Haberler

    'Kocaman' Soru İşaretleri

    Valbuena ayağında top tutuyorsa, kişisel oynuyorsa, savunmaya dönmüyorsa bu daha önceden de biliniyordu. O zaman Valbuena niye alındı? Aynı top tutma alışkanlığı Aatıf’ta yok mu? Valbuena’nın oynaması için Fenerbahçe’nin mutlaka zora, sıkıntıya mı düşmesi gerekiyor?

    ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

    Gündem Aykut Kocaman ve Valbuena... Bu konuda televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medyada ve taraftar arasında adeta yoğun bir mesai var. Benim de aklıma takılanlar var, siz değerli okuyucularla paylaşmak isterim.

    1) Aykut Kocaman transfer döneminden önce Fenerbahçe ile anlaştı. Sanıyorum ki transferler doğal olarak hocanın bilgisi ve onayı alınarak yapıldı. Valbuena bilinmeyen bir futbolcu değil, dünya tanıyor. Yani Valbuena ayağında top tutuyorsa, kişisel oynuyorsa, savunmaya dönmüyorsa bu daha önceden de biliniyordu. O zaman Valbuena niye alındı? Fenerbahçe seyircisine bu   transferle niye bu kadar büyük umutlar ve hevesler verildi? Niye yüksek bir kontrat yapıldı? Valbuena'nın kusurları varsa bunlar Fenerbahçe'de ortaya çıkmadı ki... Kırk yılın Valbuena'sı bu... Madem bu kusurları vardı ve biliniyordu, madem oynatmayacaktınız, almasaydınız o zaman...

    2) Valbuena'nın ayağında çok top tuttuğu doğru... Ancak aynı alışkanlık Aatıf'ta yok mu? İstatistikleri merak ediyorum, Aatıf'ın kaç top kaybı var, Valbuena'nın ne kadar var? Hiç olmazsa Valbuena gol atıyor, attırıyor, duran topu iyi kullanıyor. Çok az oynamasına rağmen Visca'dan sonra Süper Lig'in en fazla asist yapan oyuncusu...

    3) Valbuena, Fenerbahçe golü yiyip beraberliğe düştükten, golü yiyip yenik duruma düştükten sonra "Kurtarıcı" olarak sahaya sürülüyor ve oynadığı kısa süreye rağmen o "kurtarıcı" görevini başarıyla yapıyorsa niye normal sürelerde sahada yer almıyor? Valbuena'nın oynaması için Fenerbahçe'nin mutlaka zora, sıkıntıya mı düşmesi gerekiyor?

    4) Transfer döneminde Valbuena'nın alınması için yoğun çaba harcandı, yüksek bedelli bir kontrat imzalandı. Aynı dönemde Aatıf'ın satılması için çok yoğun uğraş verildi, ancak Aatıf "gitmiyorum" deyince zorunlu olarak kaldı. Şimdi Fenerbahçe'nin almak için çok uğraştığı Valbuena oturuyor, satmak için çok uğraştığı Aatıf oynuyor. Bu işte bir çelişki yok mu?

    (Not: Aatıf'ı hedef aldığım sanılmasın. Ayrıca son derece iyi niyetle işini yapmaya çalıştığını görüyorum ve kabul ediyorum. Ancak çeşitli çelişkileri anlatabilmek adına bu örneklemeleri kullanıyorum.)

    Anlayış farkı!

    Fenerbahçe camiası, Fenerbahçe taraftarı ile Aykut Hoca'nın futbol anlayışı arasında derin ayrılıklar var. Camia ve taraftar bu futbol anlayışını reddediyor, Aykut Hoca ısrar ediyor. Bir mucize gerçekleşip Fenerbahçe şampiyon olsa bile, taraftarın bu futboldan mutlu olma şansı yok. Bu görüş farkı, bu derin ayrılık Fenerbahçe'nin başını ağrıtacak gibi...

    Ali Koç hiç kaybolmadı

    Fenerbahçe Divan Kurulu'nda Şekip Mosturoğlu, başkanlığa aday olan Ali Koç'u 3 Temmuz sonrası ortadan kaybolmakla suçladı.

    Buna hiç katılmam. O dönemlerde Ali Koç'un bu sürece karşı nasıl direndiğini, nasıl kavga verdiğini herkes biliyor. Başkan Aziz Yıldırım, bizzat Şekip Mosturoğlu ve İlhan Ekşioğlu bu uğurda bir yıl hapis yatarken, kendini emekliye ayıran, yurt dışına kaybolup uzunca bir aradan sonra yeniden yöneticiliğe dönenler de oldu. Ama Ali Koç hep ortadaydı, hiç kaybolmadı. Ali Koç'a "kaçtı" demek müşteri bulmaz, boşuna uğraşmayın.

    Yanlış mı biliyorum?

    Fenerbahçe Divan Kurulu toplantısında Şekip Mosturoğlu, Ali Koç'a cevap verirken delegeler arasında Mosturoğlu'na karşı homurdanmalar, laf atmalar, karşı çıkmalar başladı. Ben Divan Kurulu üyeleri üzerinde Başkan Aziz Yıldırım'ın mutlak bir üstünlüğünü olduğunu biliyorum. Yanlış mı biliyorum acaba?

    Demek ki çok iyi niyetliler

    Galatasaray'da futbolcuların dört aydır maaş alamadığı söyleniyor ve camiada bunu herkes kabul ediyor. Ama benim bildiğim bazı yabancı oyuncuların kontratında "Parasını alamazsa 60 gün içinde protesto çeker, 30 gün sonra da serbest kalır" maddesi var. Yani toplam 90 gün... Oysa parasız geçen süre 120 gün... Demek ki futbolcularda ciddi bir iyi niyet var.

    Aranan stoper bulundu: Denayer

    Galatasaray'ın son Osmanlı maçındaki en büyük kazancı, üç puan ile birlikte Denayer oldu. Savunmada bu kadar stoper sıkıntısı çekilirken, Galatasaray rakibe ileride basarken, ani gelişen rakip ataklarda çok ciddi müdahaleler yaptı, çok kritik toplar kesti Denayer... Üstelik çabuk ve hareketli... Galatasaray, Terim ile birlikte, istediği stoperi buluyor gibi...

    Sneijder'in ölüsü bile daha iyiymiş

    Tudor'un kulakları çınlasın. Sneijder'in yerine daha fazla koşan, daha fazla mücadele eden, orta sahada patronluk yapacak bir futbolcu istemişti. O isim Belhanda oldu. Ama görüyoruz ki, "oynamıyor, koşmuyor" denilen Sneijder'in ölüsü bile şu görüntüsü ile Belhanda'dan daha iyiymiş.

    Ndiaye neden gidiyor?

    Stoke City asla Galatasaray'dan daha büyük bir kulüp değil... Ndiaye'ye vereceği para da Galatasaray'dan fazla değil... O zaman Ndiaye niye gidiyor?

    İki sebebi olmalı: Birincisi, Premier Lig gibi, dünyanın en prestijli bir liginde oynayacağı için... İkincisi, parasını almak için 4 ay beklemeyeceği, her hafta başı otomatik hesabına geçireceği için...

    Yıllar yorgun Beşiktaş yorgun

    Beşiktaş-Kasımpaşa maçını çok dikkatli izledim. İlk defa rakip takım oyuncularının Beşiktaş orta alanını bu kadar rahat geçtiğini gördüm. Şampiyon olduğu son iki yılda rakibin yüzünü bile dönmesine izin vermeyen Beşiktaş'ın futbol anlayışı Kasımpaşa maçında derin boşluklar bıraktı. Öyle ki, özellikle ikinci yarıda Mensah, Trezeguet aldıkları her topla en az 30'ar metre gittiler ve en ufak bir dirençle karşılaşmadılar. Acaba bunca mesaiden, bunca başarıdan sonra "Yıllar yorgun, Beşiktaş yorgun" mu?

    Vagner Love cirit atar!

    Beşiktaş'ın çok sert ve çok zor geçeceğini düşündüğümüz Bayern Münih maçlarında Vagner Love'a adım attırırlar mı attırmazlar mı bilemem ama Love'un bizim ligde sahada cirit atacağına eminim. Beşiktaş şu ara dönem için son derece yararlı bir transfer yaptı. Vagner Love'un Beşiktaş'a gol anlamında ciddi katkı yapacağını düşünüyorum.

    Yusuf Yazıcı özeleştiri yapmalı

    Trabzon'da 40 bin seyirci, 40. dakikada "Sosa" diye bağırmaya başladı. 41. dakikada Sosa ısınmaya başladı, 46. dakikada Yusuf çıktı, Trabzonspor ikinci yarıya Sosa ile başladı. Bir anlamda seyircinin istediği oldu, ikinci yarıdaki Trabzonspor'a baktığınızda iyi de oldu. Ancak olan Yusuf'a oldu. Yusuf'un çok gerçekçi bir özeleştiriye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

    Bu Fenerbahçe'yi yenemezsen...

    Trabzonspor, Fenerbahçe'yi 17 maçtır yenemiyor. Yenmek için de bundan iyi şartları bulamazdı. Bu sezon iyi oynamayan, kadro kalitesinde sıkıntı bulunan, Trabzon deplasmanında sakatlar nedeniyle yarım takımla oynayan Fenerbahçe karşısında özellikle  ilk yarıda atak bile geliştiremedi Trabzonspor... O zaman sormazlar mı, "Bu Fenerbahçe'yi şimdi yenemezsen ne zaman yeneceksin?"

    Çölde vaha gibi!

    Başakşehir ve bir-iki takımın maçları dışında özellikle son iki haftadır gerçekten çok kötü maçlar izliyoruz. "Ninni" gibi maçlar, insanı uyutuyor... Hocaların maalesef daha iyi futbol için bir hedefi, bir gayreti yok. Sadece takımın başında daha fazla ne kadar kalırım diye hesapları var.

    Böyle bir ortamda Başakşehir ortaya koyduğu futbolla "Çölde vaha" gibi... İnsanın içini serinletiyor. Karabük maçı elbette ölçü değil... Ama kabul edelim ki, idman maçı oynasanız tek devrede birbirinden güzel 5 golü zor atarsınız, 900 pası belki de yapamazsınız.

    Futbolu hep sonuç odaklı kabul ettiğimiz için keyfini yaşamayı ve yaşatmayı unuttuk. Allah'tan Başakşehir var, Abdullah Avcı var, Göksel Gümüşdağ başkanlığında örnek bir kulüpçülük var. Başakşehir şampiyon olur ya da olmaz. Ama her maçında ciddi bir futbol keyfi yaşıyoruz. Bu futbol keyfinin hiç mi önemi yok?

    Örnek direniş

    Bizim ligde bir takım bir eksik kaldı mı, her şeyin bittiğini sanıyor ve hemen teslim bayrağını çekiyor. Geride bıraktığımız hafta Gençlerbirliği, Konya maçında 1-0 yenikken bir eksik kaldı. Bizim takımlara göre dünya sonu bir durum... Oysa Gençlerbirliği, alışılmışın aksine direndi, varını-yoğunu ortaya koydu ve 1-0 yenilgiden 2-1'lik galibiyetle sahadan ayrıldı. Bütün kulüplere örnek olmasını dilediğim bu direniş için Ümit Özat ve Gençlerbirliği oyuncularını kutluyorum.

    Yönetmiyorlar idare ediyorlar

    Süper Lig'in ünlü hakemleri, bana göre Fırat Aydınus dışında, özellikle son yıllarda maçları "yönetmek" yerine, "idare etmeye" çalışıyorlar. Baktım, sanki Ali Palabıyık da bu kervana katılmış gibi... Türk hakemliği adına da üzüldüm, çok beğendiğim ve takdir ettiğim Ali Palabıyık adına da... Alper'e de geçmiş olsun. Ali Palabıyık'a rağmen o sahadan sağlam çıktığı için...

    Kaynak: Skorer / Spor

    Galatasaray Fenerbahçe Beşiktaş Ali Koç Spor Haberler

    500
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title