" Kendisine dans figürlerimi göstermemi istedi. Bir gün benim önüme bilgilerle çıktı. Sen "Neurogastroenterology" bilim dalına göre keyif sporu yapıyorsun. Duygusal ve zihinsel beyni birbiriyle uyumla çalıştırıyorsun. Ve bu bilim dalı ortaya çıktı. Türkiye'de bir gazetede çıkan haberimi gören Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Fikret Tüzün aradı. Ve beni sağlık kongresine çağırdı. Bir gün gelip çalışmalarımızı izledi ve "sağlık dansı olarak onaylıyorum" dedi.
Faydası nedir?
-"Neurogastroenterology" bilim dalına göre, öncelikle doğru solunum çalışması uyguluyorum. İkincisi, karın meditasyonu çok önemli. Çünkü günlük hayatımızda duygusal iniş ve çıkışlarımızın ilk algılandığı noktadır. Karın meditasyonu ve karın jimnastiği veriyoruz. Bu dönem içerisinde bağırsak sorunu olan birçok kişi, "Ben artık ilaç kullanmıyorum" demeye başladı.
"Gym-oryantal"in klasik oryantalden farkı
Klasik oryantal kıyafetleri kullanılmıyor. Tahrik amacında değilim. "Oryantal dans" zaten bir tahrik dansı değil. Çok uzun yıllar öncesine dönüldüğünde, oryantal dansın anaerkil dönemde kadınların tanrıçalarına yapmış olduğu bir ibadet dansı olduğunu görüyoruz. Özünde kişinin kendi iç dünyasını anlatması var. İçinde bir hikaye, acı, doğum, mutluluk, ölüm var. Bu tiyatro gibi kişinin kendi iç dünyasını anlattığı bir dans. Tabii ki sonra biraz daha dikkat çekmek amaçlı kullanılmış. Ama özüne döndüğünüzde tamamen kadının iç dünyasını anlatan bir dans.
Vatan